• resmi ilanlar

Türkiyenin geleceği konuşuldu

14/12/2013 00:00

Bolu’da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın alt kuruluşu olan Abant Platformu’nun 30. toplantısı, ‘Aleviler ve Sünniler: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ başlığıyla Abant’ta başladı. Toplantı 3 gün sürecek

Haber: Abdullah Ceyhan

Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Büyük Abant Oteli'nde düzenlenen toplantıya; gazeteciler, yazarlar ve akademisyenlerin yanı sıra Anadolu Alevi Derneği, Erikli Baba Dergahı, Cem Vakfı, Alevi Vakıfları Federasyonu ve Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu'ndan temsilciler olmak üzere 160 kişi katıldı. Üç gün sürecek olan toplantının açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, Alevilik ve Sünniliğin kavga haline getirilmemesi gerektiğini söyleyerek, "Yılmadan, usanmadan bir kere daha tanış olalım. Herkese, 'Gelin tanış olalım' demeyi vazife biliyoruz. Bu toprakların en temel rengi farklı olsun, fazilet ve erdemle el ele omuz omuza olmaya mecburuz. Bu coğrafyada Alevi ve Sünnilik kavga meselesi haline getirilmemelidir. Buna hiçbir zaman prim veremeyiz. Aleviliği farklılığı içinde ayrı bir zenginlik olarak tanınmasını kimse engelleyemez. Devletten beklediklerimiz vardı. İktidar ve gücü temsil edenlerden beklediklerimiz vardı. Adaleti temsil edenlerin güçlü olması lazım" şeklinde konuştu.

 

ÖZELLİĞİMİZİ KAYBETTİK

Ülkede ve dünyada yaşanan süreçlerle çok şeyi kaybettiklerini söyleyen Mustafa Yeşil, "Dostlarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı ve yüreklerin oluşturduğu o atmosferi kaybettik. Birbirimizi zenginlik haline getirebilme özelliğimizi kaybettik. Belki de topyekun etrafımıza verebileceğimiz mesaj gücünü kaybettik. Onun için yılmadan, usanmadan bugün bir kere daha gelin tanış olalım ve bu manada da işlerimizi kolay kılalım çünkü tanış olmadan, karşılıklı sevmeden, sevilmeden, gönülleri açmadan, kırgınlıkları bertaraf etmeden, ön yargıları aşmadan yakınlaşmanın, sevmenin ve sevilmenin başka yolu olmadığını hepimiz acı tecrübelerle gördük ve yaşadık" ifadelerini kullandı.

DİYANET DİĞER DİNLERİ İÇİNE ALIYORDU

Toplantıda Mustafa Yeşil'in ardından konuşan tarihçi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Atatürk'ün, diyanet işlerini diğer dinleri içine alan bir kurum olarak tasarlamadığını savundu. 'Tarihsel Süreçte Orta Doğu ve Türkiye'de İnanç İlkeleri' konulu oturumda konuşan Ocak, "Alevilik Hazreti Ali'yi sevme meselesi de değildir. Birçok problemi bünyesinde barındıran bir konudur. Mustafa Kemal Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığını şiddetle benimsediği laiklik kavramına aykırı olarak genelde İslami ve Müslümanları şekillendiren ve dizayn eden bir kurum olarak kurduğunu, onun zamanındaki diyanet işleri reislerinden bizzat onun talimatlarıyla yapılan yayınlarda net biçimde ortaya koyar. Aslında bu durumu çok iyi bilmelerine rağmen Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığını eleştirirken Atatürk'ü eleştirmezler. Atatürk hiçbir zaman diyanet işleri reisini diğer dinleri de içine alan bir kurum olarak tasarlamamıştır" ifadelerine yer verdi. İki konuşmacının ardından ilk oturumda söz alanlar, Alevilik ve Sünnilik konusunda düşüncelerini aktardı.

 "Kutuplaşmanın Toplumsal Bedeli"

 

Moderatörlüğünü ODTÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr.Tayfun Atay'ın yaptığı ikinci oturumda  Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Besim Dellaloğlu  ve TOBB-ETU Üniversitesi Öğretim Üyesi  Doç.Dr.Rıza Yıldırım konuşmacı olarak  fikirlerini sundu . 

TÜRKİYE'DE DEĞİŞİM

Prof.Dr.Tayfun Atay'ın açılış konuşmasının ardından ilk sözü Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Besim Dellaloğlu  aldı. Modernliğin tarihsel süreç içerisinde Batı'da ve Türkiye'de gerçekleşen değişimini ve algılanış biçimin anlattı.  Türkiye'de ki değişimin Osmanlı Devleti'nden günümüze Batılı devletlerde olduğu gibi çok derin ve sosyalojik bir hareket olmadığını söyleyen Besim Dellaloğlu  modernleşmenin Türkiye'de toplımsal olmaktan çok siyasal bir oluşum olarak ortaya çıktığını  belirtti.  Türkiye'de  siyasi olanla toplumsal olan arasında çok güçlü bir filtre olduğunu söyleyen  Prof. Dr. Besim Dellaloğlu , " Bu filtreler Türkiye'de ki kutuplaşmanın ana nedeni.   Her on yılda bir yaşanan darbeler bu filtrelerin gözeneklerin  temizlenmesi meselesidir. Cemevi- Cami tartışmalarında bunu görüyoruz. "Cami Cemevinin alternatifi mi?" yada "Cemevleri ibadethane mi?" tartılşmalar tahayyül edilen bir sınıflama çabasıdır. Bu mesele bahsettiğim çizgiden bakılırsa siyasetin çözmesi gereken bir  meseledir. Bunu itikati ve teoloji çerçevesinde tartışmak çok tehlikelidir" ifadelerini kullandı.

 Besim Dellaloğlu 'nun ardından konuşan Doç.Dr.Rıza Yıldırım yaşanan tartışmaları anlamak için Cumhuriyet'in kuruluş dönemine atıf yapmak gerektiğini söyledi.  Konuşmalardan kutuplaşmanın belli ölçüde var olduğunu gördüğünü  söyleyen  Yıldırım, "  Bu kutuplaşmayı getiren ve çerçeveleyen arka plan nedir. Bunu ortaya koymak istiyorum. İslam tarihine baktığım zaman ister fıkhi yada tasavfuh düzleminde bütün bunları kesen bir ayrışmanın olduğunu gördüm" ifadelerini kaydetti.   Doç.Dr.Rıza Yıldırım; Osmanlı Devleti döneminde Sunni İslam ile devlet ilişkilerinin Cumhuriyet Döneminde merkezden dışlanıp çevreye hapsedildiğini söyledi. Toplumun  din ile ilişkilerine yukarıdan müdahale  edilmesi ile çok büyük bir toplumsal dalga oluşturduğunu söyleyen  Doç.Dr.Rıza Yıldırım, " Bu dalga özelde sunni toplumun devletle olan ilişkilerini  yeniden düzenleme işidir. Sunni İslam yorumu merkezden dışlandı. İlk defa geçtiğimiz 80-90 yıl içerisinde Cumhuriyet ile birlikte sunni İslam merkezden dışlanıp çevreye hapsedildi" ifadelerini kaydetti. 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: