• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

ONLARSIZ OLMAZ

22.10.2012 00:00:00

ONLARSIZ OLMAZ

22.10.2012

Hızla büyüyen ve artık sınırları içine sığamaz durumuna gelen kentlerde ki bu çoğalmada en büyük etken göçlerdir. Tüm aile bireyleriyle kırsaldan kente göçteki bu değişime ayak uydurma çabaları ve zorlukları yaşansa da kadının etkilenişini ve toplumdaki konumunu paylaşmak istedim.

Bu hafta içi katıldığım sunumda bu konuyla ilgiliydi. AİBÜ Kamu Yönetimi Kentleşme ve Çevre Sorunları bölümünden öğretim üyesi sayın Yrd. Doç. Dr. Ahsen Saçlı'nın sunumunda, kentlileşmeye çalışırken en çok etkilenenlerin başında kadınların olduğunu belirttiği gibi.

Kadın kırsalda ya da kentte yaşasa da her zaman çalışan, üreten evine katkı sağlayandır. Bolu’muz ve kırsalının kadınları buna en güzel örnektir. Çalışkan, akıllı, inanılmaz güçlü kadınlardır ve onları her yerde görebilirsiniz.

Bahçede tarlada parklarda çalışıyor, hayvanlarını otlatıp, yoğurdunu, yağını kendi yapıyor. traktörden minibüse, jeepden otobüse, kamyonete kadar bütün araçları rahatlıkla kullanıyor. Üretiyor, ürettiği ürünlerini pazara getirip satıyor, arabasına binip kapı kapı yaptığı ekmeği, sağdığı sütü satıyor. Çocuklarına, eşine, ailesine, büyüklerine bakıyor, hatta siyaset yapıp bu toplumda bende varım diyor.

Ama bu durum her yer için aynı değil. Bulunduğu kırsalda artık ekilebilir toprakların miras yoluyla bölünüp küçülmesinden, yaşanabilir ekonomik ve sosyal şartların zorlaşmasından dolayı göç etmek zorunda kalıyor çoğu aileler. Sağlık, eğitim, ulaşım, işletişim imkânlarının daha fazla olmasının da cazibesi ile kentlere göç edenlerin sayısı da hızla artıyor.

Kırsaldan kente göç eden bu insanlar gittikleri yerde yeni sorunlarla karşılaşıyor. Genelde gecekondulaşma alanlarında yaşam mücadelesi veriyor bu göçenler. Hazine arazisi üzerinde kaçak yapılaşma olan bu yerlere haliyle hizmet götürülmemiş oluyor. Yemeğini yapacak, çamaşırını yıkayacak suyu bile taşımak durumun da kalıyor kadın.

Bir taraftan kılık kıyafet, konum, davranış ile bulunduğu yerin kurallarını benimseme, kentlileşme çabaları yaşarken; bir taraftan da topraklarından, akrabalarından ayrılmanın, yalnız kalmanın, kentte yabancı olmanın acısını ve stresini yaşıyor. Evine, eşine, çocuklarına hizmet etmeye devam ederken aynı zamanda aileyi bir arada tutma, koruma çabaları gösteriyor.

Zorlu şartlar altında, aile ekonomisinin yetersizliğinden dolayı ve katkı sağlamak için vasıfsız işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Çocuk ve hasta bakımı, temizlik gibi yaptığı bu işlerde sosyal güvencesi olamadan çalışıyor. Belki okuma yazması bile yok ama çocuklarını topluma kazandırmaya çalışırken onların yaşadıkları zorluklarla da yine mücadele eden konumunda kalıyor.

Bütün bu didinip uğraşmalara rağmen hak ettiği değeri göremeyen yine kadınlar oluyor. Her türlü hakaret ve kötü davranışa, şiddete uğrayan, cinsel tacize maruz kalan, kapkaça bile en çok uğrayan yine kadınlar. Toplum kendini yetiştiren analara karşı bu davranışları uyguluyor. Unutmamalıdır ki her erkeği doğuran ve yetiştiren bir anadır ve saygıyı, sevgiyi de en çok hak eden yine kadınlar olmalıdır.

Yine unutmamalıdır ki kadınların, annelerin her zaman yüreği evlatları için yanıyor ve yanacaktır.

Sevgi ve saygılarımla

Fatma Marmara


 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: