• resmi ilanlar

Abant Anayasası

10/03/2012 00:00

Abant Platformu, yeni anayasanın şekillendirilmesi konusu ile toplandı. Üç gün sürecek toplantıya katılanların çalışmalarını izleyenler, “Abant, yeni anayasamızın da doğduğu yer olacak” dediler. Doğal güzellikleriyle Türkiye’den ve dünyadan birçok insanı kendine çeken Abant, kongre turizminde de bir numara olduğunu her fırsatta sergiliyor. Son olarak dün toplanan Abant Platformu, Abant Palace Otel’deki oturumlarında “Yeni Anayasanın çerçevesi” konusuyla toplandı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yaptığı açılış konuşmasında yeni Anayasa’nın hazırlanma çalışmalarının hızlanacağı konusunda iyimser mesajlar verdi.

Çiçek’ten Abant’ta barış çağrısı

 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis'te ağza alınmayacak lafların kürsülerden söylenmesinin kimseye fayda getirmeyeceğini belirterek, "Genel başkanlarımızın bu görüntülerin doğru olmadığını bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir. Siyasetin ve Meclis'in itibarı açısından da hoş olmadığını söylemem lazım. Bu tip yasaları konuşacaksak kavga ortamında birbirimizi anlayamayız. Birbirimizi anlamadan uzlaşma nasıl olacak ki?" dedi.

 

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın alt kuruluşu olan Abant Platformu, Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Abant Palace Otel'de, 'Yeni Anayasa'nın Çerçevesi' konusunu tartışmak için bugün toplandı. 3 gün sürecek olan toplantıya TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Bolu Valisi İbrahim Özçimen, Bolu Belediye Başkanı Ak Partili Alaaddin Yılmaz, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, akademisyenler, gazeteciler ve yazarlar katıldı.

CHP'Lİ TOPRAK: "ANAYASA HESAPLAŞMA METNİ VE ZEMİNİ DEĞİLDİR"

Abant Platformu dönem Başkanı Prof.Dr. Levent Köker'in konuşmasının ardından kürsüye gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Anayasanın küçük hesaplar peşinde koşularak yapılmaması gerektiğini belirterek, "Anayasa toplumlar için çok önemli bir metin. Ancak bütün sorunları çözecek nihai bir aşama değil. Bu nedenle insanlarımızı bir anayasal romantizm içine sürüklemeyelim. Daha gerçekçi bir zeminde anayasa sürecini ele almalıyız. Temel bir tespiti yapmak gerek. Bu ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı? Toplumun büyük kısmı yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu görüşünde. Herkes aynı fikirde. Yeni anayasada herkesin beklentisi aynı mı? Hayır. Sorun bu noktada ortaya çıkıyor. 12 Eylül anayasası tarihte tartışılan en çok anayasadır. Herkes samimi, iyi niyetli ve gerçekte özgür ve demokratik rejim istiyorsa tarihte ilk defa geniş bir anayasa yapma imkanı vardır. Bu tarihi fırsatın heba edilip edilmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Anayasa hesaplaşma metni ve zemini değildir, olmamalıdır. Böyle bir niyet ortaya çıkarsa toplumsal barış büyük yara alır. Kimse küçük hesapların peşinde koşmamalıdır. Kendi cephelerinden değil, ötekinin cephesinden de sürece bakmalıdır. Anayasa bu ülkenin kurucu değerlerini yok sayan bir mantık içinde kurgulanmamalıdır. İnsan onurunu ve değer sistemini yadsımayan, kimseyi ötekileştirmeyen bir anayasa herkesin üzerinde uzlaşacağı bir metin olmalıdır. Modernleşmeyi geriye götürmeyecek ve derinleştirmeyecek bir anayasa olmalıdır" dedi.

İRFAN HAVUZU OLUŞTURULMALI

Erdoğan Toprak, Ak Parti'nin anayasa değişikliğinin büyük bir entelektüel faaliyet olduğunu unuttuğunu iddia etti. Büyük toplumsal dönüşümleri hayata geçirmiş bir partiyi, tarihte yapıp ettikleri ve üstlendikleriyle değerlendirmek yerine güncel politik değerlendirmeler konusu haline getirmenin basitlik olduğunu vurguladığını ifade eden CHP'li Toprak, "Farklı alanlarda uzmanlaşmış, kişi ve yapıların uzun süre kafa yorması gerekirken maalesef iktidar, hiçbir müzakere ve tartışmaya izin vermeden Meclis baskınıyla anayasa meselesini kotarmaya çalışmaktadır. Bütün toplumun istem ve taleplerine yanıt verecek bir anayasa çalışması yapacaksak bu topraklardaki bütün bilgeliklerin, tecrübelerin ve evrensel hukuk modellerinin içerisine akıtıldığı bir irfan havuzu oluşturmalıyız. Ancak böyle bir faaliyetten sonra hukukçular kendi hukuksal faaliyetlerini yürütebilirler. Bu ihmal edilmiştir" diye konuştu.

"YENİ ANAYASA HER DERDE DEVA OLMAYACAK"

TBMM Başkanı Cemil Çiçek yapılacak olan anayasanın her derde deva olmayacağını belirtti. Hayırlı bir yola çıktıklarını ve doğru bir yolda olduklarını belirten Çiçek, hem Uzlaşma komisyonu olarak, hem de şahsen bu konuyu canlı tutmak ve herkesin katkısını almak adına tüm Türkiye'yi dolaştıklarını belirti.

Türkiye'nin bir anayasa sorunu bulunduğunu belirten TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Teorik olarak değil, 25 yıldır anayasanın uygulanmasında işin pratiğini bilen birisi olarak, Türkiye'de anayasa sorunu olduğunu biliyorum. İnandığım için de siyasi hayatımda en çok mesai verdiğim konuların başında geliyor. Şüphesiz bir dua siygasıyla söylemek gerekirse yeni anayasa her derde deva, hastalara şifa ve borçlulara eda olmayacak. Anayasalara çok büyük anlam yüklemenin anlamı yok. Yeni bir anayasanın önemli ölçüde soruların çözümüne katkı sağlayacağını, halkın katılımını gerçekten sağlayabilirsek dengeleri ve önceliklerini doğru kurgularsak ve düzgün Türkçe'yle yazabilirsek, anayasadan kaynaklanan sorunların önemli bir kısmını geride bırakırız. Bu işi bu defa olumlu sonuçlandırmak zorundayız. Yapsak da olur yapmasak da olur demiyoruz. Bunun mecburiyet olduğunu düşünüyorum. Yeni anayasa yapmak için inanmak ve inandırmak lazım. Yapacak olanlar önce kendileri inanmalı. Kamuoyu baskısı ile ileride şu suçlamaya muhatap olurum diyerek, rol keserek bu sürece katılmak yerine samimi olarak Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğuna inanarak bu işin içinde olmalılar" dedi.

"BAYRAM HAVASINDA BU ANAYASAYI OLUŞTURMAMIZ LAZIM"

Cemil Çiçek, suçlayıcı ve kaba olmayan dille konuşulması gerektiğini açıklayarak, şöyle konuştu: "Yeni bir anayasa yapacaksak dil meselesi önem arz ediyor. Suçlama dilinden kurtulmamız lazım. Suçlama ihtiyacı varsa, 1 hafta tarih belirleyelim kim kime ne diyecekse desin sonra bu işi geride bırakalım. Suçlama diliyle bir yere varamayız. Suçluyoruz, suçlayınca da mesafeler açılıyor. Belki kolaylıkla aşacağımız sorunları halledemiyoruz. Suçlama ve sertliklerden uzak durmamız lazım. Bayram havasında bu anayasayı oluşturmamız lazım. İç tüzüğümüzde 67'inci madde var. Belki genel kurul için düzenlenmiş madde ama doğrusunu isterseniz siyasetin her alanında egemen olması gereken bir ibaredir. Kaba olmayan, yaralayıcı olmayan temiz bir dille işleri konuşmamız lazım. Anayasa gibi en zor çetrefilli ve yapılması dikkat isteyen bir konuda birbirimizi yanlış anlamamak adına kaba olmayan bir dille işleri müzakere etmemiz lazım. Bunları yapanlara fırsat vermemek lazım."

MECLİS'TEKİ KAVGA GÖRÜNTÜLERİ KİMSEYE YARAR SAĞLAMAZ

Çiçek, Meclis'teki kavga görüntülerinin kimseye fayda getirmeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Ümitsizliği pompalayan toplumda belki Meclis'te yaşadığımız bazı görüntüler var. İtişme, kakışmanın, milletin kürsüsünde telaffuz edilmeyecek bir kısım laflar ve kavga görüntüleri, bunlar mı anayasayı yapacak tarzındaki lafların yayılmasına ve yaygınlaşmasına ya da anayasanın yapılmasını istemeyen belli çevrelerin olduğunu da biliyoruz. Belki bunlara da fırsat veriyoruz. Daha kendi arasında anlaşamayan kavga eden bir Meclis, iç tüzükte olmayan, demokraside olmayan, olmaması gereken yol ve yöntemleri Meclis çatısı altında deneyen bu partiler mi bir araya gelecek? Hepimize sorumluluk düşüyor. Genel başkanlarımızın bu görüntülerin doğru olmadığını bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir. Siyasetin ve Meclis'in itibarı açısından da hoş olmadığını söylemem lazım. Bu tip yasaları konuşacaksak kavga ortamında birbirimizi anlayamayız. Birbirimizi anlamadan uzlaşma nasıl olacak ki? Düzgün olmayan bir üslupla bu işleri konuşmak, ağza alınmayacak lafların kürsülerden söylenmesi kimseye fayda getirmez."

Belirledikleri süre içerisinde 1 Mayıs'tan itibaren anayasayı yazılım sürecine gireceklerini açıklayan Çiçek, "30 yıldır neyi tartıştık? bu anayasanın ne kadar kötü olduğunu ve anti demokratik yöntemle yapıldığını tartıştık. Halkın yüzde 95'i Meclis'te. 4 siyasi partinin elini değil kafasını bu taşın altına koymalıdır. Aksi taktirde bundan sonraki 30 yılda 'sen engel oldun, ben engel oldum' tartışmasıyla 30 yılı heba ederiz. Buna hakkımız yok. 4 siyasi parti izlenecek. Herkesin karnesini tutun. 'Kim ne dedi, nasıl dedi, neden oldu, neden olmadı' Toplum bu işlere şahitlik yapmalı. Önümüzdeki zamanı verimli kullanmak adına takvim yaptık. 1 Mayıs'tan itibaren makul bir süre koyduk ve yazılımını yapacağız. Sonra da yazılanları vatandaşlarla tartışalım. 3'üncü aşama yeniden halkla tartışıp sonra Meclis'e gelsin en son olarak da halkın onayına sunulsun. Bu takvimi eylem planı kabul edeceksek 1 Mayıs'tan itibaren yazılım sürecine girmiş oluyoruz. Partilerin iyi izlenmesi lazım. 10 defa anayasa yapmış bir heyet değiliz. Eksik ve yanlışımız olabilir. Siyasi tartışmaların sertliğinden etkilenebiliriz tıkandığımız noktada herkesin bu sürece onurlu katkı vermesini bekliyorum. 1'inci evre katılım süreci, 2'inci evre yazılım, 3'üncü süreçte değerlendirme olarak bu süreci değerlendireceğiz. En önemli sürece Mayıs'tan sonra girmiş olacağız" diye konuştu.

"ANAYASAYI UZLAŞARAK YAPACAĞIZ"

Anayasayı uzlaşarak yapmak istediklerini dile getiren Cemil Çiçek, konuşmasına şöyle devam etti: "Anayasayı uzlaşarak yapacağız. Öteki türlü yol ve yöntemlere itirazlar oldu. Uzlaşarak yapamazsak öteki türlü yöntemleri deneyenleri haklı çıkartmamamız lazım. 'Uzlaşmak için bir araya geldiler de ne oldu' dedirtmememiz lazım. Siyasi partilerin konularına yeteri kadar hakim olmaları gerekiyor. Her partinin kendi yönünden çalışması var. Bu çalışmaları tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. Bir parti 3 sene önce çalışma yapmış olabilir. Ama dünya 3 seneki dünya değil. Dünyada çok önemli şeyler oluyor. Bunlar bir manada anayasa hareketleridir. Hak ve özgürlükler adına bunlar yapılıyorsa, bu özünde bir bölümünde anayasa hareketidir. Herkes çalışmalarını yeni baştan güncelleştirmeleri lazım. Bilen insanlarla, bilen çevrelerle anlaşmak kolay olur. Herkes 'Benim dediğim doğrudur. Bundan başka doğru yoktur' fikri, inadı içinde olacaksak herkes bulunduğu yerde çakılı kalır. Kültürümüzde 'Ben haklıyım ama karşı taraftakinin de haklı olabilir' diyebilerek kapıyı açık bırakmalıyız. Uzlaşmak iman zaafı değildir. Değerlerimizi göz ardı etmek değildir. Uzlaşma olmazsa ne olur? Bunun cevabını herkes iyi vermelidir. İşin en kritik noktası bu. Siyasi tarihimiz suçlamaların ve insafsızca ithamların tarihidir. O zaman yeni bir dönemi başlatmış oluruz. Post modern, suçlama ve ithamlar sürecini başlatmış oluruz. Bu da Türkiye'ye katkı sağlamaz. Anayasa yapım çalışmalarını yürütmeye çalışıyoruz. İçeriği ile ilgili konuşmuyoruz. Katılım açısından hem engelleyici hem de ön yargıları tetikleyici olacağını düşünüyoruz. Bu süreçte de ön yargıların en büyük engel olacağını biliyorum."

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: