• resmi ilanlar

RABBİMİZİ TANIYALIM

15/08/2012 00:00

Ruhları kabzeden, canalan, sıkan, daraltan, rızkı belli ölçülerde verenCenab-ı Hak buyuruyor:"... Ancak O’na döndürüleceksiniz." (Bakara, 245)Kullarına kudretiyle ve iradesiyle muamele ederek maddi ve manevi alanda daraltan manasındadır. El Kabız ismi Kur'ân'da isim olarak zikredilmemekle birlikte Allah'ın kabzetmesi fiili olarak zikredilir.Bütün canlılara hayat veren, ölüm anında varlıkların ruhlarını kabzeden O&...

 

Ruhları kabzeden, canalan, sıkan, daraltan, rızkı belli ölçülerde veren

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"... Ancak O’na döndürüleceksiniz." (Bakara, 245)

Kullarına kudretiyle ve iradesiyle muamele ederek maddi ve manevi alanda daraltan manasındadır. El Kabız ismi Kur'ân'da isim olarak zikredilmemekle birlikte Allah'ın kabzetmesi fiili olarak zikredilir.

Bütün canlılara hayat veren, ölüm anında varlıkların ruhlarını kabzeden O'dur. Maddi yönden fakirleştiren ve daraltanında, zengin edip genişleten de Allah'dır. Zenginken fakir olanları, güçlü iken zayıf olanları, yüksek makamlardan düşenleri, bilginken bunayanları gördüğümüz gibi, fakirken zengin olanları, Mekke'de zayıf görüldüğü halde Mine'de güçlenenleri, Bilal-i Habeşi gibi kafirlerin kölesi iken mü'minlerin efendisi olanları, Yusuf (s.a.v.) gibi hapishaneden Mısır'a sultan olanları, Ümmi iken kıyamete kadar gelecek insanlara ilim öğreticisi olan Hz Muhammed'i yaratan O'dur.

     Alan da veren de Allah'tır. Allah, dilediği kişinin imkanlarını artırarak şükredip etmeyeceğini, dilediğinin de imkanlarını daraltarak nankörlük edip etmeyeceğini dener. Dolayısıyla insanların sahip olduğu veya olamadığı şeyler kendileri için bir kazanç değildir. Bunlar sadece geçici dünya hayatını mı gerçek yurt olan ahireti mi istediklerini denemek için Allah'ın yarattığı imtihanlardır.

     Mülk, Allah'ın dışında bir kimseye ait olmadığı gibi, veren de Allah’tan başkası değildir. Kul Kabiz ismiyle ahlaklanırsa sözleriyle, diğer varlıkların kalplerini hak tarafına yönlendirir.

*  *  *

Elveda Ramazan!

Sen giderken gönlümüz sen'de kaldı bunu bil,

Sen ve senin'le olanlara tatlı dil,

Elveda demez'den önce uğurlar olsun sana,

Elveda ey şehri ramazan,gel yine birgün bana,

Veysel Narman

*  *  *

ARAMIZDA SEVGİ VE BARIŞ DOKUNUŞU SELAMI YAYALIM

*  *  *

KUR’AN DİLİYLE DUA

“Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben O’na güvendim ve O, büyük Arş’ın Rabbidir.” (Tevbe, 9/129)

PEYGAMBER DİLİYLE DUA

“Allah’ım! Bana kendi sevgini ve Senin yanında sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ver.” (Tirmizî, “Deavât”, 73)

*  *  *

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme, www.diyanet.gov.tr

 [email protected]

*Vergi zekât yerine geçer mi?

-Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekât ise dinî bir yükümlülüktür. Ayrıca zekât ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekât yerine geçmez. Zekâtın ayrıca verilmesi gerekir.

*Zekâtı havale yoluyla ödenebilir mi?

-Zekât, bizzat elden verilebileceği gibi, vekâlet veya havale yoluyla da verilebilir. Burada önemli olan, zekâtın alacak kişiye ulaşmasıdır.

*Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekât verilebilir mi?

-Kocası ölmüş ise üvey anneye, buluğ çağına erişip evden ayrılmış ise üvey çocuklara

ve üvey babaya, fakir olmaları halinde zekât verilebilir. Çünkü bunlarla zekâtı veren kişi arsında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekât veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir.

*Damat ve geline zekât verilebilir mi?

-Fakir olan damada zekât verilebilir. Koca eşine bakmakla yükümlü olduğundan, kişinin gelinine zekât vermesi dolaylı olarak kendi oğluna zekât vermesi gibidir.Bu itibarla, geline zekât vermek -geçerli olmakla birlikte- uygun değildir.

*Zekât verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?

-Zekât mükellefi, kime zekât verdiğini araştırmalıdır. Araştırma sonucu zekât verilebilecek kişilerden olduğu kanaatine vardığı birisine zekât verir. Daha sonra bu kimsenin zekât verilecek kişilerden olmadığı ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur. Araştırma yapmaksızın zekât verir ve daha sonra bu kimsenin zekât verilebilecek kişilerden olduğu ortaya çıkarsa, zekâtı geçerli olur; ancak böyle olmadığı anlaşılırsa, zekâtı geçerli olmaz, yeniden vermesi gerekir.

*Kayınvalide ve kayınpedere zekât verilebilir mi?

-Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekât verilebilir.

*  *  *

Bugün Bir İyilik Yap Kendine

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Kim salih bir amel işlerse kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye, 15)

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Her yapılan iyilik sadaka sevâbı kazandırır. Kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyilik olduğu gibi kendi kabından ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kabına boşaltmak da bir iyilik olup sadaka sevâbı kazandırır.” (Müsned: 14182

Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde (ra) şöyle dedi:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi amel daha üstündür?” dedim.

“-Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır” buyurdu. Ben:

“-Hangi (esir veya) köle (yi âzad etmek) daha faziletlidir?” dedim.

“-Sahiplerine göre en kıymetli ve bedeli en yüksek olanı” buyurdu.

“-(Cihad ve köle âzâdını) yapamazsam?” dedim.

“-(Bir) iş yapana yardım edersin veya işini beceremeyenin işini görürsün” buyurdu.

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlardan hiçbirini yapamazsam?” dedim.

“-İnsanlara zarar vermezsin. Zira bu da kendi kendine iyilik etmen demektir.” buyurdu. (Buhârî, Itk 2; Müslim, Îmân 136)

 

*  *  *

BİR NÜKTE

EBU HANİFENİN CEVABI

            İmamı Azam Ebu Hanifenin çocukluk yıllarında idi. Allah diye bir yaratıcının olmadığını, her şeyi tabiatın yarattığını iddia eden ve gittiği yerlerde bilginlerle görüşerek tartışmalar yapan bir dinsiz, döne dolaşa Kufe şehrine geldi.

            Sapık fikirlerini anlatmaya başlayan bu dinsizin, Kufe bilginleriyle görüşüp münazara yapma isteğine gülen Müslümanlar; “ Bizim küçük bir bilginimiz var, eğer onunla karşılaşıp yenersen, büyük bilginlerimiz seninle görüşebilir ” diye cevap verdiler. O bunu kabul etti. Sonunda görüşme yerini ve saatini kararlaştırarak dağıldılar.

            Kufeliler salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı. Aradan yarım saat geçtiği halde, küçük bilgin hala gelmemişti. Saatler ilerledikçe dinsiz bilgin gururlanıyor ve: “ Benden korktu tabii” diyerek gülüyordu.

            Tam bu sırada küçük bilgin Ebu Hanifenin içeri girdiği görüldü.

            Dinsiz bilgin:

            - Niçin geç kaldın küçük? Yoksa çok mu korktun? diye sordu. O da:

            - Hayır korkmadım Evimiz nehrin öte yakasında. Bu tarafa geçmek istediğimde köprünün yıkılmış olduğunu gördüm. Geçemeyeceğimi anlayınca, oradaki ağaçlara, hemen bir sandal olup, beni geçirmelerini emrettim. Onlarda sandal olup beni geçirdiler, bu yüzden geç kaldım, özür dilerim, dedi.

            Bu cevap karşısında kahkahalarla gülmeye başlayan dinsiz bilgin:

- Hey akılsız çocuk! Hiç ağaç kendi kendine sandal olur mu? deyince, birden bire ciddileşen Ebu Hanife:

            - Asıl aklı olmayan sensin! Bir sandalın bile kendi kendine yapıldığını kabul etmiyorsun da, şu uçsuz bucaksız alemin kendi kendine var olduğunu nasıl iddia ediyorsun? diye karşılık verdi.

            Bu güzel buluş karşısında şaşırıp kalan inançsız bilgin:

            - Beni gafil avladın küçük! Pekala şu varlığını iddia ettiğin Allahı göster de inanalım, dedi.

            Ebu Hanife eline bir bardak süt alarak, dinsiz bilgine sordu:

            - Yağ ve peynir neden yapılır?

            - Tabii sütten yapılır.

- Öyleyse, şu sütün içinde bulunan yağ ve peyniri göster bakalım!

            Dinsiz bilgin iyice şaşırmıştı.

- Elbette bu sütün içinde yağ ve peynir vardır, fakat görünmez dedi.

Dinsizi en zayıf yerinden yakalayan Ebu Hanife yerinden doğrularak:

Şu sütün içinde yağve peynir olduğunu kabul ettiğin halde onları gösteremiyorsun da, Yüce Allahı “ İşte Allah” diye göstermemi benden nasıl istiyorsun? dedi.

            Bu inandırıcı cevaplara rağmen hala Allahın varlığına inanmayan adam:

            - Son soruma da cevap verirsen, üstünlüğünü kabul edeceğim. Madem ki “ Allah vardır” diyorsun, şu anda o ne yapmaktadır? diye sordu. Bir an düşünen küçük bilgin:

            - Bulunduğun kürsüden aşağı in, sorunun cevabını orada vereceğim diyerek dinsizin indiği kürsüye çıktı ve :

- Şu anda Allah, senin gibi bir dinsizi bu kürsüden aşağı indirerek, benim gibi küçük bir kulunu çıkardı, deyince, dinsiz bilginin konuşacak dermanı kalmamıştı. Binlerce insanın karşısında “ Kelime-i Şahadeti” getirerek müslüman oldu.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: