GİT, GÖÇ- NEREYE KADAR?

14.12.2015 00:00:02

Bolu Dağından aşağıya doğru inerken, muhteşem bir manzara uzanıyor sağ yanınızda.

Bulutlar toplanmış gelmiş vadide ki ağaçların üzerine. Sanki kara yolculuğu değil de hava yolculuğu yapıyorsunuz, o pamuk gibi bulutların üzerinden bakarken.

Ayrı bir renk cümbüşü ve görsellik sunar burada ki çeşitli orman ağaçları bulutlara inat gökyüzüne tırmanırken.

Her mevsim de başka bir güzel olur buranın görüntüsü. Bunu bilenler Bolu Dağı’nda ki tünelden geçmek yerine, bu eşsiz, doyumsuz güzelliğini seyrederek yine bu eski yoldan inerler çoğu kez Düzce İline.

İkinci tayin olduğum yerdi Düzce ve 4 yıl kadar çalışmış sonra başka ile geçmiştim.

Aradan geçen yıllar, burada yaşanan depremler ve ardından yeniden yapılanması sonucu, yıllar sonra ili gördüğümde tanıyamayacağım bir şehir haline gelmişti.

Bildiğim sokaklar, caddeler, binalar tamamen değişmiş, büyümüş bambaşka, çok güzel bir şehir olmuştu.

Zaten yabani hayatı bağrında saklayan ağaç türünün çeşitliliği, ormanların içine gizlediği gölleri ve şelaleleriyle güzelliğine hayrandım bu şehrin.

İsterim ki hep böyle kalsın buralar, doğal güzellikleriyle bozulmadan, yok olmadan ama nerede!

Birkaç yıl önce Samandere şelalesine giderken HES ve dere ıslahı adına yine dere boyunca kesilmiş asırlık çınar ağaçlarını görünce içim ürpermişti. Bir yığın canlının da sığınakları yok olmuştu.

Geçtiğimiz günlerde de Aladağlara gittik arkadaşlarla. Yine orada da aynı manzara, harıl harıl ağaç kesimi vardı.

Kesen kazanıyor, satan kazanıyor, alan kazanıyor da nereye kadar sürecek bu kesimler!

Şimdi seyrekleştiriliyor, azalıyor ya yarın ne olacak?

Bu ormanlarda bitinceye kadar mı sürecek?

Tıpkı yurdumuzun doğu bölgelerinde olduğu gibi alabildiğine çorak araziler mi bırakacağız torunlarımıza?

O bölgede ikamet eden, doğal yaşamı seçen arkadaşlarımızı ziyaret ettik.

Yine doğal yaşama destek olmak için bölgelerinde yaşayan canlıların fotoğraflarını, foto kapanlarla çekip kayıt altına alıyorlardı.

Ormana yerleştirilen bu fotoğraf makinesini almak için ilerlediğimizde, karda izlerini bırakmış çeşitli canlıların ayak izleri vardı ama saklanacakları, sığınıp yuva yapabilecekleri ne bir çalı ne de bir ağaç kovuğu kalmamıştı.

Seyrekleştirilmiş ve alt dalları kesilmiş, hatta içinde ki meyve ağaçları da yok edilmiş bir orman haline gelmişti, kısa sürede oralar.

Savaşlardan dolayı ölen, yok olan, evsiz barksız kalıp göçe zorlanan insanlar gibi yine insan eliyle yok edilmekte ya da göçe zorlanmakta burada yaşayan canlılarda.

Git, göç et, nereye kadar?

İnsan elinin değmediği, bozmadığı yer mi var?

Sevgi ve saygılarımla…

Fatma Marmara