• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

İŞTE BU GERÇEK

09.08.2015 11:10:32

Kavurucu sıcaklar iyice artmıştı. Artık zor taşır olmuştu karnında ki bebesini. Az kalmıştı doğumuna.  Bu sıcakta, bağ bahçe, tarla tapan, ev işleri arasında, ilerleyen yaşına rağmen iyi dayanmıştı yine de. Yaşları fazla olmayan iki kızı da koşuşturuyordu işlerin ucundan tutmak için her daim. Eşi, eri, büyük sevdası Hasan’ı da öyle.

 “Allah razı olsun onlardan” diye dua etti. Hep yardımcı oluyorlardı. Ama yine de son ayları ister istemez sıkıntılıydı.

Düşünceler içinde işlere koyulmak için yavaşça kalktı. Tam o anda da bir sancı girdi.

“Geliyor geliyor” diye düşündü. İşte doğum başlamıştı.

“Sağ salim kurtulmayı nasip etsin inşallah Rabbim ikimize de.” diye diledi. Ara veren kramp ağrıların arasında doğrulmaya çalıştı ve komşusuna seslendi.

“ Sancılarım başladı, geliyor. Ebe kadını al da gel”

Bir taraftan da hazır olan bohçasını çıkardı ortaya. Suyun altını yaktı. Sıcak su lazımdı. O arada kocası Hasan’ın içine doğmuştu, hissetmişti sanki. Eve koşarcasına, nefes nefese gelmişti. Güzel karısını kıvranıyor görünce, anladı doğumun başladığını. Açtı ellerini seslendi rabbine

“ sağ salim kurtar ikisini de” diye.

Ebe kadın telaşla geldi. Okumuş falan değildi ama köyün tüm bebelerini o doğurtturmuştu. İşinin ehliydi. Zaten daha önceden doğum yaptığı için ilkine göre daha kolay olurdu.

Bu düşünceler içinde kendini yatağa bıraktı. Bebek ters geliyordu. İkisinin de hayatları tehlike altındaydı. Acı, kan, ter içinde bebeğin ağlama sesi duyuldu. Ardından da ebenin sesi yükseldi. “Oğlan, oğlan”

Gözyaşlarını tutamıyordu, bir yandan da “şükürler olsun rabbim sana şükürler olsun” diye dua ediyordu.

Ebe yine seslendi. “ Sağ salim, eli ayağı da düzgün, çok şükür, gök gözlü bir oğlancık doğurdun, gözün aydın “

Hasan; bebeğin ağlama sesini duyunca anlamıştı doğumun olduğunu da yine de karısı sağ mı, çocuk sağlam mı, kız mı, erkek mi? Merak içinde beklemekteydi. Ebenin muştusuyla derin bir nefes aldı şükürler içinde ve cebinden çıkardığı bozuk paraları saymadan verdi ebe kadının eline.

Film şeridi gibi geçti, oğlu Mustafa’nın doğduğu gün niyeyse gözlerinin önünden, hem de bu kadar detaylı bir şekilde. Askerde olduğundandı herhalde. Hep aklı ondaydı ya belki de ondandı.

Bir yandan ocakta yemek yaparken, bir yandan da haberlerin başlamasını bekliyordu.  Ama yüreği hep ağzındaydı. Ortalık çok karışıktı, her gün olaylar, çatışmalar yaşanıyordu.

Hasan da ahırda ki hayvanların önüne yemini, samanını döktü. Zaten hayvanları da bir inek bir buzağı birde yaşlı bir merkep, topu topu hepsi bu kadardı; birkaç da tavuk işte. Danayı oğlu askere giderken satmışlardı. 

Bu gün de yine gün boyu tarlada çalışmışlar ve iyice yorulmuşlardı.  Acele eve geldi. “Ajans başladı, bırak elindekini de hadi gel sende” diye seslendi karısına.

Hatice ocağın altını kapattı, yemek de pişmişti zaten. Kepçeyi tencerenin üzerine bırakacaktı ki tam o arada, spikerin şehit dediğini duydu ve dikkat kesildi. Kulaklarında bir uğultu ve çınlama oluştu bir anda. Tam da oğlunun askerlik yaptığı yerdi ve sanki onun adını demişti. Hayır, olamazdı! Yanlış mı duydu?  İnanamadı, inanmak istemedi! Oğlu olamazdı. Bir an aklını yitirdi sanki. Elindeki kepçe kaydı avuçlarından, dizlerinin bağı gevşedi, kalbi sıkıştı nefes alamıyordu ve olduğu yere yığılıp kaldı.

******

Kaç evde yaşandı benzer acılar, kaç evin ocağı söndü bu güne kadar?

İstatistiklere göre normalde kadınlar 78, erkekler 71 yıl, hatta kadınlara göre erkekler %10 daha kısa bir hayat yaşarken, birbirlerini öldürüp bu yaşamı daha da kısaltmanın ve dünyada ki erkek neslini hızla azaltmak için uğraşmanın nedenini anlayabilmiş değilim. Neden öldürür insan, insanı? Neden kıyar, alır Azrail’miş gibi Yaradan’ın verdiği canı? Neden?...

Not: Fotoğraflar, isimler kurgunun bir parçası, gerçek değil ama bu ve benzeri yaşam ile yaşananlar gerçek. Hangi milletten olursa olsun, hangi din, ırk; her ananın evladını zorluklarla karnında taşıdığı, dünyaya getirdiği gerçek. Her ana, babanın çalışıp didinip büyüttüğü evladını bu ve benzeri şekilde kaybettiği gerçek.

Sevgi ve saygılarımla…

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: