• resmi ilanlar

Akademisyenler anlatıyor (5)

15/05/2017 11:00

“PENSİLVANYA'DA ÖRGÜTÜN KİRLİ YÜZÜNÜ GÖRDÜM” FETO/PDY yapılanması kapsamında yargılanmaya devam eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi akademisyenleri savunmalarını yapıyor. Karaçayır Nikah Salonu'nda yapılan 5. Duruşmada etkin pişmanlıktan yararlanan Mehmet Fatih Özlü, 2014 yılı Mayıs ayında yapmış olduğu Pensilvanya ziyaretinde hükümet ve Atatürk ile ilgili kin ve öfke dolu, ikiyüzlüce sarf edilmiş sözler yüzünden rahatsız olduktan sonra döndüğünde örgütle ilişkisini kesmek istediğini, bu yüzden de dışlandığını söyledi. Mehmet Fatih Özlü, “Mehmet Yazıcı'ya Pensilvanya'da tasvip etmediğim şekilde konuşmalara rastladığımı, olumsuz gözlemlerde bulunduğumu belirttim. Mehmet Yazıcı bunun üzerine bana ‘Sen o zaman hacca da gitme' dedi” şeklinde cevap verdiğini aktardı.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU – Hakan AYDIN

Bolu’da FETO/PDY yapılanması kapsamında yargılanmaya devam eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi akademisyenleri iddianamede yer alan haklarındaki suçlamalarla ilgili savunma yapmaya devam ediyorlar.10'u firari, 31'i tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına 5. günde devam edildi. Karaçayır Nikah Salonu’nda gerçekleştirilen akademisyenlerin 5. gün duruşmasında etkin pişmanlık yasasından faydalanan Mehmet Fatih Özlü’nün ifadeleri damga vurdu.

“ARTIK KILIÇ BENDE, İSTERSEM KESERİM”

İlk olarak Muhammet Ali Aslan hakkındaki iddiaları cevaplandırdı. Muhammet Ali Aslan “Hasan Oruçoğlu’nun ifadeleri nedeniyle 12kişinin ihraç edildiği görülüyor. Nitekim yerlerine de Oruçoğlu’na yakın isimler getirildi. Kendisi böylece kendi ekibini kurmuş oldu. 10 tanıktan 8’inin de Hasan Oruçoğlu’na yakın, protez bölümünden olmayan isimler olduğu görülüyor. İddianameyi görmeden önce aleyhimde ifade verebilecek tek kişinin Hasan Oruçoğlu olacağını söylemiştim. Dediğim gibi de olmuştur. Hasan Oruçoğlu bize ‘Artık kılıç ben de istersem keserim’ sözlerini söylemişti” dedi.

“FETÖCÜ OLDUĞUM İÇİN KADRO VERİLMEDİ”

Tek bir kişinin ifadesi yüzünden sevdiği mesleğinden uzaklaştırıldığını söyleyen Muhammet Ali Aslan, “Hasan Oruçoğlu ifadesinde İsmet Duran vasıtasıyla doktoramı yaptığımı ve kısa sürede AİBÜ’de görevlendirildiğimi söylemiş. Ben doktoramı Samsun’da yaptım. İsmet Duran ile ilgisi yoktu. Doktoramı kısa bir sürede bitirdiğim için de kısa sürede kadro aldım. Fetöcü olduğum için kadro verilmedi. Doktoramı sunduktan 2 ay sonra Yrd. Doç. oldum. Aynı şekilde benim Fetullah Gülen ve İsmet Duran hayranı olduğumu ve örgütün toplantılarına katıldığımı iddia etmiş. Bırakın hayranı olmayı bugüne kadar malum şahsın adını hiçbir ortamda anmamışımdır. İsmet Duran ile de dekan ve öğretim üyesi ilişkisi dışında bir ilişkim yoktur. Herhangi bir toplantıya da katılmışlığım olmadı. Biz vatanını, milletini seven insanlarız. Suçlamaları kabul etmiyorum” diye konuştu.

“KANDIRILDIM”
Etkin pişmanlık yasasından faydalanan ve bildikleri hakkında bilgi veren Mehmet Fatih Özlü, hayatında vatanına, milletine sadık biri olmasına karşılık Tıp Fakültesi son sınıftayken Mevlüt Kurt vasıtasıyla malum yapıyla tanıştığını söyledi. İlk başlarda cemaat adı altında hayır ve eğitim işleri yaptıklarını sandığı masum bir oluşum olduğunu sandığını belirten Özlü, “Allah rızası kazanmak ve bağış yaparak insanlara yardım edebilmek amacıyla malum yapı ile ilişkim başladı. Kandırıldım, ancak suç teşkil edecek herhangi bir olaya karışmadım. Daha sonra da örgütle olan organik bağımı 2014’ten itibaren kopardım” dedi.

“ÖRGÜTÜN BANKAYI KURTARMAK İÇİN YAPTIĞI ÇAĞRIYA UYMADIM”

Çocuklarının Fatih Koleji’nden eğitim gördüğünü doğrulayan Özlü, “Çocuklarımı örgüte olan bağlılığımdan değil, muhafazakar şekilde yetiştirileceğini ve iyi eğitim verildiğini düşündüğümden Fatih Koleji’ne gönderdim. Ayrıca tam zamanlı olması nedeniyle eşim ve benim çalışıyor olmamızdan cazip geldi. Aktif bir Bankasya hesabım ise yoktur. 2008 yılında kredi çekmek için açmış bulunduğum bir hesap var. 11 Temmuz 2014’te var olan hesabımı da kapatmak için dilekçe vermeme rağmen, hesabım kapatılmamıştır. Bu tarihten sonra bakiyemin sıfır olduğu da görülecektir. Dolayısıyla örgütün bankayı kurtarmak için yaptığı çağrıya uymadığım anlaşılacaktır” dedi.

“PENSİLVANYA DÖNÜŞÜ ÖRGÜTLE BAĞIMI KESTİM”
Amerika’ya üç kez gittiğini, hepsinin de akademik programlar için olduğunu belirten Fatih Özlü,              “İkinci kez gittiğimde Mehmet Yazıcı bana gitmişken Pensilvanya’ya da uğramamı söyledi. Malum şahıs ile bire bir görüşmedim. Ancak kalabalığa hitap ettiği bir toplantıda bulundum. Orada hükümet ve Atatürk ile ilgili kin ve öfke dolu, ikiyüzlüce sarfedilmiş sözler beni rahatsız etti ve cemaatten soğumama neden oldu” dedi

“PENSİLVANYA'YA GİTMEYECEKSEN HACCA DA GİTME”

Özlü, “Geri döndüğümde de Mehmet Yazıcı’ya gidip örgütle olan bağımı koparmak istediğimi söyledim. Neden diye sordu. Ben de Pensilvanya’da tasvip etmediğim şekilde konuşmalara rastladığımı, olumsuz gözlemlerde bulunduğumu belirttim. Mehmet Yazıcı bunun üzerine bana ‘Sen o zaman hacca da gitme’ dedi. Tüm kirli işlerini gizlilikle yapan bu ihanet şebekesi içinde olmaktan utanç duyduğumu söyledim. 2014 Mayıs ayından itibaren de bağımı kopardım ve bundan sonra bana tavır aldılar, dışlandım. Ben bu örgütü devletin sevdiği dönemde sevdim ve nefret ettiği dönemde de nefret ettim. Cemaat görüntüsünden çıktığı anda da örgütle bağımı kestim” dedi.

“ÖRGÜTE DÜŞMAN İHH’YE YARDIM ETTİM”

Pensilvanya’dan döndükten sonra hiçbir toplantıya katılmadığını, Zaman Gazetesi aboneliğini iptal ettirdiğini söyleyen Mehmet Fatih Özlü, “2014 öncesinde masum dini duygularla maddi yardımda bulundum. Ancak 2014’ten sonra ise çevremdeki insanlara yardım etmeyi tercih ettim. Örgüte rakip ve düşman olan İHH’ye bağış yaptığım görülebilir. Örgütle ilişiğini düşündüğüm Tabip Odası seçiminden uzak kaldım. Gelen daveti reddettim. Toplantılara hiç katılmadım. Üniversiteden de ayrılmaya çalıştım. Bunun için başka yerlerle görüşmelerde bulundum” diye konuştu.

“SEÇİMDEN SONRA HAYRİ COŞKUN YÜZÜMÜZE BAKMADI”

Rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun’un ikinci kez rektör olarak seçilmesinin öncesinde firari sanıklar Mehmet Yazıcı ve Kenan Gümüştekin’in, Coşkun’un desteklenmesi yönünde telkinlerde bulunduğunu belirten Mehmet Fatih Özlü, “Seçimden önce Hayri Coşkun’a destek vermelerini ve arkasında durmalarını istediler. Ancak Hayri Coşkun rektör olduktan sonra ‘Bize sırtını döndü, yüzümüze bakmıyor’ şeklinde sözleri de oldu” dedi.

SOHBETLERE KATILANLARIN İSİMLERİNİ AÇIKLADI

2003 yılında Tıp Fakültesi öğrencisi iken Mevlüt Kurt vasıtasıyla malum yapı ile tanıştığını söyleyen Mehmet Fatih Özlü, “Mehmet Yazıcı tarafından düzenlenen Salı sabah toplantılarına katıldım. Bu toplantılara Kenan Gümüştekin, Alim Erdem, Aytekin Alçelik, Ahmet Karataş, Fatih Demircioğlu, Mesut Erdurmuş, Ümit Yaşar Tekelioğlu, Arif Duran, Fırat Zafer Mengeloğlu, Tarık Ocak, Abdülkadir Küçükbayrak, Kemalettin Erdem ve Elçin Hakan Terzi gibi isimler iştirak ediyordu. Grup başı toplantılarına ise yönetici konumunda Suzi Selim Ayhan, Alim Erdem, Ahmet Karataş, Mesut Erdurmuş, Serkan Öztürk, Kenan Gümüştekin, Fahrettin Talay, Mehmet Yazıcı ve Aytekin Alçelik katılıyordu. Salı sabah toplantılarına Mehmet Yazıcı, Kenan Gümüştekin ve Fahrettin Talay nadiren gelirdi. Onlar grup hiyerarşisi içinde muhtemelen üst kademedeki toplantılara katılıyorlardı. Grupla bağımı kesmeden 7-8 ay önce de bana devlet hastanesindeki bir gruptan sorumlu olduğum söylenerek Mehmet Yazıcı bana ‘Sen artık devlet hastanesindeki doktorlarla sohbet yapacaksın’ dedi. Orada Uğur Korkmaz, Bülent, Güray ve Onur isimli doktorlarla bu toplantıları tertipledik” ifadelerini kullandı.

“BENİ KENDİSİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI YAPTI”

Hasan Oruçoğlu’nun iddiaları ile kamu görevinden çıkarıldığını ifade eden Muhsin Özdem, “Hasan Oruçoğlu beni 15 Temmuz hain darbe girişiminden 2 ay önce ana bilim dalı başkanlığına getirmiştir. Buna rağmen benim ve eşimin hakkında bir takım iddialarda bulunmuş. Eşimi Orçun Hocanın evinde gördüğünden hareketle benim de örgütle yakın ilişkiler içinde olduğum sonucunu çıkarmış. Ancak Orçun Hoca gözaltına alındıktan sonra eşim kendilerine geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Eşimin tedavisini yapmış ve uzun yıllardır da aile dostumuzdur. Ancak kendi eşi de orda görülmüştür. Bunun açıklamasını nasıl yapacak merak konusu” dedi. Bankasya hesabı olduğunu doğrulayan Muhsin Özdem, birikimlerini Bankasya’da değerlendirdiğini, bankaya destek olmak amacıyla para yatırmanın söz konusu olmadığını söyledi.

“ARABADA HASAR KAYDI ÇIKINCA…”

Üniversiteye kura atandığını belirten Muhsine Zeynep Yavuz, “Hakkımda suçlamaları kabul etmiyorum. AİBÜ’ye çektiğim kura sornası atandım. Üniversitenin araştırma komisyonuna aleyhime ifade verenlerle iş arkadaşlalığı haricinde bir irtibatım yoktur. Benim üniversitede toplantılara katıldığımı söylemişler. Ben hatırladığım kadarıyla üniversitede iki toplantıya katıldım ve ikisi de akademik çalışmaydı. Bunların haricinde her hangi bir örgütsel toplantıya katılmadım. 2010 yılında Bank Asya hesabını açtım. Ancak hesap hareketlerine bakılırsa 2014 yılına kadar para biriktiremedim. Bu yılda evlendim ve düğünden gelen altınlar Bank Asya’da kiraladığım kasada muhafaza ettim. Sonra bir araba alalım istedik. Nakit paramız olmadığı için abimden borç olarak 36 bin lira aldım. Araba alıncaya kadar da bu parayı bank Asya’daki hesabıma aktardım. Ancak almak istediğimiz arabada hasar kaydı çıkınca, araba almaktan vazgeçtik. 2015 yılının sonlarına doğru kayınpederim İstanbul’da kendi imkanlarıyla inşaat yapacağını ve borç vermemizi istedi. Bizde parayı kayınpederime gönderdik” dedi.

DARBE NEDENİYLE DOÇENT OLAMAMIŞ

Anne babasının tek evladı olduğunu ve ailesinin 35 yıl yurt dışında çalıştığını belirten Murat Erdem, “Hakkımda ki suçlamaları kabul etmiyorum. Ailem yaklaşık 35 yıl yurt dışında çalıştı ve ben ailemin tek çocuğuyum. Sonra Türkiye’ye geri dönüş yaptılar. Yurt dışındayken tasarruflarını Merkez Bankası’nda değerlendirmişler. Ancak Türkiye’ye gelince 3’ümüz adına ortak bir hesap açıp, yatırımlarımızı Türkiye’de değerlendirelim dediler. Babanım isteği üzerine katılım bankaları arasında kendi tercihi ile Bank Asya’da 2008 yılında hesap açtık. Bu yıldan sonra yatırımları ben yönettim. 2013 yılından donra da zaman zaman paranın azaldığı görülecektir. Bizim bu bankada olan paranın örgütün verdiği talimatla filan alakası yok. Olsa zaten para eksilmez, üzerine koyardık. Çocuğumu okula göndereceğimde Bolu’da ki özel okulları araştırdım. İki okuldn biri prefabrik eğitim veriyordu. O döemki ismiyle Melih Kolleji daha uygun imkanlara sahipti. İkinci oğlumuda bu okula vererek kardeş indiriminden yararlandım. Ben çocuklarımın daha iyi bir eğitim alması için bu okullara gönderdim. ODTÜ Fizik’i bitirdikten sonra 2009 yılında AİBÜ’de kadro aldım. Kadro almamda imzası bulunanların hiç biri şu anda huzurunuzda değil. Ben eğer bu yapıya üye olsam bana kadro açılırdı. Araştırma görevlisiyken darbe girişimiden önce YÖK’e gerekli belgelerimi yollayarak Doçentliğe başvurdum. Darbe olmasaydı belki araitırma görevlisiyken doçentliğe yükselen ender isimlerden biri olacaktım. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum” dedi.

 

BYLOCK TESPİTİ HATALI

Üniveriste soruşturmasında aleyhinde ifade verenlerin aleyhindeki beyanlarını kabul etmediğini belirten Murat Şereflican, “Bank Asya’da bulunan hesabıma gelen 50 bin lira, eniştem tarafından o dönem eğitim için gideceğim Amerika’da ihtiyaç olması durumunda kullanılmak üzere alımış bir boçtur. Yurt dışı davetimi vize başvurum ve yapılan EFT işlemine ait belgeleri mahkemenize sunuyorum. Ziraat Bankası’ndan çektiğim kredi işlemi de dosyaya girmiş. O dönem Ankara’da bulunan eniştem ev alacağını e bir miktar borç istediğini söyledi. Bende bunun üzerine Ziraat Bankası’ndan kredi çektim ve bu parayı Bank Asya hesabıma aktardım. Burdan da enişteme gönderdim. Bununla ilgili evraklar ve tapu kayıtlarını mahkemenize sunuyorum. Benin Bylock kullandığım tespit edildiği belirtiliyor. Ancak ben bu programı hiç kullanmadım ve indirmedim. Ancak yapılan bylock tespitlerinde ki hatalara şahit oluyoruz. Benim tespitiminden böyle bir yanlışlıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Ben terör örgütü mensubu değilim. Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum ve beraatimi istiyorum” diye konuştu.

 

FİLLER TEPİŞİYOR ÇİMENLER AZİLİYOR

Üniveriste komisyonunda yer alan aleyhindeki ifadelerin rektörlük seçimlerinden kaynaklı husumete dayandığını belirten Nadir Göksügür, “Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Aleyhimde ifade veren isimler rektörlük seçimlerinde kutuplaşmadan kaynaklı alehime ifade verdiklerini düşünüyorum. Rektörlük seçimlerini kaybedenler, Hayri Coşkun’u desteklediğini düşündüğü kişiler aleyhinde ifade vermişler. Açıkçası ismimim rektörlük seimlerine meze yapılması beni üzüyor. Filler tepişirken, çimenler eziliyor” dedi.

TASARRUFLARIMI İKİYE BÖLDÜK

Tasarruflarını devletin 100 bin liralık sigaorta sınırına indirdiğini kabul eden Göksügür, “Eşim adına kayıtlı olan Bank Asya hesabını 2008 yılında açtık. Başka bankalarda da mevduatlarımız vardı. Ancak 2008 yılından sonra Bank Asya kar payını artırdı. Bizde bütün tasarruflarımızı burada topladık. 2014 yılında sıkıntıları hissetmeye başladık. Ancak bankayla yaptığımız görüşmede devletin 100 bin liraya kadar olan mevduatları koruma altına aldığını, sigorta kapsamında olduğunu söylediler. Kar payları yüksek olduğu içinde biz bankadan paramızı çekmedik. Kendi adıma da hesap açarak, mevcut tasarrufumuzu ikiye bölerek, devletin sigortası kapsamına indirdik. Bunu da bankanın yönlendirmesiyle yaptım. Ancak sonradan sıkıntılar artınca bankadaki paramızı çekmek istedik. Ancak sıkıntılar yaşadık ve paramızı çekemedik. Hesap akışlarına bakılırsa rutin dışı bir işlem görülemez. Bankaya yatırdığım para ve çocuklarımı gönderdiğim okul nedeniyle mahkemede yargılanacağımı bilsem kapılarını dahi açmazdım. Bylock kullandığım iddia ediliyor. Kabul etmiyorum. Bylock güçlü ve kesin delil gibi algılansada kullanım tespiti yapılırken hatalar yapıldığını görüypruz. Bende adli bir hata nedneiyle bylock kullanıcısı gibi gösterildiğimi düşünüyorum” dedi.

 

TESPİTLER, HÜKME ESAS OLMAZ

Osman Yıldırım ise, “Bank Asya’da hesabım olması kişisel tercihimdir. Yasal olarak faaliyetleirni yürüten, devletin denetimialtındaki bir bankada param var diye yargılanıyorum. Söz konusu dönemde bankada para tutmamın yasal olduğu ortadadır. Bolu’ya geldiğimde çocuğumu verdiğim kreş bu bankayla anlaşmalıydı. Toplu Taşıma kartları da bu bankadaydı. Bende bu işlemler için hesabımı aktif olarak kullandım. Eylül 2014’de ev almak amacıyla başka bir bankadan kredi çektim ve bu sehaba aktardım. Üniversite soruşturmasında aleyhğme verilen ifadeleri kabul etmiyorum. Soruşturmada aleyhime tespitler olduğu belirtilsede, bu tespitlerin hükme esas olmayacağını düşünüyorum. Yapılan soruşturma da hakkında savunma alınmadan hük verilmiştir” ifadelerini kullandı.

İRADEMİ, AKLIMI VE RUHUMU SATMADIM

Web Uzmanı olarak AİBÜ’de çalışırken ihraç edildiğini belirten Özkan Özlü, “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hiçbir gurubun etkisi altına girmedim. Hiç kimseye irademi, aklımı ve ruhumu satmadım. Üniveriste soruşturma raporunu kabul etmiyorum. Şahsımla kişisel husumeti bulunan bazı kişiler aleyhimde ifade vermişlerdir. Adli mahkemeler hukuk değeri taşıyan argümanların mahkemeye sunulmasıyla karar verirler. Hukuki bir değeri bulunmayan belgeler mahkeme argüman gibi sunulmasını kabul etmiyorum. Bylock kullanıcısı olduğum tespit edilmiş. Ben ismi geçen programı kullanmadım. Yapılan hata nedneiyle hakkımda bylock tespiti yapıldığını düşünüyorum” dedi.

HESABIMIN KAPATILMASI İÇİN DİLEKÇE VERDİM

,Örgüt üyesi olmadığını ve bank asya hesabını kapatmak için yazılı başvurusu bulunduğunu belirten Recai Erkuran, “Terör örgütü suçlamasını kabul etmiyorum. Bylock kullanmadım. Hiçbir şekilde indirip, kullanmadım. 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar da adını bilmezdim. Tespit yanlışlıkla yapılmış olmalı. Mahkeme gerçeği ortaya çıkacaktır. 1998 yılındabank asyada hesap açtım. Ancak hesaplar incelendiğinde kayda değer bir işlem yapmadığım görülecektir. 2014 yılında bankada ki hesabımın kapatılması için yazılı dilekçe verdim. Ancak kapatmamışlar. Açık olduğunu yargı sürecinde öğrendim  Üniversiteden önce iki özel şirkette çalıştım. Bu şirketlerin FETÖ/PDY silahlı örgütüyle iltisaklı olduğunu bilmiyordum. Kaldı ki çalıştığın dönemler 17/25 Aralık öncesidir. Bu dönemlerde bu iki şirkette çalışıyor olmam bahse konu örgütle ilişkim olduğunu göstermemilidir. Beraatimi istiyorum” diye konuştu.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: