Bütün annelerin anneler gününü kutlayan Milletvekili Adayı Aytar, “Bugün ‘Anneler Günü’ hani o canımız yandığı zaman ‘Yandım Anne’ diye haykırdığımız. Hani o geceleri yattığımız zaman gelip yorganı üstümüze koyan ve odadan çıkarken bile dönüp evladına bakan. Hani o duygu seli konumlarında hep evladını düşünen ve aklından çıkarmayan yine anneler. Dünyada her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında kutlanan ‘Anneler Günü’ bu yıl daha değişik ve daha coşkulu kutlanacak. Gönül isterdi ki sevgili annelerimizi yılda bir kez kapsamlı bir şekilde kutlamakla kalmasaydık. Ayın, günün her saatin de sevgili annelerimizi layık olduğu şekilde kutlamalıyız. Herkesin anneler günü kutlu olsun. Benim gibi annesi hayatta olmayanlara da Allah sabırlar versin. Tüm onurlu eli öpülesi annelerimizi kendi öz annem gibi kabul ederek tüm analarımızın anneler gününü kutluyorum” dedi. Anneler günü mesajının altına İsrail tarafından öldürülen 13 yaşındaki Filistinli çocuğun yazdığı mektubu paylaştı. Aytar’ın paylaştığı mektubu:
“Bağışlayın beni!
Kenarlarında renkli çiçekler olan mektup kağıtların yazmak isterdim
Kelebek kanatları boyamayı, kuşların ötüşünü dinlemeyi,
hatta uçurtma uçurmayı ben de öğrenebilirdim
Mektubumun kenarlarına renkli çiçekler çizemedim
Kelebek kanatlarını boyamayı, kuşların ötüşünü dinlemeyi,
uçurtma uçurmayı beceremedim
Bağışlayın beni!
Resim çizmeyi, çiçek boyamayı, kelebek kanatlarını
okşamayı sevmediğimden değil
Ben, top ateşleri, bomba gürültüleri arasında doğdum
Yaşım 13
Ninniler yerine, makinelilerin takırtılarıyla büyüdüm
Renklerden ilk önce kan kırmızısını tanıdım
Çiçeklerden önce ölülerin arasında dolandım
Kelebeklerle hiç saklambaç oynayamadım
Üç yaşımdayken en büyük abimi, sekizimdeyken ortancayı kaybettim
Babamı ellerini bağlayarak götürdüklerinde dokuzundaydım
Gömdüğümüzde onumda
Ablam 15'inde terk etti evi
15 inde kızlar okula gider 17'sinde dantel örer Çeyiz sandığı düzer
Bizim burada 15'inde kızlar savaşa gider
Seçme hakki tanımaz İsrail zorbası
Ya evinde oturup ölümü bekleyeceksin Ha bugün, ha
yarın diye diye yaşarken öleceksin ya da
Ölümlerin ateşinden sesleniyorum size duyuyormusunuz?
Filistin'im ben anlıyor musunuz?
Ama yine de yaşıyorum iste
Çünkü kanlı topraklarda büyürken yaşamayı
Çiçek boyamayı değilse de mezar taşlarında çiçek büyütmeyi
Kelebek kovalamayı değil ama, tüfek tutmayı öğrendik
Bu kadar nefret, bu kadar acı arasında yaşamayı
Karanlıklar arasından güneşe bakmayı öğrendik
Onun için kocaman ve karadır gözlerimiz
Onun için hala sımsıcaktır, düşmana tas atarken nasırlaşan minik ellerimiz
Sokak aralarında mermi kovanlarından oyuncak yaptık
Patlamamış el bombaları topladık
Mayınların üstünde sek sek oynadık
Evimizi yıktılar dün Mahallemizi yaktılar
Mermi kovanlarıyla misket oynarken üzerimize bombalar attılar
Üç arkadaşım can verdi Üç küçük çocuk
Bağışlayın beni kurtaramadım!
Sarkmıştı omzumdan aşağı kanlı kolum, uzatamadım
Elim düştü yere, kolum çaresiz
Kanlarımız karıştı birbirine İste orada kankardeş olduk biz
Gözlerim karardı önce Başım döndü
Ama uyumak istemiyorum
Uyursam arkadaşlarım bu dünyadan göçer diye korkuyorum
Bağışlayın beni!
Tutamadım kendimi Yapıştıramadım alnıma açık dursunlar diye gözbebeklerimi
Yaşım 13
Burada çocuklar çocuk olmaz
Bebeler bile yasamak için beşikten siper yapar
Çünkü İsrail denilen zorbanın Amerikan bombaları, beşikleri bile mezar yapar
Ölümlerin içinden büyüyorum
Minicik yüreğimle ateşlerin arasından öfkeyle geliyorum.
Dudaklarımdan dökülen özgürlük türkülerini duyuyor musunuz”