• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

FIRÇA VE KALEMLE PAYLAŞIMLAR 9. Bölüm

27.08.2012 23:01:01

FIRÇA VE KALEMLE PAYLAŞIMLAR

 IX.Bölüm

27.08.2012

 

Urfa sergimiz ve yolculuğumuz da; gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı aktardığım yazı dizimin 9. Bölümü

 Tablolar yerleşti, açılış öncesi diğer hazırlıkları yapmak ve eksikleri tamamlamak ertesi güne kaldı. Kapıları kapatıp, kalacağımız otelin yolunu tuttuk. Valizlerimizi bırakıp, Urfa’nın meşhur kebaplarından da yedikten sonra soluğu hemen ilk görmek istediğimiz yerde aldık, Balıklı göl.

  

Otel Balıklı göle yakın olduğundan ve her tarafı görmek istediğimizden dolayı, akşamın karanlığında ama şehrin ışıkları altında etrafımıza aval aval bakınarak yürüdük. Bir farklılık vardı bu kent de sanki daha önce görmüş ve yaşamıştım buralarda, hiç yabancı gelmiyordu. Bir tarafa bakıyorsunuz işte İstanbul’u çağrıştırıyor, bir diğer taraf Ege’nin turistik ilçelerini. Sokaklar cıvıl cıvıl, etraftan sıra gecelerinde çalınan, söylenen müzik sesleri yükselerek, kebap kokularına karışıyor.

  

Önümüze bir anda sapsız fincan tutan bir el uzandı, mırra içer misiniz? Diye. O da nedir?  Tatmadık, hiç bilmiyoruz ama deniyoruz birkaç damla, büyük gümgüm de kaynatılıp sonra küçük gümgüme aktarılan yoğunlaştırılmış kahveyi.

Balıklı Göl’ün (Halil-ür Rahman) olduğu yere geldiğimde heyecan içindeydim, fotoğraflardan gördüğüm bu yere şimdi kendi bakış açımla bakmak, anlatılmaz bir duyguydu. Akşam olmasına rağmen muazzam bir aydınlatma ile her taraf çok net görünüyor ve daha girişten kişiyi etkileyen bir atmosfer sarıveriyordu.

  

Edessa Kralı IX. Manu tarafından M.S. 240-242 yıllarında birer anıt sütun olarak yaptırılmış 17.25m. yüksekliğinde ki mancınığın direkleri göze çarpıyordu. Yine M.Ö. 9500 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kurulduğu tahmin edilen kalenin bulunduğu tepeden. Bu efsane, semavi dinler ve nesilden nesile aktarılan bilgilerle günümüze kadar ulaşmıştı. İşte burası da olayların yaşandığı mucize-i İbrahim mekânıydı.

  

M.Ö. 2000 yıllarında, tek tanrılı dinlerin atası olan Hz. İbrahim a.s. Nemrut ve halkının taptığı putları kırdığı için buradan ateşe atılmıştı. Birden o zamana gidiyor; Hz. İbrahim a.s.  atıldığı ateşin suya ve odunlarında balıklara dönüşmüş halini görüyor, o anı ve yaşananları hissediyorsunuz orada.

 Hatta diyorlar ki çiğ köftenin doğuşu bile o günlerde olmuş. Anlatılan bu hikâyede kadının biri aç kalan çocuklarını doyurmak için ne yapacağını şaşırmış. Evinde et varmış ama onu pişirecek ateşi yakmak için odun yokmuş. Nemrut çevrede ne kadar yanabilecek odun, ağaç varsa hepsini toplatmış, o devasa ateşi oluşturmak için. Kadında çaresizlikten eti taşla dövmüş dövmüş, acı biberle ve içine kattığı bulgurla ovalayarak, pişmiş gibi yenecek kıvama getirmiş.

  

150m2 lik alanı kaplayan Halil-ür Rahman Gölü’nün hemen güneyinde, Zeliha’nın gözyaşı anlamına gelen Aynzeliha Göl’ü ayrı bir görsellik sergilemekte, üzerindeki gezi amaçlı kullanılan sandalları ile. Nemrutun kızı Zeliha da Hz. İbrahim a.s. inandığından ve çok sevdiğinden dayanamayıp, kendini onun peşinden ateşe atmış, düştüğü yerde de bu göl oluşmuş. Her iki göldeki balıklar kutsal sayıldığından kimse dokunmuyor ve resmen balık kaynıyor.

 Göl kenarında ki masalardan birinde pırıl pırıl bir grup gençle tanıştık. İkisi Samsunlu, biri Antepli, biri de Urfalı. Geç saatlere kadar süren sohbette, çaylarımızı da yudumlarken, bir taraftan da Urfa’yla ilgili bilgileri ve anılarını dinledik. Daha sonra ki günlerde bu dostların sergimi ziyaretleri beni ziyadesiyle mutlu etmişti.

 Tekrar gündüz gözüyle gelip buraları bir kez daha görecektim ama ayrılmadan önce Hz. İbrahim a.s. doğduğu Mevlid-i Halil mağarası’nı ve orada bulunan Rızvaniye Camii ni görmeden de gitmek istemedim.

                                                                                              Devam edecek

Fatma Marmara

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: