19 Nisan 2024

Bu yazara pes doğrusu!

06/07/2012 00:00

Numan Gümüş, önceki eserlerinde olduğu gibi Köyün Dilinden isimli eseriyle de yazın hayatına yenilikler kazandıracağa benziyor. Gümüş, hiçbir ticari kaygı gütmediğini belirttiği eserlerinin yayın giderlerini tek başına karşılamakla kalmıyor, dağıtımını dahi kendisi üstleniyor, okuyucularına eserlerini ücretsiz kendisi dağıtıyor. Tek isteğinin ise, okuyan kişi sayısını arttırmak olduğunu söylüyor ve Türkiye’nin yakın geçmişteki durağanlığını da okumamaya bağlıyor. Kendisi için “Pes doğrusu” dedirten yazarla kitapseverler için konuştuk.

Röportaj : Mehmet KORKUSUZ

Kitapseverlerin eserlerini okumasını tavsiye edebileceğimiz Numan Gümüş’le yaptığım sohbetin öne çıkan ayrıntıları şöyle:

Sayın Gümüş, Yazar Numan Gümüş’ü bize tanıtır mısınız?

Öncelikle şunu belirtmek isterim; ben amatör bir yazarım. Kitaplarımda ticari hiçbir amaç gütmüyorum. Henüz öğretmen okulunda iken küçük çaplı yazılar oluşturarak yazın hayatıma başladım. Ama bunlara yazarlık diyemem.

Ayrıca öğretmenliğim döneminde uzun soluklu yazılar yazmaya çalıştım ama o dönem arkasını getiremedim. Çünkü idarecilikte yapıyordum. Sosyal faaliyetlerde de yoğun bulundum. Daha önce TÖBDER, ardından Eğitim-Sen’de sendikal faaliyetler gerçekleştirdim. Bu süre zarfında ara vermek zorunda kaldım. Bu nedenlerle yazın hayatımda aksamalar oldu.

26 yıl süren eğitim hayatımın ardından emekliliği bir fırsata dönüştürerek, ilgi duyduğum Ege Üniversitesi Uzay Bilimleri Fakültesi’ne gittim. Türkiye’nin ilk amatör gök bilimcisi unvanını alanlardan biri oldum 1997 yılında. Bununla ilgili olarak 46 makale kaleme aldım. Makalelerim köşe yazarlığı yaptığım yerel gazetede yayınlandı.

2007 yılında Cafar Kızı Ayşe ile tanıştığınız okuyucularınızın karşısına 2009’da Gün Batımında Göç ile çıkmıştınız. 15 gün önce ise üçüncü kez, Köyün Dilinden ile okuyucularınızla ile buluştunuz. Yeni eserinizle yereldeki okuyucularınıza mı, yoksa ülke genelindeki okuyuculara mı ulaşmayı hedefliyorsunuz?

Kitaplarımda ticari hiçbir amaç gütmüyorum. O nedenle kitap piyasasında kitaplarımın yer almasını istemedim. Yakın çevrem, eş, dost ve tanıdıklarım şimdilik benim okuyucu çevremi oluşturuyor.

Eserinizin içeriği hakkında bilgiler verir misiniz?

Hikayelerimdeki yaşanmışlıklar kesinlikle Türkiye’nin her yerinde dünde vardı, bugünde vardır. Bunlar belki derleniyor, belki de derlenmiyor. Bu hikayeler sadece bir bölgeye ait değil. Bu sadece zihnimde canlandırdığım bir örnek elbette ki var. Okuyucularım bu nedenle hikayelerin içinde kendilerini rahatlıkla bulabilecekler, kültürel değişime tanıklık edebilecekler.

Peki, eserlerinizde ilham aldığınız bir yer ve zamanlama var mı?

Köyün Dilinden kitabımda çocukluğumun geçtiği Düzce ili Samandere Köyü’nde yaşanmış hikâyeleri anlattım. İlham kaynağım orası, ama bu sadece orayı içermiyor. Az önce bahsettiği gibi her yerde yaşanan ya da yaşanabilecek şeyler. Zamanlama konusuna gelince. Evet, geceleri yazmayı seviyorum. Özellikle kış gecelerinde. Bu kitabımı da kış mevsiminde oluşturdum.

Az önce, “Ticari amaç gütmüyorum” dediniz. Kitap piyasasında satışı yok mu eserinizin?

Hayır.

Neden?

Bilmem. Hiç ticari kaygım olmadığı için satışına sıcak bakmadım. Öncekilerde öyleydi.

Anlaşılan kitabınızdan maddi bir kazanç sağlamıyorsunuz. Peki, giderlerini nasıl temin ediyorsunuz?

Yayın konusunda desteğe ihtiyaç elbette ki duyulabilir. Daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bunun için destek almayı düşündüm. Gerekli başvuru formlarını temin ettim, ama daha sonra vazgeçtim. Şu an İş Bankası’na eserimi göndermeyi ve yayın konusunda destek talebinde bulunmayı planlıyorum.

Öte yandan küçük destekler alıyorum. Ama sponsorluk talebiyle başvurduğunuz insanlar bu tür bir çalışmaya destek vermeye sıcak bakmıyorlar.

Peki, kitabınızın baskısı kaç?

Bu ilk baskı ve 800 adet basıldı.

Peki, bu kitabı okumak isteyen insanlar eserinize nasıl ulaşabilecekler?

Doğrudan bana ulaşmaları halinde kitabımı kendileriyle paylaşabilirim. Şu an zaten tanıdığım herkese kitabımı bizzat ulaştırmaya çalışıyorum.

Peki, eserinizde hedef okuyucu kitlenizde kimler bulunuyor?

Çevremdeki her insan okuyucu kitlem. Hiç tanımadığım kimseler bile eserlerime ilgi duyduklarını söylüyorlar. Ama okuyucularımı genç ya da yaşlı diye sınıflandırmadım. Çünkü bu kategoriyi oluşturacak kadar kitap dağıtabilme imkanına ulaşamadım.

Son kitabınızı incelediğimde insanların yatmadan önce okuyabilecekleri bir başucu kitabı olduğunu düşündüm. Yanılıyor muyum?

Kesinlikle haklısınız. Kitabımda kısa hikâyelerin olması okuyuculara bu anlamda kolaylık sağlayacağını düşünüyorum. Okuyucuları yoracağını sanmıyorum. Bu nedenle okuyucularımın çoğu kitabı iki gecede bitirdiklerini söylüyorlar.

Peki, gelelim tanıtımınıza. Piyasada bulunmayan kitabınızın tanıtımını yapmayı nasıl başarıyorsunuz?

Benim kitabımın en iyi tanıtımını okuyucularımın yaptıklarını düşünüyorum.

Kapak tercihiniz dikkat çekici. Bu tercihini nasıl yaptınız?

Çocukluğumun geçtiği Samandere Köyü benim için ayrı bir anlam ifade eder. Çok seviyorum orayı, anıları halen taptaze. Kitabımın kapağında yer alan görüntü, Samandera Şelalesi’ne ait. Bu tercihi yapmam bu nedenlerle biraz da duygusal.

Hikâyelerinizin giriş bölümünde kara kalem resim çalışmalarıyla karşılaşıyoruz…

Evet. Bu resimleri ben çizdim. Hikâyeyi özetlemesi ve okuyucunun zihninde görsel anlamda hikâyeyi canlandırabilmesini amaçladım.

Hikâyelerinizin tamamı şiirlerle bitiyor.

Evet. Yazın hayatımın bir parçası adeta şiir. Hikayelerimin sonuna eklediğim şiirlerimin hikâyelerin içeriğine uygun olmasına özen gösteriyorum. Bu nedenle şiirlerimi de okuyucularımla paylaşmak istedim. Umarım okuyucularımın beğenisini kazanabilirim.

Şiir kitabı yazmayı hiç düşündünüz mü? Ya da bu tercihinizle okuyucularınıza bir şiir kitabının mesajını mı veriyorsunuz?

Hayır. Şiir kitabının mesajını vermek gibi bir amaç içerisinde değilim. Hikâyelerimin bittiği anda aklımda oluşan duygularımı şiirsel bir dille aktarmaya çalıştım. Hepsi o kadar.

Sizin yazın hayatınızın biraz dışına çıktığımızda sizi diğer insanlardan ayıran bir özelliğinizde astronomi bilimiyle uğraşmanız.

Bu konudaki güncel yayınları 25 yıldır ilgiyle takip ediyorum. Bu benim için bir hobi. Özellikle TÜBİTAK tarafından yayınlanan Bilim Teknik Dergisi’nin sıkı bir takipçisiyim. Ayrıca TV’lerdeki uzay programlarını izliyorum ve kendime ait bir teleskopla gökyüzünde incelemelerde bulunuyorum. Bununla ilgili olarak 1997 yılında Köroğlu TV’de bir program yaptım. Ve o programda Mars’ın Dünya’ya en yakın olduğu sırada teleskopla elde ettiğim görüntüleri Bolu’daki televizyon izleyicileriyle paylaştım. Onun dışında bazı okullarda astronomiyle ilgili konferanslar verdim, makaleler kaleme aldım.

Bolu’da sizin dışınızda astronomi bilimiyle ilgilenen kişi var mı?

Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde bu alanla ilgilenen birkaç akademisyenin olduğunu öğrendim. Ama onların dışında var mı diye sorarsanız, bilmiyorum.

Okuyucularınıza son mesajlarınız neler olabilir?

Türkiye’de okuma alışkanlık seviyemiz çok düşük. Ben kitap yazıyorum ama benim dahi yıl da okuduğum kitap sayısı ortalama 10 civarında. Okuyucu sayısı oldukça az, ayrıca okuyup okuduğunu anlamayan kişi sayısı da az değil. Türkiye’nin sosyo-ekonomik gelişmişlikteki durağanlığın nedenini de okumamaya bağlıyorum.

Açıklamalarınızdan dolayı sizlere Bolu Express Gazetesi ve okuyucularımız adına çok teşekkür ediyorum Sayın Gümüş.

NEDEN NUMAN GÜMÜŞ?

Emekli öğretmen, yazar, amatör astronom. Numan Gümüş’ten bahsediyorum. Son kitabı Köyün Dilinden ile okuyucularının karşısına üçüncü kez çıkan Gümüş’le bu son eseri üzerine konuşmak gerekir diye düşündüm.

Yakın geçmişte köşe yazarlığı yaptığı süre içerisinde gazete sayfasındaki vesikalık bir fotoğrafı aracılığıyla tanıma fırsatı bulduğum Gümüş, o dönem kendisi için ayrılan köşesinde astronomiye değinmesi nedeniyle dikkatimi çekmiş, yazılarına daha fazla vakit ayırmam gerektiği hissini bende uyandırmıştı. Sonraki dönemlerde daha iyi tanıma imkanı bulduğum yazarla Bolu Express Gazetesi’nde bir araya geldim. Yeni kitabı üzerine konuşma imkanı bulduğum yazarla sohbete kitaptan başladık, ilgi alanı olan astronomiye kadar uzandık.