• resmi ilanlar

Bronzlaşayım derken kansere yakalanmayın

27/05/2011 00:00

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda görevli Doç. Dr. Mualla Polat, bronzlaşmak için cilde dökülen kola ve havuç yağının deride güneşin oluşturabileceği kanser riskini arttırdığını söyledi.

Doç. Dr. Polat, "Güneş ışınlarının cilde zarar vermemesi için güneş koruyucularının kullanılması ve bronzlaşmak için belirli saatlerde güneş banyosu yapılmalı" dedi.

Beyaz tenli kişilerin güneşten korunması için daha yüksek koruma faktörlü güneş kremi kullanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Polat, "Normal hava koşullarında bile güneşten korunmak için 'gün perdesi' dediğimiz güneş koruyucularının kullanılması gerekiyor. Türkiye gibi yaz mevsimi uzun, sahil kıyısı çok olduğu için deniz turizminin çok yapıldığı ülkemizde insanların ciltlerini korumaları çok daha fazla önem taşıyor. Öğlen vaktinde güneş ışınları dik geldiği için ciltte daha çok hasar bırakabiliyor. Bu saatlerde olabildiğince güneşten korunmak gereklidir. Bu saatlerde dışarıya çıkacak olan kişi şapka, gözlük ve güneş kremi kullanarak çıkmalı. Özellikle beyaz tenliler daha yüksek koruyucularla kendilerini güneş ışınlarından korumalıdırlar. Öğle saatinden akşama kadar güneşlenmek gibi yanlış bir düşünceye kapılmamalıdır. Deniz sahilinde güneşlenmek için sabah 10. 30'a kadar, öğleden sonra ise 15. 30'dan sonra güneşlenmeyi tercih etmeliler. Ayrıca güneşlenmeye kısa sürelerle başlayıp, günler içinde süreyi uzatmaları kişilerin faydalarına olacaktır” diye konuştu. Açık saç ve açıkgöz rengine sahip olan kişilerin güneşten kaçınmak zorunda olduklarını dile getiren Doç. Dr. Polat, "Beyaz tenliler için güneş ışınları büyük risk taşıyor. Beyaz tenlilerde uzun süreli güneş kızarıklık, ağrı ve daha ileri boyutta su toplamaları oluşturabilir. Güneş yanıkları kişinin cildinde kalıcı hasar da bırakabilir. Biriken güneş hasarı sonrasında bir takım deri kanserlerinin oluşmasında risk oluşturur. Bu risk beyaz tenlilerde, her güneşe çıktığında kızaran, yanan insanlarda daha da büyük tehlike arz ediyor. 'Denize girip yüzüyorum, suyun altındayım güneşten zarar görmem' düşüncesi de son derece yanlış. Güneş ışınlarının deniz seviyesinden 2 metre aşağıya kadar inebildiğini biliyoruz. Dipte yüzmüyorsa, yüzerken bile güneş koruyucusu olması lazım. Beyaz tenlilerin önlem olarak tişört giyerek yüzmeleri bile yeterli değil. Islak kumaşın güneş ışınlarını geçirdiği biliniyor. Sudan çıkar çıkmaz kuru tişörtün giyilerek gölgede kalınması, açıkta kalan vücut alanlarına gün perdeleri sürmeleri lazım. Zaman zaman yanıklara yoğurt sürülüyor. Yoğurdun sadece soğuk etkisi var. Öyle bir durumda kişinin serin ve Gölgeli bir yere geçmesi lazım. Cildi çok yanan bir kişiye derinin yenilenmesini sağlayan kremlerin verilmesi doğru olur. Ayrıca yanıklarda diş macunu kullanılıyor. Bu büyük bir yanlıştır. Mentolün yara iyileşmesine bir etkisi yoktur. Yanma etkisini sonlandırmaz, hastayı da doğru tedavi almaktan alıkoyan bir durumdur. Normal güneşe dahi koruyucusuz çıkmamayı önerirken, kola gibi havuç yağı gibi deride güneşin etkilerini artıran maddeler sürmek riski daha da artıracaktır. Bronzlaşma, melanin dediğimiz deriye rengini veren maddedeki artıştır. Melanin güneş ışınlarından derimizi korur. Ama bunun 'İlk gün yanayım, diğer gün nasıl olsa koyulaşayım' düşüncesi ile olmaması gerekir. Bu son derece yanlıştır. Akut yanmalar sonrasında deri kanseri oluşabilir. Solaryumda bronzlaşma da doğru değildir. Solaryuma giren bir kişi hangi dalga boyunda güneş ışığı aldığını bilmiyor. Bu da birçok riski ortaya çıkartıyor. Solaryum hem yüksek dozda, hem de uygunsuz zamanlarda güneşlenmek anlamına geliyor. Dolayısıyla güneşten olabildiğince kaçınmak olası risklerden uzaklaşmak anlamına gelmektedir” şeklinde ifade etti.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: