• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

NEREYE KADAR SÜRECEK

16.04.2012 00:00:01

NEREYE KADAR SÜRECEK

16.04.2012

Dünya da artan nüfusla birlikte ihtiyaçlar da artmakta.

Karnımızın doyması, ilk temel ihtiyacımız. Bunun içinde besin kaynaklarımızı sağlayacağımız alanlar öncelikle gerekmekte. Tahıl, sebze, meyve için tarla, bağ, bahçe; hayvanlarımız için otlak, mera ve sularımız içinde göller barajlar dereler gibi.

Sonra barınmaya gelir sıra başımızı sokacağımız bir ev; ortada, sokakta, açıkta kalmamak adına. Isınma, aydınlanma ihtiyacı ise zaten hep vardır yaşantımızda.

Talepleri karşılamak adına yeni oluşumlar, sektörler, sahalar, santraller, binalar da hızla yapılanmakta. Barınma, ısınma, aydınlanma, korunma, beslenme daha doğrusu en iyi şekilde yaşayabilmek var olabilmek içindir yapılanlar.

Bunları elde etmek için hem doğal kaynaklara yönelir, hem de onları kullanmayı sağlayacak tesis, bina inşa ederiz her yere. Sadece bu kadarla yetinmeyiz de. Para kazanmak adına bir, üç, beş ne kadar çok malımız olursa deriz. Bu uğurda gerekli ekim alanlarını bile hiç düşünmeden yok ederiz.

Bu nu yaparken de o binaların, santrallerin dikildiği tarlalar,  arsalar, aslında aynı zamanda besin zincirimizin de sağlandığı alanlardır. Enerji için dikilen bu termik santraller, yer olarak ekilebilir toprakları işgal etmekle kalmamaktadır. Aynı zamanda baca gazları, külleri, kirli atık suları ile hem insan sağlığına, hem tüm canlılara hem de ekilebilir alanlara direk olumsuz etki yapmaktadır. Kükürt dioksitler, azot oksitler, karbon monoksitler, hidrokarbonlar asit yağmurları olarak çok geniş alanları etkisi altına almaktadır.

Nükleer santrallerin de yine aynı, neden olduğu kaza ve patlamalar, sızıntı ya da atık depolanma sorunları vardır. Bunların sonucunda da gaz, radyasyon ile canlı hayatı ve sağlığımız büyük bir tehlike altındadır.

Yaşamaya çalışırken bir taraftan da yaşamın yok edilmesidir, burada yapılan. Santrallerle sadece bir bölge gözden çıkarılmıyor aslında. Muğla Yatağan termik santrali, Çayırhan Termik santrali, uzmanlara göre bölgede kanser ve ölüm vakalarının arttığı, civar ilçelerin bile ekilebilir alanlarını tamamen yok edildiği durumda. Köylü ürün alamadığı gibi çaresizlikten büyük kentlere göç etmek zorunda kaldı.

Nükleer santrallerde ise İskoçya’daki Windscale, ABD’deki Three Mile İsland kazaları, Japonya’da Fukuşima,  Ukrayna’da Çernobil facialarındaki gibi etrafa yayılan radyasyonla çevreye, doğaya ve insanlara verdiği ölümcül zarar veya akut radyasyon hastalıkları. Radyoaktifin bulutlarla taşınması sonucu daha geniş bölgelerinde bu etki altına girmesi. Sonuç olarak da sağlıksız, sakat nesiller ve bir yığın kanser vakası.

Avrupa’nın çoğu temiz enerjiye doğru yol alırken, Türkiye tam tersine kömür ve nükleer enerjiye yöneliyor. Bu nasıl bir zihniyetse? Aynı zamanda turizm diye dil dökenler, elleriyle bu sektörü de yok etmekte. İşte size güzelim tarihi turistik Göynük ve yapılacak termik santralle, tekrar yok olup tarihe karışacak olan bu şirin ilçe.

Seralarda küçük alanlarda daha fazla ürün elde ediyor olabiliriz; daha çok suni gübre, daha yoğun hormon anlayışıyla. Geriye dönüp yok ettiğimiz yaşamlara, bozduğumuz ekolojik dengeye de bakılmalı. Benim çocukluğumdan beri dile gelen kontrollü nüfus artışı da sadece söylemde kalmamalı.

Elimizden kayıp gidenlerin ardından bakıldığında, ancak farkına varabiliyoruz. Şimdi herkes de aynı kaygı, aynı kara düşünce, daha nereye kadar sürecek, bu hırs ve bu benlik kavgası?

Sevgi ve saygılarımla..

 

 Fatma Marmara

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: