• resmi ilanlar

RAMAZAN SOHBETLERİ

30/06/2015 11:00

...

ZEKÂT KİMLERE VERİLİR

Zekât ve sadaka-i fıtır kimlere verilir?

Zekâtın verileceği kimseler Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, miskinler, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar ve yolda kalmış olanlardır (Tevbe, 9/60).

Fakir ve miskin, temel ihtiyaçları dışında herhangi bir maldan nisab miktarına sahip olmayan kimsedir. Ancak temel ihtiyaçları dışında, ister artıcı (nâmî) vasıfta olsun ister artıcı vasıfta olmasın, herhangi bir maldan nisap miktarına sahip olan kimse fakir veya miskin kapsamında olmadığından ona zekât verilmez (İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, Beyrut 1424/2003, II, 266).

Borçlu, kul hakkı olarak borcu olan ve borcunu ödeyeceği maldan başka nisab miktarı malı bulunmayan kimsedir (İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, Beyrut 1424/2003, II, 268, 272).

Yolda kalmış kimse, sürekli yaşadığı yerde malı bulunsa bile, çıktığı yolculukta parasız kalıp parasına ulaşma imkânı bulamayan, başka bir deyişle, parasızlıktan yolda kalmış ve memleketine dönemeyen kimsedir. Bu kimseye, malının bulunduğu yere dönmesine ve dönünceye kadarki ihtiyaçlarını gidermesine yetecek kadar zekât verilebilir (Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi, Beyrut 1406/1986, II, 43-46).

Zekât ve sadaka-i fıtır kimlere verilmez?

Aşağıda sayılanlara zekât ve fitre verilmez:

1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,

2) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklara,

3) Müslüman olmayanlara,

4) Kendi eşine,

5) Zengine yani asli ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişiye,

6) Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa (Merğinânî, el-Hidâye, Beyrut 1410/1990, I, 122).

Sivil toplum kuruluşlarına zekât verilebilir mi?

Zekâtın verileceği yerler, Tevbe suresinin 60. ayetinde belirlenmiştir. Buna göre zekât, ilke olarak fakirlerin ve ihtiyaç sahibi bireylerin hakkıdır. Bu itibarla, belirli şartları taşıyan Müslümanların yükümlü oldukları zekat ve fıtır sadakasının, Kur’an-ı Kerim’de belirlenen yerler dışında her hangi bir yere verilmesi veya cami, köprü, yol, okul, su gibi hayır işlerine sarf edilmesi, Hanefîlerce caiz görülmemiştir. Bu esas gözetilmeksizin zekât niyeti ile yapılan ödemeler zekât yerine geçmez. Zekât bu kimselere doğrudan teslim edilebileceği gibi, aracı vasıtası ile ulaştırılabilir. Bu aracının birey olması ile kurum olması arasında fark yoktur. Buna göre bir sivil toplum kuruluşu, toplayacağı zekâtları Kur’an’da belirlenen yerlere/fakir ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorsa aracı konumunda olan bu kuruluşlara zekat emanet edilebilir.

Zekâtı hak sahiplerine ulaştırmayıp genel hizmetleri içinde değerlendirecek olan sivil toplum kuruluşlarına ise zekât verilmez.

Halka hizmet veren bu gibi kurumların varlıklarını sürdürmeleri için desteklenmeleri gereklidir. Ancak bu zekât dışında gönüllü yardımlar yolu ile yapılmalıdır.

Sütanne ve sütbabaya zekât verilir mi?

Usul ve furûa yani anne, baba dede ve ninelerle, çocuk ve torunlara zekât verilmez (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 122). Çünkü kişi bakmakla yükümlü olduğu bu kimselere zekât verecek olsa verdiği zekât dolaylı yoldan kendisine dönmüş olacaktır. Oysa zekât veren, verdiği zekâttan hiçbir maddî menfaat beklememeli ve ondan yararlanmamalıdır. Ayrıca bu durumda, zekât olarak verilen malın ihtiyaç sahibinin mülkiyetine geçirilmiş olması şartı da ihlal edilmiş olur.

Sütanne ve sütbaba ise kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için onlara zekât verilebilir.

Fakir çocukları evlendirmek ve sünnet ettirmek için harcanan para zekât yerine geçer mi?

Kendilerine zekât verilecek gruplardan biri de fakirlerdir (Tevbe, 9/60). Bir kişi zekâtını, elindeki malın cinsinden verebileceği gibi bedeli olan başka mallardan da verebilir. Bu itibarla evlenecek kişiye, zekât alma şartlarını taşıyor ise, ihtiyacı olan eşyalar zekât olarak verilebilir. Velisi fakir olan çocukların sünnet masrafları da zekat niyetiyle karşılanabilir.

Ağaç dikme kampanyası için harcanan paralar zekât yerine geçer mi?

Kur’an-ı Kerim’de zekâtın verileceği yerler sekiz sınıf olarak belirlenmiştir. Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar ve kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimselerdir (Tevbe, 9/60). Bu sayılanlardan başka yerlere zekât ve fitre verilemez. Bu nedenle, ağaç dikme kampanyasına yapılan bağışlar zekâta ve sadaka-i fıtra mahsup edilemez.

Fakat şu da bilinmelidir ki, Kur’an-ı Kerim ekosistemin çok önemli parçası olan ağaç dikmeye ve yeşili korumaya dikkatlerimizi çekmiştir (Bakara 2/266; Abese 80/25-32). Hz. Peygamber (s.a.s.) de Müslümanları ağaç dikmeye yönlendirmiş ve “Müslümanlardan bir kimse bir ağaç dikerse o ağaçtan yenen meyve mutlaka onun için sadaka olur.” (Buhârî, Muzâraa, 1; Müslim, Müsâkât, 7) ifadeleri ile ağaç dikmeye teşvik etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bu tavrını her Müslüman örnek almalıdır. Zekât ile karıştırmamak kaydıyla bu yöne de ihtimam göstermelidir.

Ramazan ayında belediye, dernek veya vakıflarca hazırlanan iftar yemekleri, aşevlerinde dağıtılan yemekler zekât/fitre yerine geçer mi?

Belediye, dernek veya vakıflarca hazırlanıp, ikram edilen iftar yemekleri zekât yerine geçmez. Çünkü bu ikramda, zekâtın sıhhat şartı olan temlik bulunmadığı gibi, iftar yemeği yiyenler arasında kendilerine zekât verilmesi caiz olmayan birçok kişi de bulunmaktadır. Ancak hazırlanan yemekler zekât niyetiyle yoksulların evine gönderilir veya kendilerine verilirse zekât olur.

Fakir, güçsüz, zayıf insanların sağlık tedavilerini yaptıran vakıf, dernek gibi kuruluşlara zekât verilebilir mi?

Zekât ve fıtır sadakasının sahih olmasının şartlarından biri temliktir. Temlik bir kimseye mal değeri olan bir şeyi, kayıtsız şartsız onun malı olmak üzere vermek, yani o kimseyi, o şeye malik kılmak demektir. Bu itibarla fakirlere temlik etmek üzere zekât ve fıtır sadakalarını ayrı bir fonda toplayan ve her bakımdan kendilerine güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek ve kurumlara (muhtaçlara ulaştırmaları için yöneticileri, vekil tayin edilerek) zekât ve fıtır sadakası verilebilir (Kâsânî, Bedâiü’s-sanâî, II, 4).

Anılan dernek ve vakıflar, zekât almaları caiz olan kimselerin, tedavileri için, zekât almak ve aldıkları zekâtı bu ihtiyaçlara sarf etmek üzere bunlardan vekâlet aldıkları takdirde, onlar adına zekât alabilirler. Henüz ergenlik çağına varmamış küçükler için de bunların velilerinden vekâlet almak gerekir. Şüphesiz vekâlet verilecek kişilerin her bakımdan güvenilir kimseler olmaları ve toplanacak zekâtın başka işlere harcanmaması gerekir.

Adı geçen vakıf ve kuruluşlarda tedavi gören ancak fakir olmayan insanlara zekât, fitre ve fidye gelirlerinden harcama yapılamaz.

Bir firmanın, çalışanlarına dağıttığı yardımları zekât yerine sayabilir mi?

Zekât esas olarak fakirin hakkıdır. Kimlere ve nerelere verileceği Kur’an-ı Kerîm’de belirlenmiştir (Tevbe, 9/60). Buna göre firma tarafından yapılacak olan yardım ve bağışların zekâta mahsup edilebilmesi için bağışların:

a) Zekât niyetiyle verilmesi,

b) Kendilerine mal veya para verilen kişilerin zekât alması caiz olanlardan olması,

c) Zekât olarak verilen para veya malların kurumların ihtiyaçlarına harcanmaması,

d) Firma bir şirketse, ortakların zekât verme konusunda yöneticileri yetkili kılması, kayıtları ile verilmesi gerekir.

Ücretlilere zekât ve fitre verilebilir mi?

İslâm’da zekât ve fitrenin kimlere verilip verilemeyeceği, kişilerin meslek gruplarına bakılmaksızın belirlenmiştir. Bu itibarla, belirli bir geliri bulunduğu halde, bu geliriyle asgari temel ihtiyaçlarını karşılayamayan veya temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra elinde 80. 18 gram altın veya bu değerde bir mal bulunmayan kişilere zekât verilebilir. Ancak bu kadar malı olmasa bile kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olanlara zekât verilemeyeceği görüşünde olan âlimler bulunduğundan (Râfiî, el-AzîzŞerhu’l-Vecîz, Beyrut 1418/1997, VII, 377), zekât verirken yoksul olanlara ve hiç geliri olmayanlara öncelik verilmesi uygun olur.

Fakir kardeşe zekât/fitre verilebilir mi?

Fakir olan kardeşe zekât verilebilir. Kardeş çocuğu, amca, dayı, hala ve bunların çocukları da böyledir (Merğinânî, el-Hidâye, I, 113, İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, Beyrut 1424/2003, II, 275; İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, Riyad 1423/2003, III, 172, 293).

Hatta zekât verirken usul ve füru dışındaki yoksul akrabalara öncelik verilmesi daha sevaptır. Çünkü bunda hem zekât borcunu ödeme, hem de sıla-i rahim vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Sadakasını hısımına veren için iki ecir vardır: Hısımlık ecri, sadaka ecri vardır” buyurarak bunu teşvik etmiştir (Buhârî, Zekât, 44; İbnMâce, Zekât, 24).

Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekât ve fitre verilebilir mi?

Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara, fakir olmaları halinde zekât verilebilir. Çünkü bunlarla zekâtı veren kişi arasında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekât veren şahıs normal durumlarda bunlara bakmakla yükümlü de değildir. Ayrıca, bunların aralarında bir menfaat ilişkisi yoktur (İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II, 275, Beyrut 1424/2003; İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, Riyad 1423/2003, III, 172, 293).

Damat ve geline zekât ve fitre verilebilir mi?

Fakir olan damada ve geline zekât verilebilir. Çünkü bunlarla zekâtı veren kişi arasında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekat veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir (İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, Riyad 1423/2003, III, 172, 293).

Kayınvalide ve kayınpedere zekât ve fitre verilebilir mi?

Fakir olan kayınvalide ve kayınpedere zekât verilebilir. Çünkü bunlarla zekâtı veren kişi arasında usul ve füru ilişkisi olmadığı gibi, zekât veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir. Bunların arasında bir menfaat ilişkisi de yoktur (İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, Riyad 1423/2003, III, 172, 293).

Evlat edinilen kişiye ve onun çocuklarına zekât verilebilir mi?

Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukukî birtakım sonuçlar doğuracak şekilde bir evlatlık müessesesi kabul edilmemiştir (Ahzab, 33/4-5). Buna göre “evlat edinme”, evlat edinenle evlatlık arasında usul-füru ilişkisi meydana getirmez Bu sebeple kişi, bakımını üstlendiği ve kendi soyundan olmayan bir kişiye, fakir olması kaydıyla, zekât verebilir.

Zekât, havale yoluyla ödenebilir mi?

Kişi zekâtını, bizzat kendisi elden verebileceği gibi, başkasına vekâlet vermek veya havale yoluyla da verebilir. Burada önemli olan, zekâtın, zekât alacak kişiye ulaşmasıdır (İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, II, 3, 11, 237).

Bir zengin vadeli alacağına dair bir çek veya senedi fakire zekât olarak verebilir mi?

Zekât, gıda ve giyim eşyaları gibi mallardan aynî olarak verilebileceği gibi, para, döviz, altından da nakdî olarak verilebilir. Çek veya senet, bir malın, bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. 

Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki malı veya parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekât mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir. Ancak sorumluluk para tahsil edildiği zaman düşer. Senet ödenmediği takdirde zekâtın tekrar verilmesi gerekir (İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, II, 22, 78).

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: