• resmi ilanlar

CUMA SOHBETLERİ

19/05/2016 11:00

Bolu İl Müftülüğü vaizlerinden Harun Bakan ve Kadir Öztürk'ün hazırladığı ‘Cuma Sohbetleri'nin bu haftaki bölümü Bolu Express'te

BERAT KANDİLİ

 

Bu gece üç ayların tam orta gecesi

Üç aylar olarak bilinen ve inananlar için nice mükafatların tezahür ettiği bir zaman diliminin tam ortasında bulunuyoruz. Bu gece Üç ayların ikincisi olan Şabanın 15. gecesi. Bu gece Beraat gecesi. Bu gece kurtuluş gecesi. Bu gece mağfiret gecesi. Bu gece af dileyenlerin günahı ne kadar çok olursa olsun, İsterse binlerce koyunun üzerlerinde bulunan tüyler kadar bile olsa affedildiği gece. Bu gece Rızık isteyenler için rızkın bolca verildiği gece. Bu gece dua etmek isteyenler için duaların ret olunmadığı bir gece. Bu gece dertleri olanlar için dertlerine şifa gecesi. Bu gece gönüllerin gecesi.

 

Beraat, sözlükte “bir borçtan, ceza veya sorumluluktan kurtulma; temize çıkmak; uzak olmak; ilişkiyi kesmek” gibi anlamlara gelmektedir. Berâet gecesi, Şaban ayının 15. gecesi için kullanılan bir tabir olup, halk arasında berat gecesi de denmektedir. Berâet gecesi, Müslümanlarca kutsal sayılan, rahmet ve mağfiret gecesi, mü’minlerin dualarının kabul, günahlarının af olduğu bir zaman dilimidir.

 

"Allahım! Recep ve Şabanı hakkımızda mübarek kıl, bizi ramazana kavuştur." (Ahmet b. Hanbel, Müsned, I, 259)

Üç aylar yılda bir kez kurulan ahret ticaretinin yapıldığı önemli bir pazardır. İstifade etmesini bilenler bu pazardan büyük kazançlar elde ederler. Değerlendiremeyenler ise pişmanlıklar yaşarlar.

 

“Şaban ayının 15. gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim!.. Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim.” der.

 

Enes b. Malik (ra) Resûlullah (sav)’i şöyle buyururken dinledim dedi:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.

Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.

Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.”

 

Bu gecenin önemi ile ilgili bir diğer hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır:

“Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim!”

“Allâh Teâlâ Şaban’ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi bağışlar”

“Allah Teâlâ, Şabanın on besinci gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asî olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.”

 

 

Beraat gecesi Müslümanlar için önemli gecelerden birisidir.

Bu gece mübarektir. Çünkü feyiz ve bereket insanlara gönderilir.

Bu gece rahmettir. Çünkü bu gece hayrı isteyenin hayra kavuştuğu gecedir.

Bu gece Beraattır. Çünkü günahlar bu gecede affedilmiş ve temizlenmiştir.

Bu gece Şefkattir. Çünkü Allah’ın kullarına karşı şefkatiyle bu gece nice insanlar kirden temize çıkacaktır.

Bu gece müjdedir. Çünkü Beraat kandili Ramazanın müjdecisidir.

 

Hz. Muâz (ra)’ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Yâ Rasûlallah! Bana beni cennete girdirecek ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle.” dedim. Allah Rasûlü: “Çok büyük bir şey istiyorsun. Ancak bu, Allah’ın kolay kıldığı kişi için pek kolaydır.

-          Hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca Allah’a kulluk edersin.

-          Namazı dosdoğru kılarsın.

-          Zekâtı verirsin.

-          Ramazan orucunu tutarsın.

-          Gücün yeter, imkân bulabilirsen hacc edersin.” Sonra da şöyle buyurdu:

“Şimdi sana hayır kapılarını haber vereyim mi? Oruç kalkandır. Sadaka, suyun ateşi söndürmesi gibi günahın azâbını söndürür. Kişinin gece yarısı kıldığı namaz da günahı söndürür.”

Bundan sonra “Korkuyla ve umutla Rablerine kulluk ettikleri için vücutları yataklarından uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.” (Secde, 16-17) âyetini okudu.

Daha sonra buyurdu: “Sana bütün işlerin başını, ana direğini ve doruk noktasını bildireyim mi?” buyurdu Ben: “Evet, yâ Resûlallah!” dedim. “İşin başı İslâm, direği namaz, doruğu cihaddır.” buyurdu. Sonra: “Sana bütün bunların kıvamının kendisine bağlı olduğu şeyi (can damarını) bildireyim mi? dedi. Ben: “Evet, bildir yâ Resûlallah!” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) dilini tuttu ve: “Şunu koru!” buyurdu. Ben: “Yâ Rasûlallah! Biz konuştuklarımızdan da sorgulanacak mıyız?” dedim. “Annen yokluğuna yansın ey Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir!” buyurdu. (Tirmizî, Îmân 8. İbni Mâce, Fiten 12)

 

Sen Kiminleydin?

Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Allâh’ı unutan ve bu yüzden Allâh’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” (Haşr, 19)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

"Îmânın en üstün mertebesi, nerede olursan ol, Allâh’ın seninle beraber olduğunu bilmendir.” (Heysemî, I, 60)

 

Bir vâiz, kürsüde âhiret ahvâlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında Şeyh Şiblî Hazretleri de vardı.

Vâiz efendi, Cenâb-ı Hakk’ın âhirette soracağı suallerden bahisle:

-          “İlmini nerede kullandın, sorulacak!

-          Malını-mülkünü nereden kazanıp nereye harcadın, sorulacak!

-          Ömrünü nasıl geçirdin, sorulacak!

-          İbadetlerin ne durumda, sorulacak!

-          Harâma, helâle dikkat ettin mi, sorulacak!..

Bunların ardından, şunlar şunlar da sorulacak!..” diye uzun uzadıya birçok husus saydı.

Vâizi dinleyen Şiblî Hazretleri, yumuşak bir ifâdeyle şöyle seslendi: "Ey vâiz efendi! Suâllerin en mühimlerinden birini unuttun! Allah Teâlâ kısaca şunu soracak: “Ey kulum! Ben seninleydim, sana şah damarından daha yakındım; fakat sen kiminleydin?!”

 

“Bana altı şey hakkında teminat verin ben de size Cenneti temin edeyim.

-          Söylediğiniz zaman doğru söyleyiniz.

-          Söz verdiğinizde sözünüzde durunuz.

-          Bir şey emanet edildiğinde koruyunuz.

-          İffetinizi muhafaza ediniz.

-          Gözlerinizi haramdan men ediniz.

-          Ellerinizi haram olan işlerden çekiniz.”

 

İşte bu günlerimiz, kandil ve aylarımız kendimizi kontrol etme, sorgulama, hatalarımızı telafi, iyiliklerimizi artırmak için fırsatlardır. Namazlarımızın her rekatında “Rabbim bizi doğru yola ilet” diye dua ediyoruz. Soralım kendimize;

Yolda mıyız? Hayatımız sırat-ı müstakim üzere devam ediyor mu?

Dünya-ahiret yolculuğumuzda Yol haritamız Kur’an ve Sünnet olmalıdır.

 

Bu mübarek gecelerde beraatını alanlardan olabilmek için rehber edinmemiz gereken birkaç ayet-i kerime hatırlayalım.

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız. Enfal, 24.

Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?

Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.

 (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. Saf, 10- 12.

 

Peygamber Efendimiz (sav):

“Dünya tatlı, şirin ve albenilidir. Allah Teala hazretleri onu sizin kullanımınıza vermiştir. Ve elbette ki orada nasıl davranacağınıza bakacaktır.” buyuruyor ve böyle bir dünyada akıllı kimselerin kimler olduğunu da bizlere bildiriyor:

“Akıllı kimse sürekli kendi nefsini sorgulayan ve durmadan ölüm ötesi için çalışandır.

Zavallı kimse ise nefsinin hevasının peşinden koşturduğu halde Allah Teala’dan beklentileri olan kimsedir.”

 

 “Kıyamet günü (şu beş şeyden) sorguya çekilmedikçe kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz:

-          Ömrünü nerede tükettiğinden

-          İlmiyle ne gibi işler yaptığından

-          Malını nereden kazanıp nereye harcadığından

-          Vücudunu nerede yıprattığından.

 

Beraatını almak isteyen Müminler!

Hatalı durumlarımızı hemen düzeltelim.

Dualarımızın makbul olması, günahlarımızın af edilmesi, bu gecenin feyiz ve bereketinden tam olarak istifade etmek için kendimizde bu yaşantı şekillerinden birisi var ise hemen terk etme yolunu benimseyelim. Hata yapılmış olabilir. Aşağıda sayacağımız bir hadise başımızda olabilir. Ama vazgeçersek hatamız silinecek bu gece unutmayalım. Sevgili Peygamberimizin hadislerinde zikrettiği bu insanlar şunlardır.

1-Allah'a şirk koşanlar. 
2-Ana-babalarına isyan eden, onlara asi olanlar.
 
3-Alkollü içecekleri içmeye devam edenler.
 
4-Büyücülük yapıp gaipten haber verme işiyle meşgul olanlar
 
5-Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenler
 
6-Adam öldürüp, yaptığı bu büyük günahtan pişmanlık duymayanlar
 
7- Gururlu ve kibirli olanlar
8-Akrabalarla ilişkileri kesenler.

 

Unutmayalım, tövbe ve istiğfarda bulunmadan Beraatımızı alamayız.

 “Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum" Hud Suresi, 3.

 

Kandil geceleri günahlarla kararmış gönüllerimize Rahmet kandillerinin yandığı gecelerdir.

Bu gecelere has ibadetler teşekkül etmek doğru değildir. Ancak bu gecelerin feyiz ve bereketinden istifade etme yolları da elbette gözetilmelidir. Öncelikle şu hususu vurgulamak isterim. Şaban ayı Peygamberimizin ayıdır. Bu ayda ve özellikle bu gecede Sevgililer Sevgilisine salat ve selam getirelim. Yüce Rabbimizi bir ayette şöyle buyurmaktadır.

 “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”

 

Duayı bu gece dilimizden eksik etmeyelim.

Kendimiz, ailemiz, yakınlarımız, milletimiz ve bütün İslam ümmeti hatta insanlık için dua etmeliyiz. Duamız olmaza değerimiz olmaz bizim. Furkan süresi 77. ayette bu husus şöyle ifade edilmektedir.

 (Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”

 

 

Kandil Geceleri;

İlahi ışığın hayatımızı aydınlattığı gecelerdir.

Dualarımızın çokça makbul olması vesilesi ile hayatımıza yeni bir güneşin doğduğu gecelerdir.

Bu gecelerden haberdar olalım. Bu gecelerin feyiz ve bereketinden azami şekilde istifade etmeye çalışalım.

Paslanan kalplerimizi bu gecelerin hürmetine aydınlatmaya çalışalım.

İlahi rahmetin kapanmadığı kapılardan içeri girelim. En Sevgilinin hürmetine Rabbimizin sevdiği kullar olmaya gayret edelim.

Razı olunan ve razı olduğumuz bir hayatı yaşamak elimizdedir. Dünya ve ahiret huzuru bizi beklemektedir. Yeter ki unutmayalım. Yeter ki uyumayalım. Manevi uykudan kalkalım. Kalplerimizin gözünü açalım.

Yüzümüzü Rabbimize, O’nun dinine, O’nun kitabına ve O’nun Peygamberine dönelim. Hiç beklenmediğimiz anda yardımlar gelecektir. Sıkıntılarımız anında hafifleyecektir. Maddi ve manevi hastalıklarımız şifa bulacaktır. Dünyamız ve ahretimiz pür nur olacaktır. 

 

BERAATINI ALANLARDAN OLABİLMEK DİLEĞİYLE KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: