• resmi ilanlar
Fuat Bayramoğlu

Gönlüme Bir Ateş Düştü, Yanar Ha Yanar Yanar

01.05.2015 00:00:03

Bazen el kızı deriz de, sonunu düşünemeyiz.
Ufak tefek tartışmalar sonunda, kocaman yangınları meydana getireceğini,  hesap edemeyiz işte.
***
Ali amca, oğlu ve geliniyle sık sık tartışmalarının neticesinde,  oğlu evden ayrılarak uzak bir mahallede kiralık ev tutup,  baba ocağından dargın-kırgın ayrılmıştı.
İşin acı tarafı oğul, baba ocağına uğramıyor, babasını annesini telefonla dahi aramıyordu.
Aradıklarında da telefonlarına çıkmıyordu.
Ali amcanın neşesi kaçmıştı.  Oğluna olan hasret ateşi Ali amcayı içten içe yakıyordu.
Kendi kendine de kızıyordu.    
Çenem düşükse bile, evlatlarım için düşük, diye de kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu.
Ama, gelin hanımdan da saygı beklemek hakkım, ben sonuçta onun da babasıyım,  derken,
İkilemler içinde sık sık kendiyle, bazen de evde hanımıyla fikir olarak çatışıyor, bir türlü içi rahat bulmuyordu. Hasret işte, özlem yorgun gönlünü acımasızca yakıyordu…
***
Cuma müminlerin bayramı.
Bu gün de, Yukarı çarşıdaki Yıldırım Beyazıt Büyük camide namazımı eda edeyim dedi Ali amca.
Büyük Cami her zamanki gibi gene doluydu.

 

Camii içinde zar zor ilerledi. Oturanların omuzları üzerinden aşarak ortalarda bir yerde gördüğü boş bir yere vardı. Oraya sıkış mıkış oturdu. Sağa sola bakınmaya başladı.  Bizim Recai de buradaymış dedi kendi kendine, Mengenli Mustafa Nuri de burada, derken,   
Bir den önünde üç saf ilerde, çok özlediği oğlunu gördü. Aynı hizadalardı.
Heyecanlandı. Kalbi çarpmaya başladı.
İçinden, Allah büyük dedi. Kaderimizde Oğlumla camide buluşmakta varmış demek ki, dedi kendi kendine.
Pür dikkat bakmaya başladı oğluna. Arkadan, saçları taranmış, temiz bir gömlek, zarif bir ceket giymişti oğlu,
Gelin hanım hürmet ediyor demek ki, cuma günü camiye ne de güzel göndermiş oğlumu, dedi. Dizlerinin üzerinde oturuşunu iki yaşından beri bildiğinden, gene aynıydı. “Aslan oğlum” dedi kendi kendine. Çokta edepli ha!
Camide, hutbe bitip ve kamet getirilince cemaat kıyam’a kalktı.
Ayağa kalkarken oğlunun pantolonun ütüsüz olduğu dikkatini çekti.  Oysa annesi oğlunu ütüsüz pantolonla asla bir yere göndermezdi,” olmadı” dedi kendi kendine.
Namaza başlama tekbirinin sesi duyuldu: “Allahuekber”   Gözleri oğlundaydı.
Rükuya eğildiler, doğrulduklarında kavmede de oğluna baktı ve secdeye gittiler, Secde arasındaki celsede bile oğluna hasretle bakıyordu.
Tekrar 2 rekât için rükû ya kalktılar,    
Maşallah aslan gibi, nede olsa benim oğlum dedi kendi kendine.
Önündeki adam sağa mı kaymıştı ne, oğlunu görmesine maniydi işte,
O da az yanındaki cemaati iteleyerek sağa kaydı. Oğlu’nu gene görüyordu.
***
Namazdan sonra bir kucaklarım keratayı, o da bana sarılır kemiklerimi kırarcasına. Tıpkı eskiden olduğu gibi, sonra gideriz bir kebapçıya, üzerine kaymaklı bir de tatlı yeriz. Oğlum sever her zaman kaymaklı tatlıyı.  Olmadı, bir de üzerine dondurma ikram ederim dedi, kendi kendine.  
Annesiz yapamaz benim oğlum,  özlemiştir,  bir de birlikte annesini, ziyaret ederiz,
-Allahüekber!
Tekrar rükuya eğildiler,   sonra secdeye gidildi,
Aslan oğlu ne de güzel oturuyor rükuuda, ben öğretmiştim dedi Ali amca,  kendi kendine
 Rabbenağ firli, veli valideyye, velil mü’minine..  İşte cami bu demek baksana,
Sonra akşam da bize gelirler,
Eee, ben de babayım, affederim oğlumu tabi ki, baba-oğul hiç dargın durur mu?
Gelin hanıma da bir hediye almalıyım, nede olsa onun da babasıyım,
O, doğacak torunumun biricik annesi, benim de gelinim…
Hanımda açar börekleri,  gel keyfim gel, eskisi gibi bir ve beraber oluruz yine,
İmamın hoparlörden cızırtıyla karışık mekanik sesi duyuldu,  sağa selam vermeye başlandı: “Esselamünaleyküm  verah… kafasını az geç çevirdi Ali amca, gene oğluna bakıyordu, yan profilinden baktı bu kez,
Ya bu traş ta mı olmamış ne, kirli sakalı sevmezdi oğlum, hımm gelin hanım huzur vermiyor demek ki?
Sola selam verdiklerinde, Ali amca dört gözle oğluna bakıyordu.  
Oğlu farz namaz sonrası ayağa kalktı, camiden çıkmak için yönünü kapıdan tarafta olan Ali amcaya çevirdiğinde, Ali amca da alel acele ayağa kalktı.
Ali amca, öyle özlemişti ki oğlunu, gözleri, yüzü, ruhuyla karşılamaya hazırdı,
O kişi Ali amcanın yüreğini ağzına getirdi.
O, Ali amcaya bakmadan yanından, çekti gitti.
O kişi,  oğlu değil, oğlunun tıpa tıp benzeriydi.
***
Çölde, sıcak altında yanmış haldeyken, eline verilen bir bardak soğuk suyu içemeden yere düşürmüşçesine;
Ameliyat sonrası iyi olacağını sanıp beklediği hastasının, ebedi kaybettiğinin haberi sonrası gibi,
Ali amca da, Büyük cami de, yapayalnız hissetti kendini.
İflas etmişti,
Kâinatta kocaman bir “hiçti”
Evladının hasret ateşi, Ali amcayı bir cuma vakti,  gene yaktı geçti!



 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • burçin uzun  (02.05.2015 17:40:48)

    İsviçreden merhaba, cumanız hayırlı olsun. yazıvı geç okusakta yazınızı bekliyoruz. selam ..

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: