“MİMARLARIN İÇİ RAHAT MI?”

16/08/2013 00:00

Tarihi tescili kaldırıldığı için Mimarlar Odası tarafından İdari Mahkemede açılan davada bilirkişi raporları için geri sayım başladı. Bu konuda Mimarlar Odasını sinsice hareket etmekle suçlayan Türk Kızılayı Bolu Şube Başkanı Hüseyin İka, “Son derece sinsi bir çalışma yürüttüler. Vebali onlarda kalsın” dedi. İka; Mimarlar Odası için açtı ağzını, yumdu gözünü ve “Kendi malları için aynı özeni gösteriyorlar mı? İçleri rahat mı? O çirkin binayı görünce rahatsızlık duyuyorlar mı? Biz kendilerini sık sık anıyoruz bu şekilde” diye konuştu.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tarihi tescili kaldırılan ve Mimarlar Odası Bolu Şubesinin açtığı dava ile sürüncemede kalan Kızılay Hamamı, bilirkişi raporu için gün sayıyor. Mahkemeye sunulan rapor henüz açıklanmazken, hamamın mülkiyet sahibi olan Türk Kızılayı Bolu Şubesi rapora göre ne şekilde hareket edeceğine ilişkin yön belirlemeye çalışıyor.

Daha önce Bolu Belediyesi’nin Kültür Park Projesi, Kent Meydanı Projesi ve Gerede’deki Arasta Projesine de tarihi engel koyarak dava açan Mimarlar Odası, Kızılay Hamamı içinde dava açmıştı.

Hamamın tarihi olmadığına ilişkin hem kendi uzmanlarının hem de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun atadığı uzmanların görüş birliği içinde olduğunu vurgulayan Türk Kızılayı Bolu Şubesi Başkanı Hüseyin İka, hamamın bugüne kadar geldiği hukuki süreci anlattı. Hamamın hem içinin hem de dışının sağlıklı olmadığını ve kötü bir görüntü arz ettiğini dile getiren Hüseyin İka, “Bu binayla ilgili tarihi tescilin kaldırılması için Kızılay 10 yıldır uğraşıyor. Her defasında farklı bir geri dönüş oluyor. Biz göreve geldiğimizde binanın tarihi bir bina olmadığını, tarihi tescilini kaldırmak istediğimizi Anıtlar Yüksek Kuruluna ifade ettik. Bize ‘Siz bize itiraz ederseniz mahkeme kanalıyla itirazda bulunmak lazım. Ancak itirazınızı bir bilirkişi raporu hazırlayarak yaparsanız buradan çıkacak karara biz de rıza gösteririz. Belki kendimiz de bir değerlendirme yaparız ve mahkeme yolu olmadan neticelendirebiliriz’ denildi. Bunun üzerine biz, konunun uzmanı birine bir bilirkişi raporu hazırlattık. Raporu hazırlayan kişi de Cumhuriyet dönemi ve Geç Osmanlı Dönemi eserlerine hakim bir insan. Avrupa’daki eserlerle ilgili de sertifikasyona sahip. Ona da ‘sizin kararınız buranın bir tarihi eser olduğunu yönündeyse saygı duyarız ve o zaman ne yapmamız gerektiği konusunda yol gösterin’ dedik. Yapılan değerlendirme sonrasında bu binanın tarihi eser olmadığı kanaatine vardı. Bu raporu genel merkezimizle birlikte Anıtlar Kuruluna gönderdik. Anıtlar Kurulu, daha sonra kendisi de ayrı bir uzman gönderdi. 3 kişi geldiler. Gelenlerden biri Gazi Üniversitesi’nden Sanat Tarihi dekanıdır.  Tarihi hamamlar konusuna da hakim bir insan.  Yaptıkları değerlendirmede bu binanın tarihi eser olmadığı kanaatine vardılar. Anıtlar Kurulu bu tarihi tescili kaldırdı. O bina tarihi özelliğini kaybetmiş oldu. Bundan sonra da bizim önümüzde iki seçenek vardı, ya orda restorasyon yapacağız, yada ticari bir bina inşa edeceğiz” dedi.

“İTİRAZ YOLUMUZ AÇIK”

Bu aşamadan sonra Mimarlar Odasının davası ile yüz yüze geldiklerini ve Mimarlar Odasının kendileriyle hiçbir görüşmede bulunmadan sinsice hareket ettiğini dile getiren Hüseyin İka, “Mimarlar Odası İdari Mahkemeye gidip bir itirazda bulundu. Mahkeme kendisi bir bilirkişi heyeti atadı. Bu heyetin raporu da henüz açıklanmadı. Biz de beklemedeyiz. Mahkemeden gelecek neticeye tabi ki saygımız var. Ama bir üst mahkemeye itiraz yolumuz da açık. Bizim arzu ettiğimiz burasını bir tarihi eser olmadığının tescili ve buraya Kızılay’ın amaçları doğrultusunda da hizmet edebilecek bir bina yapılması. Şu anda o binadan 1 lira kazanıyorsak, 1 liralık yardım yapıyoruz. 10 lira kazanırsak 10 liralık yardım yapacağız. O binanın dışında da bir sürü ekleme var, tarihi özelliğinin olmadığını, sağlıklı bir görüntü oluşturmadığını, şehrin merkezinde çirkin bir görüntü arz ettiğini hepiniz biliyorsunuz. Ayrıca orası işyeri olarak kiraya verilmesine karşılık konut olarak da amacı dışında bir kullanımı var. Bilirkişi raporları mahkemeye verdi. Mahkeme bunu henüz bildirmedi. En kısa zamanda neticelendireceğiz” diye konuştu.

“BAHÇELİEVLER’E SÖZ VERDİK, DAHA MODERN HAMAM YAPACAĞIZ”

Yeni bir bina yapılması durumunda modern bir hamamın da inşa edileceğini söyleyen İka , “Bizim Yönetim Kurulu üyelerimizden biri ayrıca Bahçelievler Mahallesi muhtarı. Yeni bir bina yaparsak, muhtarımızın bizden bir ricası var. ‘Ben mahallelime söz verdim, buraya yeni bir bina yapılacak olursa altına bir hamam istiyorum’ dedi. Biz de kendisine söz verdik, şu an ki hamamdan çok daha güzel modern şartlarda bir hamam oranın alt katına yapılacak. Sadece hamam değil spor merkezi ile birlikte daha komplike, oraya yakışacak bir bina olacak.

“VEBALİ ONLARDA KALSIN”

Mimarlar Odası ile oraya itiraz yapıldıktan sonra bir görüşmemiz oldu. ‘Madem böyle bir itirazınız vardı bizi ikna edebilirdiniz, bize gelip söyleyebilirdiniz. Bu sinsice yapmış olduğunuz bir hareket’ dedik. Kaldı ki o dönemde başka amaçlarla biz Mimarlar Odası ile üç defa görüşme gerçekleştirdik. Bunlar bize aleyhte bir rapor hazırlıyoruz demediler. Son derece sinsi bir çalışma yürüttüler. Vebali onlarda kalsın” dedi.

“ORASI HAMAM DEĞİL MORG”

Kızılay Hamamının tarihi hakkında da bilgi veren İka, “Geçmişte Kızılay Hamamı yanında bir devlet hastanesi varmış. Devlet Hastanesinin morgu olarak kullanılmış. Devlet Hastanesi taşındıktan sonra da 1940’lı yıllarda hemen arkasında Erkek Öğrenci Yurdu olarak kullanılan bir bina varmış. Yurt binasının yıkanma salonu olarak kullanılmış. Yurt da yıkıldıktan sonra hamam olarak kalmış. Dolayısıyla ilk kullanımı hamam değil. Tarihi hamam demek de yanlış, morg orası. Ben konunun uzmanı değilim. Semih bey de değil ama… Semih bey mimar, bir Sanat Tarihçi, Arkeolog değil. Dolayısıyla bu konuda kanaat getiren insanlara da saygı duymaktan başka sözümüz yok. Sanat Tarihçiler görmüş ve bu bina tarihi değil demişler. Semih bey’in de benim de itirazımız havada kalır. Ancak bu olayı araştırırken gördüm ki bir binanın tarihi eser sayılabilmesi için bazı özellikleri taşıması gerekir. Bu binada bu özelliklerin hiç birisi mevcut değil. 100 yıl önce yapılmış bir binaya bu özellikler yoksa tarihi eser diyemezsiniz. Anı değeri yok. Osmanlı mimarisi veya erken Cumhuriyet dönemine ait mimari değeri hiç yok. Bu yüzden bu süreci bekleyerek, sabredeceğiz” dedi.

“BİZ KENDİLERİNİ ANIYORUZ, ONLARIN İÇLERİ RAHAT MI?”

Hüseyin İka Mimarlar Odasına şu soruları sordu: “Bu itiraz olmasaydı, şu anda çok daha erken mesafe kat etmiş, erken kar’a geçmiş olacaktık. Buna itiraz edenlere şunu soruyorum: kendi malları mülkleri olan yerlerde aynı özeni gösteriyorlar mı? Kızılay’ın bir lira aldığı bir yerden, 10 lira gelir elde etme şansı varken bu geliri engelleme yada önüne geçme çalışmaları konusunda içleri rahat mı? Yada orada yoldan geçerken o çirkin binayı gördüklerinde buna sebep olduklarından dolayı rahatsızlık duyuyorlar mı? Biz kendilerini sık sık anıyoruz bu şekilde…”

Yorum yazın!

İsim

Email

Yorum

 1250 karakter yazabilirsiniz