• resmi ilanlar

REKTÖR YARDIMCILARINA FETÖ KOMPLO MU KURDU?

22/05/2017 11:00

Akademisyenler anlatıyor (9)

FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla AİBÜ akademisyenlerinin yargılandığı soruşturma kapsamında yapılan 9. duruşmada ilk olarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bahar ifade verdi. Duruşmada 2013 yılında iki rektör yardımcısının görevden azledilmesi ile sonuçlanan “usulsüz dinleme” vakası gündeme geldi. Mehmet Bahar, 2013’te Rektör Yardımcısının, o dönemin İstihbarat Müdürü tarafından telefonlarının dinlenmesi olayının, FETÖ komplosu olup olmadığına yönelik sorulara cevap verdi.

FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında yargılanan tüm öğretim üyelerinin Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi’nden olduğunu söyleyen Mehmet Bahar, “Peki bu fakültelere bu kadar öğretim görevlisinin alınmasına kim sebep oldu? Asıl burada sanık olarak yargılanması gereken AİBÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Koçoğlu’dur” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla AİBÜ akademisyenlerinin yargılandığı 9. Duruşmaya Karaçayır Nikah Salonu’nda devam edildi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden 10'u firari, 31'i tutuklu 77 akademisyen iddianamede yer alan haklarındaki suçlamalarla ilgili savunmalarını tamamladılar. İfade vermek için en sona bırakılan Rektör Hayri Coşkun ve Rektör Yardımcısı Mehmet Bahar da 9. Duruşmada ifade verdiler. Sabahtan Rektör Yardımcısı Mehmet Bahar, hakkındaki iddialar hakkında cevap verdi. Öğleden sonra ise Hayri Coşkun’un ifadesi alındı.

“FETÖ/PDY İLE YARGILANANLAR TIP VE DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ’NDEN”

Örgüte üye olduğu iddialarını kesinlikle kabul etmediğini belirten Prof. Dr. Mehmet Bahar, “1999 yılında AİBÜ’de göreve başladım. Asistan olarak başladığım üniversitede profesörlüğe yükselen ilk akademisyenim. 2010 yılından beri de 3 rektör yardımcısından biri olarak görev yapıyorum. Üst düzey yönetici olarak görev tanımım eğitim faaliyetleri ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca Eğitim Fakültesi dekanıyım. FETÖ/PDY ile yargılanan akademisyenlere ise baktığımızda Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi’nin öğretim üyelerinden oluştuğu görülebilir. Dolayısıyla bu kadrolara atama yapmak, doğrudan veya dolaylı olarak etki etmek, dahlimin olması mümkün değildir. Burada sanık olarak yargılanmam da bu sebeplerden dolayı hukuki değildir” dedi.

“ASIL SANIK OLARAK YARGILANMASI GEREKEN HASAN KOÇOĞLU’DUR”

Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde bulunan 82 kişinin FETÖ/PDY soruşturması kapsamında görevden alındığını söyleyen Mehmet Bahar, “Dekanın bilgisi dışında hiçbir kadroya öğretim görevlisi alınamaz. Eğer dekanın haberi olmadan alınıyorsa, dekan o koltukta oturmayacak. Peki bu fakültelere bu kadar öğretim görevlisinin alınmasına kim sebep oldu? Asıl burada sanık olarak yargılanması gereken AİBÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Koçoğlu’dur. Hasan Koçoğlu’nun görev yaptığı 2010 yılında 28, 2011 yılında 30, 2012 yılında 10, 2013 yılında 15 ve 2014 yılında da 6 kişi olmak üzere toplam 89 kişi hakkında işlem yapılmıştır. Bunların hepsi Hasan Koçoğlu döneminde alınmışlardır. Eşi Esra Koçoğlu’nun olduğu bölüme alınan ve sonradan atılan iki kişi de Hasan Koçoğlu tarafından alınmıştır” dedi.

“BASKIN BASANINDIR MANTIĞIYLA SORUŞTURMADAN KURTULDU”

Tüm şüphelerin Prof. Dr. Hasan Koçoğlu üzerinde olduğunu söyleyen Mehmet Bahar, “Buna rağmen 2015 yılı Mart ayından beri şikayetlere başlamış ve baskın basanındır mantığıyla soruşturmadan kurtulmuştur. Mahkeme huzurunda burada yargılanan tüm öğretim görevlilerine soruyorum: Vicdanen açıklasınlar, Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde referans olduğum, araya girdiğim, dekanla tanıştırdığım kimse var mı? Yalnızca Hakan Çakır’a referans olduğum doğrudur. O konuda da Hakkari Üniversitesi Rektörü beni arayıp çok başarılı olduğunu, fakat PKK tarafından tehdit edildiğini söyledi. Ona referans oldum” dedi.

“123 ATAMADA İMZAM VAR, 2’SİNE FETÖ SORUŞTURMASI YAPILDI”

Eğitim Fakültesi’nde 5 yıl boyunca dekanlık görevinde bulunduğunu ifade eden Mehmet Bahar, “Benim dönemimde 13 kişi doçentlikten profesörlüğe yükseldi. 24 kişi yardımcı doçent iken doçent oldu. 25 kişi de yardımcı doçentlik unvanı alarak ilk ataması yapıldı. 61 kişi de kadro aldı. 123 atama işlemi yapılmış oldu. Bu kadar kadro içerisinde FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 2 kişiye işlem yapılmıştır. Bunun da birinin soruşturması benden önce başlamıştır. Diğerinin de eşi Diş Hekimliğinde olduğu için aile bütünlüğünün bozulmaması için alınan biridir.  Bunlar dışında adli tahkikata uğrayan kimse yoktur. Kadrolaşma olmayan fakültelerin başında Eğitim Fakültesi gelir. Eğer böyle bir niyetim olsaydı ilk olarak kendi bölümümde yapardım. Tüm Eğitim Fakülteleri içinde de en temizi AİBÜ Eğitim Fakültesidir. 2015’te Türkiye 7.’si olduk. Ben gidip böyle şeylerle uğraşsaydım, bu başarıyı elde edemezdik. 2010-1011 akademik yılında da pedagojik formasyon bölümü açılmıştır. 8 bin kişi formasyon aldı. Bu yıl da binlerce kişi var. FETÖ soruşturması geçiren yalnızca 2 kişi var. Şahsımın görevli olduğu hiçbir birimde FETÖ emaresi görülemez” dedi.

“2014 YILINDA SEÇİMLERİN YENİLGİSİNİN FATURASINI BANA KESTİLER”

Prof. Dr. Gülşen Leblebicioğlu tarafından da iftiralara uğradığını belirten Mehmet Bahar, “Asistanlardan biri hakkında iftira atmış ve FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra, serbest bırakılmıştır. Bundan sonuç alamayınca KPSS puanıyla ilgili bir başka iftirada bulunmuş ancak bundan da sonuç alamamıştır. 2 ay açığa alınan asistanımız görevine geri dönmüştür. Cabir Terzioğlu’nun eşinin yeğenini de ben kadroya aldım. Usulsüz atama iddiasıyla Gülşen Leblebicioğlu itirazlarda bulunmuştur. Halbuki kendisi de o jürinin içindeydi. O gün onay verdiği kadrolara bugün FETÖ’cü demek ne derece etiktir mahkemenin takdirine bırakıyorum. Bugüne kadar davaları reddedilen Leblebicioğlu ‘FETÖ’cü yargı’ ifadesini kullanmıştır. Benim de editör olarak görev yaptığım akademik bir dergideki pek çok öğretim görevlisi hakkında iddialarda bulunmuştur. Hatta bunlardan biri hakkında da iftiralarda bulunduğu halde, bu kişi 2017 yılında Cumhurbaşkanı tarafından bir üniversiteye rektör olarak atanmıştır. Yine başka bir öğretim görevlisi hakkında da bu tür iddialarda bulunduğu, ancak doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. 2016 Şubat ayında erkek kardeşimi bir trafik kazasında kaybettiğim dönemde de Leblebicioğlu odama gelerek başsağlığı bile dilemeden ‘Şu iki asistan kadrolarını ver. Bunlar senin başını ağrıtır’ demişti. Bölümümde Gülşen Leblebicioğlu’ndan başka da sorunlu kimse yoktur. Cabir Terzioğlu, Yahya Mustafa Keskin, Hasan Koçoğlu ve Esra Koçoğlu ise 2014 yılında seçimlerin yenilgisinin faturasını bana kesmiştir” diye konuştu.

“PARALELCİ DEKANLAR KONSEYİ” İDDİASI

Cabir Terzioğlu’nun iddialarına yanıt veren Mehmet Bahar, “Cabir Terzioğlu, Paralelci dekanlar konsey toplantısına katıldığım şeklinde bir cümle zikretmiştir. Adı geçen toplantı 54 eğitim fakültesi dekanından oluşan, eğitim üzerine konuşulan bir konseydir. Halen aktif olarak da varlığını sürdürmektedir. Katıldığımı söylediği toplantıya YÖK başkanı da davet edilmiş ve bizzat katılmıştır” dedi.

“UÇAN KUŞTAN BİLE HABERİ OLDUĞUNA EMİNİM”

Mahkeme Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bahar’a “Üniversitede FETÖ yuvalanıyor gibi sözler konuşulduğunda siz de görev yapıyordunuz. Bununla ilgili tutumunuz ne oldu? Siz neden müdahale etmediniz?” sorusuna “Eğer Eğitim Fakültesi ile ilgili bir şey varsa ben tüm sorumluluğu almaya hazırım. Fakat tüm fakültelerin sorumluluğunu tek bir kişi alsa tüm sistem tıkanır. Ben hiçbir yapılanma içerisinde olmadım. Ancak Hasan Koçoğlu’nun bırakın eleman almayı, uçan kuştan bile haberi olduğuna eminim. Bu insanlarla bu kadar zaman çalıştıktan sonra ve o insanları oraya aldıktan sonra FETÖ’cü diye suçlamak ne derece doğru mahkemenin takdiridir. Burada siyasi görüşümü söylemek istemem ama Milliyetçi muhafazakar kesim için suçlanacaksam, ben üstüme alıyorum” dedi.

“EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞINI HDP’YE OY VERDİKLERİNİ DUYDUĞUMDA YAŞADIM”

“Mehmet Yazıcı ve Kenan Gümüştekin etrafında somutlaşan ve yaygınlaşan dedikodular var. Sizin rektör yardımcısı olarak 2014 yılında da bunları biliyor olmanız gerekmez miydi?” şeklindeki soru üzerine ise Mehmet Bahar, “Kenan Gümüştekin ile bir dönem birlikte çalıştık. FETÖ’cü olduğunu bilmiyordum. FETÖ ile ilişkilerinden veya Fethullah Gülen isminden kesinlikle hiç bahsetmemiştir. Bu yapılanmayla ilgili en büyük hayal kırıklığını Mart 2014 seçimlerinde HDP’ye oy verdiklerini duyduğumda bilişsel yapım darmadağın oldu. Mehmet Yazıcı ve Fahrettin Talay ile ilgili durumu biliyor olmama rağmen, Kenan Gümüştekin’den örgüte yönelik hiçbir söz duymadım” dedi.

İKİ REKTÖR YARDIMCISININ AŞK İDDİALARIYLA AZLEDİLMESİ FETÖCÜ’LERİN KOMPLOSU MU?

İki rektör yardımcısı hakkında çıkan haberlerden sonra Kenan Gümüştekin’in rektör yardımcısı olduğunu hatırlatan Mahkeme Başkanı, “Akçahan Gepdiremen ve Resul Eryiğit’in paralelci polisler tarafından dinlendikten sonra özel hayatlarına ilişkin bir takım şeylerin baskı unsuru olarak kullanıldığını, bu iki rektör yardımcısının görevden azledilmesinin FETÖ’cü yapının bir komplosu olduğunu hiç düşündünüz mü?” diye sordu. Mehmet Bahar bu konuya yönelik bilgisi olmadığını söyleyerek, Mehmet Yazıcı üzerinde terör örgütü ile bağlantılı olduğu yönünde camia ve basından bilgi edindiğini, ancak Kenan Gümüştekin ile ilgili bir şeye şahit olmadığını belirtti.

“MEHMET YAZICI İLE SAĞLIK SORUNLARI YÜZÜNDEN GÖRÜŞTÜM”

Örgütten insanlarla telefon konuşmaları üzerine ise Mehmet Bahar, “273 kez Mehmet Yazıcı ile görüşmem benim ve eşimin sağlık sorunları için olmuştur. Bunun dışında kendisiyle hiçbir görüşmem olmadı. Bunun dışında tek bir kelime çıkarsa mahkemenin vereceği her cezaya razıyım. Yine firari durumda olan Adnan Daylan ile 4 kez telefon görüşmesi de öğrenci konseyinin bir etkinliği için sponsor firma olarak görüşmelerde bulunmuşumdur. Bunun dışında bir irtibatım olmadı” dedi.

USULSÜZ DİNLEME VAKASI GÜNDEME GELDİ

 

Mahkeme Başkanı “Son olarak Ufuktan Yiğit’i tanıyor musunuz” diye sordu. Bahar; “Tanıyorum. Görev yaptığım dönemde istihbaratın başında o vardı. Üniversitenin güvenliği için de görüşmem olmuştur. Kendisinin Akçahan Gepdiremen, Resul Eryiğit ve benimle görüşmesi bu yüzden normaldir. Daha sonraki olayları ise sadece basından öğrendim” diye konuştu. Bolu'da 2013 yılında Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olan Ufuktan Yiğit, yanında çalışan 2 polis ile dönemin Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akçahan Gepdiremen'i usulsüz dinledikleri gerekçesiyle yargılanmaya başladılar. Karşılıksız aşk iddialarının ortaya atıldığı olayda Akçahan Gepdiremen görevinden azledilirken, o dönem Rektör Yardımcısı olan diğer isim Resul Eryiğit de yine bir aşk iddiasıyla görevinden ayrılmıştı. 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: