• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

SONUÇ ORTADA

04.06.2012 00:00:01

SONUÇ ORTADA

04.06.2012

Türkiye’de 1978 yılında, Türkiye Çevre Koruma Vakfı ve ardından Çevre Müsteşarlığı kurulmuş, 5-11 tarihleri arası da Çevre Koruma Haftası olarak ilan edilmiş.

O günkü ortamla bu günü karşılaştırdığımız da çok büyük ve hızlı değişimlerin olduğu çok net bir şekilde gözler önüne serilmekte. Aylardır elim erdiğince, dilim döndüğünce bu konuda hep bir şeyler yazdım durdum. Zira beni bu hızlı ve akıl almaz değişim hep rahatsız etti.

Sanki sadece biz yaşıyoruz ve bu günü yaşıyoruz gibi. Yarınlar yok, diğer canlılar yok, gelecek kuşaklar yok gibi. İçinde bulunduğumuz zamanı yaşayıp kurtarmak adına çevreyi yakıyor, yıkıyor, kirletiyor, yok ediyor, bitiriyoruz.

Eskiden yolculuk yaparken, mis gibi çam, ardıç, ıhlamur kokularının buram buram insanın burnuna geldiği, ağaçların oluşturduğu bir tünelden giderdik. Şimdi ıslah etmek, yol çalışmaları, maden aramak, santral kurmak, tarla açmak ya da yeni yerleşim yerleri oluşturmak adına dağlarda, tepelerde, derelerde kesilmiş etrafta yatan ağaç gövdeleri, kasten veya dikkatsizlik sonucu yanan, kül olan hektarlarca ormanlar. Sonuçta çıplak kalmış geniş alanlar ya da bir avuç ağaç barındıran, uzaklarda kalmış korular. Alanını daralttığımız için aç ve açıkta kalıp insanların yaşadığı yerleşim yerlerine gelip saldıran yabani hayvanlar.

Nüfus artışındaki hız, çarpık kentleşme, sorumsuzca enerji tüketimi, atmosfere saldığımız gazlar.  Doğal kaynakların kullanımındaki yanlışlık, savurganlık, zirai ilaçlarla hem kendimize hem de başka canlılara verdiğimiz zararlar.  Bilinçsizce avlanarak türlerin yok edilmesi, kurutulan bozulan tatlı su yatakları dereler, rastgele atılan çöpler. Bu atılan plastik çöpleri yiyecek sanarak yutan ya da poşetlerin içine kazara girip, çıkamayıp boğularak ölen hayvanlar.

Artan nüfusla birlikte ihtiyaçlarda artmakta deyip her yere binalar dikiyoruz. Bu tarlalar, bağlar,  aslında aynı zamanda besin zincirimizin de sağlandığı yerler. Buraların daraltılması sonucu küçük alanlarda ki seralarda bilinçsizce kullanılan hormonlu gübreler ve zirai ilaçlarla daha fazla ürün almak adına üretim yapıyoruz. Üretilen ürünlerimiz, gelişmiş ülkelerden gıda güvenliği ve kalite standartlarına uygun değildir diye geri dönerken, kendi pazarlarımızda rahatlıkla satılıp, sofralarımızda ki yerini de alabiliyor.

Enerji için dikilen santrallerle hem ekilen alanlarımızı yok ettiğimiz gibi, hem de kurulan HES lerle kurutulan dere yatakları yüzünden o bölgelerden de ürün alamazken, o derelere muhtaç diğer canlıları da yok ediyoruz.

Aynı zamanda baca gazları, külleri, kirli atık suları ile hem insan sağlığı, hem de diğer canlılar üzerinde direk olumsuz etki oluşturuyoruz. Kükürt dioksitler, azot oksitler, karbon monoksitler, hidrokarbonlar asit yağmurları olarak çok geniş alanları etkisi altına alıyor.

Nükleer santrallerin de yine aynı, neden olduğu kaza ve patlamalar, sızıntı ya da atık depolanma sorunları sonucunda da gaz, radyasyon ile canlı hayatı ve sağlığımız büyük bir tehlike altına giriyor.

Doğal afetlerde daha fazla arttı son yıllarda. Her gün bir yerlerde küçük büyük depremlere bağlı yaşamlar, yaşanan mekânlar yok olmakta. Tsunamiler, seller ve toprak kaymaları ile insanların hayatı kararmakta.

Dünyamız büyük bir risk altında. Buzullar eriyor, mevsimler değişiyor, bitki ve hayvan türleri yok oluyor. Bir tarafta çölleşme ve açlık oluşurken, diğer bir bölgede aşırı yağışlara bağlı ekim dikim yapılamıyor.

Sonuç olarak el birliği ile bozduğumuz ekolojik yaşam, sağlıksız, sakat nesiller, bir yığın kanser vakası, yok olan canlı türleri.

Hem dünya ülkeleri ve hem kendi ülkemiz olarak doğa ve çevrenin korunması gerekiyor demişiz ve korunmaması da, kirletilmesi de yasalara göre suç diye belirtmişiz üstelik. Peki, neden bu koruyup, kollayamamamız ve ortada aşikâr görünen yok edilmişlik?

Sevgi ve saygılarımla..

 

 Fatma Marmara

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: