• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

ANILARDA YAŞAYAN ZAMANLAR- 5. Bölüm

11.08.2014 00:00:01

5. Bölüm

 

Dalgın bir bakışta, gülümseyen bir yüzde, yıllar geçse de anlam verilemeyen bir olayın içine gizlenip de yaşamını hafızalarda devam ettiriyor o zamanlar. Ramazanla başladığımız bu yazı dizime bayramlarla devam ettim ve diğer özel günlerimizin de gizlendiği anıları, gelenekleri yeni konuklarımla gün ışığına birlikte çıkaralım istedim. Bu hafta ki konuklarım sevgili dostumun annesi Sayın İlkbal Kahraman Seben bölgesinde yaşadığı anılarını aktarırken, annem Emine Dursun’ da Göynük adetlerini bizimle paylaştı.

-Sizin çocukluk yıllarınız ile günümüz arasında ki farklılıklardan kısaca bahsedebilir misiniz?

İkbal Kahraman: Bizim çocukluğumuzda şimdi ki gibi oyuncak yoktu. Televizyon olmadığından evde, sokakta kendi kendimize oyunlar bulur oynardık. O zamanlar sokaklar güvenliydi. Şimdi ki gibi korkunç olaylar yaşanmıyordu. O yıllarda böyle bol araba yoktu. Köyümüzde sadece komşumuzun kamyonu vardı, başka da araba yoktu.. Bütün köylü hazırlanır o kamyona dolardık. Kartal Kaya’nın altında ki yaylamıza bayram yapmaya çıkardık. Herkes evinden yağını pirincini getirirdi ve orada kazanlarla pilavlar pişerdi. Yayla da akarsuyumuz vardı ve orada çayırlıkta yemekler yenilirdi.

O günlerden unutamadığınız bir anınız var mı?

İkbal Kahraman: Gençlik dönemimdi 14-15 yaşımdaydım.  Bir gün yaylaya bayram için gidiyorduk. Köyümüze meczup (aklını yitirmiş) Hasan diye biri vardı. Evlerden para ve eski çevreleri toplardı. Bayram sabahı hazırlandık, kamyona bindik ama kamyonun kasası tıka basa doldu. Bir tek eski dar bir yol vardı ve o yoldan dolanarak gidiliyordu. Yokuşu çıktık, virajda bu bizim önümüze dikildi. Kamyon şoförü de kasa dolu yer yok diyerekten almadı ve yola devam ettik. Yolumuzun bir tarafımız sarp dik yamaç şeklinde dağ, diğer tarafımız derin uçurum. O sarp dağda ki 6-7 km. lik dik yolu kamyonla çıktık, tepeye geldik, bir de ne görelim! Deli Hasan orada kamyonun önünde tekrar beliriverdi. Bir kamyon insan ve herkes bu olaya şahit oldu. Geldiğimiz yolun bir tarafı uçurum, diğer tarafı ise aşılmayacak şekilde sarp dağlar. Başka hiç yol yok, başka araba da yok.

Dağlarda ki kestirme bir yoldan gelmiş olabilir mi?

İkbal Kahraman: Hayır, hiç imkânı yok. Öyle gidebileceği bir yer yok. Kamyonda ki herkes şok geçirdi ve kamyonun şoförü çok pişman oldu almadığına. Ben ve o kamyondakiler bu olayı hayatımız boyunca hiç unutamadık.

Göynük de arife günü başlarda renk renk pullu bohçalarla taşınan tepsilerle ilgili bilgi alabilir miyim?

Emine Dursun: Bayramdan önce söz veya nişan yapılmışsa, Kurban Bayramında bizim orada oğlan tarafından kıza, arife günü hediye kervanı gelir. Bu kervanda koç süslenir, üzerine kınası yakılır. Alnına ayna ve altın takılır. Boynuzlarına kurdeleler bağlanır. İlk sırada güçlü kuvvetli bir erkeğin omuzlarında koç olur. (Şimdi koçu arabalara bindiriyorlar.) Arkasında sırayla 8-10 tane başlarda taşınan üzerleri renk renk pullu bohçalarla örtülmüş tepsileri taşıyan erkekler dizilir. Bu tepsilerden birinin içinde kıza kıyafet iç çamaşırı, makyaj malzemesi, bir diğerinde fındık fıstık üzüm gibi kuru yemiş olur. Birinde çörek ekmek, bir diğerinde baklava bir başkasında su böreği olur. Birinde de pilavlık pirinç olur. Bu tepsiler dantelli bohçalarla bağlanır, üzerlerine pullu bohçalar örtülür. Başlarda taşınan bu tepsilerle oğlan evinden çıkarlar, yürüyerek çarşıyı, ana caddeleri dolaşarak kız evine getirirler. Kız evinde bu tepsileri ve koçu getirenlere orada bulunan çocuklara ve evde ki konuklara yemek verilir. Gelen koç kız evinde kesilip, suyuna pilavlar pişirilir. Yine aynı şekilde sıra sıra dizilmiş, önce dantelli, sonra pullu bohça ile bağlanacak tepsilerin birine et, birine pilav, diğerine kuruyemiş, diğer tepsilere de su böreği, baklava, çörek ve damada kıyafet konulur. Yine aynı şekilde erkekler tarafından başlarda taşınarak, Göynük’ün çarşı ve sokakları dolaştırılarak bu defa da erkek tarafına götürülür.

 

Devam edecek.

YORUMLAR  (Toplam 3 yorum)

  • fatma Marmara  (27.08.2014 11:09:13)

    Çok teşekkür ederim Turan Bey. Evet Kızıklı Hasan. Oyunlardan da bahsedildi, dediğiniz gibi ayrı bir yazı dizisi oluşturacak kadar geniş ve kapsamlı. Katkılarınız ve değerli yorumunuz için tekrar çok teşekkür ederim. Saygılarımla...

  • Turan Yılmaz  (21.08.2014 05:42:49)

    "İkbal Kahraman: Gençlik dönemimdi 14-15 yaşımdaydım. Bir gün yaylaya bayram için gidiyorduk. Köyümüze meczup (aklını yitirmiş) Hasan diye biri vardı. Evlerden para ve eski çevreleri toplardı." Burada da, kendinden bahsedilen kişi "Kızıklı Hasan" dır...Güzel bir çalışma olmuş.Ellerinize ve yüreğinize sağlık...

  • Turan Yılmaz  (21.08.2014 05:32:57)

    "İkbal Kahraman: Bizim çocukluğumuzda şimdi ki gibi oyuncak yoktu. Televizyon olmadığından evde, sokakta kendi kendimize oyunlar bulur oynardık." Yazınızın bu bölümüne katkı ve destek amacıyla, bir ilave yapmayı uygun gördüm.Şöyleki;burada oyunlardan bahsedilirken, oyunların isimlerini de yazmak gerekir diye düşündüm.Kız ve erkek çocuklarının oynadıkları oyunlar itibariye:saklambaç, sek sek, gli, met, birdir bir, akdört, yakan topu, .... gibi.Tabi, bunların her biri ayrı bir anlatım konusu.

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: