• resmi ilanlar

Çetinkaya'dan sert tepki

29/01/2016 11:00

Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar destekli Suriyeli muhalifler heyeti, Birleşmiş Milletler'in (BM) arabuluculuğu ile Cenevre'de düzenlenmesi planlanan barış görüşmelerine Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Çetinkaya'dan tepki geldi. Çetinkaya, “Gavurun planından Müslüman'a hayır gelmez” dedi.

Yapılması planlanan Cenevre Barış Görüşmeleri ile ilgili olarak Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Çetinkaya tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle;

 

“Başta dış politika olmak üzere Ülkemiz çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor.

Hepinizin malumları olduğu üzere dış politikada son günlerin en önemli konusu Cenevre Barış görüşmeleri.

Öncelikle şunu ifade edelim ki; her ne kadar adında ‘barış’ geçse de bu görüşmeler, barış değil, savaş görüşmesidir. Küresel emperyalizmin Suriye’yi bölme, parçalama görüşmesidir.

Tıpkı bundan 100 yıl önce Mondros’ta, Sevr’de, Lozan’da yapıldığı gibi, şimdi de Cenevre’de bir başka İslam ülkesi  parçalanarak, haritası yeniden çizilmeye çalışılmaktadır.

Biz, en başından beri uyardık. Bütün gücümüzle haykırdık. Bütün bu tartışmalar “Büyük Plan’ın küçük parçalarıdır. Asıl plan büyük İsrail projesidir” dedik.

Nitekim, bundan 100 yıl önce, Sevr Anlaşmaları ile Osmanlı imparatorluğunu parçalayanlar, Hilafeti kaldıranlar, Müslümanları darmadağın edenler, sonunda İsrail Devletini kurmuşlardı.

Ne gariptir ki, Osmanlı’yı paramparça eden, Sevr’in, Mondros’un, Lozan’ın adı da hep “barış anlaşmasıydı!” Şimdi de sözde Cenevre  barış anlaşmasıyla(!) aynı kirli oyun sahnelenmekte, aynı sinsi plan yeniden devreye sokulmaktadır.

Açık söylüyorum, Erbakan Hocamızın dediği gibi, “Gavurun planından Müslümana hayır gelmez”

Çünkü Küresel emperyalizm, barış adı altında girdiği her yere kan, gözyaşı ve felaketten başka bir şey götürmemiştir. Hele girdiği yer bir İslam ülkesi ise.

Biz, bunu İslam dünyası olarak defalarca tecrübe ettik.

 Irak’a “barış” ve “özgürlük” adı altında geldiler.

Sonuç; 2.5 milyon insanın hayatı ve parçalanmış bir Irak oldu.

Libya’ya, demokrasi ve özgürlük adı altında geldiler.

Sonuç; kaos, kargaşa ve paralanmış bir Libya oldu.

Şimdi masada Suriye var. Cenevrede,  masaya yatırdıkları Suriye’ye son darbeyi vurmanın peşindedirler.

Cenevre’nin gündeminde vicdan yoktur.

Cenevre’nin gündeminde insanlık yoktur.

Cenevre’nin gündeminde Akdeniz’in, Ege’nin soğuk sularında can veren Aylan bebekler yoktur.

Peki ne vardır?

Suriye’yi kim, nasıl paylaşacak? Bunun hesabı vardır.

Hangi bölgeyi, hangi küresel işgalci yönetecek? Onun hesabı vardır.

Hangi terör örgütü, hangi batılı ülkeye taşeronluk yapacak? Bunun pazarlığı vardır.

İslam coğrafyasının yer altı kaynaklarını sömürme ve kontrol etme hesabı vardır.

Nihai olarak ise Türkiye’nin bölünmesi ve Büyük İsrail’in kurulması vardır.

Asıl vahim olan, bütün uyarılarımıza rağmen Ak Parti iktidarının bu süreçte ortaya koyduğu tavırdır. Maalesef, bölgede küresel aktör olma iddiasıyla yola çıkan AKP, Cenevre’de masada yer alıp almayacağı bile tartışma konusu olan bir figüran haline gelmiştir. Suriye konusunda ortaya koyduğu bu yanlış politika, bin yıllık şanlı bir tarihe sahip Türkiye’yi, PYD gibi bir taşeron örgüt ile aynı masaya oturup oturmamayı tartışacak bir seviyeye düşürmüştür.

Bunun tartışılması bile Türkiye’nin düşürüldüğü aciz ve şahsiyetsiz bir dış politikanın en somut örneğidir.

Şundan eminiz;

Bugüne kadar hemen her konuda, “aldatıldık”, “kandırıldık”, “safmışız” demeyi adet haline getiren Ak Parti hükümeti kısa bir süre sonra, Suriye konusunda da  “eyvah, yine aldatıldık, bizi yine kandırmışlar. Biz çok safmışız” diyeceklerdir.

Ama korkarız ki; “ba’de harabul Basra”  Basra harab olduktan sonra, iş işten geçmiş olduktan sonra, Ülke bölündükten sonra.

Peki kardeş kanını nasıl durdurup, bu kaostan nasıl çıkacağız? Çare yok mu?

Elbette var.

Saadet Partisi vardır. Bugüne kadar Saadet Partisi ne demiş ise hepsi bir bir gerçekleşmiştir.

Biz, Saadet Partisi olarak diyoruz ki:

1-ABD ve Rusya başta olmak üzere bütün yabancı silahlı unsurlar bölgeden çekilmelidir.

2- Geniş katılımlı bir Suriye Barış Konferansı mutlaka gerçekleştirilmelidir. Ancak bu konferansın adresi Cenevre değil, tarafsız bir İslam ülkesi, örneğin Malezya olmalıdır.

3- Bu konferans ABD’nin, Rusya’nın, Avrupa’nın değil, Türkiye’nin, Mısır’ın, Suudi Arabistan’ın ve İran’ın öncülüğünde, bütün İslam ülkelerinin katılımıyla yapılmalıdır.

4- Biz inanıyor uz ki, İslam ülkeleri kendi sorunlarını kendi aralarında çözebilecek birikim, tecrübe ve sağduyuya sahiptir.

Buradan bir kez daha Ak Parti yönetimine çağrıda bulunuyoruz.

Hatadan dönmek en büyük erdemdir.

Gelin, durum daha da kötüleşmeden uyarılarımıza kulak verin.

Cenevre’de figüran olmak yerine, Malezya’da Suriye Barış Konferansının baş aktörü olun.

Biz, Saadet Partisi olarak, Milli Görüş’ün İslam ülkeleri nezdinde sahip olduğu birikim, tecrübe ve etkinliğini harekete geçirmeye, bu yönde atılacak her türlü olumlu adımı desteklemeye hazırız.

İnandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak arzediyoruz.

Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-I Allah’dır.

 

Allah (cc) Ülkemizin, Milletimizin ve İslam Âleminin yardımcısı olsun.”Haber Merkezi

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: