• resmi ilanlar

RABBİMİZİ TANIYALIM

01/08/2012 00:00

Musavvir

Tasvir eden, herşeye şekil ve suret veren

Dünya üstünde yüz binlerce farklı türde canlı yaşar. Bu türlerin hepsi birbirlerinden tamamen farklı görünüşlere ve olağanüstü özelliklere sahiptir.

Mesela bir kelebeğin kanatlarındaki kusursuz simetriyi ele alalım. Her bir kanadın üstü türlü şekiller ve etkileyici renklerle bezenmiştir. Bu şekiller ve renkler ne kadar karışık olurlarsa olsunlar, kanatlardaki benzersiz simetri asla bozulmaz. Öyle ki bütün kelebekler, bir ressamın fırçasından çıkmış gibi, göz zevkine hitap eden bir güzellik oluştururlar. Bu güzellikte tecelli eden aklın bir kaynağı olduğu açıktır. Zira basitçe çizilmiş bir resmin dahi bir ressamı vardır ve resmin kendi başına ortaya çıkması mümkün değildir. O halde kimse, böylesine kusursuz yaratılmış ve bir sanat eseri kadar estetik olan böyle bir canlı için tesadüfen var olmuş diyemez. Bunların tümünü yaratan, tasarlayan, meydana getiren, bütün kainatın Rabbi olan Allah'tır.  

 

 

*  *  *

 

ORUÇ

Allah'ın emridir,kalplere ilaç

Huzur buluyoruz,gönlümüz hep aç

Gönlünde imanla,sen şeytandan kaç

Rabbin güzel emri,Farzıdır oruç.

 

Fakiri gözetmek, hep kalpte olsun

Nefis elimizde,bizden hep korksun

Bir garip doyurmak,niyetimiz olsun

Rabbin güzel emri,Vermedir oruç.

 

Bu Mubarek ayda, eller açılır,

Kalbimizde perde, çok kaçırılır,

Ruhlar ibadetle,islam saçılır,

Rabbin güzel emri,Şükürdür oruç.

 

Olmayanalara ver,paylaş nimeti,

Bulmayanlara bul,göster kendini,

Sevabı bol ayda,yalvar azimli,

Rabbin güzel emri,Katmadır oruç.

 

Canan Kosmaz

 

*  *  *

KUR’AN DİLİYLE DUA

 Şuayb (a.s.) ‘ın duası: ““Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben yalnızca O’na dayandım ve ancak O’na döneceğim.” (Hud,11/88)

 

PEYGAMBER DİLİYLE DUA

“Allah’rm! Senden hidayet, takva, (sorumluluk bilinci) iffet ve (gönül) zenginliği isterim.” (Müslim, “Zikir”72)

 

 

*  *  *

 

 

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme, www.diyanet.gov.tr

 [email protected]

 

** Sahur yemeğini yerken sabah ezanı okunmaya başlarsa ezan bitene kadar yemeye ve içmeye devam edebilir miyiz?

      Bilindiği üzere oruç imsak vaktinden başlayıp iftar vaktine kadar ibadet niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Bu tariften de anlaşıldığı üzere oruç imsak vaktiyle başlar. Ezanlar, içinde bulunduğumuz vaktin namazının bu ezan okunduğu yerde ve o dakikalarda cemaatle kılınacağını Müslümanlara duyurmak için yapılan bir anonstur. Bu duyuru hemen vakit girer girmez yapılabileceği gibi vakit girdikten epey bir süre sonra da yapılabilir. Nitekim ülkemizde Ramazan’ın dışındaki günleri sabah ezanları tam imsak vaktinde değil de güneşin doğmasına bir saat kala okunuyor. Yine ikindi ve öğle namazlarını biraz geç kılınması tercih edildiği için bazı bölgelerde ikindi ezanı da tam vakit girince değil, namazı kılacakları dakikalarda okunuyor. Birde insan olmamız hasebiyle hata yapmak bizim ta yaratılıştan var olan bir özelliğimizdir. Çok nadirde olsa müezzin kardeşlerimiz ezanları bugün ülkemizde uygulanan şekliyle tam vaktinde değil de yanlışlıkla bazen daha önce, bazen de daha sonra okuyabiliyorlar. Şimdi bu bilgiler doğrultusunda sorumuzu cevaplayalım. Biz ezanın okunuşuna değil güvenilir (Diyanet takvimleri ve namaz vakitlerini bu takvimlerden alan takvim ve imsakiyeler güvenilir) takvim ve imsakiyelerdeki imsak ve iftar vakitlerine dikkat etmeliyiz.     Yani ezan erken okunuyorsa imsak vaktine kadar yeme ve içmeye devam edebiliriz. İmsak vakti tam olunca ezan okunsa da okunmasa da yemeyi içmeyi bırakacağız. Yine iftar vakti tam girince ezan okunsa da okunmasa da iftarımızı tam açabiliriz. Ancak ibadetlerde ihtiyatlı davranmak esas olduğundan imsak vaktinden birkaç dakika önce oruca başlamak iftarda ise vaktin girdiğinden tam emin olmadıkça orucu açmamak çok daha isabetli bir davranış olur. Yani ezanların ne oruca başlamamıza ne de orucu bitirmemize direk etkisi yoktur. İmsak vaktinin girdiğini kesin bildiğimiz halde hala ezan okunmadı diye yemeye içmeye devam edersek bu oruç geçersiz olur. İftar vaktinin henüz girmediğini bildiğimiz halde yanlışlıkla erken ezan okundu diye orucumuzu açarsak, orucumuz bozulur ve kazaya kalmış oluruz.

** Unutarak bir şeyler yemek ve içmek orucu bozar mı?

     Unutarak yemek içmez orucumuzu bozmaz. Resulullah (s.a.s), ‘Kim oruçluyken unutarak yiyip içerse orucunu (bozmasın) tamamlasın. Çünkü onu (bir rahmet, lütuf olarak) Allah yedirip içirdi. Böyle bir hal başına gelen kişi hatırladığı andan itibaren ağzındaki yiyecek ve içeceği hemen atmalı ve orucuna devam etmelidir. Unutarak yiyip içmenin orucu bozmadığını bilmeyen kimse bu yiyip içme anında oruçlu olduğu hatırlayınca orucunun bozulduğunu zannederek yiyip içmeye devam ederse orucu bozulur, orucunu sonradan kaza eder. Unutarak yiyip içmenin orucu bozmadığını bilen bir kimse bu yiyip içme anında oruçlu olduğunu hatırlayınca ağzındakileri dışarı atmayıp yutsa yine oruç bozulur, bu kimseye kefaret gerekip gerekmeyeceği tartışmalı olsa da kaza gerektiği kesin.

 

** İğne yaptırmak orucu bozar mı?

     Bu konuda farklı görüş ileri sürülmüştür. En ihtiyatlı ve tercihe şayan olan görüş ise şöyledir: İğnenin orucu bozup bozmayacağı kullanılış amacına göre değişir. Ağrıyı dindirmek, tedavi etmek, mikroplara karşı vücudun direnişini arttırmak için yaptırılan iğneler orucu bozmaz. Gıda veya keyif verici olan iğneler ise orucu bozar. Ancak ibadetlerde ihtiyatlı hareket etmek esas olduğundan Ramazan’da iğne yaptırmak zorunda olan kimseler mümkünse iftardan sonra yaptırmalılar.

 

*  *  *

 

 

ALLAH'IN SEVGİSİNİ KAZANMAK

"İman edenler ve salih ameller işleyenler var ya, Rahman onlar için (gönüllerde) bir sevgi var edecek (onları herkes sevecek) tir."

Allah'ın bir insanı sevmesi; onun söz fiil ve davranışlarından memnun ve razı olması, onlara nimet vermesi, itaat edip isyandan sakınmasını istemesi demektir. Allah'ın sevdiği bir insan doğru yolda ilerler.

Allah, bir insanı severse insanlar da o kimseyi severler. Peygamberimiz (s.a.s.), bir hadisinde bu hususu şöyle bildirmiştir:

"Allah, bir kulu sevdiği zaman Cibril (a.s.)'e seslenir ve O'na şöyle der:

"Ben o kulumu seviyorum, sen de onu sev." Bunun üzerine Cibril'de onu sever ve gökyüzünde yaşayanlara seslenerek onlara şöyle der:

-"Allah filan kulu seviyor, siz de onu sevin." Bunun üzerine göktekiler de onu severler. Sonra yerdeki insanlardan onu tanıyan Müslümanların gönüllerine, o kimse hakkında bir sevgi konulur da Müslümanlar arasında o kimse sevilir ve iyi kişi olarak anılır." 

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)'in; Allah'ın, Cibril'in, göktekilerin ve yerdekilerin sevdiğini bildirdiği bu kimseler, iman edip salih amel işleyen kimselerdir. Yüce Allah Kur'an'da şöyle bildiriyor:

"İman edenler ve salih ameller işleyenler var ya, Rahman onlar için (gönüllerde) bir sevgi var edecek (onları herkes sevecek) tir." 

Bizim kültürümüzde de "Müslümanlar arasında sevimli olan Allah yanında da sevimlidir."şeklinde genel bir kanı olarak bu hüküm yer etmiştir.

            Meryem Suresinin 96.ayeti, Allah'ın sevdiği insanları, İman edip salih amel işleyen kimseler olarak özetler. Mü'min, Allah ve Peygamberin emir ve yasaklarına, helal ve haramlarına ne kadar uyarsa o nisbette Allah'ın sevgisini kazanmış olur. Peygamberimiz (s.a.s.) Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir:

            "Kulum bana ancak kendisine farz kıldığım şeyleri sevmesiyle yaklaşabilir. Kulum bana daima nafile ibadetlerle yaklaşmak ister. (Farz ve nafile görevleri yapa yapa) nihayet (benim sevgimi kazanır da) ben onu severim".

            Allah'ın sevgisini kazanmak dünya ve ahiret saadetini temenni eden mü'min için çok önemlidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.), kutsi bir hadisinde Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir:

            "Ben kulumu sevdiğim zaman, onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.(bu azalarıyla olmasını istediği bütün dileklerini veririm), benden bir şey istediği zaman istediğini ona ihsan ederim, Bana sığınırsa onu korurum…"        

Allah'ın bir insanı sevmesi o insan için büyük bir nimettir. Sevgi her işin temelidir. Sevgi ile her iş daha kolay yapılır ve yaptırılır. Sevgi ile insanlar huzurlu, aileler mutlu, toplumlar hoşgörülü olur.

Cenab-ı Hak cümlemize Muhsin, muttaki, adil, sabreden, mütevekkil, temiz, tevbe eden, İslâm'a hadim, Mü'minlere karşı alçak gönüllü kullarından olarak; sevgisini ve  sevdiklerinin sevgisini kazananlardan olmayı ihsan eylesin .

                                                                                                         Meral ÖZCAN

 Meryem Sûresi, 96.Ayet-i Kerime

2 Ayet ve Hadislerin Işığında Sevgi Ve Dostluk, KARAGÖZ İsmail,D.İ.B.Yay., Ankara,2006

3 Müslim, Birr, 157, III, 2030

4 Meryem Sûresi, 96.Ayet-i Kerime

5 Buhâri, Rikâk, 38, VII, 190

6 Buhâri, Rikâk,38, VII,190

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: