• resmi ilanlar

ADNAN ACAR'IN TUTUKLU KIZI VE DAMADI SAVUNMA YAPTI

24/07/2017 11:00

FETO/PDY yapılanmasına ilişkin görülen Çatı davasının 12. Duruşmasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Eski Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu Müdürü Adnan Acar'ın tutuklu olan kızı ve damadı ifade verdi. Bylock iddiasıyla tutuklu olan Özlem ve Ramazan Hoda, 15 Temmuz sonrasında evde bulunan eski telefon ve bilgisayar gibi dijital materyallerin çöpe atılmasının, aleyhte kullanılmamak üzere elden çıkarmak maksadıyla gerçekleştirilmediğini söylediler. Ramazan Hoda adının yanında geçen “Sohbet Hocası” ibaresi ile ilgili iddiaları da reddetti.

Özel Haber: Ebru EYVAZOĞLU

FETO/PDY soruşturması kapsamında Bolu Karaçayır Nikah Salonu’nda görülen duruşmalar devam ediyor. Pazartesi günü sabahtan görülen duruşmada KHK ile ihraç edilen karı koca Özlem ve Ramazan Hoda savunma yaptılar. Eski Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu Müdürü Adnan Acar’ın tutuklu olan kızı ve damadı Hoda çifti 7 ve 11 yaşındaki çocuklarının mağdur olduğunu söylediler.

Özlem Hoda

5 aydır T Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Özlem Hoda, “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbe teşebbüsünün lanetleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Bu teşebbüste bulunan şahıslar ülkeme aileme ve şahsıma büyük acılar yaşattılar ve hala da yasatmaya devam ediyorlar.

“28 ŞUBAT MAĞDURLARI ARASINDAYIM”

Ben terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum. Herhangi bir terör örgütüne üyeliğim söz konusu değildir. Bilerek ve isteyerek hiçbir örgüte yardımda bulunmadım. 2003 yılı Ankara üniversitesi ilahiyat fakültesi mezunuyum. Başörtülü olmam dolayısıyla uzun sure derslere alınmadım ve ben de 28 Şubat mağdurları arasında bulundum. Şubat 2006 yılında MEB’e bağlı olarak öğretmen sıfatıyla çalışmaya başladım meslek hayatim boyunca vatanıma ve milletime hizmet etmek tek gayem olmuştur. Ne yazık ki 2016 tarihinde düzenlenen KHK ile çok sevmiş olduğum mesleğimden ihraç edildim vatana kastederek milletine zarar vermeye çalışan bu hainlerle birlikte anılmak bana büyük acı vermektedir.

“5 AYDIR TUTUKLUYUM”

24 Kasım 2016 eşimle birlikte gözaltına alındık. Gözaltı süreci sonrasında eşim tutuklandı, ben adli kontrol tedbirleri çerçevesinde serbest bırakıldım. Akabinde tekrar gözaltına alınarak bylock iddiasıyla ile tutuklandım ve 5 aydır tutukluyum. Terör örgütü üyeliği suçlaması ile karşınızda bulunmaktan hicap duyuyorum.

“SEHVEN BYLOCK LİSTESİNDE OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM”

Kullanmış olduğum telefon hattında yapılan bylock tespitini kabul etmiyorum. Ben bu telefonu uzun yıllardır kullanmaktayım. Hat kendi adımadır. İlk gözaltına alındığımda bylock programı bulunduğuna dair herhangi bir iddia yoktur. Daha sonra bylock listelerinde yapılan güncelleme sonrasında benim telefonumun da bulunduğu da söylendi. Bunun sehven olduğunu düşünüyorum.

“KREDİ KARTI İÇİN HESAP AÇTIRDIM”

2009 yılında kredi kartı kullanmak amacıyla Bankasya’da hesap açtırdığım doğrudur. Ancak dosya içindeki kayıtlardan da görüldüğü gibi Bankasya hesabımda şüpheli herhangi bir hareketlilik olmamıştır. Bu noktada şahsıma isnat edilen suçlamayı kabul etmiyorum

Zaman Gazetesine herhangi bir aboneliğim söz konusu değildir. Dosyada yer alan Zaman Gazetesine ilişkin ekran çıktısında görüleceği üzere kayıt eşim adınadır. Ayrıca burada belirtilen adres benim ikamet adresim değildir. Bu kaydın doğruluğunu reddediyorum.

SUÇUN ŞAHSİLİĞİ PRENSİBİNE AYKIRILIK…

Şahsıma yöneltilen suçlamalar arasında eşime yönelik hususların da yer alması suçun şahsiliği prensibine aykırılık teşkil etmektedir. Suçlamaları benim adıma da suçlama unsuru olarak kullanılmasını kabul etmiyorum.

“TELEFONUMU AİLECEK KULLANIYORDUK”

GSM hattı benim adımadır. Ancak eşim tarafından kullanılmaktaydı. Bu sebeple dosyada yer alan HTS kayıtlarındaki görüşmelerin de şahsımla alakalı olmadığını söylemek isterim. Ayrıca benim kullanmış olduğum hattını kota sınırlaması nedeniyle zaman zaman eşimin kullandığı da vakidir. Biz bu hattı ailecek kullanıyorduk. Ben meslek ihraç edildikten sonra ilk olarak Bolu’ya ailemin yanına taşındım. Adres kaydımı babamın ikametgâhı olarak gösterdim. Çocuklarımın okul kaydını da burada yaptırdım. Herhangi bir kaçma durumum söz konusu değildir. Bu sebeple arama ve yakalama tutanağında ki hususları da kabul etmiyorum.

“SIRAT-I MÜSTAKİM ÜZERE YÜRÜMEYE ÇALIŞTIM”

FETO/PDY örgüt üyeliğine ait isnatlarına cevabım bunlardan ibarettir. Eşim ve benim tutuklu olmamız çocuklarımın psikoloji ve okul hayatlarını alt üst etmiştir. Tek isteğim çocuklarımın geleceklerinin daha fazla yara almamasıdır. Ben tüm hayatım boyunca vatan ve milletime hizmet etmek gayesiyle sırat-ı müstakim üzere yürümeye çalıştım.  Huzurda bulunan tek sebebin yukarıda izah ettiğim gibi bylock iddiası ile eşime yönelik suçlamalar olduğunu düşünüyorum ve iddiaları kabul etmiyorum. Bu yapıya hiçbir bağlantım söz konusu olmamıştır. Bu yüzden suçlamalardan dolayı önce tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.

“ÇÖPE ATILAN ALETLERİN EKONOMİK DEĞERİ YOKTU”

Çocuklarının örgüte müzahir okullara gitmesi ile ilgili olarak soruya “Oğlumuzu İstanbul’a taşındıktan sonra Fatih Kolejine gönderdik. Şu an devlet okuluna devam etmektedir” dedi.

Mahkeme Başkanı “Eldeki bütün dijital aletleri sattığınız görülüyor. Buna ne diyeceksiniz?” sorusuna ise “Küçük notebookum vardı. Eski akıllı telefonlarımız vardı. Ben eşimin telefonlarımızı ve bilgisayarlarımızı sattığını biliyordum. Ancak daha sonra öğrendim ki herhangi bir değeri olmadığı için bu aletleri satmayıp atmayı tercih etmiş. Zaten bu aletlerin şarj problemleri vardı. Herhangi bir ekonomik değerleri söz konusu değildi.

 

Ramazan Hoda

Adnan Acar’ın damadı Ramazan Hoda da hakkındaki suçlamalara yanıt verdi: “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Silahlı ya da silahsız hiçbir örgüte üyeliğim söz konusu değildir. Ben hain darbe teşebbüsünü lanetliyorum. Bilerek ya da bilmeyerek hiçbir örgüte destek olmadım. Hakkımda iddianamede yer alan suçlamaların başında terör örgütü üyelerinin kullanmış olduğu bylock programını kullandığım iddiası yer almaktadır. Ben çok uzun zamandır eşim Özlem Hoda adına kayıtlı bir hattı kullanırım. Ancak bu hat üzerinde bylock tespitine yönelik iddiayı kabul etmiyorum. Ben böyle bir programı kullanmadım.

“BANKASYA DIŞINDA BAŞKA BANKALARDA DA HESAPLARIM VARDI”

2007’de maaş işlemleri, kredi kartı ve diğer bireysel işlemler için Bankasya’da hesap açtırdığım doğrudur. Ben bu hesabı banka kapanana kadar kullandım. Ancak bu hesapla ilgili iddianamede yer alan hesap artırımı iddiasını kabul etmiyorum. 2014 yılında bankadaki hesap bakiyemi artırdığımı gösteren üç işlem iddianamede yer almaktadır. Buna göre 20.01.2014’te yatırmış olduğum 5 bin TL hesabımda 4 ay kalmıştır. 14 bin 600 TL 18 gün süre ile hesapta kalmıştır. 11 Eylül tarihinde yatırılan 10 bin TL 45 gün süreyle banka hesabımda kalmıştır. Bu paraların hesabıma yatırılıp çekilmesi işlemlerinin her defasında farklı bir katılım hesabı açtırmam şeklinde yorumlanmasını kabul etmiyorum. Ben 23 Mayıs 2014’te araç satın almıştım. Buna ilişkin belgeleri sunuyorum. Bu araca ilişkin ödemeyi elden aldığım ve hesabımda yer alan paraları çekerek yapmıştım. Bu sebeple bankaya talimat doğrultusunda para yatırdığım iddiasını kabul etmiyorum. Bankasya dışında başka bankalarda da hesaplarım vardı.

“MAHMUT İNCEEL’DEN BORÇ ALDIM”

MASAK raporunda şüpheli işlem olarak görülen 2015’te gerçekleştirilen 5 bin TL’lik havaleye yönelik açıklamada bulunmak isterim. Ben o süreçte ekonomik sıkıntılar nedeniyle Mahmut İnceel’den borç para talep etmiştim. Söz konusu havale buna ilişkindir. Bu ödemeyi de Mahmut İnceel’e iade ettim. Hakkımda tanıklık beyanı bulunan Serkan Özmarka’yı tanımam. Bankasya çalışanı olarak hatırlıyorum. Ancak Bankasya’da hangi birimde çalıştığını bilmiyorum. Serkan Özmarka’nın bankaya destekte bulunanlara verildiğini söylediği bir plaket söz konusudur. Bu plaketin bana da verildiğine dair beyanı vardır. Ben bu beyanı kabul etmiyorum. İddia ettiği gibi Bankasya’dan tarafım verilmiş bir plaket söz konusu değildir.

SOHBET HOCASI OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR

Sadi Yıldız’ı otel sahibi olması sebebiyle kısmen tanırım. 2000 yılında benim de toplantıya katıldığıma dair beyanı söz konudur. Aynı zamanda beyanları yanında benim ‘sohbet hocası’ olduğuma dair kayıt da mevcuttur. Bu iddiaya yönelik söyleyebileceğim, ben Bolu iline 2005 yılının başında geldim. İddia ettiği toplantı 2000 tarihinde gerçekleşmiş bir toplantıdır. Benim o tarihlerde Bolu ilinde olmam sebebiyle toplantıya katılma durumum da mümkün değildir. Bu yönüyle tanığın beyanlarını reddediyorum. Ayrıca ‘sohbet hocası’ olduğuma dair parantez içinde yazılan ifadenin de şüpheli olduğunu belirtmek isterim. Bu ifadenin beyana sonradan eklenmiş olabileceğini düşünüyor, aleyhe beyanı kabul etmiyorum.

“15 YILIN 5 YILINI İŞSİZ GEÇİRDİM”

Ben Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi mezunuyum. Mezun olduktan sonra yaklaşık 10 yıl sureyle branşımda atamam gerçekleştirilmemiştir. Bu sebeple kendi alanımda bir iş bulmam mümkün olmadı. Dolayısıyla farklı iş ve sektörlerde çalıştım. İddianamede örgüte müzahir şirketlerde çalıştığıma dair SGK kayıtlarının varlığından bahsedilmektedir. Dosya içinde yer alan kayıtlar incelediğinde görülecektir ki ben pek çok farklı işyerinde SGK’lı olarak çalıştım. Bunların arasında örgüte müzahir olmayan yerlerde var. Mezuniyetimden sonra geçirmiş olduğum 15 yıllık sürenin maalesef 5 yılını işsiz olarak geçirdim. Bu süreçte ailemizin iaşesini öğretmen olan eşim temin etmiştir. Ben evde kızıma bakarak KPSS’ye yönelik çalışmalar yaptım. Ancak atamama yapılamadı. Yine 2015 yılında örgüte müzahir olduğu iddia edilen işyerinden de KPSS sınavlarına hazırlanmak amacıyla kendim istifa ettim.

“ATANDIKTAN SONRA 4,5 AY ÖĞRETMENLİK YAPABİLDİM”

2016 Şubat ayında öğretmen olarak atamam gerçekleştirildi. Ancak eşimle birlikte aynı KHK ile mesleğimizden ihraç edildik. Benim suçsuzluğuma en büyük karine devlet tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonrasında atamamın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Şu an örgüt suçlaması ile huzurda bulunmama sebep olan hiçbir delil ve argümanlar benim devlet tarafından hakkımda araştırma yapılarak atamam yapıldıktan sonraki döneme ilişkin değildir. Ben KHK ile ihraç edilmiş olmamın aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Aynı zamanda bana yönelik iddiaların eşim ile ilintilendirilerek onun hakkında isnat edilen suça dayanak yapılmasını kabul etmediğimi de ifade etmek istiyorum. Açıkladığım gibi eşim adına kayıtlı olan GSM hattını zaman zaman ben de kullanırdım. Daha doğrusu biz bu telefonu aile telefonumuz olarak kullanırdık. Benim bu telefonu iş ilişkilerimde kullandığım da vakidir. Eşim adına kayıtlı olan telefon hatlarını ben kullandım. Bu hatlara ilişkin HTS kayıtlarının eşimle ilintilendirilmesini kabul etmiyorum.

“ABONELİĞİN EŞİMLE İLİNTİLENDİRİLMESİ DOĞRU DEĞİL”

Dosyada yer alan zaman gazetesine ilişkin kayıtlar benimle ilgilidir. Eşime yönelik iddianamede yer almasını doğru bulmuyorum. Dosyadaki kayıtta mevcut olan adres o dönem çalıştığım işyeri adresimdir. Bu hususu emniyetteki beyanları da ben kendim söylemiştim. İfade ettiğim gibi zaman gazetesine abonelik şahsıma aittir. Bu hususun esimle hiçbir ilişkisi söz konusu değildir. Ben teknik öğretmen olmam ve yeni bir iş kurma düşüncemin bulunması nedeniyle birkaç kez ab projelerine katildi. Bu projeler kapsamında Almanya’ya tam olarak hatırlamamakla birlikte iki ya da üç kez gitmiştim. Tamamen araştırma ve kendimi geliştirme niyetiyle katılmış olduğum gezilerdir. Bu gezilerin şahsıma üniversitede almış olduğum eğitim kadar katkı sunduğunu düşünüyorum.

“ÇOCUKLARIM YETİM VE ÖKSÜZ KALDILAR”

Dosya içinde yer alan HTS kayıtları yaklaşık 15 yıla yayılmış olan kayıtlardır. Mahkemece sorulursa bu kayıtlara yönelik ayrıntılı açıklamalarda bulunurum. Ancak şunu belirtmek isterim ki yapılan araştırmalar sonrasında ortaya çıkan HTS kayıtlarında delilden suça değil şahıstan suça gitmek suretiyle kullanılmaktadır. Yer alan görüşmelerin aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Son olarak 8 aydır tutukluyum. 7 ve 11 yaşındaki çocuğum eşimin de tutuklu olması sebebiyle yetim ve öksüz kalmışlardır. Onların yaşamış olduğu bu psikolojik travmadan kurtulmaları için savunmalar çerçevesinde incelikle tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.

OKTAY GÜNEŞ, ADNAN DAYLAN İLE GÖRÜŞME KAYITLARI…

Ramazan Hoda HTS kayıtlarında görüştüğü kişilerle ilgili olarak “Hayrullah Deniz şirket çalışanıdır. 100 kez konuşulduğu belirtilmiş. Oktay Güneş’in oturduğumuz binanın karşısında dernekleri vardı. Komşu olmamız sebebiyle tanışırdık. 205 kez İbrahim Ergül ile görüşme olmuş. İbrahim Ergül şirket ortağımızdır. Hakan Şakar Avrupa Birliği projesinde tanıştığımız bir arkadaştır. Murat Özkan aynı şekilde proje yaptığı için tanışıyoruz. Adnan Daylan ile sık görüştüğümüz çalıştığım şirketin ciddi ortaklarından ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle doğrudur. Ahmet Özdemir gazete çalışanı ve komşuyduk. Mustafa Onur şirketimizin ortaklarındandır. Yasemin Yurttaş’ı tanımıyorum. 52 kez görüşme olmuş ama bu isimle ilgili fikrim yok.

CUMA KARTAL FIRÇA ATARDI İDDİASI…

KOM Şube Müdürlüğü’nce hazırlanan rapor içeriğinde bilgi sahibi olarak Ayhan Demirci’nin ifadesi okunmak suretiyle soruldu. Ramazan Hoda’nın Adnan Acar’ın damadı olarak görevlendirildiği şeklindeki beyanlara “Ben Cuma Kartal’ın Bolu’ya 2013’te geldiğini iddianameden öğrendim. Bu tanık başka beyanlarında da Cuma Kartal’ın da aynı ortamda bulunduğunu ve bizlere fırça attığını ifade etmektedir. Yine daha önce yapılan açıklamalardan öğrendiğime göre Ahmet Özdemir 2010 yılında Bolu’dan ayrılmıştır. Bu noktada zaman bakımından birbiriyle uyuşmayan tarihler mevcuttur. Bu her iki şahsın ayni tarihlerde Bolu’da bulunmaması sebebiyle Ayhan Demirci beyanlarının sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Bu şahsın beyanlarının aleyhime delil olarak kullanılmasını kabul etmiyorum. Asya Termal’de konaklama ile ilgili “Termal tesislere daha öncede de gitmişliğimiz olmuştur. Tatil amaçlı” dedi.

“TELEFONLARI DARBE GİRİŞİMİNDEN SONRA DEĞİL İHRAÇ EDİLDİKTEN SONRA ATTIM”

Evde bulunan tüm eski dijital aletleri atarak elden çıkardığı iddiaları ile ilgili olarak “Ben mesleğime yeni atanmıştım. 4 buçuk ay çalışmak nasip oldu. Meslekten atıldıktan sonra psikolojimi düşünün. Atma ya da elden çıkarma işlemi İstanbul’dan Bolu’ya evimi taşıyacağım zaman yani ihraç olduktan sonra oldu. Telefonlar gerçekten çok eskimişti. Oğlum bile beğenmemişti. Hatta her ev taşımada attığım eşyalarla yeni bir ev kurulabilir. Eşyalara karşı çok vefasızım. Sadece o döneme değil daha önceki yıllarda da diğer telefonları atmışlığım çoktur. Zannediyorum sadece telefonlar değil başka şeyler de attım. Elden çıkarmak gibi bir gayem olsa darbe girişiminden hemen sonra atardım. Endişelerimden biri de acaba bu telefonları satarsam başka bir şey yüklenir ki diye düşündüm. İkinci el telefonda bu sıkıntılar olduğunu gördük.

 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: