• resmi ilanlar

Anestezi orucu bozar mı?

12/07/2013 00:00

Acı ileten sinir yolları üzerinde iletimin değişik seviyelerde engellenmesi anestezi oluşturmaktadır. Lokal, bölgesel ve genel anestezi olmak üzere, üç türlü anestezi vardır. Küçük ameliyatlarda ameliyat bölgesinin yakın çevresine iletimi engelleyen ilaçların verilmesi ile oluşan anesteziye lokal anestezi (sınırlı uyuşturma) denir. Vücudun daha geniş bölgeleri, örneğin belden aşağısı veya bir yarısı iletimin omurilik düzeyinde engellenmesi için omuriliğe veya omuriliğe varmadan geniş bir sinir grubunun oluşturduğu bağlantı yerleri üzerine ilaç verilerek oluşturulan anesteziye bölgesel anestezi denir. Hastanın uyutulup ağrının duyulması beyin düzeyinde engellenirse bu tür anesteziye genel anestezi denir. Anestezi, nefes yolu veya iğne ile vücuda ilaç verilerek oluşturulmaktadır. Nefes yolu veya iğne ile yapılan anestezi, mideye ulaşmadığı gibi, yeme-içme anlamı da taşımamaktadır. Ancak bölgesel ve genel anestezide, acil durumlarda ilaç ve sıvı vermek amacıyla damar yolu açılarak, bu açıklık işlem süresince serum vermek suretiyle sağlanmaktadır. Bu itibarla, lokal anestezi (sınırlı uyuşturma) orucun sıhhatine engel değildir. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur (Merğinani, el-Hidaye, I, 125; Kasani, Bedaiü’s-sanai, II, 243; Din İşleri Yüksek Kurulu 22. 09. 2005 Tarihli Karar).

BÜYÜKLERİN SÖZLERİ, SÖZLERİN BÜYÜKLERİDİR...

Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle değil, bu kuvvete karşı uçtukları için yükselirler. -WILLIAM CHURCHILL-

 *   *    *

ESMA-ÜL HÜSNA

er-RAHÎM

Pek ziyade merhamet edici;

Verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırıcı...

Rahmân ism-i şerîfinden Allah Teâlâ'nın ezelde bütün mahlûkatı için hayır ve rahmet irade buyurduğu anlaşılır. Rahîm ism-i şerîfi ise, mahlûkatı arasında irade sahipleri, hususan mü'minler için rahmet-i İlâhiyyenin tecellisini ifade eder.

 *   *    *

KIRK HADİS

İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de:

“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.

Buhârî, Enbiyâ, 54; Ebu Dâvûd, Edeb, 6.

*   *    *

KISSADAN HİSSELER

NAMAZI DOĞRU KILMAK

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz, bir gün mescitte ashabıyla birlikte otururken, İslam ı yeni öğrenmiş bedevi bir zat girdi. Rüku ve secdesini tam yapmadığı bir namaz kıldı.

 

Sonra huzura gelerek selam verdi. Resulullah Efendimiz selamını aldı ve;

- Dön namazını tekrar kıl, buyurdu.

O zat dönerek, önceki kıldığı gibi namazını tekrar kıldı. Resul-i Zişan (s.a.v.),

- Dön tekrar kıl; çünkü sen, namaz kılmış olmadın!, buyurdu.

Bu hal üç defa tekerrür edince o zat:

- Ya Resulullah! Seni hak ile gönderen Allah a yemin olsun ki, ancak bu kadar biliyorum, doğrusunu bana öğretirmisin? dedi.

Bunun üzerine Efendimi z (s.a.v.):

- Namaz kılmak isteyince güzelce abdest al, kıbleye dön, iftitah tekbirini al, kolayına geldiği kadar Kur an oku, sonra rükua varıp sukunet buluncaya kadar dur. Sonra başın büsbütün doğruluncaya kadar ayakta kal, sonra secdeye varıpmutmain oluncaya kadar dur, başını kaldırıp hareketsiz kalıncaya kadar otur. Bunları bütün namazlarda böylece yaparsan namazın tam olur, bundan neyi eksiltirsen namazı eksiltmiş olursun, buyurdu.

BEDDUA

Hz. Ömer (R.A.) naklediyor:

“Rasulullah (A.S.) zamanında Abdullah isminde “el-hımâr lakabıyla meşhur birisi vardı; sık sık Rasulullah’ı güldürürdü.

Bir defasında içki içtiği için Efendimiz onu cezalandırmıştı. Başka bir defasında yine içki yüzünden huzura getirildi; Efendimiz (A.S.) emretti, yine ceza uygulandı.

Onun bu şekilde bir kaç defa cezalandırıldığını gören birisi:

“Allah ona lânet etsin! Ne kadar da çok içki içiyor. diye lânet okudu. Bunu duyan Rasulullah (A.S.).“Ona lânet etmeyin! Vallahi o Allah ve Rasulünü seviyor. buyurdu. (Buhari, Ebû Ya’lâ)

Ebu Hureyre’nin (R.A.) aktardığı bir olayda da, yine içki yüzünden ceza verilen bir kimseye oradakilerin beddua etmesi üzerine Rasulullah (A.S.):

“Böyle söylemeyiniz! Kardeşinize karşı şeytana yardımcı olmayınız! (Buhari) Allahım onu affet, onu doğru yola ilet. Allah sana acısın deyiniz. buyuruyor. (Kandehlevî)

 *   *    *

ORUÇLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da hacc'da üç gün döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere bunlar tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah muhakkak cezası pek çetin olandır. (2/196)

 

 ***

Peygamber Efendimiz

Hz. Muhammed (a.s.)'ın Namazı

"Nebiler Sultanı'nın güzel vasıflarını,

hiç durmadan devamlı olarak şerh etsem,

yüzlerce kıyamet geçer de yine bitmez."

Mevlana

Sevgili Peygamberimiz hiç günahı olmadığı halde, gündüzleri; devlet, millet ve din işlerini yürütüyor, geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılmakla meşgul oluyordu. Böylece rabbinin ihsan ve ikram ettiği nimetlerin şükrünü edaya ve onun rızasını tahsile çalışıyordu. Hâsılı, korku, hastalık, sefer, sıkıntı ve zorluklar... hiçbir şey onun namaz kılmasına mani olmuyordu.

Mirac'da beş vakit namazın farz kılınmasından itibaren iki cihan Güneşi Efendimiz ömürlerinin sonuna kadar namazı hiç terk etmemişlerdir. Vefatlarına yakın hasta olduklarında, Hz Ali ve Hz Abbas -radıyallahü anhümâ-'nın koltuğuna girerek cemaate devam etmiş, ashabına ve ümmetine namazın ehemmiyetini, devam lüzumunu ve şiddetli hastalık halinde bile hiçbir suretle asla terki câiz olmayacağını fiilen talim ve irşat buyurmuşlardır.

Hz. Aişe (r.a) anlatıyor: Rasulullah bizimle konuşur, biz de onunla konuşurduk. Ama namaz vakti gelince sanki bizi tanımıyor gibi bir hale gelir, bütün varlığıyla Allah'a yönelirdi. (Fezail-i A'mal s. 303)

Sahabe-i Kiram, Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem-'e:

"- Fetih suresinde Allah Teala, sizi tamamen bağışladığı bildirmiştir. Öyleyse neden böylesine uzun ve ebedi bir ibadet yapıyorsunuz? dediklerinde, Fahr-ı Kainat -sallallahü aleyhi ve sellem-:

"- Allah'a şükreden bir kul neden ben olmayayım?" diye cevap vermiştir. DEVAMI YARIN...

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: