
Hazreti Peygamber (asm) ve Mukabele Sünneti…
Mukabele kelimesinin manası
Mukabele lugatta; karşılaştırma, yüzleştirme, karşılık verme; aralarındaki farkı ortaya çıkarmak için metinleri mukayese etme, Ramazanda hafızların cemaat huzurunda Kur’ân okumaları manalarını taşımaktadır.
Hazreti Peygamber (asm) ve mukabele sünneti
"Mukabele", Kur’ân tarihi ile ilgili bir terimdir. Cibril’in (as) her sene Ramazan ayında gelip Kurân'ı Hz. Peygamber (asm) ile karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.
Kurân'ın Allah (cc) tarafından indirildiği şekilde muhafazası, ayet ve surelerin tertibinin doğru olarak tespiti ve bunun kontrolü için Cibril (as) her sene Ramazan ayında, bir rivayete göre Ramazan ayının her gecesinde, Hz. Peygamber’e (asm) gelirdi. Hz. Peygamber (asm) Kur’ân ayetlerini Cibril'e (as) okurdu. Buna "arz" denir. Aynı ayetleri, mukayese için, bir de Cibril (as) okurdu ki buna da "mukabele" denir.
Kur’ân, Hz. Peygamber'e (asm) ayet ayet nazil olduğundan her ayetin yeri, hangi surenin neresine yazılacağı Cibril (as) tarafından bildirilirdi. Resul-i Ekrem (asm) de vahiy katiplerine bu şekilde yazdırır, hafızlar da buna göre ezberlerdi. Kur’ân böyle özel bir itina ile ezberlenir ve yazılırken; Cibril (as) her senenin Ramazanında Resul-i Ekrem'e (asm) gelir, nazil olan ayetler müdarese ve tekrar arz edilmek suretiyle takrir edilirdi. (Sahih-i Buhari Muhtasarı)
Cibril’in (as) Peygamber'e (asm) Kurân'ı her sene muaraza etmesinin gayesi, Allah'tan (cc) Peygamber'e (asm) vahy ettiği Kurân'ı kendisindekiyle karşılaştırmasıdır. Bunu da baki kalanın kalması, nesh olunanın gitmesi için bir pekleştirme, sabitliğini ebedi kılma ve bir koruma olarak yapıyordu. Bu maksat için Hz. Peygamber (asm), ömrünün son yılı içinde Kurân'ı Cibril'e (as)iki defa arz etti. Cibril (as)de Kurân'ı onunla böylece iki kere mukabele etti.
"Mukabele", Kurân'ın yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir "koruma garantisi" niteliği taşımaktadır. Bu "Zikri (Kurân'ı) biz indirdik, O'nun koruyucusu da elbette biziz." (Hicr, 9) ayetinin Asr-ı Saadet'te gerçekleşmiş bugün de devam etmekte olan bir mucizesinden başka bir şey değildir.
Ramazan ve mukabele
Kurân'ın Ramazan'da nazil olması (Bakara, 185), Kur’ân okumanın özellikle Ramazan'da kat kat mükâfatlandırılacağı müjdesi, Müslümanların bu ayda en çok Kurân'la meşgul olmalarına sebep olmuştur. Bu sebeple "Kur’ân ayı" olan Ramazan'da cami ve evlerde "mukabele"ler okunur, hatimler yapılır.
Aslı, Cibril’in (as) Kurân'ı Hz. Peygamber'e (asm), doğru tespiti ve korunması için, okuması olan "mukabele", Müslümanlar arasında köklü bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiştir. Bu gelenek bugün de bütün canlılığıyla sürdürülmektedir. Kur’ân okuma bilsin, bilmesin, Müslümanlar dinlemek suretiyle huzur bulmakta ve sevap ummaktadırlar. Mukabele suretiyle Kur’ân okuyup dinlemenin başkalarını Kur'ân okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhi bir sükûnet meydana getirmesi, sevap kazandırması gibi birçok faydası vardır. Ancak para karşılığında okumak ve okutmak caiz değildir.
Osmanlılar zamanında da özellikle ikindi namazından sonra mukabele okunurdu.
Mukabele ve meal-tefsir
Kur’ân, hükümleri öğrenilip anlaşılmak ve tatbik edilmek için gönderilmiştir. Bu bakımdan "mukabele", okunan ayetlerin kısa açıklaması yapılarak dinleyenleri bilgilendirmek açısından iyi bir fırsattır. Ehil kişiler tarafından belli bir program dahilinde bu uygulanırsa İslami bilgi ve kültür düzeyinin yükselmesine önemli katkıda bulunabilir. (Şamil İslam Ansiklopedisi)
Kuranı kerimin bu güne kadar Türkçeye tercüme edilmemesinin özel bir sebebi var mı?Sakın ha Türkçeye tercüme edildi demeyin?Cahilliğiniz ortaya çıkmasın.Farklı din adamlarının kuran için yazdıkları Türkçe tefsirleri,mealleri ve yorumların hepsini okudum.Meali,tefsiri ve yorumu bir arada bile versek Tercüme yerini tutmaz.Tercümede yalnızca kelimeler ve cümleler konuşur.






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!