• resmi ilanlar

“REKTÖR, FETÖ'YE ZEMİN HAZIRLADI”

14/06/2017 11:00

“HAYRİ COŞKUN, HIRSININ KURBANI OLDU”

FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla yargılanan akademisyenlerin davasında tanık olarak dinlenen eski Rektör Yardımcısı Akçahan Gepdiremen, Fethullahçı çete tarafından istifa ettirildiğini söyledi. Mahkeme Başkanı “Rektör Hayri Coşkun da FETÖ/PDY’nin bir üyesidir mi diyorsunuz” sorusuna ise Gepdiremen “Hayri Coşkun için FETÖ’cüdür diyemem.  Ancak FETÖ yapılanmasının gelişmesi ve yerleşmesine zemin hazırladığını düşünüyorum” şeklinde cevaplandırdı. Akademisyenlerin öğleden sonra ki duruşmasında ifade veren Hasan Koçoğlu, “2014’den sonra Hayri Coşkun hırsının kurbanı olduğunu, paralel yapıyla makamını korumak için birlikte hareket ettiğini düşünüyorum” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU – Hakan AYDIN

FETO/PDY ile ilişkili olduğu iddialarıyla yargılanan akademisyenlerin davasında tanık ifadeleri dinlenilmeye devam ediyor.Karaçayır Nikah Salonu’nda yapılan duruşmada Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden 29'u tutuklu 67 akademisyen hazır bulundu. İfadelerde sık sık adı geçen eski Rektör Yardımcısı Ali AkçahanGepdiremen ve Yahya Mustafa Keskin çarpıcı ifadelerde bulundu.

“SENİN DE, HOCA EFENDİNİN DE …..”

Fethullahçı çete tarafından Rektör Yardımcısı olduğu dönemde hedef alındığını ifade eden Ali AkçahanGepdiremen, “2012 yılı Ekim ayı itibariyle Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı görevine başladım. İdari görevim sırasında katıldığım bir kokteylde Mehmet Yazıcı omuza dokunup “Burası küçük yer. Her yaptığın kulağıma geliyor. Ayağını denk al” diyerek beni tehdit etti. Ben de karşılığında “Senin de, hoca efendinin de …..” şeklinde bir karşılık verdim ve yanından ayrıldım. Bundan sonra sistematik şekilde şikayetdilekçeleri gönderilmeye başlandı. BAP projelerinde sıkıntılar yaşandığına ilişkin konulardan bahsedildi. Ben de sıkıntı yaşandığı iddia edilen Fatih Demircioğlu, Zeynep Ocak ve adını hatırlayamadığım birinin daha projelerini alıp eski rektör Hayri Coşkun’un yanına gittim. 3 saat boyunca başvuruları ve durumlarını izah ettim. Rektör bu konuşmamız sonunda BAP projeleri ile ilgili eksikler olmadığına ve başvurucuların kişiliğine yönelik bir kayırmacılığın olmadığına ikna oldu. Bu projelerle ilgili 3 adet değil tam 14 dilekçe gönderildiğini öğrendim. Hepsi Fethullahçı çeteye mensup kişilerdendi. Fatih Demircioğlu, Tarık Ocak, Zeynep Ocak, Arif Duran isimlerini hatırlıyorum. Rektör hocaya bunun Fethullahçı grubun bir komplosu olduğunu, beni istifa ettirmeyi kafalarına koydukları takdirde bu tür şikayet ve asılsız iddiaların devam edeceğini, gerekirse istifa edebileceğimi söyledim. Ancak eski rektör beni temin ederek şikayetleri dikkate almayacağını söyledi ve beni istifadan vazgeçirdi” dedi.

“FETHULLAHÇI ÇETE TARAFINDAN İSTİFA ETTİRİLDİM”

Bu tarihten sonra yerel gazetelerin mesaj sayfalarında rumuzlarla özel hayatına ilişkin yazılar yazıldığını belirten Gepdiremen, “Özel hayatıma ilişkin asılsız iddialarda bulunan yazılar, birbiri ardına rumuzlar yayınlanmaya başladı. Bunun Fethullahçı çete tarafından yapıldığını anlayabiliyorum. Ben rektörün bunları dikkate almayacağı kanaatindeydim. Ancak öyle olmadı ve eski rektör benim istifamı istedi. Aynı dönemde rektör yardımcısı Resul Eryiğit de benzer şeylere maruz kaldı ve fiziki şiddet gördü. O da aynı şekilde istifa ettirildi. Bu yaşananların Rektör hocanın FETÖ/PDY ile ilgisi dolayısıyla gerçekleştiğini yada rektörün kripto bir FETÖ’cü olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Benden boşalan makama da Kenan Gümüştekin’in atanması bu yöndeki kanaatimi doğrulamaktadır” dedi.

“GÜMÜŞTEKİN BAŞHEKİM YAPILARAK FETHULLAHÇIÇETE İLE SULH SAĞLANDI”

İkinci kez yapılan rektörlük seçiminden sonra ise Kenan Gümüştekin’in yeniden rektör yardımcısı yapılmadığına dikkat çeken AkçahanGepdiremen, “Fethullahçı çetenin baskıları artınca Kenan Gümüştekin başhekim yapıldı ve böylece rektör ile Fethullahçı çete arasında sulh sağlanmış oldu. 17-25 Aralık sonrasında iseHayri Coşkun, Gümüştekin’in başhekim olarak kalmasını kendisi için bir tehlike olarak görünce hastanelerin birleşme sürecinin bitiminde Gümüştekin’in de görevi son buldu” dedi.

YARGILANAN İSTİHBARAT MÜDÜRÜ TEHDİT ETMİŞ

Hakkında önceden çıkan usulsüz dinlemelerle ilgili de açıklama yapan Gepdiremen, “Benim DHKPC, TİKKO ve Dursun Karataş ile ilişkilendirilerek dinlenildiğim bildirildi.  O dönemde ben rektör yardımcılığından istifa etmeden 3 gün önce Rektörlüğün kapısında gördüğüm istihbarat müdürü Ufuktan Yiğit ‘Seninle görüşeceğiz hoca’ diyerek bana karşı tehdit ifade eden bir cümle kullandı. Usulsüz dinlemeyi gerçekleştiren Emniyet personeli savunmalarında üniversitedeki ülkücü kesimi silindir gibi ezdiğimi, Gezi olaylarında aktif rol aldığımı söylemişler. Bu beyanların kesinlikle doğru olmadığını belirtmek isterim. Hatta benim ülkücü grupla olan ilişkim için şu an Türk Ocakları Başkanı olan öğretim görevlisi Hamdi Zenginbal tanık olarak dinlenebilir. Gezi olaylarında ise zaten artık rektör yardımcısı değildim. PKK sempatizanı olduğum yönünde beyanda bulunulmuş. Bunları da kesinlikle kabul etmiyorum” dedi.

EMNİYET VE ÜNİVERSİTEDEKİ PARALELCİ YAPI ‘İŞBİRLİĞİ YAPTI’ İDDİASI

Mahkeme Başkanı Seyfi Han“Usulsüz dinleme olayının paralelci çete tarafından rektör yardımcılığından istifa ettirilmeniz için emniyetin içindeki paralelci yapıdan rica edilmesi sonucu gerçekleştiğini mi düşünüyorsunuz” sorusuna “Benim kanaatim budur. Ancak ben bu soruyu 4 buçuk yıl önce devletime sordum, henüz cevabını alamadım” dedi.

MÜFTERİ ÇETESİ

Eski Rektör Hayri Coşkun’unsavunmasında kendileri hakkında ‘Müfteri Çetesi’ dediği iddialarına değinen AkçahanGepdiremen, “Rektör hoca yargılanan sanıklar hakkında ifade veren öğretim görevlilerini müfteri çetesi olarak nitelendirmiş. Vatansever insanlarla adımın bu şekilde anılmasından ben şeref duyarım. Beni dinleyen emniyet mensuplarının da örgütle bağlantılarının araştırılmasını talep ediyorum. Rektör Hocanın FETÖ’cü öğrencilerin kaldığı evlerde yer sofrasında çektirdiği fotoğraflar açıktır. Ayrıca Mehmet Yazıcı’nın Fethullah Gülen’in özel doktoru olduğunu kanıtlayan, birlikte arabada görüldükleri video kayıtlar herkesçe bilinmesine rağmen 17-25 Aralık sürecinden sonra kendisine 6 aylık ücretsiz izin verilmesinin nedeni de araştırılmalıdır” dedi.

“HAYRİ COŞKUN’UN FETÖ’CÜ OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM AMA ……”

Mahkeme Başkanı “Rektör Hayri Coşkun da FETÖ/PDY’nin bir üyesidir mi diyorsunuz” sorusuna ise Gepdiremen “Hayri Coşkun için FETÖ’cüdür diyemem.  Ancak FETÖ yapılanmasının gelişmesi ve yerleşmesine zemin hazırladığını düşünüyorum. FETÖ’cü olduğunu zannetmiyorum” şeklinde cevaplandırdı.

İFADELERİ EMNİYET MÜDÜRÜ MUSTAFA KIZILKAYA MI SIZDIRDI?

Ardından Yahya Mustafa Keskin tanık olarak ifade verdi. Böyle bir davada sanık veya tutuklu olarak değil de ‘tanık’ olarak savunma vermekten gurur duyduğunu söyleyen Keskin, “Sayın -Cumhurbaşkanımızın 17-25 Aralık süreci sonunda ‘bu örgüte ilişkin elinizdeki bilgi ve belge ne varsa paylaşın’ çağrısından sonra Emniyet Müdürlüğü’ne giderek vatandaşlık görevimi yaptım. Emniyette bildiklerimi anlattım. İlk ifademi verdikten birkaç gün sonra adını verdiğim bir kısım öğretim üyesinin gerek sosyal paylaşım sitelerinde yaptıkları yorumlarda, gerekse benimle olan konuşmalarında bundan haberdar olduklarını anladım. Benim ifadelerimin dışarı sızdırıldığını anladım. Bu ifadelerin o dönemin Emniyet Müdürü Mustafa Kızılkaya tarafından sızdırıldığını düşünüyorum. Bunun için de gerekli hukuki yollara başvuracağım. Ayrıca burada sanık olarak yargılanmayan N.S.D.’nin babası olduğunu söyleyen bir şahıs tarafından yanımda Cabir Terzioğlu da varken tehdit edildik. Bunun da kayıtlara bu şekilde geçmesini istiyorum” dedi.

“BUNLARIN HANGİSİNİN AKLANDIĞINI MAHKEMENİN TAKDİRİNE BIRAKIYORUM”

Daha önceden devletin yetkili makamlarına bildiklerini anlattığını belirten Keskin, “Beyanlarım nedeniyle Hayri Coşkun’un bizim için müfteri çetesi ifadesini kullandığını öğrendim. Bunu hakaret olarak kabul ediyor ve adli olarak gerekeni yapacağımı belirtmek istiyorum. Müfteri çetesi, Allahtan korkmaz, kuldan utanmazlar diyerek bizden bahseden Hayri Coşkun, aleyhine beyanda bulunduğum şahısların neredeyse tamamının da aklandığını söylemiş. Ben Hayri Coşkun, Mehmet Bahar, Kenan Gümüştekin, Arif Duran, Mehmet Yazıcı, Fahrettin Talay, Serkan Çakır, Mehmet Özyalvaçlı gibi şahısların adını verdim. Bunların hangisinin aklandığını da mahkemenin takdirine bırakıyorum. Şahısların aklandığına yönelik iddia sadece Hayri Coşkun’un temennisidir. Bu şahısların beraat etmesinden en çok kendisi mutlu olacaktır. Ayrıca bu tür beyanlarımın akademik olarak bu şahısların önünü kesmeye yönelik olduğu belirtilmiş. Benim böyle bir düşüncem olamaz. Asıl ön kesilmesi konusunda mahir olan grup şu an yargılanan kişilerden oluştuğunu düşünüyorum” dedi.

KENDİLERİNE ÖĞRENCİ SÜSÜ VERİLMİŞ GRUP

Yahya Mustafa Keskin ifadelerinin devamında “Mehmet Bahar bir gün gelip hakkımda şikayetler olduğunu söyledi. Zarf açıldığında hakkımdaki şikayet dilekçelerinin aynı cümlelerden müteşekkil olduğunu gördüm. Hiçbir zaman dersine girmediğim tarih ve psikoloji bölümüne mensup öğrencilerin bunları yazdığı belirtildi. Benim üniversitedeki varlığımdan rahatsız olan bir grup tarafından bunların yazıldığını anladım. Kendilerine öğrenci süsü verilmiş grupça organize edildiğini gördüm. O dönemin Öğrenci Konseyi Başkanı İlyas Taşkıran’ın gerekirse beyanı alınabilir. Onun da bu işin içinde olduğunu düşünüyorum” dedi.

“CUMA KARTAL VE ADNAN DAYLAN’A HANGİ GEREKÇE İLE GRİ PASAPORT VERİLDİĞİ AÇIKLANMALI”

Yahya Mustafa Keskin pek çok soruyu da gündeme getirerek, “Bir araştırılma yapılırsa üniversitede daha pek çok kişinin işle ilişiğinin kesileceğini düşünüyorum. Mehmet Bahar, Erdal Bekiroğlu ve Hayrettin Öztürk uzun süre gözaltında tutulduktan sonra görevlerine devam etmişlerdir. 2015 sonrasında Kenan Gümüştekin’e verilen BAP projelerine ilişkin bilgilerin yer aldığı web sayfasının da çökertildiğini biliyorum. Bu yüzden beyanlarımın abartı olduğuna ilişkin beyanları kabul etmiyorum. Estonya gezisi için Rektörlük tarafından FETO/PDY mensuplarına gri pasaport verildiği biliniyor. Kamuoyunda ilk imam olarak bilinen Cuma Kartal ve Adnan Daylan’a hangi gerekçe ile gri pasaport verildiği açıklanmalıdır. Benim yurtdışına ilişkin iki başvurum değişik gerekçelerle reddedilmiştir. Hayri Coşkun bu şahıslarla ilişkisini ve dönemin Valisi ile olan ilişkisini açıklamalıdır. Mehmet Bahar’ın Mehmet Yazıcı ile olan yoğun ilişkisi izaha muhtaçtır” diye konuştu.

 

ÜNİVERSİTE İÇERİSİNDE BİR GURUP OLUŞTURDULAR

 

Akademisyenlerin yargılandığı duruşmanın öğleden sonraki celsesinde ilk olarak Esra Koçoğlu dinlendi. 2014 seçimlerinden sonra üniversite de guruplaşmanın yaşandığını belirten Koçoğlu, “2013 yılında Rektör Yardımcısı Akçahan Gepdiremen, Rektör Hayri Coşkun tarafından istifa ettirildi. Bu göreve daha sonra paralel yapıya mensup olduğunu öğrendiğim Kenan Gümüştekin atandı. Bu atamadan sonra Mehmet Yazıcı’nın önderliğinde içerisinde Arif Duran, Fatih Demircioğlu ve Fahrettin Talay gibi isimlerin de olduğu şahıslar üniversite içerisinde bir gurup oluşturdular. Bu şahıslar bu aşamadan sonra ortak karar aldılar ve uyguladılar” dedi.

BASKI SONRASI GÜMÜŞTEKİN BAŞHEKİM OLARAK ATADI

Hayri Coşkun’un paralel yapıya mensup kişilerin baskısı sonrası Kenan Gümüştekin’i başhekim olarak atadığını belirten Koçoğlu, “2’inci kez Rektör seçilen Hayri Coşkun, bu döneminde Kenan Gümüştekin’i Rektör Yardımcısı olarak atamadı. Ancak üniversite içerisinde olan paralel yapı mensupları Hayri Coşkun’a baskı yapmaya başladılar. Yapı mensupları saatlerce odalarda görüşme yaptılar. Bu toplantılara Mehmet Bahar ve Erdal Bekiroğlu’da katıldı. Bu toplantılar sonrası oluşan baskı sonrası Kenan Gümüştekin hastaneye başhekim olarak atadı” ifadesini kullandı.

SİSTEMATİK OLARAK BASKI VE MOBBİNG UYGULADI

Eşinin dekanlık görevinden istifa etmemesi nedeniyle kendisine kadro açılmadığını belirten Koçoğlu, “Rektör Hayri Coşkun, eşim 2014 seçimlerinden sonra istifa etmeyince bana sistematik olarak baskı ve mobbing uyguladı. Profesörlük kadrosunu hak etmeme rağmen, bu kadromun eşim istifa etmediği sürece bana verilmeyeceği söylendi. Hatta ‘Cumhurbaşkanı da arasa kadro vermeyeceğini, gerekirse kadroyu yakacağı’ bize iletildi. Dediğini de yaptı ve 2014 profesörlük kadrosu ataması yapılmadığı için yandı” dedi.

USULSÜZLÜK ŞİKAYETLERİNİ KİMLER YAPTI?

Üniversitedeki paralel yapılanmayla ilgili tanıklığına başvurulan Hasan Koçoğlu ise, 2010-2015 yılları arasında yaşadıklarını mahkemede anlattı. Rektör yardımcılarının istifa etme süreciyle ilgili bilgiler veren Hasan Koçoğlu, “2013 yılında Resul Eryiğit ve Akçahan Gepdiremen’in bu yapıya mensup kişilerin baskısıyla istifa ettirildi. Gepdiremen’in sorumlu olduğu BAP projelerinde usulsüzlük olduğu yönündeki şikayetler ve başkaca sebepler nedeniyle Rektör Yardımcılığından ayrılması sağlandıktan sonra, 2014 yılında yapılan rektörlük seçimlerinde birlikte hareket ettiler. Toplu şekilde Hayri Coşkun’u destekleyeceklerini söylediler. Ben ise Coşkun’a değil, Terzioğlu’na destek vereceğimi söyledim” dedi.

YAZACI’NIN ARKASINDA NAMAZ KILAN KİM?

2014 seçimlerinde eski Rektör Coşkun’un paralel yapının desteğini aldığını belirten Koçoğlu, “Seçim sürecinde Hayri Coşkun ve Paralel yapıya mensup kişiler baskı yaptılar. Hayri Coşkun seçimi kazanınca Mehmet Yazıcı ‘Ben seçim öncesi Rektöre sabah namazı kıldırdım’ şeklindeki beyanıyla da bunu açıkça gösterdiler” dedi.

DEKANLIKTAN İSTİFA ETMEMİ İSTEDİ

Coşkun’un rektör olarak atanmasının yapılmasının ardından istifasını istediğini belirten Koçoğlu, “Rektörlük seçimlerinin ardından Hayri Coşkun’un tavırları iyice değişti. Atanmasından 1 gün sonra beni çağırarak dekanlık görevinden istifa etmemi istedi. Ancak ben bunu kabul etmedim. ,Bu aşamadan sonra Rektör Coşkun, Yardımcım Fahrettin Talay üzerinden işleri idare etmeye çalıştı” dedi.

MÜCADELE ETMEYİ TERCİH ETTİM

Dekanlıktan istifa etmemesi nedeniyle eşinin hak ettiği kadrosunu alamadığını belirten Koçoğlu, “Eşimin bu dönemde profesörlük hakkı doğmuştu. Fakat eski Rektör Coşkun, bu kadronun verilmesi için benim istifamı şart koştu. Ben istifa ederek eşime kadro almak yerine, vatansever bir vatandaş olarak mücadele etmeyi tercih ettim” dedi.

DELİL OLMADIĞI İÇİN ŞİKAYETÇİ OLAMADIM

Paralel yapının tabipler odası seçimleri için çalışma yürüttüğünü anladığında durma müdahele etmek istediğini belirten Koçoğlu, “Paralel yapının tabipler odası seçimlerine hazırlandığını fark edince Bolu İl Sağlık Müdürü, Bolu Kamu Hastaneler İl Genel Sekreteri ve Halk Sağlığı başkanıyla bir toplantı yaptım. Bu görüşmeyi öğrenen Mehmet Yazıcı beni odamdaki hattımdan arayarak ‘Dekanlıkta kalmak istiyorsan, rahat dur’ diyerek tehdit etti. Ancak elimde delil olmadığı için şikayetçi olamadım. Yapılan oda seçimleri sonucunda paralel yapıya mensup olduğunu öğrendiğim Fatih Demircioğlu seçimleri kazandı” dedi.

HAYRİ COŞKUN HIRSININ KURBANI OLDU

Mahkeme başkanını ‘Coşkun ve Bahar hakkında ki kişisel görüşünüz nedir?’ diye sorması üzerine Koçoğlu, “Hayri Coşkun’un 2010-2014 yılları arasında kalan ilk döneminde paralel yapıyla bir bağlantısı olduğunu görmedim. Birlikte çalıştık. Ancak, 2014’den sonra Hayri Coşkun hırsının kurbanı olduğunu, paralel yapıyla makamını korumak için birlikte hareket ettiğini düşünüyorum. Mehmet Bahar’ı ise menfaatleri neredeyse orada duran bir kişi olarak bilirim. Bahar’ın örgüt mensubu değil, ancak menfaatleri doğrultusunda paralel yapıyla birlikte hareket ettiğini düşünüyorum.

Mahkemede son olarak duruşmanın tutuklu sanığı Hakan Çakır’ın eşi Züleyha Çakır dinlendi. Baylock çıkan telefon hattının bir süre kendsinin kullandığını ve daha sonra başka bir hat kullandığını belirten Çakır, Bylock programını hiç kullanmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanı Seyfi Han, duruşmayı 19 Haziran 2017 pazartesi günü sabah saat 09.15’e erteledi. 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: