• resmi ilanlar

RABBİMİZİ TANIYALIM

07/08/2012 00:00

Fettâh

Hayır kapılarını açan, hüküm veren

Cenab-ı Hak buyuruyor:"De ki: "Rabbimiz (kıyamet günü) bizi birarada toplayacak, sonra da hak ile aramızı ayıracaktır. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batılın arasını) açandır, (herşeyi hakkıyla) bilendir." (Sebe, 26)

     Taraflar arasında hüküm veren; birine yardım edip zafere ulaştıran; hayır ve rahmet kapılarını açan O'dur.

     Silah gücü, kelime cambazlığı ve basit mantık oyunlarıyla hakkı batıla karıştırıp, içine zehir, dışına şeker konmuş öldürücü imansızlık tuzaklarına yakalananlar gerçeği anlayamadan giderlerse, ahirette hak ile batılın arasını 'el-Fettâh' olan Rabbimiz açacak ve herkes gerçeği görecek, ama iş işten geçmiş olacak.

    Müslüman, kapalı olan her şeyi ancak Allah'ın açabileceğini bilmelidir. Kullarına rızık ve merhamet kapılarını açan, zor ve kitlenen işleri çözüp açan, hakkı görmeleri için kalplerini ve gözlerini açan, sıkıntı ve darlıktan sonra gönüllerini açıp ferahlık veren, anlaşılmayan kapalı her sorunu kolaylıkla açan O'dur.            

 

*   *   *

D U A

Biz, kısık sesleriz ... minareleri,

Sen, ezansız bırakma, Allah´ım!

 

Ya çağır şurda bal yapanlarını;

Ya kovansız bırakma, Allah´ım!

 

Mahyasızdır minareler .. göğü de

Kehkeşansız bırakma, Allah´ım!

 

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu

Müslümansız bırakma Allah´ım!

 

Bize güç ver ... cihad meydanını

Pehlivansız bırakma, Allah´ım!

 

Kahraman bekleyen yığınlarını

Kahramansız bırakma, Allah´ım!

 

Bilelim hasma karşı koymasını,

Bizi cansız bırakma Allah'ım!

 

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu

Müslümansız bırakma, Allah´ım!

 

Yarının yollarında, yılları da

Ramanzansız bırakma, Allah´ım!

 

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,

Ya çabansız bırakma Allah´ım!

 

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız

Ve vatansız bırakma, Allah´ım!

 

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu

Müslümansız bırakma, Allah´ım!

 

Arif Nihat Asya

 

 

*   *   *

 

KUR’AN DİLİYLE DUA

Zekeriya a.s.’ın duası:“Ey Rabbim! Bana katından temiz bir soy ihsan eyle,

 şüphesiz sen duayı işitensin!”

(Al-i İmran, 3/38))

 

 

PEYGAMBER DİLİYLE DUA

“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan; doymayan nefisten sana sığınırım.”(Müslim,“Zikir”,73)

 

*   *   *

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme, www.diyanet.gov.tr

 [email protected]

* Zekât nedir?

-Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allâh rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir.

Malî ibadetlerden biri olan zekât, İslâm'ın beş temel esasından olup, hicretin 2. yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe,9/103) buyrulmaktadır.

 

* Zekât kimlere farzdır?

-Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

 

* Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?

-Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur. Fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi

halinde zekâtının verilmesi gerekir.

Zenginliğin asgari sınırı olan "nisap" Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en

yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen korunmuştur.

 *   *   *

 BİR MİNİĞİN RAMAZAN GÜNLÜĞÜ

 Ramazan 26

İftarı çok sevdim.

Akşam yemek yemeye İftar diyorlar.

Gece yemek yemenin adı da Sahur.

İftar sonrası eğlenceler oluyor.

Babam camilere götürüyor bizi.

Herkes sokaklarda, camide, neşe içinde.

 Ramazan 28

Merak içinde beklerken uyuyakaldım.

Kadir, gecesiyle beraber gelmiş gitmiş.

Ben göremedim.

Anlayamıyorum.

Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum.

Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor.

Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar.

Sinir oluyorum.

Abim uzak bir şehirde üniversitede okuyor.

'Abim ne zaman geliyor?' diye aneme soruyorum.

'Bayram gelsin, o da gelecek' diyor.

Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra şimdide Bayram!..

Soramıyorum 'Bayram kim?' diye.

Neden o gelmeden abim gelemiyor?

Belki de abimin arkadaşıdır.

Çok özledim abimi.

Bayram'ı da alsın gelsin tanışalım.

 

Ramazan 29 / Arefe

Sonunda bir hanım ismi duydum.

Arife diyemiyorlar mı ne?

Arefe diyorlar.

Niye Arefe?

'Arife' olması gerekmiyor mu?

Yengemin adı gibi yani...

'Arefe geliyor, daha temizliği bitirmedik.' diyor Annem.

Demek ki Arife teyze çok titiz.

İyice telaşlandılar.

Bir Bayram diyorlar, bir Arefe, harıl harıl çalışıyorlar.

Temizlik yapılıyor.

Yemekler hazırlanıyor.

Anneme 'Bayram ne zaman gelecek?' dedim, 'Arefe'den sonra' dedi.

Demek ki Bayram ile Arefe evli değil.

Akraba da değil.

Kafam karma karışık.

Salih abim bi gelse de her şeyi bana anlatsa.

 

Ve Bayram geldi

 

Sabah kalktığımda, herkesi kahvaltıda yakaladım!.

Oruç öldü heralde diye düşündüm.

 Abim gece gelmiş.

Sevinçten haykırdım.

Çok özlemişiz birbirimizi.

Bütün olanı biteni bir güzel anlattım Abime.

Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiğini gördüm.

Ablama sormamakla ne iyi ettiğimi anladım.

Abimin tebessüm ettiği yerde, Ablam kahkaha atar.

Abime küser gibi yaptım, hemen gönlümü aldı.

Bana her şeyi baştan anlattı, bu sefer de ben gülmeye başladım.

***

Abimden söz aldım.

Kimseye anlatmayacak, konuştuklarımızı yazmak için izin istedi.

Ben de verdim..

Ramazan günlüğü işte böyle ortaya çıktı.

Abim buna bir de isim buldu: 5 Yaş Sendromu.

Sendromu anlamadım.

Ama olsun, Abime güveniyorum.

Gerçi Ablam'a göre 4 yaşındayım.

Annem 5 yaşında olduğumu söylüyor.

Babam daha 4 yaşından gün almadı diyor.

Abim bu konu beni aşar diyor.

Bayramı çok sevdim.

Ama Ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanın gidişine çok üzüldüm.

Bizim için her gün Ramazan olsa!..

Ne iyi olur..

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: