TABİATIYLA CENNET, TARİHİYLE MÜZE ŞEHİR BOLU

30.11.2014 15:05:40

Birkaç haftadır Bolu’ya ait güzellikleri bu köşemde ki yazılarımda ve “Tabiatın Kalbi Bolu” konulu “Ulusal Fotoğraf Yarışması” için çıktığımız Bolu “Tanıtım turlarımızda anlatıp göstermeye çalıştık.

Birkaç güne sığdırıp anlatmakla bitiremeyiz bu cennet köşenin sağına soluna saklanmış birbirinden güzel göllerini, yaylalarını, buz gibi soğuk, mineral deposu sularını, şifa dağıtan kaplıcalarını. Gelip, gezip, görmek gerekir doğa harikası oluşumlarını; inci taneleri gibi yamaçlarına dizilmiş ilçelerini, köylerini, zengin tarih, kültür ve doğal tabiat güzelliklerini.

Dört bir tarafı çeşitli renklere bürünüp, her mevsiminde bir öncekinden daha da güzelleşerek kendini gösterir. Buz gibi sularında, göllerinde yetişen alabalıkların, sazanların, sarıkanatların tadı da daha bir başkalaşır mis gibi çam havasının sulara karışıvermesiyle. Kekik aromalı bitki çeşidi ile beslenen büyükbaş, küçükbaş ve av hayvanlarının leziz etinde.

Bu şehir farklı farklı suların diyarıdır. Öyle ya bir tarafında sodalı suyu, diğer tarafında şifalı mineralli sıcak kaplıca suyu, bir tarafında sıfır kireç barındıran kökez suyu, bir tarafında da göllerinden dağlarından, yer altı depolarından gelen yer altı yerüstü suyu. Yani bu şehrin bir çeşmesinden yağ, bir çeşmesinden bal misali. Bu kadar çok çeşitliliği üzerinde barındıran yer.

Sadece turlarla gezdiğimiz Abant, Yedigöller, Gölcük, Göksu, Yeniçağa, Sünnet, Çubuk gibi göllerinden hariç 200 civarında gölet ve göle sahiptir bu şehir. Seben Gölü, Kara Gölü, Şirinyazı Göleti, Karamurat Gölü, Çayköy Göleti, Gölköy Gölü, Sülüklü Gölü gibi birbirinden güzel, eşsiz göller ve göletler ormanların koynunda muhteşem görselliği ile yatmaktadır.

Yaylaları, kaplıcaları, nazlı nazlı süzülen dereleri, akarsuları, şelaleleri, kanyonları, Kartalkaya’sı, Pamukkale benzeri traventerler ve altında mağaralarıyla Akkayalar’ı gibi bir çok tabiat harikalarından hariç tarihi ve kültürel dokusuyla da bambaşka bir kenttir Bolu.

Bu bereketli ve güzel topraklar tarih boyunca birçok medeniyeti üzerinde barındırmış. Kalkolitik Döneme (M.Ö. 5500-3000) kadar uzanan tarihinin Tunç Çağı izleri Bolu İl Merkezinde, Seben ve Gerede İlçelerinde tespit edilmiştir. Frigyalıları Göynük'ün Soğukçam (Germenos) köyü, Türbeönü Kayasının bulunduğu Asar tepe, Seben’de Solaklar, Muslar, Çeltikdere Yuva Sendik’in 4-5 katlı Firik kaya evlerinde bulursunuz,.

Lidyalılar, Pers’ler, Bithynia, Roma dönemi kalıntıları Bolu Müzesi’n de Göynük`te Himmetoğlu köyü Çatak Hamamın da Göynük Susuz, Kilciler, Boyacılar, Kayabaşı, Narzanlar köylerinde rastlanmaktadır. Seben Kesenözü Köyünde Pavlu (Bavlum) kaplıcaları, banyo ve havuzlar, Çeltikdere de Bizans kilise kalıntıları, Kıbrıscık- Uludere’nin Belen Köyü mevkiindeki dik yamaçta bulunan Kaleönü (Elliönü) mağaralarında mezar bölmesi ve mezar odaları, birinden diğerine geçilebilen 3-4 hücreler yine o dönemlere ait örneklerdir.

Belen Köyü’nde iki adet su havuzlu (yalaklı) çeşme, Mudurnu merkezinin de Hisar Tepe’de ki kale ve Gerede’nin merkezinde bulunan Keçi kalesi de o dönemden kalan tarihi miraslardır.

Aynı zamanda Bolu il, ilçe ve köylerinde birçok tescilli tarihi yapıları camileri, çeşmeleri, evleri, konakları, hanları, taşhanları, hamamları, türbeleri, köprüleri ile tarihten sayfalar aralayan bir müze şehir durumdadır.

Sevgi ve saygılarımla

Fatma Marmara

Fotoğraflar:

Yazarımıza aittir.

YORUMLAR (Toplam 2 yorum)

Hilmi Kaplan (05.12.2014 05:40:32)

Bolu...Ülkemin cennet köşelerinden , fakat, Tanıtımı cok az nedense...

fuat bayramoğlu (01.12.2014 12:35:38)

Efendim Merhaba, Bu soğuk günlerde evden çıkmadan Boluyu gezme işini yazılarınızı takip ederek yerine getirirken, yöremizle ilgili araştırma-incelemelerinizi de büyüm bir memnuniyetle okuyoruz. Bereketli çalışmalarınızın devamı dileğiyle,