BALIKLARI TUVALİNDE YÜZDÜREN RESSAM ŞENOL SAK

09.09.2013 22:44:57

09.09.2013

Balık severiz değil mi? Hele kış aylarında daha da bir bollaşır. Sadece yemekle de kalmaz balık sevgimiz, bakıp besleriz de akvaryumlarda. Karşısında oturup, o sessiz dünyada süzüle süzüle yüzüşlerini izlemek. Ayrı bir mutluluk duygusuyla doldurup, huzur verir insana.

İşte bu nedenle, yeryüzünde ki ilk yaşamdan beri bilinen en özgün form oluşuyla, sanatın içine de girmiştir balık. Tıpkı ağaç, kuş, ay, güneş, yıldız gibi. Tıpkı insanların hafızalarında yer eden, buna benzer diğer formlar gibi. Ne olduğunun anlatılması gerekmeyen, zaten görsel olarak kendini gösterendir o. Hangi dili konuşursa konuşsun insanlık, o her yerde, herkes tarafından bilinen balıktır zaten, anlatmaya ihtiyaç hissettirmeyen.

Bolulu Ressamımız Şenol Sak da buradan yola çıkmış ve fırçasından akan renkler, rengârenk balıklar olup süzülmüş tuvallerinde.

“Bu öyle bir zenginlik ki” diyor

“Rüyalar ülkesindeyim gibi renk renk, biçim biçim, sınır yok; sonsuz bir hazine adeta. Yaşamları, beslenmesi, üremesi, türleri, hepsi ayrı birer konu teşkil ediyor. Kuyruklarıyla, solungaçlarıyla, cüsseleriyle, savunma stratejileriyle kendine çekiyor insanı. Kiminin utangaçlığı, kiminin sosyalliği ile doğal, sade, barışçıl, kısacası hepsi birbirinden güzel”

Bir anda alıp götürüyor bu anlatım kişinin düşüncelerini, suyun altında nazlı nazlı süzülerek yüzen o güzelliklere. Gözlerinin önünde yüzüyorlar adeta ya da suların altında onlarla birlikte yüzüveriyor insan bir anda. Bu düşünceler içinde geziyor gözlerim duvarları süsleyen balık tablolarında. Büyük bir keyifle izliyorum, renkli sessiz dünyanın, tablolarda ki büyülü güzelliğini. Yazılarla bezenmiş bazıları da

“ yazıda bir resimdir” diye ifade ediyor Sayın Sak.

A.I.B.Ü. EF- Resim Bölümünden mezun olduktan sonra, BSM atölye çalışmalarını başlatıp, 20 sene de eğitimci olarak, yeni ressamların yetişmesini sağlamış. Yine aynı kurumda iki sene idareci olarak da hizmet vermiş. Ulusal ve Uluslararası ödüllere sahip, GESAM ve UNESKO UPSD üyesi de olan Şenol Sak, 26 kişisel sergi, 30 dan fazla ülkede, 300’ün üzerinde uluslararası Sergi açmış, ayrıca Bienal ve Trienal,e katılmış.

“Büyük şehirlerde olsanız işiniz daha kolay olur, bu konunun büyük kitlelere ulaşması açısından ama şimdi günümüzün internet çağı olması ve onu iyi kullanabilmeniz bırakın yerel bazda, ulusal, hatta uluslar arası bazda girişimlerde bulunabiliyorsunuz. Sanatınızı tanıtıp, etkinliklerinizi paylaşabiliyorsunuz. Bolu sanatçıları, halkın sanata yaklaşımı, ilgisi ve bu şehrin sanata ilham taşıması açısından zengin bir kültüre de sahip, çok güzel bir yerdir” diyor ve yine ekliyor.

“ Resim sanatı bireyseldir. Bir eserin ortaya çıkışı günlük yaşam hareketliliğiniz içinde yürütülmeye çalışılır ve zahmetlidir. Ardından sergi hazırlıkları, açılacak yerin ayarlanması, tanıtımın yapılması, eserlerin taşınması, tüm bu esnada yapılan harcamalar bu işin perde arkasıdır ve diğer sanat dallarından farkıdır”

“Sanatçı ne kadar güçlüyse ve ne kadar o işi seviyorsa, o denli ileriye götürebiliyor. Başka bir şeyle olmuyor. Sevgi ile oluyor her şey, sevgi ile yapılıyor resim. Bu olmazsa o gücü bulamazsınız ve taşıyamazsınız ileriye. Sanatçının sanatçı olabilmesi için gereken uzun süreçte o alt yapıyı dolduracak, belli bir yere gelecek, kendinde tüm bu özellikleri toplayacak, ayrıca sürekli eser verebilmesi ve bu eserleri de paylaşması gerekiyor. Bunlardan biri eksik olduğunda olmuyor işte”

“Resim bir iletişim aracıdır. Görsel boyuta dökülmüş duyguların, düşüncelerin, hissedilenlerin bir diğer kişiye aktarılması, onunla paylaşılmasıdır. Aldığı ödüller, eserleri, sergileri, başarıları ve bunların topyekûn bütünlüğü sanatçının adanmışlığını ölçer. Sanatçıyı tartanda budur. Satın alınan eserde sanatçının adanmışlığına para verirsiniz.”

Sanata ve sanatçıya dair bu güzel sohbet için teşekkürler Şenol Sak. Birbirinden değerli güzel eserler ve başarılarla dolu bir gelecek, dileklerimle…

Sevgi ve saygılarımla..

Fatma Marmara