• resmi ilanlar

Çatı sanıkları yargılanıyor (12)

20/07/2017 11:00

Tutuklu Genel Müdür iddiaları yanıtladı: MOZAMBİK'TE İNŞAAT YAPMAK İSTEMİŞLER

*FETO/PDY soruşturmaları kapsamında yargılanmaya başlayan Çatı iddianamesi sanıkları ifade vermeye devam ediyor. Bolparsan A.Ş. eski Genel Müdürü Nazmi Uysal tutuklanma esnasında polisle birlikte basın mensuplarının da geldiğini görünce şaşırdığını söyleyerek, hiçbir sanığın gözaltına alındığı sırada basın mensubu yokken, kendisinin gözaltına alınması esnasında basın mensuplarının bulunmasının algıya yönelik ve manidar olduğunu belirtti.

*Uysal ayrıca firari olan Yıldırım Yılmaz ve Adnan Daylan ile Mozambik’te inşaat sektörüne yatırım yapmak için bu ülkeye iki kez gittiklerini belirtti. Örgüte mensup olduğu iddia edilen şahıslarla Estonya gezisine gittiğine yönelik iddiaya ise Yıldırım Yılmaz beni gelmeyen, daha önce milletvekilliği yapmış şu an Bakan Yardımcılığı yapan Fatih Metin’in yerine beni davet etmişti. Bu şekilde geziye katıldım” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

FETO/PDY soruşturması kapsamında Bolu Karaçayır Nikah Salonu’nda görülen duruşmalar devam ediyor. Perşembe günü sabahtan görülen duruşmada üç sanık ifade verdi.

Naim Bilen

Savcılar çalışanı olan Naim Bilen, “Üzerime atılı suçlamayı hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Terör örgütüne üyeliğim söz konusu değildir. İddianameye dayanak yapılan hakkımdaki tüm delillere yönelik bir kez daha açıklama yapmak istiyorum.

“PLAKET ALMADIM”

Öncelikle tanık beyanları ile başlamak isterim.  Serkan Özmarka’nın beni toplantılarda gördüğüne dair iddiasını kabul etmiyorum. Ben kendisini Bankasya’daki çalıştığım işyerinin işlemlerini yapan biri olarak tanırım. Kendisiyle banka haricinde herhangi bir iletişimim söz konusu değildir. Bu doğrultudaki beyanları reddediyorum. Serkan Özmarka Bankasya’ya yapılan destek sonrası destekçilere verilen plaketlerle ilgili açıklama yapmış. Bu plaketlerin verildiği kişiler arasında adımı saymıştır. Ben böyle bir plaket almadım, bu iddiayı da reddediyorum.

“BANKA PERSONELİNDEN KURBAN PARASI İSTEMEDİM”

Fatih Bilge Bankasya çalışanıdır. Kendisini bu vesileyle tanırım. Kurban bayramında banka personeli ve kendisinden kurban parası adı altında 250-30 TL civarı para istediğimi belirtmiş. Fatih Bilge’nin bu beyanı dışında Bankasya çalışanının hiçbirinin kurban parası istediğime dair bir beyanı söz konusu değildir. Neden böyle bir beyanda bulunduğunu bilemiyorum ama mesnetsiz iddiaları reddediyorum.

Savaş Yıldız benim mütevelli olduğumu iddia etmiş. Mütevelli kelimesinin anlamını bilmiyorum benim Harun Savcı’yı çok iyi tanıdığıma yönelik iddiası olmuş. Harun Savcı benim 2 yıldır patronum. İddialarını reddediyorum.

BANKASYA’DA SADECE MAAŞ HESABIM VAR

Bankasya’da hesabım olduğu doğrudur. Çalıştığım işyeri maaşlarımızı 2009 yılından 2014 Ocak ayına kadar bu bankaya yatırmıştır. 2014 sonrasında maaşlarımız Garanti Bankasına yatırılmaya başlandı. Benim Bankasya’daki maaş hesabımın göstermiş olduğu hareketlilik mali analiz raporlarından anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere 2014 sonrasında kredi kartı ödemelerinden kaynaklı bir hareketlilik söz konusudur. Zaten 2013 Aralık ve 2014 Ekim ayları arasında hesabımın sıfır olduğu görülmektedir.

Masak raporunda 20 bin TL’lik şüpheli EFT işleminden bahsedilmektedir. Bu EFT bizim B.K. isimli bir firma sahibine ödemememiz gereken bir çek vardı. Bu ödemeyi o anki sıkışıklığımız nedeniyle gerçekleştiremediğimizi söylediğimizde borç olarak 20 bin TL göndereceğini söyledi. EFT’yi böylece gerçekleştirdik. Kayıtlarda görüleceği üzere 10 gün sonra geri ödemeyi yaptık.

“ÇOCUĞUMU ORTAMI BOZULUP, BAŞARISI DÜŞMESİN DİYE OKULDAN ALMADIK”

Çocuklarımı örgüte müzahir okullara gönderdiğim iddiası ile ilgili olarak ifade etmek isterim ki ben iyi bir eğitim almaları ve başarılı olmaları için çocuklarımı Fatih Koleji’ne gönderdim. Eşimin çalışıyor olması ve okulun tam zamanlı eğitim vermesi bizim bu tercihimizde etkili olmuştur. 2014’te son sınıftaydı kızım. Son yılda ortamı bozulup, başarısı düşmesin diye çocuğu okuldan almadık. Bu yöndeki iddiaları tümüyle reddediyorum.

“MESAİM 22.30’DA BİTİYORDU, DİNİ TOPLANTIYA KATILMAM MÜMKÜN DEĞİL”

Ben herhangi bir talimat sonrası Dijitürk’ü kapattırmadım. Dijitürk fiyatının artması ve bir yıllık taahhüt süresinin bitmesi dolayısıyla üyeliğimi sonlandırdım. Kayıtlarda da herhangi bir destek amacıyla üyeliğimi sonlandırdığıma dair bir husus tespit edilememiştir. Dini sohbetlere katıldığım iddiasını reddediyorum. Dini sohbet adı altında bir toplantıya katılmadım. Ben yoğun mesai saatleri ile çalışmaktayım. Mesaimin aksam bitişi 22:30’dur. Herhangi bir toplantıya iştirak etmem mümkün değildir.

DENEME SINAVLARI İÇİN ALINAN ZAMAN GAZETESİ

2002 ve 2003 yılları arasında Zaman Gazetesi abonesi olduğumu belirtmiştim. Çocuklarımın Fatih Kolejine gitmesi ve deneme sınavı vermesi nedeniyle aboneliğimi devam ettirmiştim. Ancak iddia edildiği gibi Sızıntı Dergisi aboneliğim söz konusu değildir. Dosyadaki ekran görüntüsünün nerden kaynaklandığını bilemiyorum.

Tüm bu izahat sonrasında suçsuz olduğumu ve beraatımı mahkemenizden talep ediyorum. Herhangi bir örgüte üyeliğim söz konusu değildir.

SOHBET ATMOSFERİ ADLI KİTAP KİMİN?

“Aramada ‘Sohbet atmosferi isimli bir kitap ele geçilirmiş. Ne diyeceksiniz?” sorusuna ise “Arama tutanağında yer almamasına rağmen dosyada evimde ele geçirilen eşyalar arasında sohbet atmosferi isimli Fethullah Gülen’e ait bir kitabın bulunduğu kaydı söz konusudur. Ben bu iddiayı reddediyorum. Dosya içindeki kayıt sehven yansıtılmıştır. Arama tutanağında da görüleceği üzere benim evimde adı geçen kitap bulunmamıştır” dedi.  Bilen “Yurtdışı gezilerim hususunda patronum Harun Savcı ile İtalya’ya 4 günlük iş seyahati gerçekleştirdim. Tamamen is amaçlı yapılmış bir seyahattir diye konuştu.

 

Nazmi Uysal

Bolparsan A.Ş.'nin eski Genel Müdürü olan Nazmi Uysal savunmasını şu şekilde gerçekleştirdi: “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliğini bitirdim. Bolu’ya geldikten sonra Bolparsan adlı şirkette çalışmaya başladım. Zaman içerisinde bu şirketteki görevim genel müdürlük seviyesi ulaşmıştır. Ben tutuklanmadan önce Bolu ve çevresinde ilk 10 şirket arasında sayılmaktaydı.

“POLİSLE BİRLİKTE BASIN MENSUPLARININ GELMESİNE ŞAŞIRDIM”

15 Temmuz’dan sonra tutuklandığım 2 Eylül tarihine kadar şahsım ve çalışmış olduğum şirketle ilgili basında ve kamuoyunda neden hakkımda soruşturma yapılmadığına dair ciddi şayialar oluşmuştu. 2 Eylül tarihinde polis şirkete geldiğinde çalışanlarımın gözü önünde tutuklandım. Bu tutuklanma sırasında basının da polis memurlarıyla birlikte şirkete gelmiş olması benim için şaşırtıcıydı. Gözaltında olduğum süreçte diğer sorgulanan kişilerin hiçbirinin gözaltına alma işlemi sırasında basının yer almadığı öğrendim. Bunun benimle ve şirketimle ilgili oluşturulmaya çalışılan algıya yönelik bir hareket olduğunu düşünüyorum ve manidar buluyorum.

“YURTDIŞINDAN GELEN İKİNCİ EL TELEFONUMDA BYLOCK TESPİTİ YAPILMIŞTIR”

Bylock kullandığıma dair iddiayı kabul etmiyorum. Ben o programı kullanmadım. İndirmedim. Herhangi bir kimsenin indirmesine izin vermedim. Bylock tespitine yönelik ekran çıktılarının hangi usul ve teknikle elde edildiği belli değildir. Kamuoyunda bylock tespitlerinin doğruluğu ile ilgili ciddi tartışmalar vardır. Bylock tespitine yönelik açıklanan listelerin birinde var olan şahıs, daha sonra listede yer almamaktadır. Bu durum bylock tespitlerini sorgulanır hale getirmektedir. Ayrıca Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan bir evrak da bylock tespitlerinin yapıldığı ekranda ekleme çıkarma butonunun olduğu anlaşılmaktadır. Yine Anayasa Mahkemesi dijital materyallerin tek başına örgüt üyeliği hususunda delil sayılamayacağı kararı vermiştir. Benimle ilgili olarak imei numaramın yurtdışından getirilen telefona ait olduğunu söylemek istiyorum. Daha sonra da yapmış olduğum araştırma ile iphone 5 marka telefon olduğunu öğrendim. Ben daha önce ikinci el yurtdışından getirilen bir telefon kullanmıştım. Bu telefonu kullanmaya başladıktan sonra ciddi arızalar oldu. Telefonu sağlıklı olarak kullanamadım. Ancak ikinci el olması ve yurtdışından getirilmiş olması sebebiyle garantisinden istifade edemedim. Bu sebeple sık sık Bolu Telefon Hastanesi olarak bilinen işletmeye tamir amaçlı olarak bıraktım. Tamir edilemediği zaman İstanbul’a gönderilmişti. İstanbul’a gidiş geliş süresi her seferinde 2-3 ayı buluyordu.

BYLOCK’A ERİŞİME SAĞLANAMADIĞI TARİHTEN SONRA KULLANILMAYA BAŞLANMIŞ

Diğer imei numarası olan telefonu bizzat ben kendim satın almıştım. Faturasını da mahkemeye sunacağım. Bu telefon hakkımdaki bylock tespitinin yapıldığı tarihten çok sonra alınmıştır. Ayrıca MİT raporlarına göre bylock’un erişime sağlanamadığı tarihten sonra kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin araştırmasını istediğim hususlar vardır. Bu doğrultuda hakkımdaki soruşturma ve suç tarihinin, bylock’u tespit eden kolluğun tespitinin yapıması, mesaj içeriklerinin belirlenmesi ve sonra yapılan işlemleri, içeriklerinin suç teşkil edip etmediğinin ve yurtdışı kaynaklı olan imei numaralı telefonun klonlanıp klonlanmadığının tespitinin yapılmasını istiyorum.

“ÖZMARKA BACANAĞIM İLE AYNI APARTMANDA YAŞIYOR”

Hakkımda Serkan Özmarka’nın tanıklığı ile ilgili olarak açıklama yapmak isterim. Serkan Özmarka’yı tanırım ancak aramızda samimiyet söz konusu değildir. Bacanağım ile aynı apartmanda yaşıyor olması sebebiyle bilirim. Kendisi bu dosyanın sanıklarından biridir. Bu yüzden tanıklığına itibar edilemeyeceğini düşünüyorum. Hakkımdaki iddialarını reddediyorum. Serkan Özmarka’nın şahsi birikimimi bilmesi mümkün değildir. Ayrıca bankadan plaket almadım. Serkan Özmarka bana plaketin verildiğini görmediği ancak müdürünün verdiğini söylemiştir. Böyle bir plaket almadım. Yapılan araştırmada da plaketin varlığına rastlanmamıştır.

“İDDİALAR SOYUT VE MESNETSİZDİR”

Necati Durukan’ın iddialarını reddediyorum. Kendisini gerçekleştirmiş olduğumuz Estonya gezisi nedeniyle tanıdım. İddiaları soyut ve mesnetsizdir. Toplantı, sohbet ve yardım adı altında bir birlikteliğimiz olmamıştır. Bahsettiği 9 kişiyle ilgili HTS kayıtlarının incelenmesini istiyorum. Bu şahıslarla bir araya gelip gelmediğimiz tespit edilecektir. Necati Durukan 2010- 2014’te üyeliğim olduğunu beyan etmiştir. Ancak bu üyelik nereyedir kimlerle üye olunmuştur belli değildir. Ben şahsın verdiği bilgilerin samimiyetsiz ve mesnetsiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kendi iradesi dışında zapta geçirildiğini düşünüyorum. Serkan Özmarka ve Necati Durukan’ın ifadelerinde benim ismim saydıkları isimlerin en sonunda geçmektedir. Bunun da az önce ifade ettiğim gibi tanıkların beyanlarına başka şahıslarca müdahale edildiğine delil teşkil ettiği kanaatindeyim.

“TİCARİ FAALİYETLER DIŞINDA BANKASYA İLE ÇALIŞMADIM”

2016’ya kadar Bolparsan A.Ş.’de genel müdürlüğe varana kadar çeşitli idari konumlarda bulundum. Bu süreçte tüm banka ve finans kurumları firmam ve şahsımla çalışmak istiyorlardı. Bu sebeple firmama çeşitli ziyaretlerde bulunuyorlardı. Bankacılık işlemlerimi firmama ücretsiz olarak yapacaklarına dair taahhütlerde bulunuyorlardı. Ben 2011 ve 2012 arasında Bankasya ile çalıştım. Çalışanlarımızın maaş ödemelerini tam olarak hatırlayamadığım bu tarihlerde banka üzerinden yapmıştık. İddia edildiği gibi yardım amaçlı olarak para yatırmadım. Çalışanlarımızın maaş ödemeleri bu bankadan yapılmıştır. Türkiye Finans’ın taahhüt etmiş olduğu ücretsiz işlemleri gerçekleştirmemesi bankacılık faaliyetleri sırasında sıkıntılar yaşanması ve Bankasya’nın oranları yükseltmiş olması sebebiyle şahsi birikimimin bir kısmını Bankasya’ya aktardım. Yaklaşık 2 ay kadar sonra da yapmış olduğum aktarımın büyük bir kısmını geri çektim. Son beş yıldır Albaraka Türk ve Türkiye Finans Bankası ile çalıştım. İddia edildiği gibi talimatla hareket etmiş olsaydım o tarihlerde de sadece Bankasya ile çalışırdım. 500 bin TL civarındaki şahsi birikimimi de bu bankaya yatırırdım. Ayrıca işletmenin tüm finansal işlemlerini de bu banka üzerinden gerçekleştirirdim. Devletin izin verdiği, denetlediği, uluslararası transferler dahil her turlu bankacılık işlemlerinin olduğu bir bankada hesabımın olmasını isnat edilen örgüt üyeliği suçlamasına dayanak teşkil etmesini kabul etmiyorum. İşletmenin milyonlarca dolar olarak ifade edilen nakit varlığını Bankasya’ya aktarıp para trafiğini bu şekilde yönetmemiş olmam, Bankasya’ya destek olmadığıma yönelik açık bir delildir. Bu hususların araştırılmasını istiyorum. Bankasya’ya ait kredi kartımın olmadığı, limitleri, Bankasya’da bireysel bankacılık yapıp yapmadığım, aynı tarihlerde başka bir bankada hesap açıp açtırmadığımın, açılmışsa da hesap hareketlerimin ne şekilde olduğunun araştırılmasını talep ediyorum.

“BÜROKRAT, SİYASETÇİ VE İŞADAMLARININ ÇOCUKLARI BU OKULA GİDİYORDU”

Evliyim ve 3 çocuğum var. Bolu’ya yerleştikten sonra bürokrat, siyasetçi ve işadamlarının çocuklarının eğitimi için Melih Koleji’ni tercih ettiklerini öğrendim. Yapmış olduğum araştırma sonrasında eğitimin kaliteli olması sebebiyle kızımı bu koleje gönderdim. Kızımın eğitiminden memnun kalmamız sebebiyle diğer çocuklarımı da bu kolejde okuttum. 2014 ve 2015 yıllarında okuldan almayı düşünsem de çocuklarımın sınava girecek olmaları sebebiyle okul, çevre ve öğretmen değişikliği yapmanın sorun teşkil edeceğini düşünerek vazgeçtim. Yasal statüye sahip bir okula çocuklarımı göndermiş olmamın aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum.

“DAVET ALDIĞIM HALDE TOPLANTI VE SOHBETE KATILMADIM”

Ben hiçbir toplantı ve sohbete katılmadım. Benim bu tür faaliyetlere katıldığıma dair dosyada bir bilgi, belge ve şahit tespit edilememiştir. İddia tamamen mesnetsizdir. Bu tür toplantılara katılmama yönelik davetler almışsam da ne bu grubun ne de başka grupların toplantılarına iştirak etmiş değilim.

“BU DERNEĞE SİYASİ VE BÜROKRATLARDAN TEVECCÜH GÖSTERİLDİ”

BOSİAD üyeliğimle alakalı olarak 2005 yılında dernek temsilcileri işletmeme gelerek dernek hakkında bilgi verip üye olmam yönünde talepte bulunmuşlardır. Ben çevre ve iş hacminin genişlemesini temin amacıyla şirket adına üyeliği kabul ettim. Şirketin BOSİAD’a üye olduğunu biliyordum. Bu sebeple daha önceki beyanlarımda BOSİAD üyeliğimi kabul etmedim ancak dosyayı inceleme fırsatı bulduğumda üyeliğin benim adıma gerçekleştiğini öğrendim. Dosya içinde benim üyeliğime ilişkin kayıt bilgilerini incelediğimde şahsi bilgilerimin eksik ve hatalı olduğunu gördüm. Bu kayıt işleminin benim yanımda gerçekleştirilmediğine bir delildir. Zira üyelik benim nezaretimde gerçeklemiş olsaydı ben kimlik bilgilerimdeki bu yanılgıları düzeltirdim. Derneğin yasadışı bir faaliyetine şahit olmadığım gibi şahsıma ulaşan herhangi bir bilgi de olmamıştır. Aksine bu derneğe yönelik siyasi ve bürokratlardan ciddi anlamda teveccüh gösterildiğini gördüm. Bu derneğe üyeliğimin aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Bey-sad olarak bilinen Beyaz Eşya Yan Sanayicileri Derneğine üyeyim. Pek çok faaliyetine katıldım. Ayrıca Endüstri Meslek Lisesi mezunu olduğum için Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Öğrencileri Derneğine de üyeyim. Derneğe düzenli aidat ödedim ve bağışta bulundum. Kanun ve yasalara uygun olarak kurulan dernek ve vakıflara üyelik anayasal bir güvencedir. Ben de anayasanın sağlamış olduğu bu hakkı kullanarak gerçekleştirmiş olduğum üyeliklerin aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum.

“ZAMAN VE SIZINTI’YA ABONE DEĞİLDİM”

Zaman ve Sızıntı’ya aboneliğim söz konusu değildir. Dosyada yer alan araştırma tutanağı da bunu göstermektedir. Ancak tutanağa rağmen aboneliğimin var olduğu belirtilerek suça dayanak sayılmasını kabul etmiyorum.

“ESTONYA GEZİSİNE KATILDIM”

Yurtdışı gezileri ile ilgili olarak öncelikle şunu söylemeliyim ki işim dolayısıyla sık yurtdışı seyahatleri gerçekleştirmiştim. Yıldırım Yılmaz ile tanıştık ve çalışmaya başladık. 2013’te Yıldırım Yılmaz Estonya’ya bir gezinin söz konusu olduğunu, katılımcılardan birinin gelemeyeceğini ve onun yerine bu geziye iştirak edebileceğimi söyledi. Ben de geziye katıldım.

“MOZAMBİK’TE İNŞAAT SEKTÖRÜNE YATIRIM YAPMAK İSTEDİK”

Daha sonra yine Yıldırım Yılmaz’la birlikte Mozambik’te inşaat sektörünün karlı bir yatırım olabileceği düşüncesiyle araştırma ve inceleme yapmak için Mozambik’e gezi düzenledik. Benim şirketime yaptığım sunum ile buradaki yatırımın uygun olmayacağına yönelik bir karar aldık. Bunu üzerine Yıldırım Yılmaz bana şahsen bu işi yapıp yapmayacağımızı sordu. Sermaye temininde sıkıntı yaşayacağımızı söyledim. Yıldırım Yılmaz Mozambik’te inşaat sektörüne yatırım yapmak projesine sermaye temin etmek için araştırmalara başladı. Bu kapsamda Adnan Daylan’la görüştüğünü biliyordum. Ben, Adnan Daylan ve Yıldırım Yılmaz Mozambik’e seyahat yaptık. Bu seyahat akabinde Adnan Daylan bu projeye katılmayacağını bildirdiği için biz de projeden vazgeçtik. Mozambik’e seyahatimiz iş amaçlı olarak ve iki kez gerçekleşmiştir. Ancak iddianamede bu ziyaret sayısının 4 kez olduğu geçmektedir. Ben bu dört kez gösterilme durumunu manidar buluyorum ve oluşturulmaya çalışılan algıya yönelik bir hareket olarak nitelendiriyorum. Yurtdışına çıktığım şahısların haklarında bir adli soruşturma olup olmadığını, sabıka kaydının bulunup bulunmadığını bilmem gibi bir durum söz konusu değildir. Bu sebeple bu şahıslar hakkında soruşturma yapılıyor olmasının aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Ben fuarlara katılmak veya ticari amaçlı pek çok ülkeye gittim. Ortaklarım, başka şirket çalışanları veya çalışanlarım bu gezilerde bana refakat etmişlerdir.  Bu hususun aleyhime delil olmasını kabul etmiyorum.

Masak raporunda şüpheli bir transfer yapıldığına dair kayıt söz konusudur. Bu transfer benim ev kredisi olarak Albaraka Türk’ten temin ettiğim paradır. Bu durum bankadan araştırılabilir. Bunun da aleyhe delil teşkil etmediğini düşünüyorum. Almış olduğumuz eve ilişkin tapu kaydını da dosyaya sunduk.

“DEVLETİM ALEYHİNE HİÇBİR FAALİYET OLMAMIŞTIR”

Evli ve 3 çocuk babasıyım. Bir şirkette genel müdür olarak çalışıyorum. 15 Temmuz sonrasında tutuklanana kadar devletim aleyhine gerçekleştirmiş olduğum hiçbir faaliyet olmamıştır. Bu hususta dosyada somut bir delil yoktur. Ben hiçbir örgüte maddi ve manevi destek sağlamadım. Destek amaçlı kimseyi yönlendirmedim ve telkinde bulunmadım.

“BENDEN TERÖRİST OLMAZ”

15 Temmuz sonrasında tutuklanmamla birlikte örgüt üyesi olarak lanse edildim.  Bu durum ailemi ve beni son derece mağdur etmiştir. Çocuklarımın okul hayatları sekteye uğramış ailem ruhsal olarak yıpranmıştır. Şahsım tansiyon ve kalp hastasıyım. Tutuklu kaldığım süre içerisinde pek çok kaybım olmakla birlikte farklı kazançlarım olduğunu düşünüyorum. Sevgi, özlem ve dua kavramlarını geçen bir yıl içinde çok net şekilde öğrendim. Eş, dost, düşman, akraba nedir bu hususlarda da bu bir yıl benim için öğretici olmuştur. Adaletin ne olduğunu ve Türkiye’de nasıl olduğuna dair saptamalarım da gerçekleşmiştir. Benden terörist olmaz. Kaçma ve delil karartma ihtimalim olmaz. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Suçsuzum beraatımı ve tahliyemi istiyorum.

“FATİH METİN’İN YERİNE BEN DAVET EDİLDİM”

Estonya gezisi ile ilgili soruya cevap veren Nazmi Uysal, “Yıldırım Yılmaz’la Estonya gezisi kalite üzerine yapılmış bir projeyle ilgiliydi. Yıldırım Yılmaz beni gelmeyen, daha önce milletvekilliği yapmış şu an bakan yardımcılığı yapan Fatih Metin’in yerine beni davet etmişti. O kapsamda bir hafta süreyle yapılmış bir gezidir. Proje düzenleyicisi Murat Özkan’ı bu gezi sebebiyle tanıdım. Geziye katılanlardan Cuma Kartal’ı tanımazdım. Adnan Daylan’ı tanıyordum. Erol Altıntaş avukat olarak, Harun Savcı’yı ismen bilirdim. Kendisiyle tanışıklığımız söz konusu değildi” dedi.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: