• resmi ilanlar

Akademisyenler yargılanıyor(10)

05/06/2017 11:00

*FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla yargılanan akademisyenlerin davasında tanık ifadelerine geçildi. 10'uncu duruşmadaSanık ve tanıkların beraber çalıştıkları birbirlerine hakarete varan sözler sarf etmesine göndermede bulunan Mahkeme Başkanı Seyfi Han “Biz üniversitede bilim üretildiği sanıyorduk. Ama görüyoruz ki bol bol argo literatürüne katkı sağlanmış” dedi. Duruşmanın sonunda ‘Plaket almak suç mu?' diye alaycı bir tavır sergileyen tutuklu sanık Özkan'a kızan Han, “Burada tiyatro oynamıyoruz” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU-Hakan AYDIN

FETO/PDY soruşturmaları kapsamında Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görevli 77 kişinin dinlenilmesinin ardından tanık ifadelerine geçildi. Karaçayır Nikah Salonu’nda yapılan duruşmada tanıklar hazır bulunduruldu. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden 10'u firari, 29'u tutuklu 77 akademisyen hakkındaki iddialarla ilgili olarak tek tek tanık ifadelerine geçildi.

“BYLOCK TESPİTİ YAPAN NUMARAYI EŞİ KULLANIYORDU”

İlk olarak sanık Hakan Çakır’ın kardeşi Hüseyin Çakır Samsun’dan SEGBİS yöntemiyle bağlantı kurularak bylock iddialarını yanıtladı. Kendisinin de bylock kullandığı gerekçesiyle açığa alındığını ve halen de görevine dönemediğini belirten Hüseyin Çakır, “Bir GSM firmasının öğretmenlere sağladığı hat kolaylığından faydalandım ve 3 adet hat almıştım. Bunun iki tanesini kardeşim Hakan Çakır’a verdim. Hatlardan birinde bylock tespiti yapılmış. Sonu 8492 ile biten hattı kardeşim kullandı. 3739 ile biten numarayı ise her aradığımda eşi çıkıyordu. Bu numarayı eşinin kullandığını düşünüyorum. Bylock da sanırım 3739 ile biten hatta tespit edilmiş. Ben kardeşimin kesinlikle bylock kullandığına inanmıyorum” dedi.

“YA BİZİMLE OLACAKSIN, YA DA İSTİFA EDECEKSİN”

2015 yılında Yardımcı Doçent olarak AİBÜ Tıp Fakültesi Fizyololji Bölümünde görev yaptığını ve bir buçuk yıl boyunca mobbing gördüğünü söyleyen Erkan Kılınç, “Yardımcı Doçent olduktan sonra imza yetkimin doğmasıyla baskı yapılmaya başlandı. Kenan Gümüştekin yanlış bulduğum bir takım söylem ve eylemlerine karşı çıktığım için beni tehdit etti. Cemaate dahil olmam konusunda baskı yaptı. Bizimle misin, değil misin diye sordu. Ya bizimle olacaksın, ya da istifa edeceksin denildi. Kabul etmediğim için de baskı gördüm” dedi.

“KENAN GÜMÜŞTEKİN TARAFINDAN DARP EDİLDİM”

Kenan Gümüştekin ile birlikte Bedri Selim Benek’in de örgüt üyesi olduğunu iddia eden Erkan Kılınç, “Çay içilen yerde Fethullah Gülen kitaplarını okuduklarına ve bu tarz sohbetler yaptıklarına şahit oldum. Hukuksal olarak bunlarla mücadele etmek istedim. Ama Kenan Gümüştekin tarafından darp edildim. Kenan Gümüştekin bana bağırıp çağırarak göğsüme vurdu. Sonra da başımı duvara vurarak şiddet uyguladı. Ben kendisine mukavemet göstermedim. Bu olaydan sonra da doktor raporu aldım ve üniversite yönetimine durumu bildirdim. Ancak darp nedeniyle dava açılmadı” diye konuştu.

DERSLERE GELMEDEN DOKTORA YAPMIŞLAR

Erkan Kılınç sözlerini şöyle sürdürdü: “Aynı zamanda Bedri Selim Benek’in eşi Ümmügülsüm Benek de konuşmalarından anladığım kadarıyla cemaatin içindendi. Derslere hiç gelmeden yüksek lisans yapması sağlandı. Hakan Şakar da cemaate mensuptu, Mudurnu’da görev yapıyordu ve bizim bölümde doktora yapıyordu. Fakat hiç derse geldiğini görmedim. Bu isimler hiç derse gelmeden doktora yapıyorlardı. Şaban Bayram ise derse gelmeden yüksek lisans yapan bir isimdi. Bu kişiler Kenan Gümüştekin’in ısrar ve baskısıyla tüm çalışmalara dahil edildiler. Ayrıca Elçin Hakan Terzi’nin de Kenan Gümüştekin ile çok samimi olduğuna şahit oldum. Elçin Hakan Terzi sık sık Kenan Gümüştekin’in yanına gelirdi” dedi.

“FİZİKSEL VE RUHSAL ŞİDDETE UĞRADIM”

Kenan Gümüştekin’in kendisine “Eğer bize katılmazsan burada tutunamazsın. Benim her yerde tanıdığım var. Her işini zorlaştırırım” şeklinde sözlerle tehdit ettiğini vurgulayan Erkan Kılınç, “Ben bu teklifi reddettikten sonra baskılarla karşılaştım. Aynı zamanda Bedri Selim Benek de ‘Hele o şerefsiz yayınlarını yazsın bitirsin. Sonra ben ona yapacağımı bilirim’ şeklinde söz söylemiş. F. T. bana gelip iletti. Fiziksel ve ruhsal şiddete uğradım” dedi.

“O ÖNCE KENAN GÜMÜŞTEKİN’E İTAAT ETMEYİ ÖĞRENSİN”

O dönemde Fizyoloji Anabilim Dalı’nda asistan olarak görev yapan Kübra Çelik de SERGBİS yoluyla ifade verdi. Tanık Kübra Çelik, asistan olarak görev yaptığı dönemde Kenan Gümüştekin ve Bedri Selim Benek tarafından şiddet gördüğünü belirterek, “Kenan Gümüştekin tarafından derslerden sebepsiz şekilde bırakıldım. Çalışmalardan uzak tutuldum. F. T.’nın tez çalışması için beni yanına verdiler. Çalışmada ben de yardım ettim. Tez çalışmasının bitmemesi için önümüze pek çok zorluk çıkarıldığı halde deneysel çalışmayı tamamladık ve tez bitti. Sunumu yapılacağı sırada benim adımın çalışmada yer almadığını gördüm. Ben bire bir çalışmama rağmen Bedri Selim Benek’in karısı Ümmügülsüm Benek, Hakan Şakar ve Şaban Bayram’ın isimleri yer almıştı. Adımın neden yazılmadığını sorduğumda da ‘O önce Kenan Gümüştekin’e itaat etmeyi öğrensin’ denilmiş.  Almam gereken derslerime Kenan Gümüştekin onay vermedi. Sebepsiz yere derslerden bırakıldım, benim yerime birkaç kişinin derslerden geçirildiğini öğrendim” dedi.

TORPİL VE KAYIRMA İLE AKADEMİK KARİYER

Torpil ve kayırma ile kendi yandaşlarına bilimsel kolaylık sağladıklarını dile getiren Kübra Çelik, “Hakan Şakar doktora yapıyordu ama hiç geldiğini görmedim. Buna rağmen sınavları hemen verdi. Sınav yerine girip çıkması bir oldu. Sadece bir kez sunum yaptı. Çok kısa sürede yeterlilik aldı. Bedri Selim Benek ile koridorda birbirlerine sarılıp yürüyorlardı. Samimiyetleri belli oluyordu. Bedri Selim Benek’in eşi Ümmügülsüm Benek de hamilelik süreci ve doğum yapmasına karşılık bir yılda doğru düzgün gelmeden doktorasını aldı.Bitirme tezini de eşinin yazdığını duymuştuk. Benim çalıştığım deney posterinde de zaten Hakan Şakar, Ümmügülsüm Benek ve Şaban Bayram’ın isimleri vardı” diye konuştu.

HÜCRE KÜLTÜR LABORATUVARINDA GİZLİ TOPLANTILAR

Daha önceden dinlenme odası şeklinde dizayn edilen odada toplantı yapıldığını söyleyen Kübra Çelik, daha sonra bu odanın kaldırılmasıyla Hücre Kültür Laboratuvarında bir araya geldiklerini savundu. Buraya Elçin Hakan Terzi’nin de geldiğini belirtti. Bunun üzerine Elçin Hakan Terzi “Odalarımız varken Hücre Kültür Laboratuvarında buluşmamız çok mantıksız değil mi” sorusu üzerine Çelik, “Hayır. Orada toplanılması mantıksız değildi. Odalarında toplanmış olasalar dikkat çekerdi. Ama Hücre Kültür Laboratuvarında bilimsel çalışma görüntüsü veriliyordu” dedi.

PERSONELDEN HDP’YE OY İSTEMİŞ

2015 Genel seçimlerinde Kenan Gümüştekin’in HDP için oy istediğini savunan Kübra Çelik, “Herkese oylarını HDP’ye vermeleri için telkinde bulunuyordu. Dekanlık personelinden 2015 genel seçimlerinde HDP için oy istediğini biliyorum. Aynı zamanda eşi Diyarbakırlı olan bir çalışana da eşinden dolayı HDP’ye oy vermesi gerektiğini söylemişti. Kenan Gümüştekin bizi öğrencilerin derslerine de götürüyordu. Derslerde Fetullah Gülen sempatizanlığı aşılamaya çalışıyordu. Hükümeti kötüleyen, cemaati öven sözler söylüyordu” dedi.

“BİZ DE ÜNİVERSİTEDE BİLİM ÜRETİLDİĞİ SANIYORDUK..”

Sanık ve tanıkların çalışma süreleri boyunca birbirlerine kötü sözleri sarf etmesini garipsediğini belirten Mahkeme Başkanı Seyfi Han “Biz üniversitede bilim üretildiği sanıyorduk. Ama görüyoruz ki bol bol argo literatürüne katkı sağlanmış” dedi.

 

“SİVAS’TA ‘SELÇUK’ KOD ADINI KULLANIYORDU”

Yargılamanın öğleden sonra ki kısmına Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde ki FETÖ/PDY nedeniyle tutuklu bulunan F. T. SERGBİS vasıtasıyla katıldı. Dosyada itirafçı olan T., “Ben Sivas’ta görev yaparken AİBÜ’nün açmış olduğu kadroyu görünce Bolu’ya başvurdum. Sivas’taki hocam Kenan Gümüştekin’i arayarak benim kadroya alınmam için ricada bulundu. Bedri Selim Benek’i daha önce görev yaptığı Sivas’tan yapıdan biri olarak tanıyordum. Sivas’ta ‘Selçuk’ kod adını kullanıyordu. Gölge İmamın altında eğitim danışmanı olarak faaliyet yürütürdü. Sivas’ta görev yaparken, bu yapıdan ayrılmayı kafama koymuştum. O nedenle de Bolu’ya geldim. AİBÜ’ye örgütün planlamasıyla değil, kendi isteğimle geldim” dedi.

‘HİZMET MAFYA GİBİDİR. GİRERSİN, ÇIKAMAZSIN’

Gördüğü baskılar hakkında bilgiler veren T., “Alim Erdem’le Bolu’da görüştüm. Erdem bu görüşmem de Benek’in kontrolü altında olacağımı söyledi. Erdem’le yaptığım görüşmede akademik çalışma yapmak için Bolu’ya geldiğimi, örgütün her hangi bir faaliyetine girmek istemediğimi söyledim. Erdem’de yapıdan uzaklaşmaya başlayan biri olarak menfi baktı. Ancak zamanla Kenan Gümüştekin ve Bedri Selim Benek bana baskı yapmaya başladılar. Bu durumu Hakan Sarman’a da anlatmıştım. O da bana hak vermişti. Bu baskılar artınca durumu gidip Mehmet Yazıcı’ya anlattım. Yazıcı bana ‘Hizmet mafya gibidir. Girersin, çıkamazsın’ dedi. Hizmetin faaliyetlerini anlamaya kimsenin aklının yetmiyeceğini söyledi” dedi.

“GÖSTERE GÖSTERE YAPTILAR”

Bazı öğrencilerin kollandığını ve yapından olmayanların ise mobbinge maruz kaldığını belirten T.ı, “Hakan Şakar isimli şahıs Mudurnu’da doktordu. Bizim bölümde de doktora öğrencisiydi. Bölüme fazla gelip gitmezdi. Tez döneminde Benek tarafından korunup kollandığını biliyorum. Benek bizzat bana Şakar için ‘Bizim abilerimizdendir’ demişti. Kenan Gümüştekin ve Bedri Selim Belek benimle aynı bölümde bulunan Erkan Kılıç ve Kübra Çelik’e malum yapıya mesafeli duruyor diye ciddi baskı ve mobing uygulandı. Bunu da yaparken de göstere göstere yaptılar. Zaten benim Belek’i daha önce biliyor olmam, örgüt içerisinde eskiden görev yapmam nedeniyle bunları yaparken benden saklamadılar. Bunun yanında aynı bölümde olan Hakan Çakar, Tuğba Kırlıoğlu ve Ümmügülsüm Benek’in iş ve işlemleri yapıdan oldukları için kolaylaştırıldı” ifadelerini kullandı.  

“İTAAT ETMEDEN BİR YERLERE GELECEĞİNİ Mİ SANIYORSUN”

Düzenlenen sohbet toplantılarına kendisinin katımadığını belirten T., “Bedri Selim Benek, Kenan Gümüştekin’in bilgisi dahilinde beni 15 günde bir evlerde düzenlenen sohbetlere çağırıyordu. Ben hiçbir zaman Bolu’da sohbetlere gitmedim. Bu nedenle Benek bana ‘Sen ölçüyü iyice kaçırdın. Gülen cemaatine itaat etmeden bir yerlere geleceğini mi sanıyorsun?’ demişti” dedi.

YAĞMUR ARASI

FETÖ/PDY terör örgütünün Sivas’ta ilçe imamlığını yatığını belirten T.’nın ardından, tutuklu tanık Temel Albayrak’ın ifadesine geçildi. Ancak Albayrak’ın ifadesi başlarken, şiddetini artıran yağmur nedeniyle duruşmaya 20 dakika ara verildi. Duruşmaların yapıldığı Belediye Nikah Salonu’n çatısının, sesi içeri geçirmesi nedneiyle duruşma sağlıklı yürütülemedi.

EMNİYET İFADESİNİ KABUL ETMEDİ

Yağmurun şiddetinin azalmasının ardından Temel Albayrak’ın ifadesine geçildi. Highway’de bulunan bir restoranda işletme Müdürlüğü yapan ve Emniyette verdiği ifadesinde sohbet toplantılarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler aktaran Temel Albayrak, Emniyette verdiği ifadeyi hatırlamadığını belirtti. Emniyette verdiği ifadede müdürlüğünü yaptığı restoranda perşembe akşamları Adnan Daylan’ın talimatı üzerine sohbet toplantıları yapıldığını ve bu toplantılarda Mahmut İnceel’in konuştuğunu söyleyen Albayrak, “Her hangi bir talimat sonrası işletmenin üst katında sohbet toplantılarına mekan hazırlanması için talimat almadım. Mahmut İnceel isimli şahsın sohbet yaptığını söylemedim. Niye böyle yazıldı bilemiyorum” dedi.  

“PSİKOLOJİK BASKI ALTINDA ALINMIŞ İFADELERDİR”

Emniyette verdiği ifadeyi hatırlamayan bir diğer isim de Higway’ın Güvenlik Müdürü olarak çalışan ve şu anda tutuklu bulunan Şentürk Çorbacı’ydı. Çorbacı, “Verdiğim ifadeyi hatırlamıyorum. Adnan Daylan’ın talimatıyla sohbet organizasyonları yapıldığı şeklindeki beyanımı kabul etmiyorum. Hangi şartlarda bunları söyledim bilmiyorum. Daha önce verdiğim beyanlar doğru değildir. Psikolojik baskı altında alınmış ifadelerdir. Fatih Demircioğlu’nuda hekimler odasının avm de yaptığı toplantılardan tanıyorum” dedi.

“BANKAMIZA MEVDUAT YATIRMAYA BAŞLADILAR”

Duruşmada son olarak ise  Bank Asya eski çalışanı Serkan Özmarka dinlendi. Mevduat artışıyla iglili bilgiler veren Özmarka “17/25 Aralık sürecinden sonra banka mevduatlarında ciddi zayıflama olmuştu. Yapılan çağrılar üzerine müşterilimerimiz evlerini, arabalarını satarak nakite çevirdiler ve bankaya mevduat desteğini sağladılar. Kampanyalar düzenlendi. Ancak istenen mevzuat sağlanamayınca 2014 sonuna doğru başka bankalardan tüketici kredisi çekenler, bankamıza mevduat yatırmaya başladılar” dedi.  

VEFA PLAKETLERİ KİME VERİLDİ

FETÖ/PDY Terör örgütünün Bank Asya’ya destek olanlara verdiği belirtilen plaketler hakkında da bilgiler veren Özmarka, “Bankaya mevduat artırımı yapan şahıslara ‘VEFA PLAKETİ’ adı altında jest yapıldı. Plaketker Genel Müdürlük tarafından gönderildi. Şube içerisinde bir dosya oluşturularak plaket verilecek şahısları belirledik. Plaket verilen şahıs sayısı baya fazlaydı. Plaketler bankadaki mevduatını koruyan, artıran, ziynet eşyasını satıp bankaya yatıranlara verildi. Ancak zamanla bankamızı ticari amaçla kullananlara ve Bolu’da önde gelen isimlerede bu plaketlerin verildiğini biliyorum” diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI KIZDI

Tutuklu sanık Murat Özkan, Özmarka’nın ifadesinin ardından Bolu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Seyfi Han’a soru sormak istediğini söyledi. Talep üzerine klasik bir sözü hatırlatan Han, ‘Burada siz soru soramazsınız, soruları yalnız ben sorarım’ dedi. Bunun üzerine Özkan alaycı bir tavır ve yüksek sesle ‘Plaket almak suç mu?’ diye sorunca, Han’ın sert tepkisiyle karşılaştı. Genelde sanıkların yaptıkları savunmalara ve sorulara müdahale etmemeye özen gösteren Han, “Burada tiyatro oynamıyoruz. Plaket almanın suç olmadığını siz de ben de biliyorum. Ancak plaketin örgüte olan destek nedeniyle verildiği iddia ediliyor. Bunu sabırla anlamaya çalışıyoruz. Bu şekilde soru sorarak ne yapmak istediğiniz anlıyorum ama buna izin vermem” diyerek sert tepki gösterdi.

Akademisyenlerin yargılanmasına Çarşamba günü saat 09.15’de devam edilmek üzere ara verildi. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: