• resmi ilanlar

Türkiye O'nu Konuşuyor

07/12/2014 12:00

Bedelli askerlikten yararlanacaklar için yaptığı “Memoş” benzetmesiyle Türkiye’nin konuştuğu olay adam haline gelen Büyük Birlik Partisi (BBP) Bolu İl Başkanı Mahmut Alan, verdiği özel röportajda flaş açıklamalara imza attı. Geçmişte vurdu kırdı olaylara sıkça karıştığı söylenen, sokak kavgalarında uzunca bir dönem hep başı çektiği iddia edilen ve bu yönleriyle üzerine mafyatik yakıştırmalar yapılan, adı kabadayıya çıkan Mahmut Alan, daha önce kimsenin bilmediği yaşam hikayesini anlattı. 37 yaşındaki genç siyasetçi Alan, kendisine mafyatik yakıştırmalar yapanlara, adını kabadayıya çıkaranlara ise, Necip Fazıl’ın “Geçmişi çöpe attım, köpekler karıştırsın!” sözleriyle göndermede bulundu. “Bolu siyasetinin ağır abisi”, Türkiye’nin konuştuğu olay adamın hakkında hiç bilmediğiniz yönleri Bolu Express’te!

 

 

 

 

 

 

Röportaj: Mehmet KORKUSUZ

NEDEN MAHMUT ALAN?

Yaklaşık 3 ay önce Bolu siyasetine hızlı bir giriş yapan Büyük Birlik Partisi (BBP) Bolu İl Başkanı Mahmut Alan, bedelli askerlikten yaralanacaklar için yaptığı “Memoş” benzetmesiyle Türkiye’nin konuştuğu olay adam haline geldi.

Bu sansasyonel açıklamaları sonrası, sosyal medyada on binlerce kişinin takip ettiği, ekranlar ve gazeteler aracılığıyla milyonlarca kişinin artık tanıdığı isim haline gelen Mahmut Alan, öncesinde ise, kıyafetiyle, yanından hiç eksik etmediği güneş gözlükleriyle ve düzenlediği basın açıklamalarıyla yerelde dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Bolulular, “Önce yaya” projesine sağladığı katkı ile basında görmeye alışık olduğu ve yayalara yol veren kadın-erkek tüm sürücülere güller dağıtan bu siyasetçi hakkında neler biliyor? Geçmişte çok fazla vurdu kırdı olaylara karıştığı söylenen, sokak kavgalarında uzunca bir dönem hep başı çektiği iddia edilen, birkaç yıl öncesinin haylaz delikanlısı, bugünün ünlü siyasetçisini Bolulular ne kadar tanıyor?

Mahmut Alan kimdir? İş yaşamındaki geçmişi nedir? Gençliğinin ilk yıllarında etkilendiği siyasi akımlar nelerdir? Hayatına yön veren kişiler kimler oldu? Siyasete girişi nasıl gerçekleşti? Geçmişte vurdu kırdı olaylara karışmasının bugün siyasette olumsuz yansımalarıyla karşılaşıyor mu? Neden Büyük Birlik Partisi’ni tercih etti? Görselliğinin yanı sıra özellikle de bedelli askerlikten yaralanacaklar için yaptığı “Memoş” benzetmesi sonrası, ulusal basında kendisi için yapılan Polat Alemdar benzetmelerini nasıl karşılıyor? “Memoş” benzetmesi yaparak, bedelli askerlikten yaralanacaklar için hangi nitelendirmeyi işaret etmek istedi? Kendisi hangi şartlar altında askerlik yaptı? Siyasetteki hedefleri neler? Tüm bu soruların yanıtları ve daha fazlası Mahmut Alan’ın Bolu Express Gazetesi’ne verdiği röportajda yer alacak.

 

Alan’ın Bolu Express Gazetesi’ne verdiği özel röportajın ilk bölümünde öne çıkan ayrıntılar şöyle:

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Denizli’de dünyaya geldim. Memur bir ailenin çocuğuyum. Babam Denizli’de orman işletmesinde telsiz memuru idi. Sülalemin tamamı demir işiyle uğraşmış ve hemen hemen hepsi zengin olmuş. Sülale de bir tek babam memur olmuş. 10 yaşına kadar, babamın görevi nedeniyle ormanın içinde yaşadık.

Babam orman gözetleme kulesinde yangın çıkıp çıkmadığını gözlemekle görevliydi. 10 yaşıma kadar böyle bir ortamda büyüdüm. Babam Bolu’da ticaret yapan kardeşlerinin yanına gelmek istedi ve tayin talebinde bulundu. 27 yıl önce Bolu’ya ailece yerleştik. Tatlı ve acı çok şeyler yaşadık.

Okul hayatımda hızlıydı. Okumayı hiç ama hiç istemedim. Babama boşuna masraf ettiğini, okula gitmek istemediğimi söyledim. Defalarca söyledim ama o benim okumamı çok istedi. Ama olmadı. Lisede okulu bıraktım. Ardından da az önce bahsettiğim akrabalarımızın, demir işiyle uğraşan akrabalarımızın, işyerlerinde çalışmaya başladım.

Bildiğim kadarıyla şu an kendi işinizi yapıyorsunuz. İş hayatında işveren konumuna geçişiniz nasıl oldu?

Akrabalarımın işyerlerinde 5 sene çalıştım. Ardından 2005’te kendi işimi yapmak istedim. Çünkü kazancım yetmemeye başladı. Benim hayatımı kazanmama vesile olan kişi Hamdi Tanrıkulu oldu. Hamdi Tanrıkulu babamla birlikte bu hayatta elimden tutan kişi oldu. Namaz kılmamı önerdiler. Dinimin gereklerini yerine getirmemi istediler. Açıkçası benim hayatıma yön verdiler.

Hamdi Tanrıkulu’nun iş hayatıma da büyük katkısı olmuştur. Hamdi ağabey benim elimden tuttu. “Gel koçum, sen iyi bir çocuksun. Ben sana ekmek vereceğim ama doğru dürüst işini yap” dedi. O sözü söylediği 4 yıl öncesinden itibaren de kendisiyle çalışıyorum ve Bolu’da 14 kişiye iş vererek, istihdam sağlıyorum. Geri dönüşüm ve palet sektörlerinde Bolu’da hizmet veriyorum.

Geçmişte, cehalet dönemlerimde hak yedin mi, diye sorarsanız, alın size bir itiraf; Bilerek ya da bilmeyerek yedim. Fakat Hamdi ağabey ve babam beni bu yanlışlardan da kurtardılar, şükürler olsun.

Geçmişte çok fazla vurdu kırdı olaylara karıştığınız söyleniyor. Sokak kavgalarında başı çektiğiniz iddia ediliyor.

Bakın sizde söylüyorsunuz… Tümünü geçmişte yaptım. Bolu’da haksız kavgalar ettik mi? Evet ettik. Adam gelip, bize ağlıyor. “Ağabey beni dövdüler” diyen birinin arkasında durup, onu döven kişilerden hesap sorduk. Bizde o kişiyi ya da kişileri dövdük. Peki, bu bahsettiğimi gençliğinde kim yapmadı? Kime sorarsanız sorun, gençliğinde başından geçen böyle bir anısı muhakkak vardır. “Yapmadım” diyen yalan söyler! Geçmişte hatalarım oldu. Bunları söyleyen insanlara ise nasihatimdir; Ben yaptım, siz yapmayın! Necip Fazıl’ın da söylediği gibi; Geçmişimi çöpe attım, köpekler karıştırsın! Artık o eski adam değilim.

Bir anımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gün Bolu protokolünün tam kadroyla katıldığı bir organizasyonda, Bolu’da yöneticilik yapan bir bürokratla atıştım. Kendisine, “Bu devletin parasıyla kimseye hava atamazsın. Senin havan kimseye sökmez. Seni paran da kurtarmaz” diye çıkıştım tartıştığım bürokrata. Kendisi Bolu’da hala görev yapıyor. İsmini vermek istemiyorum. Organizasyonda yaşanan bu olay basına yansımadı. Olay sonrası, beni oradan uzaklaştıran Hamdi ağabey (Tanrıkulu) bana nasihatte bulundu. “Oğlum, her haklı oluşunda birini dövmeye kalkışsan, ne memlekette, ne de ülkede kavga etmediğin adam kalmaz! Hakkını her zaman kavgayla aramaktan vazgeç!” dedi. Haklıydı Hamdi ağabey. Sonradan anladım haklılığını da.

Tövbe ettiğinizden bahsettiniz. Bu nasıl oldu? Anlatır mısınız?

Fakat Hamdi Tanrıkulu ve babam beni bu yanlışlardan kurtarmak için büyük çaba harcadılar. Allah onlardan razı olsun. Telkinlerinde, namaz kılmamı, dinimin gereklerini yerine getirmemi istediler. O dönemlerde, İki yıl önceydi. Sabaha karşı televizyonda Nihat Hatipoğlu’nu izliyordum. Peygamber efendimizin örnek hayatını anlattı Nihat Hatipoğlu. Çok etkilendim. Ağladım. O gece sabaha kadar dua etim, tövbe diledim Allah’tan. Değişmeye, kendimi iyiliğe adamaya karar verdim. Değiştim.

Toplumumuzda tövbe ettim diyenlere kötü gözle bakılır. Oysaki peygamber efendimizin dahi günde 70 kez tövbe ettiği söylenir. Peki, biz kimiz ki tövbe etmeyelim? Öyle değil mi?

İlk gençlik yıllarınızda etkilendiğiniz siyasi akımlar nelerdi?

Gençliğimin ilk yıllarında Ülkü Ocaklarına gitmişliğim var; ancak üyeliğim olmadı. Siyasete girişim öncesinde ise Alperen Ocakları başkanlığı teklif edildi. Ancak o dönem ara sıra da olsa alkol kullandığım için bu görevi kabul etmemiştim. Çünkü bana göre bu tür bir görevi, namazında niyazında olan, iyiliğe kendisini adamış biri yapması lazım. Kimileri var, iki kadeh içsinler aslan kesiliyor. Bundan mütevellit istemedim. Siyasete ise, her şeyden tövbe ettikten sonra girmeye karar verdim.

Siyasete girmememin kişisel başka nedenleri de vardı. O da, karakterimin emir altına girememesi. Emir altına giremiyorum. Benim yapım böyle. En son askerde emir aldım. O da ilk ve son oldu zaten. Bu yönüm iş hayatımı da etkiledi.

İlk gençlik yıllarımda, herkes Arçelik fabrikasına girebilmek için adeta taklalar atarken, torpiller devreye sokarlarken, bana oradan iş teklifi geldi. Kabul etmedim. Niye diyenlere de “Ben emir almam!” dedim. Siyaseti de bu nedenle hiç tercih etmedim.

Peki, öyleyse neden Büyük Birlik Partisi’ne girdiniz? Siyasete girişiniz nasıl oldu?

Ben bir Alparslan Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu hayranıyım. Onların vatan aşkıyla konuştuklarına inanırdım. Bugüne dek vatan, millet sevgimden hiç taviz vermedim. Beni tanıyanlarda böyle olduğumu bilirler. Büyük Birlik Partisi öncesine kadar siyasetle hiçbir ilgim olmadı. Ülkü Ocakları’na gitmişliğim çoktur; fakat ne bir görev almışlığım, ne de üyeliğim yoktur.

Büyük Birlik Partisi’ne girdim, çünkü Büyük Birlik de emir yok, istişare var. Bu çok önemli. Bakın ben doğru olduğuna inandığım tüm konularda açıklamalar yapıyorum. Genel merkezime ise sadece bilgi veriyorum. Ama bunu sadece istişare yoluyla yapıyoruz. Emir, talimat yok!

Büyük Birlik Partisi İl Başkanlığı’na nasıl görevlendirildiniz? O süreci anlatır mısınız?

Cengiz (İpekçioğlu) isimli bir arkadaşım var. Şu anda Merkez İlçe Teşkilatı başkan yardımcımız. Bir gün yaptığımız sohbette, Büyük Birlik Partisi’nin Bolu’da 2 senedir teşkilatının bulunmadığını söyledi. Bana, “Sen bu işi yaparsın!” dedi. Ben siyasette bir geçmişimin olmadığını söylememe rağmen görüşünde ısrarcı oldu. Çevremdeki dostlarımla da konuyu istişare ettik. Yönetim oluşturduk. Erdal’ın (Bayrak) yanına gittim; “Erdal, her ne kadar hakkımızda yanlış düşünülse de,  bana çevrendeki arkadaşlardan bazılarıyla görüşte onlarla yönetim oluşturayım” dedim. Bana, “Sen bizi adamdan saymıyor musun?” dedi. Bu söz üzerine kendisinin CHP’ye duyduğu ilgiyi hatırlattım. Kendisi de bana, “Senin olduğun her yerde yer almaya hazırım. Sana inanıyorum. Senin yer aldığın harekette seve seve yer alırım” dedi. Erdal’ın bu yaklaşımı sonrası kendisine merkez ilçe başkanlığını zorda olsa kabul ettirmeyi başardım.  Genel merkezle yaptığımız istişareler neticesinde de görevlendirmelerimiz yapıldı.

Büyük Birlik Partisi’nin Bolu’daki yeni yapılanmasında sizin alternatifsiz oluşunuz farklı tartışmaları da beraberinde getirdi. İsminiz üzerinden olumsuz değerlendirmeler yapanlar, il başkanlığınızı eleştirdiler. Bunları nasıl karşılıyorsunuz?

Yönetimimiz öncesinde Büyük Birlik Partisi’nin Bolu’da yaklaşık 2 yıl yapılanmasının bulunmadığı doğru. “Büyük Birlik Partisi Bolu’da görevlendirecek adam bulamayınca, Mahmut Alan’ı il başkanı yaptı” diyenler var. Böyle eleştirilerde geliyor kulağıma. Peki, ne yapayım bu eleştirileri yapanlara? Tutup hepsini döveyim mi? O eskidendi. Bu düşüncedeki insanlara söyleyeceğim şudur; Yarın gelsinler, bu görevi kendilerine devretmez isem insan değilim.

 

Kılık kıyafetiniz, kullandığınız aksesuarlarınızla siyasette farklı bir görünüm çiziyorsunuz. Kameralar karşısında takım elbiseyle sizleri görmeye alıştık. Kravatınızı hiç eksik etmiyorsunuz. Ha keza güneş gözlüklerinizde öyle. Bu görselliğinizle, özellikle de bedelli askerlikten yaralanacaklar için yaptığınız “Memoş” benzetmesi sonrası, ulusal basında sizi Polat Alemdar karakterine bile benzetenler oldu.  

Takım elbise giymemin tek neden var, o da takım elbise kullanmayı seviyor olmam. Günlük yaşantıda bile üzerimden eksik etmiyorum. Siyasetle bir ilgisi yok. Siyaset öncesinde de takım elbise kullanan biriydim. Kravat takmamın tek nedeni var, o da saygı. İnsanlara duyduğum saygının bir ürünü benim için kravat.

Güneş gözlüğü kullanmamın, hatta güneş gözlüğünün benim için vazgeçilmez oluşunun nedenine gelince… Bu konuda sıkça olumsuz eleştiriler alıyorum; “Artist” benzetmesi yapanlar bile oluyor. Ancak bu soruyu eleştiri yapmadan bana yönelten ilk kişisiniz. Bu anlamda size teşekkür ediyorum.

Ciddi bir trafik kazası geçirdim. Aracım hurdaya döndü o kazada. Sağ kurtuldum ancak gözümden ciddi bir yara aldım. Hatta Bolu’da tedavimle ilgilenen doktorlar, gözümü alma kararı verdiler. Ancak kabul etmedim. Tedavimi Ankara’da sürdürdüm. Birbiri ardına 3 kez ameliyat oldum. Gözüm şükürler olsun ki kurtuldu. Yeniden görebildim operasyonlar sayesinde.

Şu an sol gözüm diğerine nazaran iki santimetre içeridedir. Görmeme bir engel yok ama gözbebeğim büyük. Işığa son derece hassaslaştı kazadan sonra. Fazla aydınlık bir ortama girdiğimde gözlerimi kısma ihtiyacı hissediyorum. Bugüne dek siyaseten yaptığımız açıklamaların sokakta ve halkla hep iç içe oluşu nedeniyle güneş gözlüğü kullanmak mecburiyetinde kaldım.

Yani güneş gözlüğü kullanmamın nedeni imaj ihtiyacı nedeniyle değil, sağlık sorunumun bulunmasından dolayıdır.

(Mahmut Alan’ın bedelli askerlikten yaralanacaklar için yaptığı “Memoş” benzetmesinin nedenlerini ortaya koyduğu, sorunlu geçen askerlik dönemindeki anılarını anlattığı, Bolu siyasetine bakışını özetlediği açıklamaları ile daha pek çok konudaki çarpıcı değerlendirmelerinin detayları röportajımızın yarın yayınlanacak ikinci bölümünde yer alacak.)

 

 

YORUMLAR  (Toplam 3 yorum)

  • Yavuz yazıcı  (26.10.2017 13:42:45)

    Geçmişten uzaklaştırılmış geçmişini tanıyamayan bu acınacak gençliği bilinçlendirmek gerekiyorecdadın namaz kıldığı yere o götüm neden koyulduğunu ne anlatmaya çalıştıklarını geçmiştene ezik oldukları için intikam duygusuyla yaşadıklarını ellerine düştüğümüzde bize hiç acımayacaklarını bunu yapan veya yaptıran ailenin kimolduğunu kime hizmet ettiğini bilmeleri gerekiyor o aile zaten müslüman değil bize gelince yazınızama istinaden gözümüzün gördüğü hiç bir şeyden korkmayız çünkü biz direk allaha bağlıyız

  • Yavuz yazıcı  (26.10.2017 12:59:26)

    Sen doğru olanı yaptın it izi at izine karıştı akıllı olsun yanında ekmeğini yiyen türk kardeşlerimiz halka ihanet hakka ihanettir

  • ilyas  (08.12.2014 15:25:07)

    Kalemine saglik korkusuz güzel yazi devamini bekliyorum.

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: