1) İnsanların bakışları rahatsız ediyor
Acıma bakışları, tuhaf\garip bakışlar (bazen acıma bazen de duyarsızlık)
2) Acıma
3) Toplumun önyargısı
Özel eğitime gereksinimi olan bireyi muhtaç ve zavallı görüyorlar, insanlar özel eğitime gereksinimi olan bireylerin bir şeyleri başarabileceğine inanmıyorlar, kadın erkek ilişkileri açısından önyargıları var
4)Toplumsal duyarsızlık ve toplumdan dışlanma
Duyarsızlık, dikkate almama, yok sayma
5) Aşağılama ve hor görme
Aşağılıyorlar ve hor görüyorlar, dalga geçiyorlar, küçümsenme, rencide edici sözler
6) İkinci sınıf yurttaş olarak bakılıyor .
7) Fazla korumacı davranıyorlar
8) Fiziksel düzenlemeler yok
9) Yetersizlik sürekli gündeme getiriliyor
10) İnsanların tutumu ve davranışları farklı oluyor
11) İnsanlar ya umursamazlar ya da üzerine çok düşülüyor
12) İletişim sorunu ve güçlüğü
SONUÇ
Özel eğitime gereksinimi olan bireylerin çalışma yaşamlarında yaşadıkları sorunlar eğitim, ulaşım, fiziksel çevre, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda yaşanılan fırsat eşitsizliklerinden kaynaklanmaktadır. İstihdam öncesi eğitim, mesleki eğitim ve özel eğitim programları ile yeterince korunamayan özel eğitime gereksinimi olan bireyler vasıfsız olmaları nedeniyle ya istihdam edilememekte ya da düşük ücretli, basit, uzmanlık gerektirmeyen işlerde istihdam edilmektedirler. Fiziksel çevrenin ve ulaşım sistemlerinin özel eğitime gereksinimi olan bireylere uygun tasarlanmaması yetersizliği olan bireylerin toplumsal yaşamda yer almalarını önemli ölçüde etkilemektedir. Sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinden yeterince faydalanamamış olan bireyler ise çalışma güçlerini yitirdikleri için işgücü piyasasında yer alamamaktadırlar.
Özel eğitime gereksinimi olan bireyler her alanda olduğu gibi iş yerinde de fırsat eşitliğinden yoksun olmaktan kaynaklı sorunlar yaşamaktadırlar. İşin ve işyerinin özelliklerine uygun olmayışı, işyerinde kullanmaları gerekli araç-gereçlerin bireylerin gereksinimlerine cevap vermeyişi, gerek iş arkadaşları gerek amirleri tarafından uğradıkları olumsuz tutumlar yetersizliği olan bireylerin işyerlerinde karşılaştıkları bazı ayrımcılık örneklerini oluşturmaktadır.
Araştırmada, çalışan yetersizliği olan bireyler düşük ücretli, az vasıf gerektiren basit işlerde çalıştıkları, görülmüştür. Araştırmada yetersizliği olan bireylerin çalışma yaşamlarına yönelik politikaların ve düzenlemelerin olmadığı, çalışan bireylerin çalışma yaşamı gereksinimleri hakkında bilinçli olmadıkları ortaya çıkmıştır.
; ülkemizde özel eğitime gereksinimi olan bireylerin aileleri bir şekilde marjinalleşmiş durumda. Bizim toplumumuz özel eğitime gereksinimi olan bireye nasıl davranılacağını bilemediği için, o insanlar marjinalleşiyor. Yetersizliği olan bireyler konusunda özel eğitim, bakımevi, yurtlar vb. şeylerle insanları toplumdan kopartıp, belli mekanlara doldurmak bir ayrımcılıktır. Bunlar, yetersizliği olan bireylerin toplumdan soyutlanması anlamına geliyor. Dünyada bu uygulamalardan vazgeçildi. Onun için, Özürlüler Kanunu ile ilgili yapılan ayrımcılığı kaldırmak için mücadele ediyoruz. Bu kanunda önceliğimiz ayrımcılık. Şu an kanun Bakanlar Kurulu’nda. 2005 yılına gelmeden bu kanunun çıkmasını hedefliyoruz. Bizim bu kanunu tasarlarken hedefimiz şuydu: Dünyada 1970’li yıllardan itibaren Özürlüler Kanunu çıkmaya başladı. Bu şu demekti; devlet özel eğitime gereksinimi olan bireylere sunduğu hizmeti yeniden düzenliyor. Yani, artık özel eğitime gereksinimi olan bireylerin sorunları, insan hakları açısından ele alınacak.
Kanun ne getiriyor?
Yasanın, bakım, rehabilitasyon ve entegrasyon olmak üzere üç ana başlığı var. Şu an bir tedavi hizmeti veriyoruz ama bakım hizmeti sunmuyoruz. Ülkemizde bir an evvel ‘bakım sigortası sistemi’nin başlaması gerekiyor. Bakım konusundaki önerimiz ‘evde bakım sistemleri’; yani ‘mobil bakım’ dediğimiz, yaşlıya kendi evinde, aileyi destekleyerek çözmek.
Yasanın ikinci boyutu da rehabilitasyon. Bizim ülkemizde şu an yaklaşık 60 bin özel eğitime gereksinimi olan çocuğa rehabilitasyon hizmeti veriliyor. Ancak bu sadece Emekli Sandığı ve SSK ‘lı olan insanların çocuklarına verilen bir hizmet.
Kanun çıktığında, özürlüler devlet memuru olabilecek mi?
Kariyer mesleklerine atanabilecekler. Kaymakam adayı ya da hâkim olabilecekler. Özürlülerin toplumda yer aldığını göreceğiz.
Kaynak
Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın “Toplumumuzda Engelliye Bakış Açısı” yazısı