• resmi ilanlar
Fuat Bayramoğlu

Aşk Kurbanları

07.11.2014 00:00:02

Aşk Kurbanları isimli dizinin senaristi ve yönetmeni,  elini kolunu sallıyor, setteki oyunculara sert sözcüklerle konuşuyor, rollerini bir türlü beğenmiyordu. Hele bıçkın kabadayı delikanlı rolündeki gence: 

--Olmuyor kardeşim olmuyorrrr! Biraz daha bağırsana yahu, ağzından salyalar saçılmalı, gözlerini kaşlarını çat. Şah damarın da kabarsın, gözlerinden ateş çıksın!
Üçüncü kez, bir sahneyi çekememişlerdi. Yönetmen çok kızmış, set işçilerine, oyunculara, herkese emirler yağdırıyordu.
- Motor, dedi yönetmen. Kabadayı rolündeki adam, rol gereği yaşlı kadınla burun buruna gelerek,  ağzından salyalar saçarak bağırıyor,  şah damarı kabararak, yaşlı kadına hakaretler ediyor, çıkardığı tabancayı da kadının ağzının içine sokarak, onu tehdit ediyordu.
Yaşlı kadın rol gereği, çok korkuyor, ağzının kenarından kanlar boşalıyor,  cevap vermekte zorlanıyordu. Kabadayı adam yaşlı kadına, elinin tersiyle, şrakkkk ! diye attığı tokatla kadın yere sürtülüp gitmişti.
Stop, stop.. Bravo bravo, işte bu ya, derken bile sinirliydi yönetmen.
Hemen diğer sahne çekilecekti,
Sahne gereği, genç kız,  derin dekolteli elbisesiyle, bacaklarını da cüretkâr biçimde sergileyerek az karanlık sokakta salına salına yürüyecekti. Yönetmense oyuncuların rollerinden bir türlü memnun olmuyor, beğenmiyor, tekrar üstüne tekrar yaptırıyordu. Sette herkesin sinirleri gerildi.
Yönetmenin,   Motorr!  demesiyle, çekimlere tekrar başlandı
Kabadayı adam, genç kızı sokakta tenhada sıkıştırıyor, onu sert hareketlerle kendine çekip,  kıza sarılıyor, kızı rol gereği tekme tokat orada çökertiyordu. Herkes kan ter içinde kalmış, zor da olsa sahnenin çekimi tamamlanmıştı.
Yönetmen sinirle ve sevinçle bağırdı.  Bravoooo, işte şimdi oldu, derken rolünü yapan akrist kız bir hayli çıplak olarak, rolünü yönetmenin istediği şekilde yapmanın sabrıyla, üstünü kenarda duran masa örtüsüyle örtebildi. O da rolünden utanmış ve kızgındı. Yediği onca hakaretleri ise sinesine çekmişti.
***
Yönetmenin Aşk Kurbanları dizisi, Prime time denilen zaman dilimi içinde yayınlanmasıyla da, konusundan ve adından sıkça söz ettiriyordu. Avuçlarını ovuşturanlar için, gelsin şöhret ve paralardı. Bu dünyada başka ne istenebilirdi ki?
***
Dizi bu hafta da yayınlandığında, kitleler tarafından izlenmiş, toplumun değişik kesiminde ciddi olarak tartışılmalar başlanmıştı. Dizinin yönetmeni,  değişik TV programlarda, dizisini ve senaryosunu övüp, savunurken, karşısında bu dizinin halkı olumsuz etkilediğini savunan üniversiteli, hukukçu, psikolog, siyasi bir sürü insanla da tartışıyordu. 
Dizinin konusu ve içeriği, bir numaralı tartışma konusu olurken, şiddetin ve cinselliğin ön plana çıktığı bu diziden yapımcı firma çok memnundu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığından yola çıkarak, magazin gazetelerinde, tartışma programlarında bilinçli olarak dizinin reklamı yapılıyordu. Dizinin gündemde taze tutulması için televizyonların sabah kuşaklarındaki kadın programlarında, dizinin oyuncuları stüdyolara konuk oluyordu.
Genç nüfus ise bu diziyle, televizyonun karşısına bir şekilde yerini almıştı.
***
O gece, dizinin yönetmeni, televizyonda canlı yayınlanan,   Aşk Kurbanları adlı dizinin tartışma programında, diziyi savunurken, işin içine siyaset, ilericilik, gericilik, laiklik, faşizm, komünizm, demokrasi, insan hakları,  gibi çok ciddi iddialarda iyiden iyiye yer almaya başlamıştı. Bu tartışma programında barolar birliği, çeşitli kadın kuruluşları, sendika genel merkezleri, farklı siyasi partilerin sözcüleri de, bu tartışmaya telefonla bağlanıyor, kimi eleştiriyor, kimi bu diziyi övüyor, kimide kararsızlığını ifade ediyordu.   
 Hararetli tartışmalar olurken, programını sunan kişinin kulaklığına:   
-İzleyicilerden İzin al ve hemen reklama geç, vakit kaybetme, emri geldi.
Tartışmanın en koyu yerinde reklama geçilmesi tansiyonu düşürecekti.
Program sunucusu:
-Şimdi reklamlara geçiyoruz, reklamdan sonra karşınızdayız, sakın bizden ayrılmayın   dedi, ve reklamlara geçildi.
Herkes derin bir nefes almıştı.
***
Reklam arasında o meşhur dizinin yönetmenine, çok acil anekdotlu haberi verdiler. Yönetmenin   öz kızının çok ünlü olan  …………..hastanesine acil  olarak kaldırıldığı  söylendi. O dizinin yönetmeni-senaristi şaşkındı. Programda sinirleri iyiden iyiye gerilmişti. Neler olmuştu, o an da bir anlam veremedi.
Apar topar stüdyodan çıkarıldı. Kendini almaya gelen film şirketinin arabasına bindi.
Gelenlerin yüzlerine baktı. Herkes suskun ve nedense tutuktu.
Onlara, setteki gibi bağırarak:  
-Bana biriniz burada ne olduğunu anlatsın!  dedi.
İçlerinden yönetmen yardımcısı, konuşmaya başladı:
-Abi senin büyük kız, bu gece arkadaşından evinize gelirken, bir serserinin saldırısına uğramış.  Sonra da susturmak için bıçakla…
Son hızla hastaneye varıldı. Varıldığında kızı için çok geç kalınmıştı…
***
Mahkemede hâkim, genç kızı bıçaklayarak öldüren delikanlıya, bu olayı “neden, niçin, nasıl, nerede” yaptığını sorduğunda, cinayeti işleyen genç:
-O gece az alkollüydüm. Her zaman kaçırmadan izlediğim Aşk Kurbanları adlı televizyon dizisindeki favorim olan kabadayının,  en son izlediğim dizideki hali hep hafızamdaydı. Ben de O’nun gibi olabilirim, dedim. Kendimi sokağa attım.  Tenhadan gelen güzel ve alımlı bir kıza, dizideki kabadayı gibi laf attım. Yabancı kız korkmuştu. Sonra ona şiddetle sarıldım. Onla dizideki gibi dalga geçiyordum. O korktukça daha çok bağırıyor, onun ezilip büzülmesinden keyif alıyordum. O’nu orada çökerttim. Yanımda taşıdığım bıçağı kullanmışım. Boğazına sallamışım…
-Kafam yerine geldiğinde ise sadece çok pişmandım.
-O diziyi her zaman kaçırmadan izlerdim. Keşke hiç izlemez olaydım. Şu an ise bütün dünyaları, insanları perişan ettim. Çok pişmanım, lütfen beni asın, siz asmazsanız,  ben kendimi asarım, diye mahkeme hâkimine ölmüşçesine yalvarıyordu.
Delillerin toplanmasına, şahitlerin dinlenmesine, denilerek mahkeme ileri bir tarihe atıldı.
***
Genç kızın öldürülüş şekli, toprağa verilmesi tüm gazetelerin ve televizyonların birinci haberi olurken, ertesi gün de cezaevinde kendini asan genç kızın katilinin intihar haberi, flaş haber olarak gündeme bir daha düştü. 

 ***
Birkaç gün sonra, dizinin senaristi ve yönetmeni,  set’e geldi.
Oyuncuları, set işçilerini, çalışanları topladı, konuşmaya başladı:
- Ektiğini biçmiş bir baba, bir yönetmen olarak, bir yerlerde ben hata yaptım. Sen hata yaptın, O hata yaptı. Biz hata yaptık, siz hata yaptınız, onlar hata yaptı. Hata kadar, hayatımızda hayâ ön plana çıkmalıydı. Hepimiz çoğu zaman kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Tabiki düşen düşene. Bu gün ben düştüm. Yarın kim bilir kimler düşer.

 

-Aşk Kurbanları dizisine, ilk kurbanını veren olarak, bedelini ömrümce ödeyeceğim. Vicdan azaplarıyla,  dünyada da, öbür tarafta da cehennem hayatı yaşayacağımı biliyorum, dedi. Sonra çekti gitti.
***
Televizyonlar da yeni çıkan birçok dizi, sinsice gözlerimizden içimize süzülüyor, görünmeyen iplerle bizlerin elini, kolunu, beynini, vicdanını, milli-dini ve ahlaki öz değerlerini bağlıyor. Bizleri sinsi hapishanelerinde mahkûm edip, hiç ölmeyecekmişiz gibi dünyasının arkasından koşturup duruyor..
Bu arada bir başka bir TV kanalı için Aşk ve Cinayet isimli dizinin çekiminde, başka bir sette, başka bir yönetmen,  setteki oyuncularına öfkeyle bağırıyordu!
-Olmuyor kardeşim olmuyorrrr!

YORUMLAR  (Toplam 6 yorum)

  • Ayşe Kudu  (14.11.2014 05:49:40)

    Aktarılan subliminal mesajları anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Düşüncelerinize ve kaleminize sağlık Fuat Bey.

  • Erhan Erdoğan  (08.11.2014 09:39:18)

    Hocam bu hafta da yüreklerimize işleyen muhteşem bir yazı yazmışsınız . Duyarlılığınız için tebrik ederim.

  • serdar  (08.11.2014 09:29:09)

    Fuat hocam. Kültürümüzü, öz değerlerimizi, cocuklarimizin ve gençlerimizin geleceğini yok eden dizi ve programlar ve bunların etkilerini çok güzel ifade etmişsiniz. Bunlar gibi programlar yüzünden malesef yeni nesil büyük bir ahlaki çöküntüye uğramaktalar. Hepimiz için çok büyük tehlikeler arzeden bu Hassas konuyu mükemmel ele alışınız için sizi tebrik ederim.

  • fatih G.  (08.11.2014 07:46:45)

    Tek kelimeyle yaziniz süper. Devamlı bekliyoruz.sagolun

  • Mustafa kaynarca  (08.11.2014 07:44:24)

    Bu yazılara ailelerin gençlerin ihtiyacı var. dizilerden kendimize bakamıyoruz. hocam sağol.

  • Fatma Marmara  (08.11.2014 06:55:32)

    Muhteşem bir anlatımla, büyük bir hayat dersi veren, görülmesi gereken gerçekleri gözler önüne seren müthiş bir yazı. Aklınıza, ellerinize, kaleminize sağlık Fuat Bey

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: