• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

ANILARDA YAŞAYAN ZAMANLAR-1. Bölüm

14.07.2014 00:00:02

1.Bölüm

Yaşamımızda ki özel zamanlarımızdır onlar. Günleri, saatleri heyecan içinde saydıran, sabırsızlıkla beklenen; ramazanlar, düğünler ve bayramlar. Sohbetlerin, birlikteliğin, birlikte paylaşımların yapıldığı en güzel anlar. Geleneklerle, kültürün birikimleriyle yoğrulmuş, ince naif duygusal sevgiyle dokunmuş zaman dilimleridir. Bu birliktelikler özlem içerir, kavuşmaları buluşmaları sağlayıp hasreti giderir, coşkuyu yaşatır, mutlulukları getirir, hüzünleri dağıtır.

Ben de bu yazı dizimde görüştüğüm kişilerden dinlediğim anılarla yoğrulmuş sohbetlerimizi sizlere aktarmayı hedefledim. İlk görüşmeyi gerçekleştirdiğim Sayın Mustafa Nuri Gürsoy Bey ile yaptığımız sohbeti, onun bu özel, güzel günlerle ilgili anı, düşünce ve yorumlarını sizlere sunuyorum.

Toplum ve bireyler olarak modern yaşamın içindeyiz ama geçmişe özlem duyuyoruz. Ramazanların ve bayramların bu yöndeki öneminden bahsedebilir misiniz?

İnsanlar belli zamanlarda moderniteden uzaklaşma isteği duyuyor. Hindistan’da da görüyorsunuz bunu, insanlar belirli zamanda dağlara çıkıyor ya da nehirde arınma yapıyor. Bizimde bu ramazan ayımız bir arınma ayı. Hem görsel anlamda hem içsel anlamda bir arınma bu. Hem de vicdanı yerine oturma konusunda insanın kendisine yardımcı olması gereken bir ay. Yani bu aylar resetlenme gibi. İnsanın sıfırlanması noktasında hem insanın kendi mutluluğu anlamında bir içe dönüş, hem de dışa dönüş anlamında ramazanın çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu faydanın topluma da çok önemli bir şekilde ruhani, ekonomik ve her anlamda katkı sağladığını da düşünüyorum.

 

İçsel ve dışsal arınmaların yaşandığı bu güzel günlere ait ruhunuza yansıyan, anılarınızda kalan görsel ve işitsel güzellikleri paylaşabilir misiniz?

Geçmişte sofraya konulan zeytin iki tane de olsa onun bu anlamda görsel temaşasını unutmak mümkün olmuyor. Aynı şeyleri yiyorsunuz ama orada bir şölen vardı. Herkes aynı şeyleri yapıyordu. O pidenin özelliği bile bambaşkaydı ve çocukluğumda fırından sıcak sıcak gidip aldığımda yaşadıklarım bile farklıydı. Cezmi diye bir fırıncımız vardı, mani söylerdi, muhabbet ederdi. Biz pideyi falan unuturduk.  O da bilirdi ki pide almaya gelmiyoruz, onu dinlemeye koşuyoruz. Pide kuyruğu çok uzun olsa bile o pideyi almak o manileri dinlemek ayrı bir şevkti. Ekmekle pide arasında çok büyük bir fark var. Ramazana özel çıkan pide, mani, muhabbet, çocuk olsan bile seni muhatap alan bir kültür, bir gelenek içeriyor. Diğer tarafta ekmek bir modernize, ekmeği alıyorsun ve karın doyuruyorsun. Ama o pidenin içinde çok şeyler var. Bir ramazan, bir temizlik, vicdan, oruç açma, paylaşma, özlem gibi duygular var. 

Sahura kalkmanın ve o ortamı birlikte yaşamanın da ayrı bir güzelliği vardır. Sahura ait çocukluk anılarınızı paylaşabilir misiniz?

 Çocukken sahura kalkmamın en önemli nedenlerinden biri de Hacivat ile Karagözdü. Uykuyu çok sevmeme rağmen annem kalk Hacivat’la karagöz başladı dediğinde fırlardım yataktan. O zamanlar büyük bataryalı radyolar vardı. Elektrikler saat 24.00 den sonra kesilirdi. Şarj süresince bu tip özel programları dinlerdik. Hacivat’la karagöz, sanki onlar bizimle yaşıyormuş gibiydi. Yıllarla birlikte bazı geleneklerimizde unutulmaya yüz tuttu.

Modernleşmenin içinde geleneklerimiz ne kadar yer alıyor?

Modernleşmeyi seviyorum da modernleşmenin gelenek tarafına sığınmayan modernleşmeyi sevmiyorum. Gelişi güzel başka kültürlere tutunmak yerine kendi kültürümüzü yaşatmamız gerektiğini düşünüyorum. Örneğin eski Safranbolu evlerine aşığız. Ama bir Amerikan evinden bu şekilde hoşlanmıyoruz. Safranbolu evi bizim için bir değer arz ediyor. Orada yöresel anlamda el ile dokunmuş bir örtünün verdiği haz ile diğer tarafta makine ile dokunmuş bir kumaşın verdiği haz aynı olmuyor. Böyle bir genetik yapımız, duygularımız var ve bununla yaşıyoruz. Sürekli görmeseniz de baktığınız anda size bir şeyler veriyor. Modernleşmeyle beraber bırakın dede ile torun arası kuşak farkını, kardeşler arasında bile kuşak farkı oluştu.. Hormonlu yiyecekler gibi insanların kültürel yapısıyla ve günümüzde internetin etkisiyle de hızlı bir şekilde oynandı. Yavaş yavaş, sindire sindire gidilmiş olsaydı, gelenek ve kültürümüzü, hemhal olmuş ortamlarımızı birlikte hazmede hazmede paylaşabilseydik, böyle bir kuşak çatışması da yaşanmazdı.

devam edecek

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: