• resmi ilanlar

TÜRK EĞİTİM SEN DİKKAT ÇEKTİ!

17/09/2018 11:00

2018-2019 eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte Türk Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Erhan Bayram yayınladığı basın açıklaması ile eğitim şartları ve eğitimcilerin sıkıntılarına dikkat çekti.

 

Haber: Hakan Aydın

 

Türk Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Erhan Bayram yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi;

EKSİKLERİ KAMUOYU İLE PAYLAŞMAK İSTİYORUZ

2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı 17 Eylül tarihinde başlıyor. Bu eğitim-öğretim yılına yeni Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk ile giriyoruz. Umuyoruz ki, Sayın Selçuk döneminde geçtiğimiz eğitim-öğretim yıllarındaki hatalar tekrarlanmaz, hem eğitim hayatımız hem de eğitim çalışanları için önemli değişimlerin yaşanacağı, hak kayıplarının olmayacağı, ülkemizin dünya ülkeleri ile yarışmasını sağlayacak dönüşümlerin gerçekleşeceği bir yıl olur.  Yeni eğitim-öğretim yılı başında eğitimde tespit ettiğimiz bazı eksikleri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

SORUNUNU ÇÖZMEYE YETMEYECEKTİR

Milli Eğitim Bakanlığı 2018 yılı içinde 20 bin atama gerçekleştirdi. Bunun üzerine sendikamız bu atama sayısının yetersiz olacağını dile getirerek, ek 40 bin atama talep etti. Milli Eğitim Bakanlığı hem atama bekleyen öğretmenlerin hem de sendikamızın taleplerine duyarsız kalmadı ve 2018 yılı içinde 20 bin atama daha yapılacağını açıkladı. Öncelikle Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’u bu hassas tavrından dolayı tebrik ediyoruz. Ancak ek atama ile birlikte 2018 yılı için toplam 40 bin atama eğitimimizin ihtiyaç duyduğu atama sayısının gerisinde kalmaktadır. Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl 63 bin ücretli öğretmen çalıştırılmıştır. Ek ders ücreti karşılığında görev yapan bu öğretmenlerin hiçbir güvencesi olmadığı gibi iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da ücretli öğretmen olabilmektedir. Dolayısıyla önceliğimiz en az ücretli öğretmen sayısı kadar öğretmen ataması yapmak olmalıdır. Bu nedenle Temmuz ayı sonunda yapılan 20 bin atamaya ilaveten 40 bin ek atama isteyen sendikamızın talebinin yarısının yerine getirilecek olması okullardaki öğretmen açığı sorununu çözmeye yetmeyecektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı ilave atama sayısının 20 bin daha artırılarak, toplam 40 bin olmasını istiyoruz.

100 BİN ATAMA YAPILMASI GEREKLİLİKTİR

OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda ülkemizde öğretmen açığı net bir şekilde görülecektir. OECD 2018 Bir Bakışta Eğitim Raporuna göre; öğretmen başına düşen öğrenci oranında OECD ortalaması ilkokulda 15, ortaokulda 13’tür. Aynı raporda bu oran Türkiye’de ilkokulda 18, ortaokulda 15 olarak görülmektedir. Rapora göre öğretmen başına düşen öğrenci oranı İsveç’te ilkokulda 13, ortaokulda 12; Lüksemburg’da ilkokul ve ortaokulda 11, Finlandiya’da ilkokulda 13, ortaokulda 9, Almanya’da ilkokulda 15, ortaokulda 13’tür; İtalya’da ilkokul ve ortaokulda 11; Kore’de ilkokulda 16, ortaokulda 15’dir. Buna göre OCED ortalaması baz alındığında ülkemizde ilkokulda öğretmen açığı 43 bin 130, ortaokulda 75 bin 452’dir. Dolayısıyla 2019 yılında hem ihtiyaçlar hem de beklentiler göz önüne alındığında 100 bin atama yapılması gerekliliktir. Bu konuda tasarruf yapılmamalı, eğitim hizmetleri kesintiye uğratılmamalı, Türkiye’de artık öğretmensiz okul kalmamalıdır.

SÖZLEŞMELİ VE MÜLAKATLI ÖĞRETMEN ALIMI KALDIRILMALIDIR

Sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen alımı 2016 yılında getirilmiş, o tarihten bugüne kadar hiç kadrolu atama yapılmamıştır. 2011 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmenliğin yeniden üstelik bu kez mülakat ile birlikte getirilmesi öğretmenlik mesleğinde derin yaralar açmıştır. Öncelikle şunu belirtmek istiyoruz. Öğretmenlik uzmanlık mesleğidir. Dolayısıyla ücretli, sözleşmeli ve kadrolu şeklinde kategorize edilmesi, öğretmenlerin öğretmenler odasında bölük pörçük edilmeleri pedagojik açıdan son derece yanlıştır. Sözleşmeli öğretmenlerin 4 yıl sözleşmeli, 2 yıl da kadrolu olmak üzere toplam 6 yıl çakılı çalıştırılması, tayin hakkı olmaması insani ve ahlaki değildir. Mülakatla öğretmen alımı da tamamen hak gaspının yaşandığı, emek ve alın terinin hiçe sayıldığı bir atama yöntemidir. Mülakat komisyonlarında 5 dakika içerisinde öğretmenlere puan verilmektedir. Üstelik aynı KPSS puanına sahip olmasına rağmen her komisyonun puan takdiri farklı olduğundan adaylara farklı puanlar verilmektedir. Dolayısıyla tamamen sübjektif yaklaşımlara dayanan, alın terini yok sayan mülakat uygulaması kaldırılmalıdır. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un öğretmen atamalarında yapılan mülakat yönteminden rahatsız olduğunu biliyoruz.

EŞLER BİRLEŞTİRİLMELİ, AİLELER PARÇALANMAMALIDIR

Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı her ikisi de sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlara eş durumuna bağlı atama başvurusu yapabilmelerine olarak tanımıştır. Bu, olumlu bir gelişme olmasına rağmen eşi öğretmen olmayan sözleşmelilerin aileleri ne yazık ki birleşememiştir. Sivas’ta ticaretle uğraşan bir öğretmen eşi, Van’da ne yapacaktır? Ya da Aselsan’da çalışan bir mühendis öğretmen eşinin görev yeri olan Erzurum’a giderse, yeniden iş mi arayacaktır? Sadece iller arası değil, aynı il içinde olmasına rağmen aralarında yüzlerce kilometre mesafe bulunan öğretmenlerimizin de feryatlarına kulak verilmelidir. Örneğin Antalya’nın Gazipaşa ilçesi ile Elmalı ilçesi arasındaki mesafe 286 kilometredir. Bu mesafe iki il arasındaki mesafelerden daha fazladır. Dolayısıyla öğretmenler bu mesafeyi her gün gidip dönemeyecekleri için ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Eş durumu mağdurlarının sorunun çözülmesi için il/ilçe emri getirilmesi gerekmektedir. Sayın Milli Eğitim Bakanı Selçuk’tan istirhamımız, bu çocuklarımızın boynu bükük kalmaması, anne babalarına özlem duymaması, aile bütünlüğünün bozulmaması için il-ilçe emri getirmesidir.

YAZILI SINAV SONUÇLARINA GÖRE YAPILMALIDIR

Mülakat her alanda adaletsizlikler doğurmaktadır. Nitekim mülakat sebebiyle yönetici atamalarında yaşanan kul hakkı gaspı yaz dönemine damgasını vurmuştur. Yerel çeteler Bakanlık merkez teşkilatından bağımsız hareket ederek, yandaş sendikanın üyelerine yüksek puanlar vermek suretiyle, diğer sendika üyelerine ya da sendikasız olanlara düşük puanlar verdiler. Sendikamız konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanı’na bir rapor sundu ve hakkaniyetten uzak puanlar verilmesinin önüne geçmesini istedi. MEB’de gerçekten liyakati sağlamak, makamların ehil kişiler tarafından yönetilmesinin önünü açmak, başarılı okullar ve başarılı öğrenciler oluşturmayı hedefliyorsak, o halde yönetici atamalarında kul hakkı gözetmeliyiz. Bunun için de en başta yapılması gereken yönetici atamalarında objektiflikten uzak olan sözlü sınavı kaldırmak, yazılı sınav esasına göre yönetici atamalarının atanmasını sağlamak olmalıdır. Herkes bilmelidir ki; birtakım sendika, vakıf, dernek ve cemiyetlere yakın kişilere iltimas sağlandıkça, biat edenler korunup kollandıkça, alın teri görmezden gelinip, torpilliler iş başına getirildikçe eğitimin hiçbir kademesinde liyakati sağlayamaz ve eğitim kurumlarının içini bir bir boşaltırsınız.

ÖĞRENCİ ANDI YENİDEN OKUTULMALIDIR

Tüm karşı çıkışlarımıza, yaptığımız eylem ve basın açıklamalarına rağmen Öğrenci Andı 2013 yılında kaldırılmıştı. Biz o dönemde Öğrenci Andında yer alan Türklük kavramının, Anayasa’da tanımlanan Türklük kavramı olduğunu, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ifadesinin bir ırka mensubiyet anlamına gelmediğini, milli kimlik ifadesi olduğunu, Öğrenci Andının milletimizi birleştiren, bütünleştiren en önemli unsurlarından biri olduğunu dile getirmiştik. Nitekim 15 Temmuz felaketi göstermiştir ki, milletimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey milli birlik ve beraberliktir. Milli birlik ve beraberlik ruhunun toplumun tüm kesimlerine sirayet etmesi sayesinde 15 Temmuz hain darbe girişimi başarıyla geri püskürtülmüştür. Bu minvalde tek bir millet olma şuurunun küçük yaşta çocuklarımıza kazandırılması gerekmektedir. Öğrenci Andı da bu ruhun kazandırılmasının mihenk taşıdır. Andımız, içeriği ve verdiği duygu bakımından bu amaca hizmet ediyordu. Dolayısıyla Öğrenci Andı 17 Eylül Pazartesi gününden itibaren ve devam eden süreçte okullarımızda yeniden okutulmalıdır.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: