Merhaba Kadınım,
Her zaman içtenlikle söyledin beni sevdiğini,
Hiçbir şeyden çekinmez, benim onurumsun, kocamsın,
İlk aşkımsın, son da sen olacaksın,
Evimin direğisin, dedin.
Öyle işte, riyasız ve katıksız,
İçten ve Allahütealâ’dan korkarak,
Hiç esirgemedin sevgi dolu sözcüklerini,
Sevdin beni her şeyden, herkesten en çok!
…
Bazen de kırıldın bana,
Sen mertçe, aleni söylerken beni sevdiğini,
Bana, “neden şöyle yüreğinle beni sevdiğini söylemiyorsun,
Neden, ağız dolusu beni sevdiğini haykırmıyorsun”, diyordun da,
Bazen benden şüphe eder,
Üzülür, sonra da dalar dalar giderdin.
…
Şimdi ,
Bak bende söylüyorum, ağız dolusu haykırarak, yüreğimle,
Sen benim kadınımsın, canımsın, seni çok seviyorum.
Seninleyken, nutkum tutulur, seni anlatacak kelimeleri hiç bulamam,
Korkardım belkide, kelimelerin seni tam anlatamayacak olmasından,
İnan,
Ondan susardım! Konuşmazdım işte, dilime bir yük binerdi,
Bana, inanıyorsun değil mi?
Kırılma bana ne olur,
Bak, şimdi sesli sesli haykırıyorum,
Her an seni düşünüyor,
Her an seni yaşıyor,
Nereye baksam seni görüyorum!
Seni, çok seviyorum,
Hatırla sevgili!
…
Şimdi de sen sustun,
Beni sevdiğini söylemiyorsun!
Bana cevap vermesen de,
Seni çok seviyorum,
Unutma,
Hatırla sevgili!
***
Takvimler 14 Şubat 2015’i gösteriyordu.
Genç öğretmen, evdeki çocuklarına markete gidip geleceğini, evde yaramazlık yapmamalarını tembih etti.
Evden çıktı, arabasına bindi, alel acele son hızla sevgilisine gitti.
Heyecanlıydı. Elinde bir buket çiçek vardı.
Sessizce yatan sevgilisinin yanına vardı. Usulca yanı başına oturdu.
Elindeki çiçekleri, sevgilisinin başucuna bıraktı.
Gözleriyle, sevgilisini baştan aşağıya süzdü ve orada içi su ile dolu olan naylon ibriği eline aldı,
Sevgili kadınının,
Mezar taşını yıkamaya başladı.
Kadınının mezar taşının başlığını, elleriyle okşayarak severcesine sildi,
Gözleri nemlendi. Kadınının mezarının tam ortasında kırmızı bir gül bitmişti,
Üzerindeki çiy tanelerine, genç öğretmenin gözyaşları değdi.
O genç öğretmen,
Gözyaşları içinde trafik kazasında kaybettiği eşine kuran-ı kerim okuyup, dua ederek,
Kendine kırgın bir halde,
Seni seviyorum seni seviyorum, diye söylenerek gitti.
ÇOk Kıymetli Dursun Ağabeyim, Belçikadan mesajınızla, selamlarınızla hoş geldiniz efendim. Kıymetsiz Yazılarımıza gösterdiğiniz ilgi, alâkâya, dualarınıza çok teşekkür ederim efendim. KIymetli büyüğüm,Hocam olarak size saygılarımı arz ederim efendim
Çok hoş,enfes bir yazı duygusal mı duygusal.Okudum ağladım oturdum ağladım misalı.Tebrik ederim Fuat hocam,hocaların hocası.Benim başlığı da "ne zaman unuttum ki" Evladım unutan unutulur.buyurmuş Horasan erenleri.Saygılarımla efendim.
Bu hafta bizi mafettin hocam.Yazı müthiş. Hatırlamak lazım bazı şeyleri