• resmi ilanlar

"Tıp Fakültesi´nde yıldırma politikası uygulanıyor"

31/12/2010 00:00

Abant İzzet Baysal Üniversitesi(AİBÜ) Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Doç. Dr. Bahadır Aydın; dernekle ilgili sorduğumuz soruları yanıtlarken Tıp Fakültesi´nde yaşanan sorunları da dile getirdi ve özellikle Tıp Fakültesi´nde çok sayıda öğretim üyesinin ayrılma nedenlerini açıkladı. Doç. Dr. Bahadır Aydın; akademisyenlerin kadro alamadıkları için fakülteden ayrıldıkları, ancak kadro alamayan bu akademisyenlerin yerine ise başka üniversitelerden öğretim elemanları alındığını belirtti. Doç. Dr. Aydın, Tıp Fakültesi´nde bazı akademisyenlere mobbing(yıldırma politikası)uygulandığını, bazı öğretim üyelerinin de bu nedenle üniversiteden ayrıldıklarını söyledi. Derneğin kuruluş amacı nedir? Ve derneğinizin yapısı hakkında biraz bahseder misiniz? Dernek Mayıs 2010´da kuruldu. Geçici yönetim kurulu başkanlığını Necat Akyıldız yürüttü. Aralık ayında yaptığımız genel kurulda yönetim değişti. Seçilen yönetim kurulu da beni dernek yönetim kurulu başkanı seçti. Derneğin kurulma amacı, mevcut yönetimle kavga etme, hesaplaşma olarak algılandı ancak asla amacımız bu olmamıştır. Amacımız, üniversitede özellikle üyelerimizin yaşamış olduğu özlük hakları ve akademik çalışmalarıyla ilgili karşılaştıkları sorunları çözebilmektir. Bunun için de üniversite yönetimiyle diyalog kurma amacı güttük. Rektörlükten dernek olarak randevu talebinde bulunduk. Ancak üzerinden iki ay gibi bir zaman geçti ve talebimize hâlâ yanıt alamadık. Dernek olarak, Türkiye çapında bağlantılı olduğunuz kuruluşlar var mı? Bütün üniversitelerde örgütlü dernekleri bir çatı altında toplama çalışması var. Şu anda on dört üniversitenin öğretim elemanları ?Üniversite Dernekleri Platformu? adı altında bir araya geldi. Dönem sözcümüz ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği´dir. Üniversiteden, özellikle Tıp Fakültesi´nde, çok sayıda öğretim üyesinin ayrıldığı doğru mu, doğru ise ayrılma gerekçeleri nelerdir? Evet doğru. Tıp Fakültesi´nde 30´a yakın öğretim üyesi ayrıldı. Bir kısmı değişik illerde Sağlık Bakanlığı´na bağlı birimlerde şef kadrosuna gitti. Bunların dışında, kadro alamadığı için üniversitemizden ayrılan öğretim üyeleri de var. Mesela Prof. Dr. Kubilay Şenen Edirne´deki üniversiteye kadrolu olarak gitti. Doç. Dr. Erdinç Serin yine kadro verilmediği için eşiyle birlikte İstanbul´da bir üniversiteye kadrolu olarak gitti. Eşi de üniversitemizde öğretim üyesiydi. Bunun yanında, çalışma ortamındaki huzursuzluklar nedeniyle gidenler de var. Prof. Dr. Ertan Yetkin, Aynur Özensoy, Gürsel Özgür, Şahap Kükner gibi. Bunun dışında, kadro verilmediği için gitme hazırlığı yapan öğretim üyelerimiz de var. Tıp Fakültesi´nde yoğun bir yıldırma uygulanıyor. Birçok arkadaşımız hakkında basit gerekçelerle soruşturmalar açılmakta ve baskı uygulanmaktadır. 3-4 ay önce asistanlar döner sermayeden faydalanamadıkları için bir basın açıklaması yapmıştı. Ardından Rektörlük açıklama yapmış ve eski yönetimden enkaz devraldıklarını, bu nedenle ödemelerde zorluk çekildiğini söylemiş ve basın açıklaması yapanlar hakkında soruşturma açmıştır. Ama enkaz devralma diye bir şey söz konusu değil. Eski Rektör Prof. Dr. Atilla Kılıç´ın basına yapmış olduğu açıklamada kullandığı rakamlara göre; 2006´da hastanenin cirosu 11,6 milyon, 2009 sonunda ciro 26 milyon. Yine 2009 sonunda Tıp Fakültesi´nin 4,8 milyon borcu vardı. Ama 5,8 milyon da alacağı vardı. Yani bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi bir enkaz söz konusu değildir. Dolayısıyla, verilen rakamlara göre ödenemeyen döner sermaye paylarının sorumluluğunun başka yerlerde aranması gerekir. Diğer Fakültelerde Tıp Fakültesinde yaşanlara benzer sorunlar var mı? Kadro sıkıntısı diğer fakültelerde de var. Tıp Fakültesi Bolu kamuoyunun daha fazla ilgisini çektiği için konular orada yoğunlaşıyor. Ama benzeri durumlar diğer fakültelerde de geçerli. Mesela ben, 2010 ocak ayında doçent unvanını aldım. Bu arada 6 tane ilan verildi ama benim kadrom verilmedi. Bunun yanında Eğitim Fakültesi, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi´nde de aynı durumda olan arkadaşlar var. Burada asıl sıkıntı bizim öğretim elemanlarımızın çoğunun kadro alamamasından dolayı üniversitemizden ayrılması, ancak bu öğretim üyelerimizin yerine gelen kişilerin kadrolu olarak gelmesi. Yani burada bir ayrımcılık söz konusu. Bu ayrımcılıklar yanında yönetimin idari görevde bulunanları ayrılmaya zorladığı, uymayanların görevden alındığı yolunda dernek olarak iddiamız vardı. Rektörlük, web sayfasında yaptığı açıklamada bunları reddetti. Ama görevden alınanlardan Fizik Bölüm Başkanı mahkeme kararıyla tekrar göreve geldi. Yardımcı doçentlikte 2000 yılında çıkan af yasasında 12 yıllık süre kaldırılmış olmasına rağmen dernek üyelerimizden bir kişinin kadrosu öğretim görevliliğine indirilmiştir. Ekim 2010´da süresi dolan arkadaşımızın işlemleri ocak ayına kadar sürüncemede bırakılmış ve geçmişe yönelik 4 aylık ücret tahakkuku ile sıkıntıya sokulmuştur. Olay, yargı sürecine taşınmaktadır. Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP)´yle ilgili sorun nedir? BAP´la ilgili proje değerlendirmelerinde bilimsellikten uzak kararlar alındığı, gerekçe gösterilmeden bazı projelerin reddedildiği, proje önerisini hazırlayan grupların kompozisyonlarına müdahale edildiği dernek üyelerimiz tarafından yapılan şikâyetlerden bazıları. En önemlisi BAP yönergesi değiştirildiği için BAP komisyon başkanına belirlenen hakemleri tek başına değiştirme yetkisi tanınıyor. Bu da proje önerisi verenlerin projeleri ile ilgili kararlarda subjektif davranılmasına yol açmaktadır. Projelerin kabul süreci yanında, yürütülmesi esnasında da bazı proje yöneticilerine zorluklar yaşatıldığı, üyelerimizden gelen şikâyetler içindedir. ÖSYM-AÖF görevlendirmeleri ilgili şikâyetler kulağımıza geldi. Görevlendirmelerde bir dengesizlik olduğu söyleniyor. Nedir bu dengesizlik olayı? Üniversitede Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) ve ÖSYM tarafından yaptırılan sınavlarda görevlendirmeler sübjektif yapılmaktadır. Bazı öğretim elemanlarına görev verilmemektedir. Görevlendirmelerde sürekli aynı kişilerin dikkate alınması, diğer öğretim elemanlarının yok sayılması, yönetimin bu konuda tarafsız davranmadığını göstermektedir. Bazı öğretim elemanları bu şikâyetlerini yazılı olarak hem Rektörlük makamına hem AÖF ve ÖSYM kurumlarına bildirmişlerdir. Beklenti, tüm öğretim elemanlarına aynı kriterlere göre görev verilmesidir. Özlük hakları ve kayırmacılık konusunda eski rektör dönemi ile özdeşleştirildiğiniz ve bu sorunların geçmiş dönemde de yaşandığı iddiaları var. Bunlar için neler söyleyeceksiniz? Biz geçmiş dönemin yanlışlarını ya da doğrularını savunma veya cevaplandırma durumunda değiliz. Özlük haklarıyla ilgili geçmiş rektör döneminde de mağduriyetler yaşanmış olabilir ve bunlar da kabul edilemezdir. Bu mağduriyetlerin kaynağının YÖK´ün kadro tahsisi yapmaması mı yoksa üniversite yönetiminin mevcut kadroların tahsisine yanaşmaması mı olduğu son derece önemlidir. Bizim üzerinde durduğumuz, kadro bekleyen akademisyenler varken, mevcut kadroların dışarıdan gelenlere tahsis edilmesidir. Kadro olduğu halde hak edenlere kadro verilmediği konusunda bir iddia varsa, buna cevabı eski yönetimin vermesi gerekir. Ancak bu taleplerle ilgili yargıya yansıyan bir işlem duymadım. Oysa bugün mahkemeye yansımış kadro talepleri bulunmaktadır. Üniversite yönetimi ile bir diyalog kurma ve bu sorunları iletme çabanız var mı? Dernek yönetimi değişti, ancak yeni yönetim kurulu olarak rektörlükten daha önceki talebimize gelecek olumlu cevabı karşılıksız bırakmayız. Ancak, yeni bir randevu talebinde bulunmayacağız. Az önce de bahsettiğim gibi randevu talebimizin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hala olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadık. Yönetim değişse de daha önceki talebimiz dernek adınaydı. Rektörlük dernekle görüşme talebimizi kabul ettiğinde bu sorunları kendilerine iletemeye hazırız. Amacımız kavga etmek değil. Röportaj: Aslıhan SEZER
İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: