KORKUSUZ YORUM

12/06/2013 00:00

...

İktidarın Gezi Parkı’nda yaşananlar ve buna paralel gelişen protestolardan alması gereken mesajlar kadar, protestolara ilişkin sıyrılması gereken yanlış yargıları da var. Peki, nedir bunlar? Hemen sıralayalım.

Bunlardan ilki, yıllardır küçümsemeye çalıştığı, hatta varlık sebebini zaman zaman kendisinin üstlenmeye kalkıştığı MHP’nin aslında hafife alınmaması gerektiği. Açıkça göründü ki, protestolar sürecinde MHP sağduyulu tavrıyla halka adeta tercüman olmayı başardı. Bünyesindeki kitlelerin sokaklara çıkmasını önledi. İktidar karşıtı protestoları fırsat bilip, nemalanma endişesine düşmedi. Niyeti üzüm yemek değil, bağcı dövmek olan düşünceler dışında herkesin takdirini kazandı.

İktidarın protestolar sürecinde düştüğü ikinci bir yanılgı ise, protestoların CHP tarafından örgütlendiği ve yönlendirildiği. Bu oldukça içi boş bir söylem. Çünkü CHP böylesine güçlü bir örgütlenme yapısının olmadığını Cumhuriyet Mitingleri’nde gösterdi. Bu protestolar karşısında ise, CHP oldukça marjinal kaldı.

İktidarın geneli için söyleyemeyiz ama Erdoğan için bunu söylersek yersiz olmaz. Protestolara katılan eylemciler için yapılan “çapulcu” benzetmesi de süreçte yapılan hatalardan biriydi. Bu hatadan da dönülmeli ve Erdoğan’ı sevenler, eylemci gruplar için bu yakıştırmadan muhakkak surette uzak kalmalı. Çünkü bu söylem tarzı toplumu kutuplaştırmakta, insanları ötekileştirmeye itmektedir.

***

Bolu’daki protestolara geldiğimizde ise, çıkış noktalarının tamamı duygusal nedenler. Toplanan kalabalıkların büyük bir çoğunluğu üniversiteli gençler. Endişeleri de ülkenin geleceği. Yaşları ise 17- 25 aralığında. Hepsi pırıl pırıl, ülke geleceği için sorumluluk yüklenmeye hazır. Tepkilerini protestoların yerele entegre edildiği ilk günlerde açıkça ortaya koymaktan çekinmediler. İlk günkü protestolarda atılan sloganlardan, taşınan afişlerden de anlaşılacağı üzere bu insanlarda yaşam alanlarına müdahale edilmesini istemiyor. İktidarın ideal toplum oluşturma gayesiyle yaşam alanlarına müdahale etme girişimlerini reddediyor. Bolu’daki eylemlerin içeriğini özetlediğimiz de çıkan tablo sadece bu.

Peki, ya sonra?

Elbette ki bu haklı talepleri yerelde de birileri kaşımaya çalıştı. Birbiri ardına eylemler düzenlemeye kalkıştı. Yeni düzenlenecek eylem ve protestolara daha fazla katılım sağlanabilmesi için siyasetçisi olsun, sendikacısı olsun, duyuruculuklarını üsteleneceklerine emin oldukları basın kuruluşlarının kapısını çaldı. Protestoları için adres ve zaman gösterir yayınlar yapmalarını istedi. Başarılı da oldular. Tanıtımları dört dörtlük yapıldı. Ancak önceki eylemlerin amacına ulaşması, bundan sonrasının birileri için ortaya konacak mesaiden başka hiçbir işe yaramayacağını düşünen insanlar, sonrakilere katılım göstermedi.

Hele ki MHP İl Başkanı Mustafa Ramazan ile Türk Ocağı Bolu Şubesi Başkanı Hüseyin İka’nın bünyelerindeki kitlelere yönelik sağduyulu mesajları, yerelde tansiyonu düşürmeye yetti. Ak Parti’nin yereldeki siyasilerinin Başkent’e nazaran verdikleri daha ılımlı mesajlar ve polisin sakin yaklaşımı, Bolu’da gençlerin duygusal mesajlarını özgürce, sağduyu ortamında vermelerini sağladı.

Bana kalırsa, yerel de Gezi Parkı’na paralel düzenlenen protestolar gençler için bir fırsattı. Ve bu fırsat oldukça iyi değerlendirildi. Gençler mesajlarını verdi ama kendilerini kullanmaya kalkışacak kimseye de prim vermedi.

Saygılarımla

Yorum yazın!

İsim

Email

Yorum

 1250 karakter yazabilirsiniz