Gökyüzündeki güvercinlere bakarken barışın orada olduğunu bilerek bakmak istiyorum. Barış güvercinlerde değil gökyüzünde olmalı. Mavi olmalı tıpkı barış gibi. Her geçen gün olan olaylar çıkan haberler umudumu azaltıyor. Yarın belki barış olabilir diye yeniden ümitleniyorum. Çünkü inanıyorum ki benim gibi barış isteyen bir çoğunluk var. Ülkeler kendi iktidarlarını ve güçlerini göstermeye çalışırken belki tanımadıkları belki de hiç suçları olamayan insanları savaşla, fakirlikle, yoksullukla yüzyüze bırakıyorlar. Biz de bunları üzüntüyle televizyonlardan, internetten, basın yayından öğreniyoruz. Belki çoğu bize binlerce kilometre uzak fakat insani duygularımız o kadar yakın ki. Eminim onlar bizim yerimizde olmak isterlerdi. Ya biz ? Onlar için ne yapabiliriz? Aslında bu sorunun cevabında kendimiz için neler yapabileceğimiz de var. Çünkü her insanın yaşama, barınma, eğitim gibi hakları vardır. Bu belki en ilkel çağlardan beri böyle. Fakat şu bir gerçek ki eskiden insanlar daha az yıkıcı idi. Gittikçe acımasız olan bu dünyada birbirimiz için endişelenmeli ve harekete geçmeliyiz.
Ne zaman seçilen bir Amerika Devlet Başkanı gerçek barışı taahhüt eder ve uygularsa bütün dünya için çok şey değişir. Aksi takdirde okyanus ötesinden yapılan söz ve silah düelloları daha da tehlikeli hal alacaktır. Bizim en yakın kapı komşumuz Suriye’deki insanları bile binlerce kilometre öteden kendi emellerine alet edebiliyor. Suriye’deki herkesle komşu olmamıza rağmen manevi anlamda yakın değiliz. Hatta binlerce kilometre uzaktayız. Bugüne kadar aynı bayramları kutlayan aynı yemeği yiyen aynı töreleri yaşatan insanlar şimdi binlerce kilometre öteden gelenlerle kendi dostlarını değişiyor.
Barış ve huzur bütün insanlık içindir. Hiçbir ülke kendi barışının diğerinden önemli olduğunu söyleyemez. Atamız ne kadar yerinde söylemiş “ Yurtta sulh, cihanda sulh” derken. Bugün bile barış için bu sözün üzerine bir söz söylenememiştir. Dünya barışının koruyuculuğunu yapan Birleşmiş Milletler örgütü, bugün beş ülkenin menfaatine hizmet etmektedir. Bu beş ülkeden herhangi birinin dolaylı veya doğrudan zarar görmesi durumunda harekete geçen sadece birbirini kollayan bir yapı. Bunun en yakın örneğini Suriye’de ve Arakan’da yaşadık. Daha önce Azerbaycan Karabağ’da, Bosna’da gözlerini kapatan Birleşmiş Milletler güçlerine tanık olduk. Yalnız bizim bunları görmezden gelme şansımız yok. Çünkü biz acının paylaştıkça azaldığına inanıyoruz. Bu acıların bir daha yaşanmaması için çalışmalıyız. Çok geç olmadan ve daha büyük acılar yaşamadan barışa inanmalıyız. Atamızın bize öğütlediği gibi ülkemizde ve dünyada barışın hakim olması için çalışmalıyız.
Sevgi ve saygılarımla,