• resmi ilanlar

FETÖ'NÜN DOKTORU DOLAR YÜKSELECEK DEMİŞ

17/05/2017 11:00

FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla AİBÜ akademisyenlerinin yargılandığı 7. Duruşmaya Karaçayır Nikah Salonu'nda devam edildi. Sabahtan 4 sanık hakim karşısına çıkarak ifade verdi. 2009 yılında Bankasya hesabı açtırdığını belirten Suzi Selim Ayhan “Mehmet Yazıcı,evlilik hazırlığı yaptığım dönemde paramı dolarda tuttuğum zaman kredi borcumu ödeyip birikim yapabileceğimi bana ısrarla söyledi. O kur oranı yükselecek, dolar artacak deyince dolar üzerinde tuttum” dedi. “Yedikleriniz Helal Olsun” ismiyle yazdığı kitabın örgütle ilintili Işık Yayınevi'nden çıkması sonucu yeterli ilgiyi görmediğini söyleyen Serkan Çakır da,Samanyolu TV'den de davet aldığı için bir programa çıktığını doğruladı.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU – Hakan AYDIN

Bolu’da FETO/PDY yapılanması kapsamında yargılanmaya devam eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi akademisyenleri iddianamede yer alan haklarındaki suçlamalarla ilgili savunma yapmaya devam ediyorlar.10'u firari, 31'i tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına 7. günde devam edildi.

“HAİN DARBE GİRİŞİMİNİ LANETLİYORUM”

Hakkındaki iddiaları yanıtlayan tutuklu Serkan Çakır, “Ben bir terör örgütü üyesi değilim. Hatta milli duyguları ayyuka çıkmış bir insanım. İnsanı yaşatmaya ve yüceltmeye yönelik çalışmaları olan birinin, bir terör örgütü üyesi olması muhtemel değildir. Öncelikle hain darbe girişimini lanetliyorum. Bunu yapanların Allah indinde ve adalet önünde cezalarını bulmalarını Rabbimden niyaz ediyorum. Bu örgütün bir üyesi olmadığım için bunları rahatlıkla söylüyorum. Sıradan olmayan bu suçlamaları kabul etmiyorum. Bankasya ile ilgili olarak, bankayı kurtarmak için bankaya para yatırdığım ifadelerinin bir kısmı doğrudur. EvetBankasya’ya para yatırdım. Ancak bankayı kurtarmak için para yatırdığım iddiaları tamamen iftiradır. Annemin bir kısım birikimini bu bankaya yatırdım. Fakat örneğin araba alırken başka bir bankadan kredi çektiğim görülebilir. Yüksek kar payı verdiği için Bankaasya’yı tercih ettim. Kar payının bazen yüzde 95’lere çıktığı oldu. Bu bankanın bir terör örgütü ile ilintili olduğuna yönelik devlet tarafından bir bildirimde de bulunulmadı. Fulya Parlak isimli kişiden ise alacaklıydım, bu yüzden bana para gönderdi. Ama kendisinin örgütle ilintili derneklerle ilgisi bulunup bulunmadığını bilmiyordum” dedi.

“BANKASYA’DAN PLAKET ALMADIM”

Bankasya çalışanı Serkan Özmarka’nın iddiaları hakkında açıklamada bulunan Serkan Çakır, “Ben 2008 yılında hesap açtırdığımda kendisini tanıdım. Bana saygı duyardı. Fakat ifadelerinde bu saygıyı göremiyorum. Bankasya’danplaket aldığım şeklinde iftirada bulunmuş. Sohbet grubumuzun olduğunu iddia etmiş. Daha önceki ifadelerimde söylediğim gibi kendisi bana sıra almamda kolaylık sağlardı, bankacılık işlemlerimde yardımcı olurdu. Bu kişinin annesi ve çocuklarına bakmak zorunda olduğunu, Bankasya çalışanı olarak kendini kurtarmak adına bu tarz ifadelerde bulunduğunu düşünüyorum” dedi.

“YEDİKLERİNİZ HELAL OLSUN” İDDİASINA YANIT VERDİ

Yazdığı bir kitabın örgütle ilintili olan Işık Yayınevi’nden yayınlandığı iddialarını yanıtlayan Çakır, “Yedikleriniz Helal Olsun şeklinde bir kitap yazmıştım. Helal gıda ile ilgili önemli bir çalışmaydı. Taslak halindeki çalışmamı yayın evine göndermiştim ve oradan basılmış. Ancak 2014 yılında malum yapının ilintili olduğu yayınevinden çıktığı için kitabım hak ettiği ilgiyi de görmedi. Böyle bir durum olduğunu bilmiyordum. Aynı zamanda tv programına çıktığım iddiaları var. Ben tüm kanallarda zaman zaman çıkıp, alanımda bilgiler verdim. Samanyolu TV’de de bir programa çıkmıştım. O kanaldan davet aldığım için, yine alanımla ilgili bir konuşma yaptım. Konuşmamda suç unsuru olabilecek bir ifadem veya kötü bir niyetim yoktur” dedi.

“BYLOCK KULLANMADIM”

Bylock uygulamasını kesinlikle kullanmadığını ve indirmediğini söyleyen adli kontrol şartıyla serbest Serkan Çakır, Uluslararası anlaşmalara ve hukukun işaret ettiği şekilde veri alınması gerektiğini,hukuksuzca elde edilen verilerin delil olamayacağını söyleyerek, “Ben bylock uygulamasını hiç kullanmadım. Teknik bir hata olduğunu sanıyorum ve en kısa zamanda düzeltilmesi için de yüce Mahkemeye güveniyorum” dedi.

“BU DALAVERE İÇİNDE OLMAKTAN UTANÇ DUYUYORUM”

Deney Hayvanları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcılığı görevine malum yapıyla ilişkili olması yüzünden getirildiği iddialarını reddeden Serkan Çakır,  “Beni bu göreve müdür olan Prof. Dr. Erol Ayaz getirdi. Bana Hayri Coşkun ve Hasan Koçoğlu tarafından müdürlük teklif edildi ama ben akademik çalışmalarıma engel olur diye kabul etmedim. İnsanların seçim gibi şeylerle zan altında bırakılmasından, bu dalavere içinde olmaktan utanç duyuyorum” dedi. Serkan Çakır konuşmasının son bölümünde gözyaşlarını tutamadı. Duygusal şekilde konuşmasına son veren Çakır, suçsuz olduğunu belirterek beraatını istedi.

“MEHMET YAZICI TANIMADIĞI BİRİYLE ÇALIŞMAYACAĞINI SÖYLEYİP BANA KIZDI”

2010 yılında Kardiyoloji bölümü açıldığında kadroya başvuru yaptığını belirten Serkan Öztürk, “Kadroya başvurmak için gittiğimde Hasan Koçoğlu beni bölüm başkanı olan Prof. Dr. Mehmet Yazıcı’ya (Örgüt lideri Fethullah Gülen’in özel doktoru) yönlendirdi. Ben açılan kadroya başvurmak istediğimi söyledim. Bunun üzerine tanımadığı biriyle çalışmayacağını, başvuruda bulunmamam gerektiğini söyleyip bana kızdı. Ben de tekrar Hasan Koçoğlu’na gidip durumu anlattım. O da kadronun herkese açık olduğunu, başvurabileceğimi söyledi. Bunun üzerine başvurumu yaptım ve kabul edildim” dedi.

SİZ GÜNÜNÜZÜ GÖRECEKSİNİZ”

Adını veren Mehmet Fatih Özlü ile birlikte çalıştıklarını söyleyen Öztürk, “Beraber hastalara müdahale ettiğimiz oldu. Ben yurtdışından geldiğim dönemde onun da yurtdışına gittiğini öğrendim. 2013’te Mehmet Fatih Özlü doçent olduktan sonra selamlaşma dışında bir yakınlığımız olmadı. Sadece yurtdışı sınavlarına çalıştığını biliyordum. Yaşar Dağıstan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Mehmet Fatih Özlü, Fatma Erdem ve benim olduğum yere gelerek ‘Siz gününüzü göreceksiniz’ dedi ve gitti. Mehmet Yazıcı ile aynı bölümde olduğumuz için hepimiz zan altında bırakıldık. Beraber bir kez yemek yemek bile yakın olduğumuz intibasını oluşturdu. Ben terör örgütü üyesi kesinlikle değilim. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Mahkeme Başkanının toplantılara gidip gitmediğini sorması üzerine Serkan Öztürk, “2012’de Mehmet Yazıcı düzenlediği toplantılara katılmam için davet etti. Bunlar Salı sabah kahvaltıları imiş. Ancak ben hiç gitmedim İçeriğinin ne olduğunu da bilmiyorum”

“PASTA, BÖREKLİ EV OTURMASI DIŞINDA HİÇBİR DİNİ SOHBETTE BULUNMADIM”

Okul hayatı boyunca devlet okullarında okuduğunu, bir örgüte ait dershane, yurt veya evlerinde kalmadığını söyleyen adli kontrol şartıyla serbest kalan Sevil Bilir Göksüğür, 2010 yılından itibaren önce Yardımcı Doçent ardından da doçent olduğunu belirtti. Soruşturma Raporuna binaen meslekten atıldığını söyleyen Göksüğür, “Tülay Özlü benim bayanlar arasında düzenlenen sohbetlere katıldığımı söylemiş. Ancak ben akademisyen hanımlarla pasta, börekli normal ev oturması dışında herhangi bir toplantıya katılmadım. Hiçbir dini sohbette yer almadım. Özlü’nün ifadeleriyle 3 kadın öğretim üyesi daha gözaltına alınmış ve onlar serbest kalmıştır. Bankasya’da eşimle beraber ortak bir hesabımız vardı. Ancak bir terör örgütü ile bağlantılı olduğunu bilmiyordum. Sadece faizsiz banka hizmeti nedeniyle tercih ettik. Nitekim 2014’ten itibaren olumsuz şeyler duyulmaya başlayınca banka hesabımı kapattırmak istedik. Ancak bankadaki görevliler paramızın güvence altında söylediler ve ciddi bir dirençle karşılaştık. Dolayısıyla Serkan Özmarka’nın bankadan plaket aldığım iddialarını kabul etmiyorum. Kendisini hiç tanımıyorum. Banka işlemleri ile genelde hep eşim ilgilendi” dedi.

“BURADA BULUNMAKTAN HİCAP DUYUYORUM”

Fatih Koleji tam zamanlı olduğu için çocuklarını buraya gönderdiklerini belirten Göksüğür; “O zaman Bolu’da iki özel okul vardı. Diğerinin fiziki şartları yeterli değildi. Devlet okulları da saat 15.00’te sona eriyordu. Fatih Koleji’nde sabah işe giderken yolumuzun üstünde bırakıp, akşam iş çıkışı da alabiliyorduk. Biz bu okuldan kızımı almak istediğimizde de bize Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde bir okul olduğu belirtildi. Kızım da arkadaşlarından ayrılmak istemedi. Bu yüzden okulda kalmasına izin verdik. Okul ve banka nedeniyle yargılanabileceğimi hiç düşünmedim. Türkiye gündemini de çok fazla takip edemediğimiz için maalesef bunlara rastladık. Her türlü kumpas ve şiddet olayını kınıyorum. FETÖ terör örgütü üyesi suçlamasıyla burada bulunmaktan hicap duyuyorum” diye konuştu.

“KUMPAS KURULDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Legal görünen illegal hiçbir yapılanma veya cemaatin sempatizanı, üyesi olmadığını belirten tutuklu Suzi Selim Ayhan, “Herkese açık olan kardiyoloji bölümüne iyi bir dosya ile başvurdum. Kimsenin tercih ettiği bir yer değildi. 13 yılık memuriyetimde de hiçbir soruşturma geçirmedim. Özverili şekilde geçirdiğim çalışma hayatımdan sonra 15 Temmuz hain girişiminden 4 gün sonra gözaltına alındım. Terör örgütü üyeliği ve vatan hainliği ile suçlanıp mesleğimden alındım. Araştırma Raporunda da isimsiz atılan bir mailin de aleyhimde kullanıldığını görüyoruz. Dekanlık tarafından alel acele ismim belirlenip, Rektörlüğe gönderilerek kumpas kurulduğunu düşünüyorum” dedi.

“MEHMET YAZICI DOLAR YÜKSELECEK DEDİ”

2009 yılında Bankasya hesabı açtırdığını doğrulayan Suzi Selim Ayhan, “Hesabımı aktif olarak kullandım. 2014 yılına özgü bir artış yoktur. Aynı bankadan kredi çekmiştim.  Evlilik hazırlığı yaptığım dönemde paramı dolarda tuttuğum zamankredi borcumu ödeyip birikim yapabileceğimi Mehmet Yazıcı bana ısrarla söyledi. O kur oranı yükselecek, dolar artacak deyince dolar üzerinde tuttum. Ancak ne onun bankaya destek ol lafı ağzından çıktı, ne de benim aklımın ucundan geçti. Banka yasal bir banka ve BDDK tarafından denetleniyordu.

“SALI SABAHI TOPLANTILARI DEDİĞİ ASİSTANLARLA OTURUP ÇAY- SİMİT YEMEKSE BİLEMEM”

Kimse Yok mu Derneği’ne 3 kez toplam 500 TL yardımda bulunduğunu, insani mülahazalarla gönderdiğini dile getiren Suzi Selim Ayhan, “Bu yardımların hepsi 2014 yılında yapılmıştır. Çünkü o dönem anneme kanser teşhisi konuldu. Hayır duası alırız diye çeşitli yardımlarda bulundum. Aynı zamanda Kızılay ve Cansuyu gibi derneklere de yardım yaptığım görülebilir. Mehmet Fatih Özlü’nün ifade ettiği Salı kahvaltılarına hiç katılmadım. Ama her Salı ve Perşembe sabahı hastanede klinik içi eğitim toplantıları yaptık. Kamera kayıtlarından da bu görülebilir. Asistanlarla oturup çay içip, simit yemeyi kastediyorsa onu bilemem. Kendisinin örgüt diye bahsettiği yapıyı ben 15 Temmuz’dan sonra öğrendim” dedi.

“FETHULLAH GÜLEN’İN ÖZEL DOKTORU OLDUĞUNU 2015’TE ÖĞRENDİM”

Ailesine ve kardeşlerine baktığı için 35 yaşında evlenebildiğini ve bebeği doğduktan 3 ay sonra gözaltına alındığını belirten Suzi Selim Ayhan, “Hem işimi hem özgürlüğümü kaybettim. Kanser tedavisi gören annem stres yüzünden riskli durumda ve kontrollerini de gerekli şekilde yapılamıyor. Tek emekli maaşıyla kirada oturdukları için onlara maddi yardımda bulunuyorum. Artık bulunamadığım için ekonomik açıdan da darboğazdalar. Mehmet Yazıcı bana çay davetinde bulundu ancak ailecek davetlerdi. Mehmet Yazıcı ile iş ilişkisi dışında bir ilişkim bulunmadı. 2015’ten sonra da Fethullah Gülen’in özel doktoru olduğu yönünde basında da yüklenmeler oldu. Okuldan aldığım duyularla da bu bilgiden haberdardım. Fahrettin Talay ve Kenan Gümüştekin’in de ona yakın isimler olduğunu biliyordum. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.

FEZA YAYINCILIKTA ÇALIŞMIŞ

4 yıl Feza Yayıncılıkta çalıştığını belirten Şükrü Kılıç, “1997-2001 yılında Zaman gazetesi’nin asıl şitketi olan Feza Yayıncılıkta idari kadroda çalıştım. Aile dostumuzun vasıtasıyla bu işe gerdim. Aile dostumuz şirket binasında berber olarak çalışırken, Genel Müdür’den rica etmiş. Genel Müdür olan Hüseyin Gülerce beni işe aldı. Ancak beni tanımıyordu. Sonradan kenilerinden olmamam nedneiyle beni işten çıkarmayı düşünmüşler. Ancak işimi iyi yaptığım için çıkarmamışlar. 2001 yılında da bir yöneticiyle tartışınca kendim istifa etimm” dedi.

ARAMA KARARI OLDUĞUNU BİLMİYORDUM

Havaalanında polis tarafından göz altına alınmasa da değinen Kılıç, “Dotorom iptal edilince işsiz kaldım. Nereye başvursam işe giremedim. Buda ailede sıkıntı yaşamama neden oldu. Bende ailemi kandırmak için Ukrayna’ya gitmeye karar verdim. Aslında gidip bir süre kalıp, iş bulamadım diye geri dönecektim. Hakkımda arama kararı olduğunu bilmiyordum” ifadelerini kullandı.

 

KOOPERATİFTEN EV ALDIK

Bank Asya hesabıyla ifadesine başlayan Tekin Taş, “Isparta’da eşim adına daire aldık. Kooperatiften aldığımız daireye kayınbiraderim aracı oldu. Ödemeleri ona yaptım. 2014 yılında koperatif toplu ödeme istemiş. Kayınbiraderim bunu söyleyince, bankalarla görüştüm ve uygun bir kredi aradım. Krediyi çektim ve Bank Asya’da ki hesabıma yatırdım. Bu arada kayınbiraderim gerekli olan ödemeyi yapmış. Benden de parayı istemedi. Para bende kaldı. Çektiğiim kredinin bakaya finansal destek olunmasıyla ilgili çağrıyla bir lakası yoktur. Sonraki dönemlerde de hastaneler birleşince döner sermayeden elime iyi para geçti. Banka’dan hesabımı çekmek istedim. Ancak vadeli olduğu için hesabımı kapatamadım. Vade süresi dolunca paramı başka bankaya aktardım” dedi.

 

Çocuğunu Fatih Kollejine göndermesi ve bank asyada ki mevduatından dolayı yargılandığını belirten Taş, “Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum. Hem okul hem banka devletin faaliyetlerini devletin izinleriyle yürüten kurumlardır. Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” dedi.

DOKTORO SINAVINI GEÇERDİM

AİBÜ Komisyonunda elyhine beyanat olmamasına rağmen ihraç edildiğini belirten Turan Eker, “AİBÜ Soruşturması kapsamında hakkımda ifade verenlerin hiç biri aleyhime bir beyanda bulunmamışken, komisyon üyelerinin hiçbir delilele dayanmayan kanaatları sonrası ihraç edildim. Birkaç kişinin zanlarına göre karar vermelerini doğru bulmuyorum. Ben bu ypıldan olsam 3 kez girdiğim doktoro sınavını geçer kadroyu alırdım. Bolu Eğitim Sevenler Derneği’ne 2007 yılında üye olmuş olabilirim. Pasif üyeydim. Hiçbir organizasyonlarına katılmadım. Kağıt üzerinde üyeliğim vardı” dedi.

OĞLUM TEOG SINAVINDA BÜTÜN SORULARI CEVAPLADI

Oğlunun iyi bir eğitim alması için bu okulları tercih ettiğini belirten Eker, “2008 yılında çocuğumu özel okula vermek istedim. Çevremdeki bir çok kişi çocuğunu bu okula gönderiyordu. Doğru bir tercih yaptığımı oğlumun TEOG sınavına gördüm. Oğlum sınavda 120 sorunun hepsini doğru bir şekilde cevapladı. Bu okulu seçmemin tek nednei çocuğumun iyi bir eğitim almasıydı” dedi.

AKILLI TEEFON KULLANMADIM

Bylockla ilgili açıklamalarda bulunan Eker, “Bylock kullanmadım. Kullandıysam bunun hangi tarihlerde kimlerle olduğunun dökümleri olmalı. Sonu 4509 olan eşim adına kayıtlı ama tarafımdam kullanan hat üzerinde bu tespitin yapıldığı belirtilyor. Akıllı telefonum hiç olmadı” ifadelerini kullandı.

ÖRGÜT TOPLANTILARINA KATILMADIM

Kocasının etkin pişmanlıktan faydanlanmak için başvurduğunu belirten Tülay Özlü, “Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum. İfademde örgütsel toplantılara katıldığımı söylemedim. Sosyal faaliyetler kapsamında ev toplantılarına katıldım. Bu toplantılarda zaman zaman dini konularda gündeme gelirdi. Gülay Gümüştekin’in bu toplantılarda zaman zaman Fettullah Gülen’in görüntülerini izlettiğini görmüştüm. Gülay Gümüştekin bir seferinde bir öğrenci için benden para istedi. Bende sadakam olması için bir kez para verdim” dedi.

Son olarak ifadesi dinlenen Ümit Yaşar Tekelioğlu ise meşveret cematine yakın olduğunu, bahsedilen örgütle kendisinin bir bağlantısı bulunmadığını söyledi. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: