• resmi ilanlar

Akademisyenler anlatmaya devam ediyor (4)

11/05/2017 21:21

Bolu'da FETO/PDY yapılanması kapsamında yargılanmaya devam eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi akademisyenleri iddianamede yer alan haklarındaki suçlamalarla ilgili savunma yapmaya devam ediyorlar. Hain darbe girişiminden 5 gün sonra FETÖ'nün özel doktoru Mehmet Yazıcı'nın eşi Selma Yazıcı'ya ait eşyaları odasından aldıktan sonra evine götürdüğünü kabul eden, ancak polis aramasında ise ele geçirilemeyen eşyalarla ilgiliİsmail Boyraz, “Ben kocası Mehmet Yazıcı'nın Fethullah Gülen'in özel doktoru olduğunu bilmiyordum. Benden rica edildi ben de kırmamak için Selma hocanın bornozunun ve şahsi çantasının olduğu eşyaları evine götürüp hole bıraktım. Sonra o eşyalar nasıl kayboldu bilgim yok” dedi. Haber: Ebru EYVAZOĞLU – Hakan AYDIN Bolu'da FETO/PDY yapılanması kapsamında Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki (AİBÜ) yapılanmaya yönelik haklarında dava açılan, 10'u firari, 31'i tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına 4. Günde devam edildi. Sanıklar haklarındaki örgüt üyeliği, bylock kullanımı, Bank Asya hesapları ve örgüte destek sağladıkları iddialarını yanıtladılar.Karaçayır Nikah Salonu'nda gerçekleştirilen Akademisyenlerin 4'üncü gün duruşmasında sabahtan 3 sanığın ifadesi dinlendi. “BİRBİRİMİZİ ADAM YERİNE KOYMAYIZ” Üniversitede görevli iki kişinin ifadeleri sonucu 5 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiğini belirten İsmail Akkaş, “Benim aleyhimde ifade verecek tek kişinin Hasan Oruçoğlu olduğunu düşünüyordum. Zaten onun ifadeleriyle de tutuklandım. İsmet Duran FETÖ/PDY üyesi olmayanlara kötü davrandığımı, eski dekan tarafından da kollandığımı söylemiş. Ancak İsmet Duran bir toplantıya katılmadığım için hakkımda soruşturma açmış bir isimdir. İsmet Duran ile Hasan Oruçoğlu'nun arasının da çok iyi olduğunu herkes bilir. Sohbet adı altında çay partileri düzenlediğim iddia edilmiş. Bunlardan bir kaçına Hasan Oruçoğlu, kendisini de davet ettiğimi iddia etmiş. Bu tür toplantılar kesinlikle düzenlemedim. Zaten Hasan Oruçoğlu ile aramızda husumet var. Aynı bölüme görev yaparken çocukları hasta olan bir arkadaşımıza izin vermek istemediğinde arkadaşımızın tarafında olmam nedeniyle aramız bozuldu. Bu arkadaşımızın sonra da çocuğu vefat etti. O zamandan sonra da husumetimiz devam etti. Bir süreden beri ne ben onu, ne de o beni görmezden geliriz. Tabiri caizse birbirimizi adam yerine koymayız” dedi. “EŞİM KANSERDİ, O DURUMDABİR BANKAYI KURTARMAYI DÜŞÜNEMEZDİM” Bankasya hesabını ise 2008 yılında açtırdığını söyleyen İsmail Akkaş, “Erzurum'da görev yaparken Bankasya'nın şartları daha iyi olduğu için konut kredisi çektim ve ev aldım. 2011 yılında ise evimi satarken, konut kredisi alırken sıkıntılar yaşadığım için bu defa Kuveyt Türk'e paramı yatırdım. Daha sonra da bu bankayla çalışmadım. 2015 yılında ise eşim meme kanserine yakalandı. 16 kür kemoterapi alması gerekti. Çok düşkün bir duruma düşeceği söylendi. Hastalığında her an kötü sürprizlerle karşılaşabileceğim belirtildi. Bu konuda bir sürü araştırma yaptım. Eşimin yanında oldum. Eşimin saçları dökülmeye başladığında bile ben kazıdım. Ağır psikolojik travmalar yaşadık. Bu durumda zaten herhangi bir bankayı kurtarmayı düşünemezdim. Eşimin tedavisini özel bir hastaneden yaptırırken ve sürekli para ihtiyacım olduğu dönemde de başka bankalarla çalıştım. Ancak bu süreçte kolay şekilde kullanabilmek için Bankasya'daki hesabıma da bir miktar para yatırdım. İhtiyaç olduğunda kullanmak üzere konulmuş bir miktardı. Daha sonra da o paranın artmadığını göreceksinizdir” diye konuştu. 20 TEMMUZDA FİRARİ SELMA YAZICI'NIN EŞYALARINI GÖTÜRMÜŞ 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen'in özel doktoru Mehmet Yazıcı'nın eşi Selma Yazıcı'nın eşyalarını evine götürdüğü için tutuklanan İsmail Boyraz da kendisinden istenen küçük bir ricayı yerine getirdiğini söyledi. Terör örgütü ile hiçbir bağlantısının olmadığını savunan İsmail Boyraz, “Hiçbir zaman adli sicil kaydı bile olmayan, mesleğini fedakarlıkla yerine getiren, iş arkadaşları ve toplum tarafından sevilen bir insanım. Şahsıma yapılan terör örgütü üyesi suçlamasını bir hakaret olarak kabul ediyorum. Selma Yazıcı bizim bölümümüzde doçent doktordu. Temmuz ayında bir aylık izne çıkacağını söyledi. 15 Temmuz günü de doktorların bulunduğu whatsapp grubuna mesaj atarak izne ayrıldığını belirtti. Yıllık izne çıkmadan önce bana gelip izne çıkarken otomobilini hastane otoparkında bırakacağını, aküsünün bitmemesi için haftada bir çalıştırıp çalıştırmayacağımı sordu. Ben de kabul ettim. Bunun üzerine anahtarları bir poşet içerisinde bana verdi. 20 Temmuz'da da sekreterinden birkaç parça eşyasını istemiş. Anahtarların da bende olduğunu söylemiş. Ben sadece araba anahtarı var sanıyordum ama gördüm ki ev anahtarı da onların içindeymiş. Sekreteri eşyaları aldıktan sonra bana evine bırakıp bırakamayacağımızı sordu. Ben de kabul ettim ve iki sekreter arkadaşla beraber eşyaları Selma Hocanın evinde hole bırakıp çıktık. Eşyaların içinde bornoz, çocuğunun bir iki parça eşyası ve bir şahsi çanta olduğu söylendi. Ben o gün anahtarları da sekretere bıraktım. Ama sonra polis tarafından evde yapılan aramada o eşyalar bulunamadı. Biz bıraktıktan sonra o eşyalara ne oldu bilmiyorum” dedi. SELMA YAZICI'NIN BORNOZU TARTIŞMA KONUSU OLDU Mahkeme Başkanı “Siz 20 Temmuz'da bu eşyaları evine götürmüşsünüz. Selma Yazıcı, Fethullah Gülen'in özel doktorunun eşidir. ‘Sen sıkıntılı bir insansın, bu eşyaları ben götüremem' diyemediniz mi? diye sordu. İsmail Boyraz bunun üzerine “Ben iyi niyetle küçük bir ricayı kırmamak adına götürdüm” dedi. Mahkeme Başkanı “Eşyaların içinde bornoz ve kızının eşyaları vardı diyorsun. İzne çıktıysa bu insan, o bornozun evde veya üniversitedeki odasında durmasının ne önemi var ki? Neden böyle bir zahmete katlandınız?” dedi. Boyraz, “Selma Hoca sekreterine söylemiş. Benden de böyle bir ricada bulunulunca kıramadım. Eşyaların toplanmasına ben yardımcı olmadım. Eşyalarda suç unsuru olsa neden sekretere söylesin ki? Ben kocası Mehmet Yazıcı'nın da Fethullah Gülen'in özel doktoru olduğunu bilmiyordum” dedi. Mahkeme Başkanı Seyfi Han, “Velev ki Mehmet Yazıcı'nın kim olduğunu bilmiyordun. En azından 20 Temmuz'da kaçtığını bilmen gerekirdi” deyince Boyraz, “Doktorların olduğu whatsapp grubuna attığı mesajda bize izne çıktığını söyledi. Ben izin bitince dönecek sandım. Kendisiyle hiçbir yakınlığım yoktur” dedi. Mahkeme başkanı bunun üzerine “Seni evinin, arabasının anahtarını verecek kadar yakın görmüş, daha ne yapsın” diye konuştu. “BANKASYA'DAKİ PARA İLE EV VE ARABA ALACAKTIM ANLAŞAMADIK” Boyraz örgütle taban tabana zıt olan Sağlık Sen üyesi olduğunu söyleyerek, “Örgütle ilişkili bir dernek üyeliğim bulunmamaktadır. Hakkımda ifade veren Gülali Aktaş ve Yaşar Dağıstan'ı ise tanımamaktayım. Yaşar Dağıstan bir gün arayıp ‘Hocam odanızda mısınız, ben geleceğim' dedi. Sonra da gelip ‘Görevinizden açığa alındınız' dedi. Kendisini o gün gördüm. ŞirzatÇoğalgil ise Selma Hoca ile yakın olduğumuzu söylemiş. Bölümümüzde iki hocamız vardı danışabileceğimiz. İş ilişkisi içinde normal şeylerdi. Akademisyenlere yönelik operasyon 20 Temmuz'da yapılmış ve benim Selma Hocanın evine eşya götürdüğüm hususu ortaya çıkınca 21 Temmuz'da gözaltına alındım. Bankasya hesabımı ise 2009 yılında Eskişehir'de çalışırken maaş hesabı olarak açtırdım. 2014 yılında Kayınpederim kanser olunca eşimin Eskişehir'e gidiş gelişinde sorunlar ortaya çıktı. Ona bir araba almak için İş Bankası'ndan kredi çektim. Araç sahibi Bankasya'da hesabım var deyince parayı oraya yatırdım. Araç sahibi önce parayı vermemi, sonra aracı teslim edeceğini söyledi. Ancak bu hususta anlaşamayınca aracı almaktan vazgeçtim. Sonra da kayınpederim vefat ettiği için araç almamıza gerek kalmadı. Aynı şekilde oturduğumuz evin sahibi evden çıkmamızı, kendisinin oturacağını söyledi. Bu konuda baskı yapmaya başladı. Biz de Bolu'da bir ev almak için biriyle anlaştık. Tapuya gittik. Ancak sabahtan gelmemiz gerektiği söylendi. Evin sahibi de o gün Ankara'ya gittiği için beklemede kaldı. Sonrasında da anlaşmazlık olunca parayı çekip, hesabımı kapattım” dedi. DÜĞÜNDE TAKILANLARI BANKASYA'DA SAKLADIM Doktor olan eşi Bolu'ya atandıktan sonra Bolu'ya gelmek zorunda kaldığını ve bir süre iş aradıktan sonra İşkur vasıtasıyla özel sektörde çalıştığını, yüksek lisans ve ardından doktora yaparken AİBÜ'nün açtığı uzman kadrosu için yapılan sınavda birinci gelerek işe girdiğini belirten İsmail İşçi de suçlamaları reddetti. Gıda Mühendisi olduğunu söyleyen İşçi, hayatının hiçbir bölümünde bir terör örgütüyle ilişki içinde olmadığını belirterek, “Bankasya hesabım 2012'de açıldı. Sebebi de 2011'de evlendikten sonra altın hesabı adı altında altınları saklayabileceğimiz uygulama sadece Bankasya'da vardı. O yüzden düğünde takılan altınları saklamak için orada hesap açtırdık. Çocuğum olduğunda da gelen altınları aynı hesaba koydum. Böylece bankada bir miktar paramız olmuş oldu. Eşimde doktor olduğu için belli miktar bir gelirimiz vardı. Banka hareketlerim bundan ibarettir” dedi. “BYLOC'A ‘BEYLOK' DİYEN BİR ADAM BİLE TUTUKLU” İsmail İşçi Bylock programını ise hiç görmediğini söyleyerek, “Bylock iddiaları ise kesinlikle doğru değil. Gözaltına alındıktan Adliyeye kadar olan süreçte sürekli bylock varsa tutuklanırsın dediler. Ve ben hiç görmediğim bir program yüzünden tutuklandım. Üstelik ilk sorgumda bir şey çıkmazken, 2016 Şubat ayında, tam da iddianame yazıldığı sırada adım bylock'cuların olduğu listeye girdi. Kaldığım koğuşta bylock'a ‘beylok' diyen bir adam bile tutuklu bulunuyor. Kimsenin bir şeyden haberi yok. Komşum olan ve FETÖ yüzünden tutuklanan Rıdvan Y. ilekapıda konuşurken bir gün playstore'dan bir program yükledi. Ancak bu Tango diye bir programdı. Bylock adlı programı hayatımda indirmedim ve kullanmadım. Bu iddialara tamamen hayal ürünüdür” dedi. “KOMŞUM CEMAATİN ABİLERİNDEN İMİŞ” Komşusu olduğunu söyleyen Rıdvan Y.'nin ev toplantılarına katıldığı iddialarını da reddeden İsmail İşçi, “2013 yılından beri kapı komşum. Mahallede çocuklar bile tutuklandığını konuşuyor. Cemaatin Abi dedikleri adamlardan biriymiş. Toplantılarına değil ama birkaç kez kendisiyle çay içmişliğim vardır. Komşum olması dolayısıyla tanışıklığımız ve görüşmüşlüğümüz oldu. Örgütsel bir bağlantım kendisiyle kesinlikle yoktur. Son 3 yıldır da kendisini görmedim” diye konuştu. “BU ÖRGÜT HERKESİ BİR YERE GETİRMİŞ AMA BİR TEK BENİM ELİMDEN TUTMAMIŞ” Kendisi hakkında isimsiz bir ihbar bulunduğu hatırlatılarak iddialarla ilgili savunması istenen İşçi, “Ben örgüte nasıl bir destek vermişim, darbe gecesi ne yapmışım anlatsınlar. Ben o gece olayları televizyondan izledim. Ben yıllarca örgüte destek vereceğim ve örgüt son darbeyi vururken evde pijamalarımla oturuyor olacağım. Bu akla çok yatkın gelmiyor. Eşimle de lisede tanıştık ve üniversiteyi de aynı illerde okuduk. Daha sonra da evlendik. Eşimle evlilik şeklimiz de örgüt profiline çok uymuyor. FETÖ ile en çok mücadele edilen bir dönemde üniversitedeki işime girdim. İşe girerken araştırılmış olmam lazım. Üstelik yükselme şansımın olmadığı uzman kadrosuna girebildim ancak. Bu örgüt herkesi bir yere getirmiş ama bir tek benim elimden tutmamış bu durumda. Ben suçlamaları kabul etmiyorum. ” HER HANGİ BİR ORGANİZASYONUNDA YER ALMAMIŞ Öğleden sonra devam eden yargılamanın ilk sanığı Adli Kontrol Şartıyl serbest yargılanan Kemalettin Erdem ifade verdi. Erdem aleyhind eifade veren tanıkların ifadesini kabul etmediğini belirtirken banka İşlemleri hakkında da kısa bilgiler verdi. Bahse konu örgütün her hangi bir toplantısına ve organizasyonuna katılmadığını belirten Ertem, “Bank Asya'da bulunan hesap hareketlerime dikkat çekilmiş. Ancak iddia edildiği gibi bankaya finansal destek sağlamak istesem küçük hesap hareketleri yerine, 20 bin lira maaşı olan biri olarak daha büyük hesap hareketleri yapmam gerekirdi. Beraatimi istiyorum” dedi. BU YAŞIMA KADAR ELİME SİLAH ALMADIM Sonrasında ifade veren Mahmut Alpay, “Üzerime atılı olan terör örgütü üyeliğini suçlamasını kabul etmiyorum. Vatani görevimi bedelli olarak yapmış biri olarak bu güne kadar elime hiç silah almadım. Buna rağmen Silahlı terör örgütü üyeliği ile suçlanıyorum. Bank Asya'da bulunan hesabımı 2004 yılında açtım. Faizsiz olması ve EFT imkanları nedneiyle bu hesabı açmayı tercih ettim. Zaman içinde altınlarımızı, bankanın altın hesabına aktarak güven altına aldık. Bolu'ya geldikten sonrada yüksek kar payı nedneiyle bankayla çalışmaya devam ettim. Zaman içerisinde ev almak istedik. Katılım bakalarından ev kredi kullanmaya kalktığımızda, evin %75'inin banka tarafından geriye kalan %25'lik kısmın ise bizim tarafımızdan karşılanması gerektiği söylendi. Ancak bu %25'lik kısmımız yoktu. Bu nedenle başka bir bankadan 35 bin liralık kredi çektik. Bank Asya'ya yatırdım. Bir ev buldum ve banka eksperleri eve baktı. Ancak evin maliyeti bizim düşündüğümüzden fazla çıkınca ev almak vaz geçtik. Daha sonra bir süre paramız bankada kaldı. Örgütsel bir bağlantı nedneiyle banka şubesine para yatırmadım. Aleyhime üniveristede ifade veren kişilerin beni tanıyacak ikili ilişkilere shaip olan kişiler olmadığını düşünüyorum. Soyut ifadeler kullanmışlar ve kendi düşüncülerini söylemişler. Hukukta düşünce ve kanaatlerin yargılama için yeterli hükm sağlamayacağı kanaatindeyim ve mahkemeninizde buna dikkat edeceğini tahmin ediyorum. Bylock kullandığım söyleniyor. Ancak kamuoyunda eski ve yeni olmak üzere bir sürü bylock listesi konuşuluyor. Hakkımda tespit evrakı da resmi nitelik taşmıyor. Böyle bir uygulama kullandıysam kimle ve ne zaman kullandığımın içerikleriyle gösterilmesi lazım. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum” dedi. KREDİ KIZ KARDEŞİM İÇİN ÇEKTİM Daha sonra ifade veren Mehmet Ata Cebe hakkında ki iddialarla ilgili olarak, “Hakkımda ki suçlamaları kabul etmiyorum. Benim aleyhime tanıklık yapan bazı isimlerle geçmişten gelen husumetlerimiz vardır. Özellikle bölümümüze açımak istenen kadro ilanını mahkeme kararıyla iptal edilince bu husumet zirve yapmıştır. Ben bu güne kadar 20'den fazla kredi kullandım. 17.02.2014 tarihinde çektiğim söylenen krediyi Bank Asya'ya destek olmak için değil, İstanbul'da eşinin ailesiyle yaşayan kız kardeşimin aynı evde yaşadığı eşinin ailesiyle yaşadığı sıkıntılar sonrası başka eve taşınmak için bendesn destek istemesi üzerine çektim. Ancak iş bankasından çektiğim kredinin bu bankada olan otomatik ödeme talimatları nedeniyle azalabileceğini düşündüğüm için Bank Asya hesabıma yatırdım. Zaten 3 hafta sonra çekerek kız kardeşime elden parayı verdim. Beraatimi ve duruşmalardan vareste tutulmamı istiyorum. ” dedi. TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİYLE SUÇLANMAYI SİNDİREMİYORUM. Mahkemede ifade veren sanık Mesut Erdurmuş, “2010 yılında AİBÜ'de açılan kadroya başvurdum. Gata'dan hocam Ümit Akman'ın referansını getirdim. Daha sonra yaptığım görüşmeler sonrası göreve başladım. Burada Kornea Ünitesini kurdum. 2012 yılında da doçent oldum. Bu tarihten sonra bölüm içi sorunlar yaşadım. Bunlar artınca ayrılmayı düşündüm. 2013 yılında Gaziantep ve Hacattepe Üniversitelerine başvurdum. Ancak kabul edilmedi. 2014 yılında Hacattepe'de göreve başladım. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İzmir'de tatildeydim. İzinler iptal edilince hemen görevimin başına döndüm. 26 Temmuz tarihine kadar görevimin başında kaldım. Bu güne kadar Hipokrat yeminime uygun yaşadım. İdari ve adli hiçbir soruşturma geçirmedim. Silahlı terör örgütü üyeliğiyle suçlanmayı sindiremiyorum” dedi. AKADEMİK AÇILIŞLARA ÇİÇEK VE GÜL GİBİ İSİMLER GELDİ Fatih Üniversitesi'nde çıkan SGK kaydına da açıklık getiren Erdurmuş, “İddianamede silahlı terör örgütüyle iltisaklı kurumlarda SGK kaydım olduğu belirtiliyor. Ben 2004-2010 tarihleri arasında Fatih Üniversitesi'nde görev yaptım. Askerlik ve yurt dışı çalışmaları çıkınca 4 yıl 3 ay görev yaptığım belli olur. Ancak ben doktor olarak çalıştım. Üniversitenin yönetim ve idari kadrolarında görev almadım. Zaten yaşadığım sorunlar nedeniylede başka üniversiteye geçtim. Çalıştığım yıllarda üniversitenin silahlı terör örgütüyle iltisaklı olduğu ortaya çıkmamıştı. Hatta üniversitenin dönem açılışlarına o yıllarda hatırladığım kadarıyla Cemil Çiçek ve Abdullah Gül gibi isimler geldi” ifadelerini kullandı. RADAR'DAN BAŞKA CEZA YEMEDİM Günün son ifade vereni Uğur Korkmaz oldu. Eşiyle birlikte aynı davadan yargılanan Korkmaz, “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bu güne kadar sadece 3 kez radar cezası yedim ve onun haricinde almış olduğum bir ceza yok. Böyle bir suçlamadan dolayı burada bulunduğum için utanıyorum. Eşimin Bolu'ya tayin olması nedeniyle bende eş durumunda Bolu'ya geldim. Mehmet Fatih Özlü'nün aleyhimde verdiği ifadeyi kabul etmiyorum. Soyut beyanlardır. Kaldı ki örgütün toplantılarına katıldığı dönemde doçentlik sınavına hazırlandığım için ailemin bile bize gelmemesini istedim. Odamın kapısını kapatarak 18 saat ders çalıştığım olurdu. Kendi aileme bile vakit ayıramadım. Bu toplantılara katılmam zaten mümkün değildi. Kızımın Fatih Kolleji'ne gitme sebebi ve banka işlemlerimizle ilgili olarak eşimde ifade verdi. Aynılarını tekrarlıyorum. Beratımı istiyorum ” dedi. Duruşuma Pazartesi günü sabah saat 09.15'de başlamak üzere ertelendi.

...

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: