• resmi ilanlar

“Milletle bağını koparan vesayetçi yasağı kaldırıyoruz”

05/04/2017 11:00

Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun, "Mevcut sistemde Başbakanın partili olması nasıl sorun teşkil etmiyorsa, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde de Cumhurbaşkanının partili olması hiçbir sakınca oluşturmayacaktır. Cumhurbaşkanının partili olabilmesini sağlayarak, milletle bağını koparan vesayetçi yasağı kaldırıyoruz" dedi.

Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun, İzzet Baysal Caddesinde 16 nisan referandumu çalışmalarını sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde Cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisini sürdürebilmesi ve parti genel başkanı da olabilmesinin sağlanması üzerine, muhalif kesimin eleştirilerine yaptığı açıklama ile yanıt verdi. Ercoşkun, "Cumhurbaşkanı seçilen kişi isterse partili, isterse partisiz olabilir. Böyle bir yasak millet iradesine aykırıdır. Cumhurbaşkanının milletle bağını koparıp, vesayetin odağı haline getirme anlayışı ile getirilmiş bir yasağı kaldırıyoruz" dedi.

 

Milletvekili Ercoşkun, şöyle konuştu: "Anayasa değişikliği teklifimiz ile 101'nci maddede geçen “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir” ibaresi Anayasa'dan çıkarılmıştır ve 16 Nisan halkoylamasında kabul edilmesi halinde, bu konudaki yasak ortadan kalkacaktır. Cumhurbaşkanının partisi ile ilişiği kesilmeyecek. Bu konuda serbestlik sağlanacaktır.

Aslına baktığımızda, yasaklama ile yerleştirilen anlayış şudur: Siyaset ve siyasi partiler kötü, vesayet iyi. Çok partili, demokratik bir düzende partili olmak demek 'ortak akıl' ve 'istişare' ile halkın beklentilerini esas alan bir siyaset yapmak demektir. Cumhurbaşkanı ve siyasi partilerin meşruiyeti millete dayanmaktadır. Bu düzenlemeye karşı çıkmak millet iradesi ile çatışmak anlamına gelir. Böyle bir anlayışın bir defa öncelikle siyasi partiler tarafından reddedilmesi gerekir. Anayasanın 68'inci maddesinde 'Siyasî partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır' hükmü yer almaktadır.

40 yaşına kadar siyasi olan bir kişinin, adaylığından seçimlerine kadar siyasi parti ile ilişkisi devam eden bir kişinin siyasi parti üyeliğinin sona erdirilmesi demokrasiye aykırıdır. Cumhurbaşkanı partisi, programı, kadrosu ile oy isteyecektir ve en az yüzde 50+1’e ulaşmaya çalışacaktır. Seçilene kadar partili, seçildikten sonra partisiz olması demokrasiye aykırıdır."

"BAŞBAKANIN PARTİLİ OLMASI NASIL SORUN TEŞKİL ETMİYORSA, CUMHURBAŞKANININ PARTİLİ OLMASINDA DA HİÇBİR SAKINCA YOKTUR"

Ercoşkun, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Yapılan değişikliğin özü Başbakanlık makamı ile Cumhurbaşkanlığı makamının birleştirilmesi ve yürütmenin en az yüzde 50+1 meşruiyete dayandırılmasıdır. Yani yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmektedir. Bugünkü sistemde Başbakanlar bir partinin genel başkanıdır. Ancak seçildikten sonra 80 milyonun Başbakanıdır ve partilidir. Başbakanların her atamada imzası vardır ve partilidir. Bu bir sorun oluşturmuyorsa, Cumhurbaşkanının partili olması sorun oluşturmaz. Çünkü siyasal partiler, millet tarafından kurulan, devamı millet tarafından sağlanan demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarıdır.

"CUMHURBAŞKANININ MİLLETLE BAĞININ KOPARILMASI İSTEĞİ MİLLETLE BAĞININ KOPARILMASIYLA EŞ ANLAMLIDIR"

Cumhurbaşkanının partisi ile bağının koparılma isteği, milletle bağının koparılması ile eş anlama gelmektedir ki, vesayet odakları Cumhurbaşkanı ile bağ kurabilsin. En az yüzde 50+1 iradeye dayanan Cumhurbaşkanının siyasi parti ile ilişki seviyesini siyasi partiler yasasında düzenlemek mümkündür, anayasada demokratik bir hakkın tümden yasaklanması doğru değildir.  Cumhurbaşkanının tarafsızlığı konusu, 103'ncü maddedeki yeminde düzenlenmiştir; hizmet sunumunda tarafsızlık ve kanun önünde eşitlik ilkesine dayanarak, hizmet sunumunda her vatandaşa eşit davranmak anlamında kullanılması doğrudur.

"MİLLET İRADESİNE İNANMAYANLAR TARAFSIZLIĞI FARKLI YORUMLUYOR"

Bugün herhangi bir kurumdan hizmet alınırken kimseye partisi sorulmamaktadır. Hiçbir parti üyesi herhangi bir hastaneden tedavi hizmeti alırken, rencide edilmemiş ya da hizmetten yararlanma konusunda sınırlanmamıştır. Bu metinde geçen tarafsızlığı siyasi parti ile ilişiği kesilmesi veya devam etmesi şeklinde yorumlamak demokrasiye millet iradesine inanmamak anlamına gelir. ABD’de George Washington’ın dışında bütün başkanlar siyasi parti üyesidir ve yürütmeye ilişkin, yargıya ilişkin, yasamaya ilişkin yetkilerinin tümünü de kullanmaktadır. Demokratik anayasalar, Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesilmesini emredici olarak düzenlemezler. Bu karar siyasetin, seçmenin kararıdır. Düzenlemeyle ister partili, ister partisiz kalma imkanı getirilmektedir. Yasak ortadan kaldırılmaktadır

"CUMHURBAŞKANI KANUN TEKLİF EDEMEYECEK"

Ercoşkun, açıklamalarında şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanı kanun teklif edemeyecektir. Sadece bütçe kanun teklifini verecek, onay Meclis’te olacak. Kanun teklif etme yetkisi milletvekilinin ve kanun koyma ve kaldırma yetkisi Meclis’in devredilemez yetkisinde olacaktır. Mevcut sistemde hükümet kanun teklif edebilirken, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu ortadan kaldırılıyor, Meclis güçlendiriliyor. Meclis'in kanun çıkarma yetkisinin yürütme tarafından kullanılması engellenmiş olacaktır. Cumhurbaşkanı yürütme alanı ile ilgili olarak, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek. Aynı konuda kanun hükmü varsa veya Meclis aynı konuyu düzenlerse kanun hükümleri geçerli olacaktır. Bu konuda kanun üstünlüğü esastır."

MECLİS'İN ÜSTÜNLÜĞÜ TESİS EDİLMİŞ DURUMDA, CUMHURBAŞKANININ SADECE KARARNAME YETKİSİ VAR

Milletvekili Ercoşkun, açıklamalarının devamında, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde önemli bir hususa dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanına tanınan kararname çıkarma yetkisi asla yasama yetkisinin devri anlamına gelmez. Cumhurbaşkanı kararnameleri yürütme alanı ile sınırlıdır. Meclis ise her konuda düzenleme yetkisine sahiptir. Temel hak ve ödevler ile siyasi hak ve ödevler hakkında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Anayasada kanunla düzenleneceği belirtilmiş konularda kararname çıkarılamaz. Örneğin üniversitelerin kurulması, vergi konulması Meclis iradesi ile kanun ile olacaktır. Zira Anayasa’da 80’in üzerinde 'kanunla düzenlenir' ibaresi bulunmaktadır. Kanunda aynı konuda bir hüküm bulunması halinde kanun hükümleri geçerlidir. Meclis aynı konuda bir kanun çıkarması halinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır. Burada Meclis üstünlüğü, kanun üstünlüğü esastır."

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMELERİNE KARŞI YARGI DENETİMİ OLACAK MI?

Milletvekili Ercoşkun, açıklamalarında ayrıca, "Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı yargı denetimi olacak mı?" sorusuna yanıt vererek, konu üzerindeki yargı tartışmalarına açıklık getirdi. Ercoşkun, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Anayasa Mahkemesi (AYM) denetiminde olacaktır. Milletvekillerinin başvurması halinde veya mahkemelerde yürüyen bir dava sırasında başvurulması halinde AYM, kararnamenin anayasaya ve kanunlara uygunluğunun denetimini yapar. Anayasanın 150 nci maddesinde, 'Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.' hükmü yer almaktadır. Meclis Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı iptal davası açabilecektir. Diğer taraftan, mevcut sistemde yargı yolu kapalı olan Cumhurbaşkanının tüm işlemleri yargı denetimi kapsamına alınmaktadır." 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: