Haber: Abdullah Ceyhan
Ülke gündemine oturan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili cemaatin etkili olduğu Kimse Yok mu Derneği, Bahar Der, Bolu Deva Derneği, Bolu Gelişim ve İletişim Derneği, Köyüm Der, BOSİAD, GESİAD, Şule Eğitim ve Kültür Derneği'nin katılımıyla basın açıklaması yaptı. Yurdaer Otel Mutfak Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında son günlerde yaşanan ve toplum vicdanını yaralayan gelişmeler platform tarafından 9 başlık halinde değerlendirildi. Platform adına basın açıklamasını yapan Avukat Erol Altıntaş , 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile demokratik hukuk devletine yaklaşıldığını son gelişmelerin bu yoldan bir geri dönüş sinyali olduğunu söyledi. Demokratikleşme adına atılan adımları desteklediklerini belirten Altıntaş hükümeti yapılan açıklamaları dikkate almaya davet etti.
Bağımsız Yargının Hükümete Bağlanmasına Karşıyız
Avukat Altıntaş yaptığı açıklamada, “ 24 Aralık 2013 tarihinden itibaren yürütmenin yargı kararlarını yok sayması Anayasa ihlali olup suç teşkil etmektedir. Hükümet tarafından bağımsız yargının yürütmeye bağlanmasına karşıyız” ifadelerini kaydetti.
2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinde hükümetin Hakim ve Savcıların kendilerini idare eden organın seçimde etkin rol alması gerektiğini savunduğunu söyleyen Bolu Demokrasi Platformu sözcüsü Avukat Erol Altıntaş, “Hükümet tarafından HSYK'nın Adalet Bakanına bağlanması kabul edilemez. 2010 yılı Anayasa değişikliğinde meydanlarda Hakim ve Savcıların kendilerini idare eden organın seçiminde etkin rol almasını savunan Hükümetin bir iki yıl sonra bundan dönme çabası yargı önünde hesap vermemek istemesindendir” dedi.
En Önemli İlke Kamu Yararıdır
Yapılan her işlemin "kamu yararı" amacıyla yapılmasının Hukuk Devletinin en önemli ilkesi olduğunu belirten Altıntaş, “ Demokratik ülkelerde İdare keyfi işlem yapamaz. Görülmektedir ki; binlerce kamu görevlisi hiçbir yargı kararı ve delil olmaksızın görev yerleri değiştirilmektedir. Yolsuzluk soruşturması yapan Hakim, Savcı ve Kamu görevlilerinin görevinden alınması kabul edilemez. Artık bundan sonra yolsuzluk ve buna benzer soruşturmalar yapılamayacaktır. Sistemli olarak soruşturma yapan kişilerin hemen üzerine gidilmekte, yetkileri alınmak ve bu kişiler korkutulmaktadır. Yakında soruşturma yapacak kimse bulunmayacaktır” ifadelerini kaydetti.
Fişlemeler kabul edilemez
Fişlemelerden mağdur olan hükümet yetkililerinin fişlemeden medet ummasını eleştiren Altıntaş sözlerini şu şekilde sürdürdü, “ Hükümetin "paralel yapılanma" söylemiyle kendi paralel yapılanması kabul edilemez. Bulundukları kamu kurumlarında amirlerini ve sorumlu oldukları kişileri dinlemeyip başına buyruk hareket eden ve görevini kötüye kullanan kişilerin tespit edilip yargıya intikal ettirilmesi gerekmektedir. Ama bu gerekçe gösterilerek görevini yapan her kamu görevlisini töhmet altında bırakmak kabul edilemez”
Tehdit ve Ötekileştirme Kabul Edilemez
Başbakan’ın son günlerde kullandığı nefret dilini eleştiren Avukat Altıntaş, “Başbakanın son günlerde yaptığı toplumu ayrıştırmaya ve kamplaştırmaya yönelik konuşmaları kabul edilemez. Başbakan tüm ülkenin Başbakanıdır. Toplumun tüm kesimlerini kucaklamalıdır. Kişilerin arasını açacak, kin, nefret, husumet tohumları atacak söz ve davranışlardan şiddetle kaçınması gerekmektedir. Benim ile aynı düşünceyi paylaşmadı diye ötekileştirilen bir yaklaşımın kabul edilmesi mümkün değildir. Benim gibi düşünmeyen " vatan haini " demek sözün bittiği yerdir” ifadelerini kaydetti.
Gerilimden medet umulmaz
Toplumun büyük bir kısmının “ Vatan haini” ilan edildiğini söyleyen Bolu Demokrasi Platformu Sözcüsü Erol Altıntaş” Toplumun büyük bir kısmını "vatan haini" , "dış güçlerin oyuncağı", " İsrail uşağı", "faiz lobisi" gibi sıfatlarla ayrıştıran bir yaklaşım ülkemizin birlik ve beraberliğine vurulmuş en büyük darbedir. Demokratik Hukuk Devletinin gerçekleşmesi için yaptığı tüm çalışmaları desteklediğimiz ve içtenlikle alkışladığımız hükümet yetkililerinin yapmış olduğumuz açıklamamızı dikkate almaları, öncelikle kullanılan üslubun düzeltilmesini, bugünlerinde geçeceğinin, dünyanın insanlara baki kalmadığını düşünerek kucaklayıcı ve toplumdaki endişeleri giderici tavır içinde bulunmalarını bekliyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz” dedi.
Bu sivil toplum kuruluşları bu memlekette doğup büyüyen, her kesimi kucaklayan, ayrışmacılıktan uzak, aslanlar gibi vergisini ödeyen, halkın parasını çalarak ayakkabı kutularına doldurmayan, çoğunluğu temsil eden namuslu müslüman türk insanıdır bunlar.YA ONLAR KİM?
ah be sayın okur; bi zahmet etsen de, yazıyı bi okuyuveseen, noolu? yazmış ya stklari.. haaa bide; gene olduk dimi, şucu bucu.. hey allaam yerepiiiiim, tükürüm bak..
İlk defa bir beyanatınızı olumlu buldum. Bu konuda yanınızdayız. Toplumu sindirip korkutmaya çalışanlarla birlikte mücadele edelim.
Ya adınızı değiştirin ya da bagımsız olmadığınızı, güdümlü açıklama yaptığınızı belirtin...
Kimmiş bu 10 STK Yazsanız da öğrensek. Cemaatin 10 STKsı hepsi de. Ayrıca kesinlikle isimleri yazılmalı. Sayın gasteci efendi yazıvede bizde örenelim