• resmi ilanlar

RAMAZAN SOHBETLERİ

07/07/2015 11:00

...

İslam Ahlakının Özü

HAYA

"Haya imandandır, iman ise cennete götürür. Ahlaksızlık ise cefadandır. Cefa ise sahibini cehenneme götürür." (Tirmizi, Birr, 2140)

Kurân ayetlerinde Hz. Meryem’e geniş yer verildiği görülmektedir. Ayetlerde onun, annesi tarafından mabede adandığı, doğumundan itibaren Hz. Zekeriyya gibi salih ve bilgili bir peygamberin gözetiminde Allah tarafından "güzel bir nebat gibi yetiştirildiği", ergenlik çağına erdiğinde ise mabedin bir köşesinde inzivaya çekildiğinden bahsedilmektedir.

 Kendisini ibadete vermesi sebebiyle, tefsirlerde "el-Betûl" olarak vasıflanan Hz. Meryem, Kurân-ı Kerimde adı bizzat zikredilen tek kadın olmakla ayrı bir önem taşımaktadır.

 Hz. Zekeriyya ne zaman onun yanına girse, orada mevsimi olmayan meyvelerle karşılaşmaktaydı. Bu olağanüstü hadisenin kaynağını sorunca, Hz. Meryem şu cevabı vermişti: "Bunlar bana Allah katından geliyor. Zira O, dilediğini hesapsız ve hiçbir zahmete sokmadan rızıklandırır."(3-37)

                Bundan sonraki hâdiseleri Kurân bizlere şöyle aktarmaktadır:

"Ey Muhammed!" Kitapta Meryem’i de an. O ailesinden ayrılarak doğu yönünde bir yere çekilmişti. Sonra insanlardan gizlenmek için bir perde germişti. Cebraili göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.

Meryem: "Eğer Allahtan sakınan bir kimse isen, Senden Rahmana sığınırım" "dedi.

Cebrail: "Ben temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği bir elçiyim" dedi.

Meryem: "Bana herhangi bir insan dokunmamış iken ve ben de kötü bir kadın olmadığıma göre nasıl olur da bir oğlum olabilir?" dedi.

Cebrail:"Bu böyledir. Çünkü Rabbin, "bu bana kolaydır. Onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden kararlaştırdığımız bir iştir" diyor" dedi.

Meryem oğlana hamile oldu, o haliyle uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti ve şöyle dedi:

"Ah! Keşke bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim."(19-16,23)

Hz. Meryem son derece mahcup ve çekingen bir tabiate sahipti. Cebrail ona tam bir insan suret-inde görünmüştü. Ancak o ilk defa karşılaştığı bu genç insana "Eğer Allahtan korkan bir kimse isen, ben senden Allaha sığınırım" demek suretiyle kendisine herhangi bir kötülük yapmamasını rica etmişti. Bu sözler, onun iffet ve haya sahibi biri olduğunun ifadeleridir.

Öte yandan Allahın dilemesiyle Hz. İsa’ya hamile kalan Hz. Meryem’in, doğum sancıları çektiği sırada söylediği sözler de dikkat çekicidir. Namuslu ve iffetli bir kişi iken böyle bir durum ile karşı karşıya kalıp, insanlara bunu ne şekilde izah edeceğinin sıkıntısını taşıdığı bir hâlet-i ruhiye içinde söylediği, "Ah! keşke bundan önce ölseydim de unutulup giden biri olsaydım" sözleri de onun psikolojik durumunu yansıtan en güzel ifadelerdir.

Hz. Meryem, ayette, bizlere, "Allah Teâlâ’nın dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldığı"(3-42) bir şahsiyet olarak tanıtılırken, en önemli vasfının, iffet ve haya timsali, edeb ve takva sahibi, kendisini ibadete veren biri olduğu vurgulanmaktadır.

 

Hayasıyla bize örneklik teşkil eden en büyük şahsiyetlerden biride Hz. Osman’dır;

Hz. Aişe’nin bildirdiği üzere; "Resulullah (sav) dizi açık bir şekilde oturuyordu. Ebu Bekir (ra) (içeri girmek için) izin istedi. (Resûlullah) ona izin verdi. Yine halini değiştirmedi. Sonra Ömer (ra) izin istedi. (Resûlullah) ona da izin verdi. Yine halini değiştirmedi. Sonra Osman (ra) izin istedi. Resûlullah dizinin üzerine elbisesini sarkıttı. Onlar kalktıklarında ben dedim ki: "Ya Resûlallah! Ebu Bekir ve Ömer senden izin istedi, sen aynı haldeyken o ikisine izin verdin. Osman izin istediğinde ise, elbiseni üzerine sarkıttın (dizini gizledin, örttün)."

- Efendimiz (sav): "Ya Aişe, vallahi meleklerin kendisinden utandığı bir adamdan utanma-yayım mı?" (İbn-i Cevzi, Sıfatü's-Safve, 1/124)  buyurdu. Kızı Ümmü Gülsüme de;

 

- Ey benim kızım! Osman’dan gökteki melekler hayâ ederler. Ey canım kızım, Osman’a çok saygı göster. Çünkü, ashâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur.

 

Bu anlattıklarımızdan anlıyoruz ki haya;

 

İnsanı Allah katında seçilmiş bir kul, Peygamberinin yanın da sevilen bir ümmet, îmanen kemale eriştiren bu vesileyle cennete ulaştıran ahlaki bir meziyettir.

 

                Hayasızlığında insanı düşürdüğü durumu Peygamberimizin şu hadisiyle öğrenelim;

 

"Allah bir kulu helak etmeyi dilediği zaman ondan hayayı alır. Ondan hayayı aldığı zaman artık ona Allah-ın gazap ve cezası gelir. Allah'ın gazabı geldiğinde de ondan emanet duygusu çekilip alınır. Güvenirlilik alındıktan sonra o kimse hainleşir. O hainleşince de ondan merhamet çekilip alınır. Ondan merhamet alındığı zaman da o kimse artık kovulmuş ve lanetlenmiş olur. Kovulup, lanetlendiği zaman da İslam bağını boynundan çıkarmış olur ." (İbn Mace, Fiten, 4190)

 

 

Kınalızâde Ali Efendi’nin de dediği gibi;

 

Hayâ, kişiye fazilet yollarını, maddeten ve mânen ilerleme yollarını gösterir. Edep ve hayâdan mahrum olan insan her türlü iğrenç işe girişir. Yaptığı çirkin işlerden üzüntü duymayan insanı, ahlâk ve fazilet yollarına sevk etmek zordur.

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: