• resmi ilanlar

FETÖ'YE SAPKIN BAĞLILIK

07/06/2017 11:00

AKADEMİSYENLER YARGILANIYOR (11)

15 Temmuz hain darbe girişiminden önce Savcılık tarafından Fethullah Gülen’in özel doktoru Mehmet Yazıcı’ya yurtdışına çıkış yasağı ile ilgili belge gönderildiğini, Mehmet Yazıcı’ın belgenin içeriğini henüz açmadan bildiğini söyleyen tanık Tıp Fakültesi Dekanlık Özel Kalem memuru Özlem Konukçu, “Ben evrakı teslim alınca ‘Fethullah Gülen terörist de olsa, Ermeni de olsa, Yahudi’de olsa gideceğim. Amerika’ya gitmekten beni hiçbir şey alıkoyamaz’ dediğini bizzat duydum” dedi.

 

Haber: Ebru EYVAZOĞLU-Hakan AYDIN

FETO/PDY soruşturmaları kapsamında Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görevli 77 kişinin dinlenilmesinin ardından tanık ifadeleri dinlenmeye devam etti. Karaçayır Nikah Salonu’nda yapılan duruşmada Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden 29'u tutuklu 67 akademisyen hazır bulundu.

 

İlk olarak Doç. Dr. Selma Düzenli ifade verdi. Doç. Dr. Düzenli “Ben kimin Fetö’den olup, kimin olmadığını bilemiyorum. Ancak çalıştığım bölümde bir takım baskılara maruz kaldım. Kenan Gümüştekin hakkında da kanaatlerim vardı. Sağlık Bilimleri Enstitüsü’ne yüksek lisans ve doktora öğrencileri yerleştirilecekti. Ben buna karşı çıktım. Bunun sonucunda performans ödemelerim 3’te bire düşürüldü. Bölüme yerleştirilmeye çalışan belli yapıya mensup insanlara engel olduğum için bana farklı davranıldığını düşünüyorum. Aynı zamanda Kenan Gümüştekin ve Hayrettin Öztürk tarafından projelerim engellendi” dedi.

BÖLÜMÜ TAVAF EDEN AKADEMİSYENLER

Kenan Gümüştekin’in bazı öğretim üyeleri ile arasının çok iyi olduğunu belirten Selma Düzenli, “Bazı akademisyenlerden adeta orayı tavaf edenler vardı. Farmakoloji Bölümündeki Recep Bayram bunlardan biriydi. Hatta bir ara ‘Bizim fizyoloji bölümüne verseler de adam rahat etse’ şeklinde sözler söylediğim doğrudur. Bu yakınlığı ben aynı gruba mensup olmalarına bağlamıştım. Ama belki de bilim üretmek için biraraya gelmişlerdir. O kadarını bilemiyorum” dedi.

WHATSAP’TA CANINIZ SAĞOLSUN GRUBU

Yrd. Doç. Dr. Buket Kın Tekçe “Üniversitede akışı kendilerine doğru çevirmeye çalışan insanlar olduğunusezdim. Bunlardan biri Mehmet Yazıcı’ydı. Fakültede yönetim kuruluna dekanın adayının dışında başka bir isim önerdi. Onun seçilmesi için de yoğun çalışmalar gösterdi. Aynı zamanda GülzadeÖzyalvaçlı’nın eşi MİT tırları davasından dolayı şüpheli durumdaydı, aranıyordu. Whatsap’ta canınız sağolsun şeklinde bir grup kurarak neden geçmiş olsun demediğimiz yönünde sitemkar ifadeler kullandı. Fakat ben bu gruptan da hemen ayrıldım” dedi.

“MEHMET YAZICI TARAFINDAN MOBBİNGE UĞRADIM”

Tıp Fakültesi Dekanlık Özel Kalemde memur olarak çalışan Özlem Konukçu da Mehmet Yazıcı tarafından yoğun şekilde mobbinge maruz kaldığını ifade etti. Etik Kurulu’nda memurken Etik Kurulu’nun başkanının Mehmet Yazıcı olduğunu ve sürekli kendisine rencide edici şekilde konuşmalarda bulunduğunu belirten Konukçu, “Sana haddini bildireceğim, sen kimsin, bunun hesabını vereceksin’ şeklinde sözler söylüyordu. Bana bu şekilde davranmasının sebebinin Dekan Hasan Koçoğlu ile uyumlu çalışmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Aynı şekilde Fahrettin Talay’ın da “Senin ne taraftan olduğunu biliyorum. Çok az kaldı. Hepiniz hesabını vereceksiniz” sözlerine maruz kaldım.

ÇAYCININ BİLE GİRMESİNE İZİN VERİLMEYEN GİZLİ TOPLANTILAR

 15 Temmuz hain darbe girişiminden önce de gizli toplantılar yapıldığına dikkat çeken Özlem Konukçu, “Bu toplantılara Mehmet yazıcı, Fahrettin Talay, Nadir Göksüğür, Mehmet Bahar, Hayrettin Öztürk ve Erdal Bekiroğlu katılıyordu. Ne konuşulduğunu bilmiyorum ancak çaycının bile odaya girmesine izin vermiyor,  çaylarını dışarıdan alıyorlardı. Bu toplantılar Hasan Koçoğlu yokken yapılıyordu” dedi.

“REKTÖR KENDİSİNİ DESTEKLEMEDİĞİ İÇİN İSTİFASINI İSTEDİ”

Hayri Coşkun’u rektörlük seçiminde desteklemediği için Hasan Koçoğlu’na karşı tavır alındığını dile getiren Özlem Konukçu, “Hasan Koçoğlu, Hayri Coşkun ikinci kez rektör seçilirken kendisini desteklemedi. Bu yüzden Fahrettin Talay ve Nadir Göksüğür tarafından dışlandı. Hayri Coşkun’un da kendisinin istifasını istediğini bire bir benimle paylaştı. Hatta Hayri Coşun ile dışarıda karşılaştıklarında istifası konusunda kaba şekilde mukabele edildiğini de belirtti.  Fahrettin Talay ve Nadir Göksüğür aynı zamanda rektör yardımcısıydı. Hasan Koçoğlu’na karşı tavırları yüzünden uzunca zaman toplantılara katılmadıklarını biliyorum” dedi.

‘FETHULLAH GÜLEN TERÖRİST DE OLSA, YAHUDİ’DE OLSA GİDECEĞİM’

15 Temmuz girişiminden önce Savcılıktan Mehmet Yazıcı’nın yurtdışı çıkış yasağını içeren bir evrak geldiğini ve kendisinin teslim aldığını söyleyen Konukçu, “Evrak geldiğinde henüz içeriğini bilmiyordum. Ama Mehmet Yazıcı o an haberdar olmuş ve evrak gelir gelmez odada kendisini gördüm. İçeriğinin ne olduğunu da daha açmadan biliyordu. Evrakı teslim alınca ‘Fethullah Gülen terörist de olsa, Ermeni de olsa, Yahudi’de olsa gideceğim. Amerika’ya gitmekten beni hiçbir şey alıkoyamaz’ dediğini bizzat duydum. İsmail’in Yeri adlı işletmenin sahibi de sürekli Mehmet Yazıcı’nın yanına gelirdi. Onunla da sürekli görüşürlerdi” ifadelerini kullandı.

“MURAT ÖZKAN ÖĞRETMEN ABİSİYDİ, KOD ADI W”

Zaman Gazetesi’nde gazete dağıtıcısı çalıştığı dönemde Murat Özkan’ı tanıdığını söyleyen Ayhan Demirci, “2007-2009’da gazetenin dağıtımını yaptım. Murat Özkan yaklaşık 65 kişinin abonelik parasını kendisi toplar, bana 900 TL civarında bir para verir ben de onu müdüre iletirdim. Öğretmenlerden abone olanların parasını Özkan kendisi toplardı. O dönem Endüstri Meslek Lisesi’nde müdür yardımcısıydı. Öğretmenler kendisine abi diyorlardı. Yani öğretmenlerin abisiydi. Abone olanların faturası genel merkez tarafından kesilir ve toplu şekilde bize gönderilirdi. Faturalar abone olanların adına kesilir ancak altında kimin abonesiyse kod adı yazılırdı. Murat Özkan’ın kod adı W idi” dedi.

“MEHMET YAZICI KUVVETLİ VE KUDRETLİ BİRİYDİ”

2007-2010 yıllar arasında Tıp Fakültesi’nde dekanlık yapan Prof. Dr. ŞirzatÇoğalgil de tanık olarak dinlendi. Kendisi görevi bıraktıktan sonra üniversitenin sağ görüşlü insanların hakim olduğu bir yapı haline geldiğini söyleyen Çoğalgil, “Akademisyenler genel olarak cemaate yakın isimlerdi. Ama hangi cemaat olduğunu bilmem. Belli bir dini gruba mensup olmayan 15-20 kişiye kadro verilmediğini biliyorum. Belli bir dini gruba mensup olanların ise kolayca kadro aldığına şahit oldum. Mehmet Yazıcı kuvvetli ve kudretli biriydi. Onun istemediği birinin üniversiteye girmesi olanaksızdı” diye konuştu. 

“REKTÖR BİLE MEHMET YAZICI’DAN ÇEKİNİRDİ”

Prof. Dr. ŞirzatÇoğalgil, Mehmet Yazıcı için sözlerine şöyle devam etti: “Herkes ondan çekinirdi. Hatta rektörü dahi ondan çekinenler arasına koyabilirim. Örgütle bağını bilmiyorum ama bir akademisyenin bu kadar kudretli olması manidar bir durum. Eşi Selma Yazıcı da bizim bölümdeydi. Bünyamin Koç ve İsmail Boyraz’ın alınmasında Selma Yazıcı’nın etkisi olduğunu biliyorum. Onlar da Selma Yazıcı le ortak hareket ediyorlardı, sözünden pek çıkmazlardı” dedi.

“BİR GRUBUN ÜYESİ OLMADIĞIM İÇİN DIŞLANDIM”

Araştırma Görevlisi Didem Ayhan Durak ise 4 yıl önce YÖK atamasıyla üniversiteye geldiğini Kenan Gümüştekin ve Selim Bedri Benek ile birlikte çalıştıklarını söyleyerek “Çalıştığım bölümde mobbinge maruz kaldım. Geldikten sonra bir grubun üyesi olmadığım için dışlandım. Kenan Gümüştekin tarafından tüm çalışmalarıma engeller konuldu” dedi.

“KADRO ALIMLARINDA SÖZ SAHİBİYDİ”

Öğleden sonra devam eden duruşmalarda ilk olarak Prof. Dr. Gülşen Leblebiciooğlu dinlendi. Hayi Coşkun ve ondan güç alan Mehmet Bahadır’ın kendisine mobbing uyguladığını iddia eden Leblebicioğlu, “Mehmet Bahar 2007 yılında yeni bir yayın ağına dahil olduğunu görüyorum. 2007 yılından sonra ki yayınlarda imzası bulunan şahısların, FETÖ/PDY terör örgütü nedeniyle haklarında işlem yapıldığı yada tutuklandıkları görülüyor. Bahar’ın yurt dışında akademik yayınların yer aldığı bir dergide edötürlüğü vardı. Bu dergiye de bakıldığında yapıya ait olduğunu değerlendiriyorum. Çünkü dergide yayıları yayınlanan şahıslar hakkında da FETÖ/PDY’den dolayı işlemler yapılmış. Bahar’ın birlikte yayın yaptığı Mehmet Erdoğan ve Muhammet Uşak, Yunanistan’a kaçarken yakalandılar. Baharı bu güne kadar bu yapı tarafından korunduğunu düşünüyorum. Kadro alımlarında söz sahibiydi. Bu yapıyla olan irtibatı nedeniyle bu kudrete ulaştığını düşünüğyorum. Profesörlük kadromunda hak ettiğimde halde bu yapıdan olmadığım için bana verilmediğini düşünüyorum” dedi.

 

SELMA YAZICI YURT DIŞINDA KEYİF SÜRERKEN ÜZÜLÜYORMUŞ

Dosyanın firari sanığı Selma Yazıcı’nın ofisindeki özel eşyalarını toplayarak evine bıraktığı iddia edilen Nefise Terzi, “Fizik Tedavi Hastanesi’nde çalışıyordum. 19.07.2016 tarihinde yurt dışında olan Selma Yazıcı cep telefonuma mesaj atarak, yaşanan olaylar nedneiyle geri dönemeyeceğini ve hastanede bulunan çalışma odasındaki özel eşyalarını toplayarak evine bırakmamı istedi. Anahtarların İsmail Poyraz’da olduğunu belirtti. Bende İsmail Poyraz’a giderek, Selma hanımın mesaj attığını ve odasını boşaltmamı istediğinisöyledim. Selma hanımın odasının anahtarını aldım ve odasına gittim. Odasında bulunan çekyatın altında yeni alınmış kıyafet ve ayakkabılar vardı. Bunları kolilere koydum. Bazı kitaplar vardı. Onları da masanın üzerine bıraktım ve odadan çıktım. Odada çalışırken, bayanlara özgü kıyafetler olduğu için odanın kapısını arkadan kilitlemiştim. Ertesi gün İsmail Poyraz’la birlikte topladığım eşyaları Selma Yazıcı’nın evinde hole bıraktım. İçeri bile girmedim. Sonra eşyalarını taşıdım için işimden oldum. Bana yardım eden bir bayan arkadaşta işinden oldu. Yazıcı’nın çocuğuna bakan bakıcıyla sonra çarşıda karşılaştım. İşimden atıldığımı ve bundan Selma Yazıcı’nın haberi olup olmadığını sordum. Oda bana haberinin olduğunu ve üzgün olduğunu söyledi” diye konuştu.

Dinlenen tanığın ardından Bolu Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Seyfi Han duruşmayı 12 Haziran pazartesi gününe erteledi.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: