Murat Yapıcı'dan seçime dair flaş yorum

06/02/2014 00:00

MHP eski Milletvekili Adayı Doktor Murat Yapıcı, Bolu Express Gazetesi’ne verdiği röportajda, Ak Partili Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz’ın 10 yılda kaynak israfına yol açan çalışmalar gerçekleştirdiğini, yeni dönemde tekrar seçilmesi halinde Bolu’nun büyük zarar göreceğini iddia etti. Yılmaz’ın yeniden seçilmeyeceğini savunan Yapıcı, “Ben hiç düşünmüyorum ama Alaaddin Bey yeniden seçilirse, AKP’li arkadaşlara Allah kolaylık versin. Bolu’nun da çok zarar göreceğini düşünüyorum” dedi.

 

 

Röportaj: Mehmet KORKUSUZ

12 Haziran 2011 Genel Seçimleri’ne Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 1’inci Sıra Bolu Milletvekili Adayı olarak katılan Doktor Murat Yapıcı, o dönem partisinin il genelinde aldığı 28 bin 438 oy ve yüzde 16,12’lik oy oranı sonucu TBMM’ye gidemedi; ancak uzunca bir dönem Bolu siyasetinde isminden söz ettirmeyi başardı. 2011 seçimleri öncesi adaylığı büyük yankı uyandıran ve seçimlerde Bolu Merkez de elde ettiği 20 bin oy sonrası 30 Mart 2014’te yapılacak Yerel Seçimler için hakkında uzunca bir süre adaylık beklentisi duyulan Yapıcı, adını bu kez adaylığa yazdırmadı. Aktif siyasetten uzak kaldığı iki buçuk yıllık sürenin ardından Yapıcı, ilk kez Bolu Express Gazetesi Haber Merkezi’nin sorularını yanıtladı.

Yapıcı, dün yayınlanan röportajın ilk bölümünde, Ak Partili Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve CHP Belediye Başkan Adayı Mehtap Özcan Mısırlıoğlu hakkında açıklamalarda bulundu. Yılmaz yönetimindeki Belediye’nin kaynak israfına yol açan yatırımlara imza attığını savunan Yapıcı, fıskiyelerle donatılmış süs havuzlarının ve İzzet Baysal Caddesi Projesi’nin bu kaynak israflarının örneklerini oluşturduğunu söyledi. Yapıcı, Yılmaz’a göndermelerde bulunarak, “Pek çok insanın asgari ücretle geçimini sürdürdüğü bir ülkede, siz kaynaklarınızı israf ederseniz, bu dünya da olmazsa da hesabı öbür dünyada sorulur” dedi. Yapıcı ayrıca, CHP’nin bayan bir isimle yerel seçimlere girecek olmasının partiye seçmen bazında bir artı kazandırmayacağını savundu.

Yapıcı, gündeme damga vuran bu açıklamaları sonrası yayınlanan röportajın ikinci bölümünde de çarpıcı açıklamalara imza attı. Murat Yapıcı’nın Bolu Express’e verdiği röportajın ikinci ve son bölümünün ayrıntıları şöyle:

MHP yerelde tarihinde en genç il başkanını göreve getirdi. Ve kentte tanınmış Gülez soyundan Şükrü Gülez’i de belediye başkan adayı olarak gösterdi. Yerel seçimler öncesi tüm bu bilgiler ışığında MHP için neler söylersiniz?

MHP çok köklü bir parti. Gelenekleri olan ve aksiyonu olan bir parti. Reaksiyonlarla işi yok. Türkiye geneli ve yerel için projeleri bulunan bir parti. Siyasi konjonktür MHP’de zaman zaman oy farklılıkları yaratmış olabiliyor. Burada MHP’nin oy için değil de, bu millet için kendisini zaman zaman feda etmesinden kaynaklanan baraj sorunları bile yaşanıyor. MHP zaman zaman “Ülke yeter ki elden gitmesin” deyip kendini bile feda edebiliyor. Bolu’da gelinen nokta çok iyi bir nokta. Partinin geçmiş tüm yönetimlerinin ve adaylarının elbirliği ile oluşturulmuş bir yönetim, elbirliği ile belirlenmiş bir belediye başkan adayı var. Yakında göreceksiniz, Bolu’nun problemlerini ortadan kaldıracak, fedakarca hazırlanmış bir belediye meclisi ve il genel meclisi üye listesi ortaya çıkacak. Bolu umutsuz olmamalı. MHP bir alternatiftir. Bolu’da bütün kurumları barıştıracak, tüm sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarla barışık vaziyette, herkesin fikrini alarak, Bolu’nun iyiliği için çalışacak şeffaf, yolsuzluklardan arınmış, yasadışı hiçbir şey yapmayacak olan, insanları ötekileştirmeyecek olan yeni bir belediyecilik anlayışıyla Bolu’nun tüm problemlerine sahip çıkacak bir yönetim anlayışı gelecektir.

 

Sayın Yapıcı, 17 Aralık operasyonları sonrası yaşananlar malumunuz. Sizce 17 Aralık operasyonları sonrası gelişen süreçte siyasi atmosferi nasıl yorumluyorsunuz?

17 Aralık süreci tek başına bir süreç değil. Bu 11 yıllık bir süreç. Yani AKP’nin iktidara gelişinden bu yana gelişen süreç. Türkiye 11 yıldır bu süreci yaşıyor. Vatandaşımız artık AKP’nin sosyal demokrat versiyonu olmaya aday CHP’ye de prim vermeyeceğini, bu milletin artık kendi evlatlarına, bu ülkeyi canı kadar seven, gecesini gündüzüne katacak, devletin ve milletin malını heba etmeyecek, çalmayı vazgeçtim yanlış yere harcamaktan bile itina edecek, gecelerine uyku girmeyecek Türk milliyetçilerinin evlatlarını seçecektir.

Yani bu bir kaderdir. Türkiye bu noktaya gelmiştir. 17 Aralık vesaire bunların hepsi bir oyundur. Önemli olan Mart seçimlerinden sonra Türkiye’nin yeniden aydınlık bir güne uyanmasıdır. Bunun ötesindeki tüm senaryolar Türkiye için zor günlere gebe görünüyor. Yani etnik bölücülük bir tarafta, ekonomik çöküş bir tarafta, dil-siyaset-ticaret ilişkisi bir tarafta, cumhuriyetin kurumlarının ayrıştırılması, hukukla ilgili gelişmeler, 30 Mart seçimlerini daha önemli hale getiriyor. Burada Atatürkçü, cumhuriyete bağlı sosyal demokratlara da görevler düşüyor. Burada AKP içindeki Atatürk sevgisiyle, millet aşkıyla dolu insanlara da görev düşüyor. Çünkü Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan bir zihniyetle, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden rahatsız olan bir zihniyetle, kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan, bu milleti sevme iddiasında olan insanların bir ortak paydası olamaz. Onların gideceği tek bir yer vardır, o da MHP’dir.

Atatürkçü olduğunu, cumhuriyete bağlı olduğunu, ulus devletten, üniter yapıdan ve hukuk devletinden yana olduğunu söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi içindeki saf, temiz ve samimi arkadaşlarında gidecekleri bir tek yer vardır, Milliyetçi Hareket Partisi.

Yani siz bütün bunlar varken, hala aynı yerde duruyorsanız, kendinizi sorgulamanız lazım.

 

İlk bölümdeki açıklamalarınızda, 17 Aralık operasyonları sonrası hükümet ile cemaat arasında patlak veren krize yorumda bulunarak, cemaatin hükümet içerisinden tasfiye edilmeye başlandığını söylediniz. Ancak kırılma iddiaları üzerine CHP’den cemaat mensubu seçmenlere davet geldi. Sizce cemaatin yol haritası ne olabilir? Ya da MHP cemaat için bir adres olabilir mi?

Biz siyaseti oy kaygısıyla yapan bir parti değiliz. Biz siyaseti kurallarla yapmaktayız. Önceki açıklamalarında da dile getirdiğim gibi, biz devlet ile milleti barıştıracağız. Biz milleti şu cemaat, bu cemaat, şu etnik grup, bu etnik grup diye ayırmayacağız. Yasa hakimiyetini kuracağız. Yani herkes yasalar önünde eşit olacak. Bu yasalara uyan herkes istediği gibi inanmakta, istediği gibi ibadet etmekte ve istediği gibi ticaret yapmakta serbest olacak. Ama kredi alırken şunun yakını diye ayrıcalık yapmayacağız veya şu cemaatten diye atamalarda ayrıcalık tanımayacağız. Ama işin ehli ise şu cemaatten diye görevden de almayacağız. Yani hukuk devletinde ve demokratik devlette asıl olan, her vatandaşın yasalar önünde eşit olmasıdır. Bir usulsüzlük, bir yolsuzluk yapılıyorsa da kişinin hakkında yasal işlem yapılmasıdır. Bir gruba Haşhaşiler derken, hakkında herhangi bir disiplin soruşturması yapmamışsanız, hukuki bir işlem başlatmamışsanız, bir mali denetim başlatmamışsanız, nasıl inanacaksınız. Yarın öbür gün bir başkasına aynı şeyi yapmayacağınızı nasıl garanti altına alacaksınız. Bu sözlerim cemaati savunuyorum anlamına gelmez. Ancak inanç grupları da irşad noktasında özgürce hareket etmeliler, devletin kurallarına uymalılar ve devletin yapısını değiştirme anlamında devletin yasalarına aykırı davranma anlamında bir hareket içinde de olmamalılar. Hukuk devletinde gerçek budur. İsteyen istediği gibi yaşar.

“Daha düne kadar ne istedilerse verdik. Her yere atadık” diyeceksiniz ve ardından da bir gecede o kadar savcı, polis ve öğretmeni görevden alacaksınız. Haklarında bir tane disiplin soruşturması yaptınız mı? Yok. Haklarında yasal bir tane soruşturma başladı mı? Yok. Ondan sonra yasal haklarını kullanan insanlar geriye döndüklerinde ne yapacaksınız? Hukuk devletinden bunlar birer açmazdır. Bunların sonu da yoktur. Biz, şu veya bu diye ayırmadan, ötekileştirmeden, hukuk devletinin yasaların hakimiyetini kurarız.

Peki, söz konusu cemaatin önümüzdeki seçimlere etkisi hakkında bir değerlendirmede bulunabilir misiniz?

Bu konuda afaki şeyler söylemek çok doğru değil. Bizim vatandaşımız aklıselim hareket edecektir diye düşünüyorum. Birilerinin yönlendirmesiyle, birilerinin şartlandırmasıyla hareket etmeyecektir. AKP içerisinde de, CHP içerisinde de MHP’ye yönelişler olacaktır. Cemaatlerden de bize oy verecek arkadaşlarımız olacaktır. Çünkü biz Türkiye’nin partisiyiz. Herkesi kucaklıyor, herkese muhabbetle bakıyoruz. Benim bu söylediklerimde ne kadar samimi olduğumu tanıyanlar çok iyi bilirler.

Son dönemde yerel ve ülke geneline ilişkin çok sayıda anket yayınlandı. Rakamlar ve önde olduğu savunulan partiler değişebiliyor bu anketlerde; ancak anketlerde değişmeyen tek bir şey var, o da kararsız seçmenlerin sayısının bir hayli fazla oluşu. Siz bu kararsız seçmenler için neler önerirsiniz?

Seçmen vatandaşlarımızın gelinen bu noktayı çok iyi değerlendirmeleri lazım. Yani 12 yıllık AKP iktidarının bu ülkeyi nereye getirdiğine iyi bakmak lazım. Özellikle din üzerinden siyaset yapmanın ülkeyi nereye getirdiğine ve yüce dinimizi ne hallere düşürdüğüne bakmak lazım. Yine din üzerinden ticaret yapmanın da ülkeyi ne hale getirdiğine bakmak lazım. Yine bu ülkede yasa hakimiyetinin çiğnenmesinin, koskoca Halk Bankası genel müdürünün banka dururken, vatandaşların 5 bin lira üzerindeki alışverişlerini bankalar vasıtasıyla yapmaları mecburiyeti var iken, evinde para saklamasının iyi düşünülmesi lazım. Türkiye’de buna yol verilirse, nerelere gidilebileceğinin tahmini lazım. Bundan kısa bir süre önce Genelkurmay’ın kozmik odasına girildiğinde, “Savcı değil mi? Her yeri inceler!” demişti AKP. Ama bundan bir ay kadar önce savcı Adana’da MİT’e ait olduğu iddia edilen TIR’ı durdurup arama yapmak istediğinde, “Yahu savcı burayı arayamaz!” denilen bir noktaya gelindi. Bunları iyi düşünmek lazım. Bu ülkede aynı yönetim anlayışına yol verilirse, yarın öbür gün olabilecekleri tahmin etmek lazım. Vatandaşlarımız bugün bunları görmez ise, nereye gideceğimizi tahmin etmeleri lazım. Bunun için kahin olmaya gerek yok.

Sadece Bolu için değil, AKP için de çok önemli bir karar noktasındayız. Alaaddin Bey, ben hiç düşünmüyorum ama seçilirse, AKP’li arkadaşlara Allah kolaylık versin. Bolu’nun da çok zarar göreceğini düşünüyorum. Yani Bolu halkının tüm bunları görerek, aklıselimle hareket ederek, elini vicdanına koyarak, çoluğunun çocuğunun geleceğini düşünerek, hareket edeceğine inanıyorum. Yoksa bizim bunlardan bir gramlık beklentimiz yok. Bu seçimlerde vatandaşımızın çok dikkat etmesi gerekiyor.

Bugüne kadarki tüm olumsuzluklar gözetilmeli. Geriye dönük yapılmış hesaplar soruşturulmalı. Eksiklikler yarım kalan işler tamamlanmalı. Aciliyet sırasında göre kaynaklar kullanılmalı ve Bolu’nun geleceğe taşıyacak stratejik planlar içinde çalışmalar yapılmalı. Turizm kenti, üniversite kenti olma iddiasında olan bir ilde siz sadece “Üç park, fıskiyeli süs havuzları yaptım” ve “İzzet Baysal Caddesi’ni betonladım” diyorsanız, sinema ve tiyatro salonlarınız, resim atölyeleriniz yoksa sizden önce kurulanlar hasbelkader devam ediyorsa, gençlerimizin sosyal ve spor alanları yoksa çok fazla da övünmemek lazım.

Sayın Yapıcı, açıklamalarınızdan ötürü sizlere çok teşekkürler.

 

Ben teşekkür ediyor, Bolu Express’e yayın hayatındaki başarılarının devamını diliyorum. Okuyucularımıza sevgi ve selamlar.

Yorum yazın!

İsim

Email

Yorum

 1250 karakter yazabilirsiniz