• resmi ilanlar

RABBİMİZİ TANIYALIM

08/08/2012 00:00

Alim

Her şeyi çok iyi bilen, hakkıyla bilen

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Sözü açığa vursan da, (gizlesen de birdir). Çünkü şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir." (Tâ-Hâ, 7)

 

"Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah, gaybın bilgisine sahip olandır." (Tevbe, 78)

 

"... Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Enfal, 71)

Allah'ın bilgisine sınır yoktur. O her şeyi bilir.

Kur'an'da Allah'ın ilminin her şeyi kuşattığı ve O'nun herşeyi en ince detayları ile bildiğini belirten birçok âyet-i Ker'ime vardır.

Olmuşları olduğu gibi, olacakları da, olmuşlar kadar açık ve seçik bilir.

Hiç bir şey ilminin dışında değildir.

Yaratıklar, onun müsaade ettiği kadar bilgiye sahip olabilirler. Ötesini bilemezler. İnsanların bilgisi tam ve mutlak değildir; istikbali bilmekte tamamen acz içersindedirler. Oysa Allah'ın bilgisi mekanla kayıtlı olmadığı gibi zamanla da kayıtlı değildir.

Allah'ın kendi durumunu bildiğini bilen kimse içinde bulunduğu duruma sabreder, O'nun verdiklerine şükreder, çirkinlik ve yanlışlıklardan kaçınır.   

 

*  *   *

OLMAZ MI? - NECİP FAZIL KISAKÜREK

 

Yön yön sarılmışım ne yana baksam;

Sarılan olur da saran olmaz mı?

Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam;

Geçip de aynaya,soran olmaz mı?

 

Bir parçacığım ben,bütüne hasret;

Zaman döne dursun,o güne hasret;

Ruhumsa zamanın üstüne hasret;

Ebediyet boyu bir an... Olmaz mı

 

*  *   *

 

KUR’AN DİLİYLE DUA

Süleyman  a.s.’ın duası:“ “Ey Rabbim! Bana ve anama-babama verdiğin

nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme

ilham eyle ve rahmetinle, beni iyi kulların arasına dâhil et.”

(Neml, 27/19)

 

 

PEYGAMBER DİLİYLE DUA

“Ya mukallibel kulûb! Sebbit kalbî ‘alâ dînike.”

“Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.”

 (Tirmizî, “Deavât”, 124)

*  *   *

 

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme, www.diyanet.gov.tr

 [email protected]

*Hâvaic-i asliye (asli ihtiyaçlar) nedir?

  -Havâic-i asliyye, temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar demektir.

            İslâm’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslâm bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır.

            Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.

 

            *Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi?

            -Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç-gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekâtının verilmesi gerekir.

 

            *Zekât vaktinden önce verilebilir mi?

            -Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât konusunda da kameri ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kameri yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de zekâtını verebilir.

 

            *Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekât olarak verebilir mi?

            -Zekât gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak verilebileceği gibi, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekât mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir. Bu durumda zekat, senedin tahsil edildiği gün ödenmiş olur.

 

 

*  *   *

"İman edip iyi isler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler."

Bakara Sûresi, 277

Sevdiğiniz  şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça hakiki ‘iyi’ye eremezsiniz;

 her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”

Âl-i İmran,3/92

Mevlana hazretleri der ki “Muhabbet dininde her şey feda edilmelidir.”

Hulefa-i Raşidinden Hz.ali’ye sorarlar: “Ya Ali! Zekât neyi ne kadar vermek demektir? İslâm dininde hüküm nedir?” Cevaben şöyle buyurur: “Cimri insanlar için kırkta birdir; fakat bizim için her şeyini vermektir.”

Kelime anlamıyla zekat; temizlik, artmak, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak manasına gelir.Dini anlamıyla ise; nisap miktarı zenginliğe sahip olan Müslüman’ın Allah’ın hakkı olanlara verilmesini emrettiği belli miktarda malı vermesidir.Veren kimseyi cimrilik kirlerinden ve günahlardan temizlediği ve malında berekete vesile olduğu için, kelime manası ile dini manası arasında bir bağ vardır.

Örf de, mecburi olmayan küçük bağışlar için kullanılan sadaka kelimesi de, Kur'an'da ve hadiste zekat manasında kullanılmıştır.

Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor meâlen: “Namazınızı kılın, Zekâtınızı verin, Allah’ın Rasûlüne itâat edin, tâ ki rahmet olunasınız.”

Bu âyet-i kerîme ile Yüce Mevlâ’mız, rahmetine mazhar olabilmek için, yapılması îcâb eden üç vazîfeyi beyan buyurmuşlardır. Bu vazîfelerden ikincisi zekât mükellefiyetidir.

İki cihan serveri Efendimiz (s.a.s.)'in de bu konudaki hadislerinden birkaç örnek verelim:

"İslam, beş esas üzerine kurulmuştur:Allah(c.c)' dan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in Allah’ın peygamberi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak,zekat vermek,Ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmektir" (Tirmizi Iman-3; Buhari Iman-1;Müslim Iman-21)

"Mallarınızı zekat ile koruyunuz.Hastalıklarınızı sadaka ile iyileştiriniz, bela dalgalarını dua ve niyaz ile karşılayınız" (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, Bilmen Yay.,Sy.435)

 Kur’ân-ı Kerîm’de,otuz iki yerde, zekât ile namaz ibâdetleri beraberce zikredilmiştir. Bu ise namaz ile zekât arasında kuvvetli bir bağ olduğuna delâlet eder. Hattâ bâzı alimler tarafından denilmiştir ki: “Biri, diğeri olmaksızın makbul olmaz”.

           Zekât verilecek kimseleri bizzât Cenâb-ı Hak tayin etmiştir. Âyet-i Kerîme’nin meâli şudur: “Zekâtlar, Allah’tan bir farz olarak; fakirlere, yoksullara, üzerinde çalışanlara (zekât toplamak üzere vazifeli memurlara), kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, âzad edilecek kölelere, borçlulara, Allah yolundakilere (ilim öğrenenlere) ve yolda kalmışlara sarf edilir.” ( Tevbe Suresi, 60)

               Zekat nerelere ve kimlere verilmez?

Zekat verilecek kimseler ve yerler belli olduğu gibi, zekat verilmeyecek kimseler de bellidir. Su kimselere de zekat verilmez.

•          Müslüman olmayan birine zekat verilmez

•          Nisap miktarı mala sahip olan kimseye zekat verilmez.

•          Anneye, babaya, dede ve nineye, onların anne ve babasına zekat verilmeyeceği gibi; kendi çocuklarına, torunlarına, torunlarının çocuklarına ve daha aşağısına da zekat vermek caiz değildir.Çünkü bu sayılanlara zaten dinen ve insanen bakmakla sorumluyuz.

Zekatın Faydaları

      Zekâtın faydalarının bir kısmını şöyle hülâsa edebiliriz:

      •Zekât, insanı ihtiraslardan kurtarır, iyilik yapmaya alıştırır, şefkat hislerini yükseltir ve kemâle erdirir.

      • Zekât, Cenab-ı Hakk’a karşı mâlî bir şükür olmakla, malın artmasına vesîle olur ve insanı Allah’a yaklaştırır.

      •Zekât, fakir ile zengin arasında bir ahenk tesis eder. Fakirde kıskançlık duygularını yok eder. Fakiri zengine dost eder.

      •Zekât, sosyal dengeyi sağlar, malın faydasız şekilde elde tutulmasını önler. Cemiyet fertlerini birlik ve beraberliğe sevk eder ve cemiyeti temizler.

Zekat ve Ruhi Tedavi

Zekâtta; biri, nefsi ıslah edip temizlemek, diğeri cemiyetin huzuruna, refahına sebep olmak üzere iki önemli fayda vardır.

           İnsan; yaradılışı itibarı ile dünyaya meyleder. Dünya malı çekicidir. Ona kapılanlar doymak bilmez. Mal yığıldıkça insanın hırsı artar. Gözünü madde ve mal hırsı bürümüş olan insanda merhamet ve şefkat hisleri azalır. İyilik etmek ona zor gelir. Böyle insan rûhen hasta, bedenen ızdıraptadır. Zekât, içteki bu gibi hastalıkların da devâsıdır.

           Zekât veren insan ihtirastan kurtulur. İyiliğe ve vermeye alışkanlık meydana getirir, cimrilik hastalığından şifâ bulur. Rûhunda merhamet ve şefkat hisleri uyanır. Zekât vere vere cömert olur. Bu cömertlik onu sâlihler zümresine çıkarır. Sâlihlerin çoğu ikram ve infakı (Allah için vermesi) çok olan kimselerdir.

           Şefkat ve merhamet, ümmet-i Muhammed’in ayırıcı vasfıdır. Düşkünlere iyilik etmek, yetimlerin kimsesizlerin elinden tutmak, onlara yardımda bulunmak, onlara acımak, Müslümanların hem dini ve hem insânî borcudur. “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” ikâzı Resûl-i Ekrem’in mübarek sözüdür. İşte zekât, cemiyet içindeki muhtaçlara şefkatli olmayı ve yardım etmeyi öğretir.

           Zekâtın farz kılınmasındaki hikmetlerden biri de malın şükrünü yerine getirmektir. Sayısız nimetler içerisinde olan insanın bu nimetlere mukâbil, mühim bir vazifesi vardır: ŞÜKÜR. Nitekim Cenab-ı Hak: “Şükrederseniz üzerinizdeki nimetimi arttırırım.Eğer şükretmezseniz nimetlerimi elinizden alırım” (İbrahimSûresi,7) buyuruyor. Mülk ve servet, insanın elinde Allah’ın bir nimetidir. Onun şükrü de zekâttır.

Gelin sevinmek istediğimiz kadar sevindirelim ihtiyaç sahiplerini.İbadetlerimizle ruhumuzu temizlediğimiz gibi zekatlarımızla da malımızı temizleyelim ve tertemiz uğurlayalım Ramazan-ı Şerif’i.

            Tertemiz bir ömür duasıyla..                                     

                                                           Meral ÖZCAN

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: