TÜBİTAK'ın şok araştırması yine gündemde

20/07/2014 20:00

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Türkiye’nin girişimci ve yenilikçi ilk 50 üniversitesini belirlediği flaş araştırmaya yorum getirdi. Prof. Dr. Coşkun, TÜBİTAK’ın AİBÜ'ye yer vermediği araştırmayı eleştirmesi dikkat çekti.

 

Haber: Mehmet KORKUSUZ

Gelişmeyi yerel kamuoyunda ilk kez okuyucularla buluşturan Bolu Express Gazetesi, İzzet Baysal’ın en büyük eserlerinden, 21 yıllık geçmişe sahip Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin (AİBÜ) 2013 yılında olduğu gibi 2014 yılı sıralamasında da kendisine yer bulamamasını, “AİBÜ hayal kırıklığı yarattı” başlığıyla okuyuculara duyurdu.

AİBÜ’den 2006 yılında ayrılan Düzce Üniversitesi’nin ise, listenin adeta abonesi olma başarısı gösterdiğine göndermede bulunulan haber için, AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun cevap hakkını kullandı.

Bolu Express Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Coşkun, “Son yıllarda dünyada yükseköğretimle ilgili olarak yapılan önemli tartışmalardan biri de nitelik, kalite ve akreditasyon kavramları çevresinde yapılmaktadır. ABD’de yükseköğretimle ilgili akreditasyon kurumlarının yaklaşık yüz yıllık geçmişi vardır. Ülkeler, kalite güvence sistemlerini farklı biçimlerde farklı adlar altında oluşturmuşlardır. Bunların çoğu hükümetler tarafından kurulmuş bağımsız kuruluşlardır. Bazı ülkelerde tek bir ulusal kalite değerlendirme birimi olmasına karşılık, kimi ülkelerde birden fazla birim bulunmaktadır. Bu kurumların kalite değerlendirme yöntemleri birbirlerinden farklı olabilmektedir. Bütün bu durumlara bağlı olarak, yükseköğretimde kalitenin hangi değerlere ve ilkelere bağlı olarak kim tarafından değerlendirilmesi gerektiği sorusu gündeme gelmektedir.

Üniversite-Sanayi işbirliğine farklı bir kulvarda destek vermek,  Ar-Ge çalışmalarını artırmak, üniversiteler arasında bu konuda rekabeti artırmak amacıyla, 2012 yılından itibaren Yenilikçi ve Girişimci Üniversite Endeksi yayınlanmaktadır. Belirtmek gerekir ki bu endeks,  bir üniversiteyi faaliyet gösterdiği her kolda bütünsel olarak değerlendirmemektedir. Ancak bu endeksin lansmanı öyle yapılmıştır ki endekste yer almayan bir üniversitenin, girişimci ve yenilikçi üniversite olmadığı algısı oluşturmaktadır. Bu tabi ki yanlış bir algıdır” ifadelerini kullandı.

“TÜBİTAK ARAŞTIRMALARININ YÖNTEMLERİ AÇIK DEĞİL”

Prof. Dr. Coşkun, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Endeksin, üniversiteye yerleşen öğrencilerin tercih döneminde açıklanması ayrı rekabeti etkileyen sorun olarak karşımızda dururken, endeksin faydacı ve rekabetçi bir modele dayandığı açıktır. Bu modelin sosyal bilimleri ve hatta kamusal hizmet üreten tıp fakültelerini ne şekilde değerlendirdiği ile ilgili, elimizde net bir bilgi bulunmamaktadır. Endeksin hesaplama yönteminin detayları açık olmadığı için, endeksin hangi göstergeleri nasıl normalize ettiği de net değildir.

Sonuç olarak, üniversiteler arasındaki sıralamaları, objektif kriterler ışığında ve başta belirttiğimiz Avrupa ve ABD’deki uygulamalar da incelenerek, daha kapsayıcı bir modelle yapılması, ülkemizdeki üniversitelerin gelişmesine daha olumlu katkı vereceğine inanıyoruz.

Eğitimin niteliği, yükseköğretime erişim, yükseköğretimde fırsat eşitliği, yükseköğretimin finansmanı, yabancı öğrenci ve öğretim üyesi sayısını artırma, yükseköğretimle toplum ve ekonominin ilişkilerinin geliştirilmesi, üniversite özerkliği ve akademik özgürlük gibi konular, ülkemizde yükseköğretimin temel problemleridir.

Yükseköğretimle ilgili konularda geleceğe yönelik istikrarlı, tutarlı ve sürdürülebilir politikaların oluşturulması ve bu konulara dönük etkin çözümler bulunmasının, yükseköğretim sistemi için daha faydalı olacağı kanaatini taşıyoruz.” 

Yorum yazın!

İsim

Email

Yorum

 1250 karakter yazabilirsiniz