• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

FIRÇA VE KALEMLE PAYLAŞIMLAR 12. Bölüm

17.09.2012 01:01:01

FIRÇA VE KALEMLE PAYLAŞIMLAR

 XII.Bölüm

17.09.2012

 Urfa sergimiz ve yolculuğumuz da gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı aktardığım yazı dizimin 12. bölümü. Açılış

  

Beklenen gün nihayet geldi. Her şey hazırdı tablolar, kokteyl, biz, her an yanımda yardımcı olan Urfalı dostlarım ve basın. Urfa basınına ve beni km.lerce uzakta bile yalnız bırakmayan Bolu basınına buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Onlar sayesinde bu güzelliklerden, bu sanatsal etkinliklerden kişiler haberdar olabiliyor.

 Sergi salonu çok geniş, aydınlık ve ferahtı, klimalarda Urfa’nın sıcağının etkisini yok ediyordu. Hemen girişte ve şehrin merkezinde olması da ziyaretçilerin kolaylıkla ziyaret edebilmesini sağlıyordu.

 Bu 14. Sergimdi ve kızımla birlikte açtığımız 2. Sergim, anne ve kızı sergisi. Daha önceki sergilerde kızıma ait bir köşe vardı ama son iki sergi artık birlikteliğin oluşumuydu. Konuklarımızda tek tek gelmeye başlamıştı ve oldukça kalabalıktı. Bürokratlar, siyasetçiler, memurlar, ressamlar, şairler, yazarlar, her meslek gurubundan ziyaretçiler ve sanat seven Urfalılarla birlikte heyecanlı bir bekleyiş içindeydik. Sanatın gücünü evrenselliğini görüyorsunuz burada, her zümreden ve her yaştan insanı bir araya toplayan, kendine çeken.

  

Açılış kurdelesini Urfa Belediye Başkanı Sayın Eşref Fakıbaba, Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Habip Arslan, Mali Müşavir ve HAS parti İl başkanı Sayın Mehmet Baki Özmen Bey’lerle birlikte kestik. Urfalılar tarafından çok sevilen ve Urfa için bir yığın hizmetler vermiş olan Fakıbaba sanatla da yakından ilgiliydi. Her tablo için tek tek bilgi aldı ve bu konuda ki değerli fikirlerini de basın ve konuklarla paylaştı. Kızımın ve benim tablolarımız konuklarımız tarafından büyük bir ilgi ve beğeni toplamıştı. Bu da bize çok büyük bir onur ve gurur verdi.

 Günler uzundu, sergi kapanış saatinden sonra bile, bize bir yığın zaman kalıyordu ve bu süre içinde de Urfa’nın görebildiğim kadar çok yerini görmeyi istiyordum. Üzerimizde günün tatlı ve mutlu yorgunluğu olmasına rağmen, Eyüp Nebi Beldesi’ne gitmek istedim. Yeşillikler içinde muazzam bir yere ve büyülü bir atmosfere giriverdik adeta. Şifalı suyu içtikten sonra, basamaklardan aşağıya inip çile mağarasına girdik.

. 

Sabrın büyüklüğüydü onda var olan, kolay kolayda pek bir kimsenin başaramayacağı diye düşündüğüm. Oğulları, kızları, hizmetinde çalışan insanları, malları mülkleri, hayvanları, bağları, bahçeleri olan Eyüp a.s. kazandıklarını hep Allah yolunda harcar, aç, fakir, fukarayı gözetir doyururmuş. Allah onu sınava tabi tutmuş, hayvanlarını sel, ekinlerini yel almış. Evlatları göçük altında kalmış. Her şeyini kaybeden Eyüp peygamberi bu defada hastalık yakalamış. Vücudunu kurtlar ve akıntılı iltihaplı, kokulu yaralar sarmış. Halk bundan rahatsız olduğundan onu ve eşi Rahime’yi şehrin dışına çıkarmış.

  

Burada yedi yıl çile çeken sabrın peygamberi bir kere olsun Allah’a olan kulluğundan, inancından duasından vaz geçmemiş. Sonunda Allah ondan topuğunu yere vurmasını, orada çıkan su ile yıkanmasını ve içmesini istemiş. Sabrın mükâfatını bulan Eyüp peygamber tekrar sağlığına kavuştuğu gibi yeniden malları ve evlatları olmuş.

 Aslında bu yaşanmışlıkta bize ve gelecek kuşaklara inanmanın, paylaşmanın ve sabretmenin önemini göstermektedir.

                                                                                              Devam edecek

Fatma Marmara

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: