• resmi ilanlar

ESKİ İMAR MÜDÜRÜNÜN FACEBOOK PAYLAŞIMI

25/07/2017 11:00

Çatı sanıkları yargılanıyor (14)

FETO/PDY kapsamında tutuklu olarak yargılanan Bolu Belediyesi Eski İmar Müdürü Sedder Topaç, hakkındaki terör örgütü üyeliği suçlamalarını reddetti. Sedder Topaç’a “Fethulah Gülen Nazım’ın hasretini giderdi” şeklindeki Facebook paylaşımı soruldu. Sedder Topaç, “Bu paylaşım 2014’te yapılmış görünüyor. Çok fazla sosyal medya kullanan biri değilim. Bu paylaşımı ne sebeple yaptım bilmiyorum”  şeklinde savunma yaptı. Topaç eşi ile ilgili iddiaya “Eşimi AİBÜ’ye usulsüz şekilde yerleştirdiğim iddiası ile ilgili olarak böyle bir durum söz konusu değildir” dedi.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU

FETO/PDY soruşturmaları kapsamında yargılanan Çatı sanıkları ifade vermeye devam ediyorlar. Karaçayır Nikah Salonu’nda görülen davalarda sabahtan görülen duruşmada iki sanık savunma yaptı.

Sedder Topaç

12 aydır tutuklu bulunan Bolu Belediyesi Eski İmar Müdürü Sedder Topaç’ın daha önce kimlik tespiti yapılamadığından kimlik tespiti yapıldı. Sedder Topaç ifadesinde “Üzerime atılı olan suçlamaları kabul etmiyorum. Silahlı yada silahsız herhangi bir örgüt üyesi olmadım ve 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimini kınıyor ve lanetliyorum. Ben bayrağı ve vatanı için canını feda edebilecek yapıda bir insanım. Bu özelliklere sahip olduğum için kendimle gurur duyuyor ancak bu yapıda bir insan olarak örgüt üyeliği suçlaması ile karşılaşmak ve sanık sandalyesine oturmak tarafıma son derece ağır gelmektedir. 09.08 2016 tarihinde gözaltına alınıp 6 gün boyunca insani şartlara uygun olmayan bir ortamda tutulduktan sonra kişilik haklarımız ve masumiyet karinesi yok sayılmak suretiyle basın önünde teşhir edildik ve akabinde Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandık. Bu süreçte kişilik haklarımız, masumiyet karinesi, CMK’nın ilgili hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiğini düşünüyorum.

“2014’Ü HATIRLAYAMAZKEN 2005’İ HATIRLAMASI MANİDAR”

Aleyhime tanıklığı olan şahıslarla ilgili beyanda bulunmak istiyorum. Ekrem Akbınar 2005’te katıldığı dini sohbet toplantısında benim de yer aldığım doğrultusunda beyanda bulunmuş. Ben bu şahsı tanımıyorum. Bu şahıs 2014 yılına ilişkin kendisine yöneltilen sorulara dahi cevap verememiştir. O döneme ilişkin olayları hatırlayamamışken 2005’te bir toplantıyı hatırlayarak ismimi vermiştir. Bu durumu manidar bulduğumu ifade etmek istiyorum.

“PLAKETİN BİR ÖNEMİ YOKTUR”

Serkan Özmarka’yı tanımam. Ancak yargılama sırasında Bankasya’nın ticari bir biriminde çalışan bir şahıs olduğunu öğrendim. Kendisiyle hiçbir şekilde görüşmedim, tanışmadım, çalıştığı bankaya destek amacıyla herhangi bir para yatırmadım. Şahsın bankaya destek olanlara verildiğini iddia ettiği plaketi de almadım. Bu bankanın müdürü olan Mücahit Erdoğdu beyanlarında bahsi geçen plaketin A4 boyutunda bir kağıt parçası olduğunu ve promosyon amacıyla eşe dosta dağıtıldığını ve dağıtılmayan kısmının belediyenin geri dönüşüm birimlerine gönderildiğini beyan etmiştir. Bu da göstermiştir ki bu plaketin bir önemi yoktur ve ben bu plaketi almadım. İddiaları kabul etmiyorum.

“PSİKOLOJİK SIKINTILAR YAŞAYAN BİR KİŞİLİK YAPISINA SAHİP”

Savaş Yıldız FETO/PDY terör örgütü ile alakalı kişiler arasında olduğumu iddia etmiş. Ben İmar Müdürü olarak görev yaptığım sırada yapmış olduğu inşaatla ilgili İmar Müdürlüğüne gelip benden bilgi alması sebebiyle tanırım. Bunun dışında herhangi bir ortamda bulunmadık. Bu şahısın beni nerede, kimlerle görmüş olduğunun sorulmasını talep ediyorum. Şahsın kendi beyanlarında da yer aldığı üzere psikolojik sıkıntılar yaşayan bir kişilik yapısına sahip olduğunu dikkatlerinize sunmak istiyorum.

BANKACILIK İŞLEMLERİM OLAĞAN ÖDEMELER

Benim Bankasya’da 2008 yılında tamamen dini hassasiyetlerim sebebiyle faizsiz bankacılıktan yararlanmak düşüncesiyle açmış olduğum bir hesabım olduğu doğrudur. Bu bankanın faizsiz katılım bankası olması, belediyenin dıt kartının bu bankadan temin edilmesi ve Memursen TOKİ yönetiminin bu bankada açmış olduğu aidat ve yakıt ödeme hesabı, OGS ve KGS uygulamaları ve kızımın okul ücretlerini bu bankaya yatırmam sebebiyle hesabımda çeşitli hareketler gerçekleşmişti. Bunlar bireysel bankacılık işlemler sonucu olağan hareketlerdir. İfade ettiğim gibi TOKİ’den bir ev almıştım. Bu eve ait ödemelerim söz konusuydu. Bilindiği üzere TOKİ yıllık yüzde 20 oranında indirim fırsatları sunmaktadır. Ben bu indirimden yararlanmak amacıyla küçük birikimler gerçekleştirmekteydim. Bu birikimler nedeniyle elden aldığım borç paraları da bu bankaya yatırdığımı kabul ediyorum. Ancak bu bankaya para yatırmam talimat ya da adı geçen bankaya mali destek sağlamak amacıyla gerçekleşmemiştir. 2014 yılında benim TOKİ’den yapılmasını beklediğim indirim uygulaması yapılmadı. Bu konuda BİMER aracılığıyla defaatle bu durumu sorguladım. 2014’te söz konusu indirimin gerçekleşmeyeceğini öğrenince banka birikimimi çekerek 2015 Mart ayında TOKİ’ye olan borcumu kapattım. Ve iddianamede yer aldığı şekliyle ayrı katılım hesaplarımın da bulunmadığını ifade etmek istiyorum.

“İLİN ÖNDE GELENLERİNİN ÇOCUKLARI BU OKULDAYDI”

Çocuğumun eğitim görmüş olduğu okulun örgüte müzahir olduğu iddiası hakkımdaki suçlamaya dayanak yapılmıştır. Devlet tarafından açılmış ve kontrol altında tutulan, denetlenen yine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından teşvik verilen bir okula çocuğumu göndermiş olmamın hakkımdaki suçlamaya dayanak yapılmasını kabul etmiyorum. Ben eğitimi kaliteli olması, ilin önde gelenlerinin çocuklarının bu okula gitmesi ve fen lisesine öğrenci göndermesi, evime yakınlığı ve tam gün eğitim vermeleri sebebiyle tercih ettim. Ve MEB tarafından teşvik veriliyor olması bu tercih sebeplerimden birisiydi. Bu sebeple çocuğumun geleceğini düşünerek yapmış olduğum tercihin terör suçlamasında delil olarak kullanmasını kabul etmiyorum.

“YOĞUN MESAİM NEDENİYLE BİR DİNİ SOHBETE KATILMAM MÜMKÜN DEĞİLDİ”

Ben bahsedilen yapının dini sohbet adı altında bir toplantısına katılmadım ve bu toplantılara katılmış olduğuma dair kanaatin ne şekilde oluştuğunu anlayabilmiş değilim. Dini sohbet adı altında toplantılara katıldığım iddiasını reddediyorum yoğun bir mesai hayatım söz konusuydu. Bu mesai yoğunluğu ve bunun sonucunda oluşan yorgunluk nedeniyle katılmış olmam mümkün değil.

İddianamede Detay Mimar Mühendis ve Teknik Elemanlar Derneğine üye olduğum hususu yer almaktadır. Ben bu iddiayı kabul etmiyorum. Bu derneğe bir üyeliğim söz konusu değildir. Dosya içinde bu derneğe üyeliğimi gösterdiğini iddia eden, üzerinde sadece isim ve TC kimlik numarası olduğu üyelik formu bulunmaktadır. Şahsıma ait hiçbir kimlik bilgisi yer almaktadır. İsim ve TC bilgileri dışında tamamıyla boş olan bu formun derneğe üye olduğum şeklinde değerlendirilip hakkımda isnat edilen suça dayanak gösterilmesini kabul etmiyorum. Ben derneğin herhangi faaliyetine de katılmadım.

“DENEME SINAVI İÇİN ZAMAN GAZETESİ ALDIM”

Zaman Gazetesine aboneliğim yoktur ancak hatırladığım kadarıyla 2012’de sınavlara girecek olan yeğenim için deneme sınavlarından yararlanabilmesi sebebiyle bu gazeteyi almıştım. Bu dönemde bu gazete tüm devlet kuruluşlarına alınan ve bu kuruluşlarda okunan bir gazete idi. 2012’de yapmış olduğum bu işlemin günümüz şartlarında örgüt üyeliği suçlamasına delil olarak gösterilmesini kabul etmiyorum. Sızıntıya aboneliğim söz konusu değildir. Bu iddianın sehven yapıldığı kanaatindeyim.

OKTAY GÜNEŞ’İN LİSTESİNDE ADI YER ALDI

Dosyada Oktay Güneş isimli şahsın evinde ele geçirilen kurban- himmet listesinde benim ismimin de yer aldığı iddiası söz konusudur. Bu listenin kim tarafından, ne zaman ve ne şekilde hazırlanmış olduğu bilinmemektedir. Üzerinde hazırlayana ilişkin imza da bulunmamaktadır. Herkes tarafından hazırlanabilecek olan excel çıktısında ismimin yer almasını aleyhime delil olarak kullanılmayacağı kanaatindeyim. Ben kurbanını ailesiyle beraber kesen biriyim. Bu yapıya destek amacıyla herhangi bir kurban talep etmedim. İddianamede evimde yapılan aramada örgütle iltisaklı kitap ve materyallerin bulunduğu iddiası yer almaktadır. Ancak dosya içinde yer alan arama tutanağında evimde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığına dair kayıt mevcuttur. Sehven iddianamede yer aldığını düşünüyor ve mesnetsiz bu iddiayı kabul etmiyorum.

“UZAKLAŞTIRILDIKTAN 4 AY SONRA İHRAÇ EDİLDİM”

Hakkımda yer alan bir başka iddiada FETO/PDY irtibatım sonrasında çalıştığım kurumdan ihraç edildiğim iddiasıdır. Bu hususta öncelikle ben 22.07.2016’da çalıştığım kurum tarafından görevimden uzaklaştırıldım. 3 ay açığa alındım. Açığa alınma sebebim çocuğumun eğitim aldığı okul gösterilmektedir. 3 ay sonrasında yine ihraç edilmiş de değilim. 2 ay daha açığa alınma sürem söz konusudur. 4 aylık süre sonrası 672 sayılı KHK ile tutuklu olmam göz önünde tutularak ihraç edildim. Bu hususun bilinmesini istiyorum.

“EŞİMİN DE YARGILANIYOR OLMASI SUÇUN ŞAHSİLİĞİNE AYKIRI”

Yine eşim FETO/PDY terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor olması benim aleyhime iddianamede bir unsur olarak gösterilmiş. Bu husus suçun şahsiliği prensibine aykırıdır. Eşim hakkında yapılan yargılamada da benim örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor olmam hususu yer almaktadır. Ben eşim ve kendim adıma bu suçlamayı kabul etmediğimi ve bu hususun ikimiz için de aleyhe kullanılamayacağını belirtmek istiyorum.

“HERKESLE İŞ GEREĞİ GÖRÜŞME YAPMIŞIMDIR”

Ben 2003’ten sonra çalıştığım tüm kurumlarda yönetici kadrosunda yer aldım ve çalıştığım birimler vatandaşın en fazla işinin düştüğü yoğunluk yaşanan birimlerdir. Belediyede çalışmış olduğum birimlerde kullandığım telefon herkese açık ve herkesin ulaşabildiği şekildedir. En son görev aldığım İmar Müdürlüğü de vatandaşın pek çok işlem için başvurduğu bir birimdir. Vatandaş işini çözebilmek için memurlardan ziyade müdürlere ulaşma gayesiyle hareket ettiğinden HTS kayıtlarında yer alan şahıslarla ilgili görüşmelerin iş gereği yapılmış olduğunu belirmek istiyorum. HTS kayıtlarının içerikleri tespit edilirse bu durumun net şekilde açıklığa kavuşacağını düşünüyorum. Hakkımda hazırlanmış olan dosyada çocuğumun eğitim aldığı okul ve Bankasya’da hesabım dışında somut herhangi bir delil bulunmamaktadır. İzah ettiğim tüm iddialar soyut ve mesnetsizdir.

“AİLEM EKONOMİK GÜÇLÜK YAŞIYOR”

Yaklaşık 1 yıldır tutuklu olarak cezaevinde bulunuyorum. Artık bu tutukluluk süresi tedbir olmaktan çıkıp cezanın infazı şekline dönüştüğü kanaatindeyim. Tutuklu olmam çocuklarımın, eşimin ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olmaktadır. Ailemle ilgilenemiyorum. Kendileri ekonomik güçlükler yaşamaktalar. Aile büyüklerimizin desteğiyle hayatımızı idame ettiriyor olmak bana ve eşime çok ağır gelmektedir. Son olarak 1 yıldır tutuklu olmam, sabit ikamet sahibi oluşum ve delilerin toplanmış olması delilleri karartmamın mümkün olmaması nedeniyle öncelikle tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.  

“FETHULAH GÜLEN NAZIM’IN HASRETİNİ GİDERDİ” PAYLAŞIMI

Facebook’ta paylaştığı “Fethulah Gülen Nazım’ın hasretini giderdi” diye bir Facebook paylaşımı sanığa soruldu. Sedder Topaç, “Bu paylaşım 2014’te yapılmış görünüyor. Çok fazla sosyal medya kullanan biri değilim. Bu paylaşımı ne sebeple yaptım bilmiyorum”  dedi.

Detay Mimar Mühendis ve Teknik Elemanlar Derneği’ne üye olmadığını söyleyen Topaç’ın aynı zamanda derneğin başkan yardımcısı ve kurucu üyesi olarak görüldüğü iddiasına da, “Bağışta bulunmadım, aidat ödemedim. Faaliyetlerine katılmadım. Ne şekilde oldu bilmiyorum” dedi.

Bir tanığın “Enver Aytar kurban paralarını toplayıp Sedder Topaç’a verirdi” iddiası ile ilgili olarak ise  “Ben bu yönde bir iddiayı kabul etmiyorum. Söz konusu beyanda bulunan şahıs ile Enver Aytar arasında bir anlaşmazlık söz konusudur. Enver Aytar da kurban parası almadığını beyan etti zaten” şeklinde açıklama yaptı.  

ADNAN DAYLAN İLE SPONSORLUK GÖRÜŞMESİ

Telefonla sık görüştüğü şahıslara yönelik savunmasında “Adnan Acar’ı Halk Eğitim Merkezi Müdürü olarak tanıyorum. Kurumun çevre düzenlemesi ve bahçe düzenlemesini yaptık. Yine evi ile ilgili bir imar işi gereği görüştük. Samimiyetim yoktur. Kadir Şanlı Sümer’de emlakçılık yapardı. İmar durumları ile ilgili bilgi almak için arardı. Kişinin kendi işi ile ilgili görüşmelerdir. İsmail Gezgin belediye meclisindeydi. Encümen Üyeliği yaptı. Sık görüşmüşlüğümüz vardır. Adnan Daylan ile görüşmeler de iş gereğidir. Belediye Başkanımız vasıtasıyla tanıştık. Katlı otopark altında havuz inşaatımız vardı. Başkan bey maddi olarak bir kısmının karşılanması için sponsorluk maksadıyla tanıştırdı ve görüştürdü. Ahmet Polat Önel ile 6 kez görüşme kayıtlara yansımış. Ancak kendisini tanımıyorum. Neden görüştük, ne için görüştük bilmiyorum” dedi.

“ÜNİVERSİTEDE ATAMAYI BEN YAPMIYORUM”

Sedder Topaç eşi ile ilgili iddiaya “Eşimi AİBÜ’ye usulsüz şekilde yerleştirdiğimle ilgili olarak böyle bir durum söz konusu değildir. Bunu söyleyenler hakkında maddi ve manevi hakkımı saklı tutuyorum. Üniversitede atamayı ben yapmıyorum” dedi.  

Selim Yaman

Tutuklu olarak yargılanan Türk Telekom çalışanı Selim Yaman ifadesinde şu ifadeleri kullandı: “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Bilerek veya isteyerek hiçbir terör örgütüne üye olmadığım gibi hiçbir faaliyetine de katılmadığımı belirtmek isterim. Atılı suçlamaya delil olarak gösterilen hususlarla ilgili açıklama yapacağım.

EŞİMİN ADINI YANLIŞ SÖYLEMEM İMKANSIZ

03.09.2016’da gözaltına alındığımda hakkımda sadece bir kurban listesinde adımın geçtiğine dair husus sorulmuştur. Ben bu listenin varlığından gözaltı sürecinde haberdar oldum. Listede ‘Tuğba Yaman ve Peygamber Efendimiz’ adına kestirilmiş iki kurbana referans olduğuma dair bir kayıt yer almaktadır. Şahsımla ilgili kurban kestirdiğime ilişkin herhangi bir husus söz konusu değildir. Burada Tuğba Yaman olarak gösterilen kişinin eşim olduğu iddia edilse de benim eşimin ismi yumuşak g ile yazılmamaktadır. Tuba Altınbaş Yamandır. Her ne kadar sorgum sırasında burada ismi geçen şahsın eşim olduğunu kabul etmiş isem de sorgu sırasında yaşanan gergin ortam sebebiyle bir an önce bu ortamdan uzaklaşmak saikiyle okumadan kabul ettiğim bir beyan olduğunu belirtmek isterim. Ben ne eşim adına vacip olan kurbanı ne de peygamber efendimiz adına nafile olarak kesilen kurbanı kestiren şahıs olduğum iddiasını kabul etmiyorum ve nerede, ne şekilde oluşturulduğu bilinmeyen bu listenin güvenilirliğinin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.

“SIZINTI DERGİSİ PROMOSYON ÜRÜNDÜR”

Ben 9 yıl sureyle Türk Telekom’da çalıştım. Bu kurum o yıllarda Türkçe Olimpiyatlarının sponsorluğunu yapmıştır. Bu sponsorluk süresinde tarafımıza promosyon olarak pek çok hediye sunulmuştur. Sızıntı Dergisi de yine bu promosyon çalışması kapsamında ücretsiz olarak tarafımıza gönderilmiş ürünlerden biridir. Ben bu derginin ücretsiz olması sebebiyle tarafıma gönderilmesi yönündeki teklifi kabul ettim. Ancak bu dergiye aboneliğim söz konusu değildir. Bu sebeple dergiye abone olduğum yönündeki iddiayı kabul etmiyorum. Dosyada yer alan araştırmak tutanağında adıma düzenlenmiş Sızıntı Dergisi aboneliği ekran çıktısı yer almaktadır. Yer alan telefon ve adres kaydı şahsıma aittir. Ancak yer alan iki farklı şahsa ait dergi aboneliği çıktılarında benim telefon ve adres bilgilerim yer almaktadır. Zafer Ö.’yü tanıyorum. Ancak aboneliği olan kişi mi bilmiyorum. Zafer Ö’nün abonelik kaydındaki telefon ve adres bilgileri şahsıma aittir. Ne sebeple yer almıştır bilgiye sahip değilim. Gülbin T. isimli şahsın abonelik kaydında telefon numaram görülmektedir. Adres bana ait değildir. Bu isimde bir şahsı tanımıyorum. Tutanakta yer alan abonelik kayıt formlarını kabul etmiyorum. Aleyhime delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını belirtmek isterim.

“KURUMA GELEN ÇALIŞANLAR BANKA HESABI AÇTI”

Bankasya’da şahıma ait bir hesap olduğu doğrudur. 2013 yılında banka çalışanları çalışmış olduğum kuruma gelerek bireysel emeklilik sigortası ilgili ayrıntılı sunumlar yapmışlardı ve bu sigorta ile ilgilenmeyen şahıslara da katılım hesaplarının avantajları konusunda bilgiler vermişlerdi. Ben bireysel emeklilik sigortası ile ilgilenmediğim için katılım hesabının avantajlı olduğunu düşünmüştüm. Annemin evini satması sebebiyle bana vermiş olduğu 20 bin TL’yi katılım hesabına yarısı döviz yarısı altın olarak yatırmıştım. 2014 Eylül ile 2015 Şubat arasında hesabımda artış olduğuna dair husus yer almaktadır. Ancak bunun doğru olmadığını, bu süre dahilinde hesabımdaki mevduatın düzenli olarak azalma gösterdiğini belirtmek isterim. Mahkemeye sunduğum TMSF tarafından verilen belgenin incelemesi halinde bu hususun sabit olduğu tarafınızca da görülecektir.

“DEVLETTEN KAÇARSAN KURŞUNU YERSİN”

Ben 11.01.2017 tarihinde ikinci kez gözaltına alındım. Gözaltına alınırken emniyet mensupları tarafından tehdit edildim. “Devletten kaçarsan kurşunu yersin”, “Sana ve eşine acımıyoruz, çocuğuna acıyoruz” şeklinde ifadeler kullanarak manevi cebre maruz bırakıldım. Benim gözaltına alınmam sürecinde tehdit eden polis aynı zamanda emniyetteki ifademde de yer alan polis memuruydu. Bu şahsa karşı her türlü maddi manevi tazminat hakkimi arayacağım. Ben elektrik ve elektronik mühendisiyim. Hakkımda yer alan Bylock programını kullandığım iddiasını kabul etmiyorum. Programın teknik boyutu ile ilgili almış olduğum eğitim dolayısıyla en çok konuşabilecek, bu anlamda donanıma sahip kişi olduğumu düşünüyorum. Dosya içerisinde yer alan KOM raporuna göre ben 27.10.2015 tarihinde Bylock programını telefonuma indirmişim. İddiayı kabul etmiyorum. Bu hususta birkaç noktaya değinmek istiyorum. Mit tarafından açıklanan 17.11.2014 tarihinden itibaren Türkiye’den Bylock programı serverine erişim engellenmiştir. Burada tarihlere dikkatinizi çekmek isterim. Benim telefonuma indirdiğim tarih olarak tespit edilen 27.10.2015’te bu programa erişim mümkün değildir. Bu sebeple Bylock tespiti doğru olmadığını belirtmek isterim. Yine mit raporuna göre 2015 Ağustos’tan itibaren örgüt bu programı iletişim vasıtası olarak kullanmaktan vazgeçmiştir. Benim indirdiğim iddia edilen tarih bu tarihten sonraya denk gelmektedir. Yine mit raporuna göre 2015 Aralık ayında bu programa ait mesajların büyük kısmı çözümlenmiştir. Ancak aradan geçem bunca zamana rağmen hiçbir mahkemeye bu mesaj içeriklerine ilişkin bir belge bulunmamıştır. Bu içeriklerin gönderilmemiş olması tarafımda bu işin içinde bir is olduğu şeklinde izlenim oluşturmaktadır.

“BYLOCK NEDENİYLE 6 AYDIR TUTUKLUYUM”

Ben Bylock programı kullandığım iddiasıyla tutukluyum. Ancak mesaj içeriklerinin ne olduğu ve kimlerin bu programın örgütsel iletişim için kullandığı, kimlerin bireysel iletişim amaçlı olarak kullandığına ilişkin tespit yapılmaksızın Bylock programının kesin bir delil olarak kullanılmak suretiyle tutukluluğa dayanak yapılmasını kabul etmiyorum. Bu Bylock programına ilişkin server’ın meşru olmayan metotlarla elde edildiğine dair MİT raporunda bilgilerin olduğunu da sizlere hatırlatmak istiyorum. Hakkımda Bylock programını kullandığıma dair yapılan tespit tutanağında ADSL abone yazan kutucukta herhangi bir tespit yer almamaktadır. Burada bir kaydın bulunmamasını ben bu programı sadece telefonla kullanmış olduğum seklinde yorumlamıştım. Fakat ev ve işyerinde ADSL kullanan biri olarak bu programı sadece telefonumdan kullanmam ve ADSL kullanmamam akla uygun gelmemektedir. Bu husus tespitin sağlıksız olduğuna dair karine teşkil edecektir. Bylock kullandığıma yönelik iddiayı kesin bir dille reddediyorum. Hakkımdaki mesnetsiz iddialar sebebiyle 6 aydır tutukluyum. İşimi kaybettim, itibarim zedelendi ve en kötüsü de bir Ağır Ceza Mahkemesinde terör örgütü üyeliği ile suçlanarak yargılanıyorum. Belirtmek isterim ki sabit ikametgah sahibiyim. Daha önceki iki kez gözaltına alındığım süreçte aynı ikamet adresindeydim. Kaçmamı gerektirecek bir husus yoktur ve yargılama sonrasında masumiyetimin ortaya çıkacağına dair inancım tamdır. Bu yüzden tahliyemi ve beratımı talep ediyorum.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: